Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015
11663 Okunma, 4 Yorum

-DİN, EKONOMİ, SİYASET VE İLİMDE DÜNYANIN EN İLERİ ÜLKESİ-

Dünya basınını ve Türkiye basınını ele alırsanız, istisnasız Türkiye en geri devlettir.

Oysa Türkiye bugün dünyada en ileri bir devlettir, güçlüdür de. Nüfusun azlığı ve toprağın yeterli olmaması nedeniyle etkin devletler arasında değildir. Buna karşılık DİNDE, EKONOMİDE, SİYASETTE VE İLİMDE DÜNYANIN EN İLERİ ÜLKESİDİR.

DİNDE Türkiye dünyada en ileri devlettir. Dünyanın hiçbir devleti müsbet ilme dayalı ve bugün dünyada her yerde teşkilatlanmış başka bir dini kuruluş yoktur. Bediüzzaman Risaleleri ile çağın müsbet ilimleriyle Kur’an’ın imani cihetini yorumlamış ve insanlığa üçüncü binyıl din anlayışını ortaya koymuştur. Akevler’in desteği ile Gülen Cemaati kurulmuş, bugünkü müsbet ilim okullarını ve üniversitelerini kurmuş, dünyanın her yerine İslâm düzenini götürmüş ve örgütlenmiştir. Buna benzer hiçbir din ve mezhep yoktur. En güçlü dini teşkilat Papalıktır. Ne var ki Müsbet ilme dayanmayan inanış ile bugünkü insanlara hitap edemediği gibi Avrupa’da küçük kiliseler satılıyor, büyük kiliseler tamir ediliyor. Kilise Risaleler gibi müsbet ilme dayalı eserlere sahip değildir. Allah rızası için dünya çapında cihadını yapan tek cemaat Gülen cemaatidir. Dünyanın her yerinde kurduğu okullarda oranın kadrosunu yetiştirmiş ve tüm dünyayı etki altına almaya başlamıştır. Bediüzzaman’ın Risaleleri ve okullar sayesinde dünyanın ateizmini yenmiş bulunmaktadır. İslâm âleminde ve dünyada bu özveriye sahip bir cemaat, tarikat veya mezhep yoktur. Kendi aralarında bile etkin değildirler. O halde üçüncü binyıl uygarlının din anlayışını benimseyen yalnız Türkiye vardır.

EKONOMİDE dünyanın en güçlü HALK EKONOMİSİ Türkiye’de vardır. Dünya çökmekte olan tekel sermayeye dayalı bir ekonomiye sahiptir. Sanayi inkılâbının olması için faizli sömürü sistemine gerek vardı. İnkılâp tamamlandı. Yeni emek dolayısıyla yatırım yeri kalmadığı için faizli düzen artık çökmek üzeredir. Üçüncü binyıl ekonomisi HALK EKONOMİSİ olacaktır. Halk ekonomisi Anadolu holdingleri hâlinde ortaya çıkmıştır. Yaşlanmış faizli sistem dışında halk ekonomisi olarak en ileri sağlam ekonomiye Türkiye sahiptir. Dünyanın hiçbir yerinde KOMBASSAN yoktur, dünyanın hiçbir yerinde YİMPAŞ yoktur. 28 Şubat’tan beri tüm saldırılara rağmen halk holdingleri varlıklarını sürdürmektedir. Hz. Süleyman aleyhisselamın yönetim şekli olan devletçilik Türkiye’de doğmuş ve bugün de dünyada en güçlü KİT’ler Türkiye’de mevcuttur. Kayıt dışı çalışan ekonomisi ile tekel sermayenin sömürüsü dışında en güçlü ileri devleti Türkiye’dir. Avrupa’ya bakkalı, manavı, tamirciliği ve pazarcılığı Türkler götürmüş ve gittikçe halk kuruluşları batıda da yayılmaktadır. HALK EKONOMİSİ geleceğin ekonomisidir. Halen dünyada en ileri halk ekonomisine Türkler sahiptir. O halde ekonomi bakımından da Türkiye en ileri bir ülkedir.

SİYASETTE de en ileri ülke Türkiye’dir. Geleceğin siyaseti demokrasidir. Demokrasi ancak çok partili meclise sahip olmakla mümkündür. Dünyanın her yerinde sermayenin oluşturduğu iki parti sayesinde tekel sermaye siyasete hâkim olduğu halde, Türkiye Cumhuriyeti savaşmış ve Lozan’la barışı kurmuş devlettir. Almanların veya Japonların hala bir barış vesikası yoktur. Ülke olarak adım adım demokrasiye geçmiş ve sermayenin emrinde olmayan siyasi partileri olan yalnız Türkiye vardır. Seçim barajlarına rağmen halk mecliste en az dört partinin grubunu bulundurmaktadır. Gerçek demokrasi yalnız Türkiye’de vardır. ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da iki parti vardır, ikisini de sermaye yönetir. Türkiye’de çok parti vardır. Yirmi parti seçime girmiştir. Dört grup mevcuttur. Baraj engellemelerine rağmen halk çoğulcu demokrasiyi korumuştur. En yüksek seviyede seçime iştirak edilmiştir. Askeri müdahaleler olmuş ama en kısa zamanda anayasa değiştirilerek seçimlere gidilmiş, müdahale edenlerin hoşuna gitmese de halk iradesine boyun eğilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma İslâmî öncülüğü fiilen sürdürmektedir. Demek ki sermayenin kurduğu tezgâhlardan oluşmayan partilere sahip yegâne ülke Türkiye’dir. Diğerlerinde ya demokrasi yoktur, ya da iki parti hâkimdir. Türkiye’de siyaset yavaş yavaş bürokrasiye hâkim olmaya başlamıştır. Siyasete de halk hâkim olmaya başlamıştır. Batı sentez edilmekte ve her iki uygarlık aynı derecede Türkiye’de anlayarak sindirilmektedir.

İLİMDE de Türkiye “Adil Düzen” ile üçüncü binyıl uygarlığının ilmini ortaya koymuş ve Kur’an ekollerini kurmaya başlamıştır. Tabii ilimlerde Batı bizden çok ilerdedir ama sosyal ilimlerde de Türkiye onlardan çok ilerdedir. Yeniden oluşmaya başlayan Kur’an uygarlığı ilimleri süratle gelişmektedir. Batı zaten bu ilimleri geçmişte de anlayamamıştır.

Sonuç olarak diyoruz ki Türkiye bugün dahi dünyanın en ileri ülkesidir.

Üzerinde düşünürseniz hepiniz bunları görürsünüz...

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
21.09.2015
08:34



Tehlike; Türk-Kürt bölünmesi

Son güncelleme: 21 Eylül 2015 08:04

Tarih boyunca bir toplulukta ayırımcılar olmuştur. Bunlar kendi halkını da istismar eden eşkıyalardır. Bunların ülkeyi böldüğü söz konusudur. Yabancılar destek olup devleti yıkmada yardımcı olabilirler ama, hiçbir zaman halk onlar tarafı olmayınca, devleti bölemezler, ayrı devlet kuramazlar veya ülke toprağını ayrı devlete vermezler. 

PKK şimdiye kadar Kürtleri temsil etmiyordu. Kürtlerin haklarını koruyacağız deyip aslında din düşmanı insanlık hainlerini temsil ediyordu. 

Bunu bilen halk, hele yaşlılar onlara oy vermiyordu. Kürtlerin samimi Müslüman olduğunu bilen dışarıdakiler Kürt Müslümanları desteklemiyordu. Bölünme tehlikesi yoktu. 

7 Haziran 2015 Seçimi’nde AK Parti halkın tasvip etmediği ve İslâmiyet ile ilgisi olmayan kimseleri aday gösterdi. HDP de tam tersini yaptı, İslâmiyet ile yakınlığı olanları ve C. Halk Partisi’nin dışladıklarını aday gösterdi. Müslüman Kürtler bu durumda onlara oy verdiler. Doğuda aşiret hayatı yaşanır, halk daha çok partiye değil adaya oy verir. 

7 Haziran Seçimi’nin en kötü tarafı, Kürt Müslümanlar da oylarını HDP’ye vererek doğuda dindar olanlarla dinsiz olanlar bir oldular. Böylece asıl bölünme tehlikesi 7 Haziran’da başladı. MHP’nin yanlış siyaseti milliyetçilerle Kürtçülerin meclisteki sandalye sayısını eşitleyerek bölünmeye hazır hal getirdi. 

Bu yetmedi, seçimden sonra doğrudan PKK kışkırtıldı. IŞİD için Batı Türkiye’den yardım istedi. PKK ile birlikte evet dedi. Bugün bu saldırı devam ediyor. Böylece bölünmeye doğru şiddetle yürünüyor. Yetmedi; HDP milletvekilleri alenen bölücülerin yanında yer alarak Türk ordusuna karşı cephe aldılar. Savaş Meclis’e kadar girmiş durumdadır. 

Türk Ordusu bu çabada galip gelmelidir; galip gelecektir. Ne var ki bu galibiyet Türkiye’yi bölünmekten kurtaramaz. Çanakkale’de büyük zafer kazandık ama iki sene geçmedi, İngilizler masa başında İstanbul’u işgal ettiler. Sonra İstanbul’da savaşmadık ama, Lozan’da İstanbul’u aldık. 

Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesin vatanıdır. Her vatandaş karnını burada doyurmaktadır. Kürtler bölünse birkaç yıl sonra paramparça olur, Irak’ı Suriye’yi işgal edenler Türkiye’yi işgal ederler. 

Gelin, hepimiz bu vatanı birlikte kurtarıp çocuklarımızı yurtsuz bırakmayalım. 

Avrupa birlik (Avrupa Birliği) kurarken Türkiye bölünme yolculuğunda!.. 

Sayın Devlet Başkanımızla bu önemli konuyu ve diğer konuları görüşmek üzere ısrarla randevu talep ettiğimiz halde, onun en yakınları görüştürmüyorlar. İşin vahametinden habersizdirler; onlar maalesef sadece iktidar olmak peşindedirler. 

İstiklâl Savaşı’nda Türkiye’yi bağımsız hale getirmek için sermaye çaba gösterdi; Türkiye dinsizleşecek, kurulacak İsrail devletinin tetikçisi olarak Türkiye devleti var olacaktı. 

Türkiye dinsizleşmedi, İsrail tetikçisi olmadı. Şimdi Türkiye’yi toptan ortadan kaldırma peşinde. 

Biliniz ki bugün 1920’lerden daha büyük tehlike durumundayız. Ne var ki Türkiye güçlüdür. En ileri devlettir. Türkiye’nin gücünü diğer makalemde anlattım, oradan okuyabilirsiniz. 

Anahtar Sayın Cumhurbaşkanımızın elindedir. Ordu görevini yapıyor ve başarıyor. 

Savaşı kazanmaktan çok zaferi değerlendirmek gerekir. Bunu bugün Erdoğan’dan başkası yapamaz. 

Herkes aklını başına toplamalıdır. Ülkemizi kurtarmak zorundayız. 

1) Önce herkes Erdoğan’ın etrafında toplanmalıdır. Lider kötü olabilir, zalim olabilir ama birliği sağlıyorsa o ülkeyi yaşatır. Devlet başkanına karşı olmak devlete karşı olmaktır. 

2) Türk Ordusu’nun itibarı iade edilmelidir. Bütün davalar bir af kanunu ile durdurulmalıdır. 

3) Risale-i Nurların okullarına, yurtlarına, dershanelerine dokunulmamalıdır. Paralel yapı ortadan kaldırılmalıdır. 

4) Hakemlik sistemi ve tam yerinden yönetimle halkların istedikleri gibi yaşamalarına izin verilmelidir. Doğudaki medreseler açılmalı, şeyhlerin itibarları iade edilmelidir. Sayın Erdoğan da Millî Görüş ve Adil Düzen’e dönmeli, yeniden Akevler ile irtibat kurmalıdır. 

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN… 

NotTÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ -DİN, EKONOMİ, SİYASET VE İLİMDE DÜNYANIN EN İLERİ ÜLKESİ-” makalemi de tavsiye ederim; www.akevler.org sitemizin “Makaleler” bölümünden okuyabilirsiniz.


Süleyman Karagülle
Süleyman KaragülleTüm yazıları için tıklayın »
Süleyman Karagülle
Süleyman KaragülleTüm yazıları için tıklayın »
Süleyman Karagülle
Süleyman KaragülleTüm yazıları için tıklayın »



Reşat Nuri Erol
21.09.2015
08:35




Süleyman Karagülle
Süleyman KaragülleTüm yazıları için tıklayın »
Reşat Nuri Erol
22.09.2015
08:24


...


Gelin, hepimiz bu vatanı birlikte kurtarıp çocuklarımızı yurtsuz bırakmayalım. 

Avrupa birlik (Avrupa Birliği) kurarken Türkiye bölünme yolculuğunda!.. 

Sayın Devlet Başkanımızla bu önemli konuyu ve diğer konuları görüşmek üzere ısrarla randevu talep ettiğimiz halde, onun en yakınları görüştürmüyorlar. İşin vahametinden habersizdirler; onlar maalesef sadece iktidar olmak peşindedirler. 

İstiklâl Savaşı’nda Türkiye’yi bağımsız hale getirmek için sermaye çaba gösterdi; Türkiye dinsizleşecek, kurulacak İsrail devletinin tetikçisi olarak Türkiye devleti var olacaktı. 

Türkiye dinsizleşmedi, İsrail tetikçisi olmadı. Şimdi Türkiye’yi toptan ortadan kaldırma peşinde. 

Biliniz ki bugün 1920’lerden daha büyük tehlike durumundayız. Ne var ki Türkiye güçlüdür. En ileri devlettir. Türkiye’nin gücünü diğer makalemde anlattım, oradan okuyabilirsiniz. 

Anahtar Sayın Cumhurbaşkanımızın elindedir. Ordu görevini yapıyor ve başarıyor. 

Savaşı kazanmaktan çok zaferi değerlendirmek gerekir. Bunu bugün Erdoğan’dan başkası yapamaz. 

Herkes aklını başına toplamalıdır. Ülkemizi kurtarmak zorundayız. 

1) Önce herkes Erdoğan’ın etrafında toplanmalıdır. Lider kötü olabilir, zalim olabilir ama birliği sağlıyorsa o ülkeyi yaşatır. Devlet başkanına karşı olmak devlete karşı olmaktır. 

2) Türk Ordusu’nun itibarı iade edilmelidir. Bütün davalar bir af kanunu ile durdurulmalıdır. 

3) Risale-i Nurların okullarına, yurtlarına, dershanelerine dokunulmamalıdır. Paralel yapı ortadan kaldırılmalıdır. 

4) Hakemlik sistemi ve tam yerinden yönetimle halkların istedikleri gibi yaşamalarına izin verilmelidir. Doğudaki medreseler açılmalı, şeyhlerin itibarları iade edilmelidir. Sayın Erdoğan da Millî Görüş ve Adil Düzen’e dönmeli, yeniden Akevler ile irtibat kurmalıdır. 

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN… 

NotTÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ -DİN, EKONOMİ, SİYASET VE İLİMDE DÜNYANIN EN İLERİ ÜLKESİ-” makalemi de tavsiye ederim; www.akevler.org sitemizin “Makaleler” bölümünden okuyabilirsiniz.

Reşat Nuri Erol
23.09.2015
18:43


Özer Ataç 
beklentiler (*) 
23.09.2015 
30 Okunma, 0 Yorum

adil düzen,  mehdi, armegedon, deccal, illimunati vizyonu, pax american, küresel komünizm, kıyamet,  marduk, dünya dışı temasların açığa çıkışı... insanlık, eğitim ve bilimde geliştikçe sıçrama, kurtulma, yenilenme, dirilme… beklentileri artıyor.  bazıları geçmiş dini metinlerden, efsanelerden; bazısı, yeni bilgi kanallarından beklentilerini  kotarıp, "ihya" edip;  piyasaya sunuyorlar.

“üçüncü bin yılın düzeni, adil /denge /sosyal düzen” ve diğer beklenenler konusu; karmaşık,  yan etkisi şiddetli unsurlar içermektedir. onlara yasak uygulanmamalıdır;  yerel, kontrollü uygulama alanları, fırsatları  verilmelidir. bu  gibi arayışlarda yasaklık ve kısıtlamalar; siyasal ekonomik olumsuzlukların barışçıl geçişini önler; kontrolsüzlüğü, kalkışmayı besler. ayrıca, olası başarıları,  farklı yaşam  biçimi isteklilerine olanaklar sunar. bu tür araştırmalar, insanlık çeşitliliğinin yeknesak modellerde körelmesini engeller; farklı yaşam modelleri  oluşturarak sosyal çeşitliliği besler.  bilinendir;  baskın olan biçimler, diğerlerini kendilerine benzetir. amaç çeşitlilik olanağından,  tercihe dayalı, “iyilikte yarışır” modeller oluşturmaktır.

 

değerli üstat süleyman karagülle, aşağıdaki linkle ulaşılabilecek türkiye "güzellemesini"; sanırım yurdumuzun  adil düzene  kaynak olmasından  çıkarmıştır. bilinenin aksine doğru, göreceli ve pek çoktur. olgular, farklı algılayan ve alanlar sebebiyle tespite dahildir. diyalektik materyalist mantık ile ilahi teslimiyet mantığı; öngörülerine uygun  olgularla  kısa sürede “buluşmaktadırlar”. anlayacağınız üzere buluşma duygusal ve yorum ile dir.  çıkış, öngörülerden “kurtulup”, olanı öngörüsüz yaşamaktır. aşağıdaki linkteki yazıyı bu bağlamda kritik ediyorum.

 

 http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/2397/SonEk/0/Suleyman-Karagulle/Turkiye-Cumhuriyeti-Devleti

1. tasarladığınız sistem günümüzde   gerçekle örtüşmediğinden öngörülerde bulunuyorsunuz.  sosyal sistemlerde arayış durmayacaktır. günlük sorunlar, yumaklaşıp yığıldığında, sosyal patlamalar olacaktır.

insanlık  dünyada eşdağılımlı adaleti sağlayamamaktadır. bu yüzden arayışlarınız önerileriniz önemlidir. sorun şudur, bağımsız akıl deneyim gözlem araştırmayla sağlanabilir. aklın sayılanların yanında hatta üstünde, ilahi metne dayanması aklı bağlı kılar. ilahi kaynaklı metinler, tümden gelim modelini olgularla örtüştürmek için yorumlara ihtiyaç duyar; oysa yorum yapmak olası olguları değerlendirmek olduğundan,  olgusal değildir;  soyutlamadır. 

ilahi metin, olayları anlamamızı sağlayabilir;  bu anlayış olayları  “terbiye” etmemiz demek olmamalıdır.bütüncüllük  birimselliğin özgün  olasılıklarını engellemez; koşullamaz. Bütüncülük, birimselliğe indirgenliğinde  anlam ve kavramları bu yüzden başkalaşır. bu yüzden “gelecek”,  ilahi vaazlarda ve yorumlarda değil,  laboratuarlarda ortaya çıkar.  

2. siyasette dünyanın en ileri ülkesinin türkiye olduğu savınız; gerçekle örtüşmüyor,  temennidir. kanıtlarınız yorumdur; yaşanan ve tanıklıklarımız bu değildir.   tespitiniz orta doğu ve benzeri  bölgeler için doğru olabilir. kamu ve kurumsal  güdücülüğünün bireyi yok ettiği yönetimlerden insanlık için geliştirici örnek siyasetten söz edilemez. toplumsal olanın bireysel olana buyurganlık fırsatının devredildiği zamanlar bireyin palazlanmasına dur denilen zamanlardır. Bu yüzden gelecek modellerinde bireysellik toplumsallığın karşısında pozitif ayrımcılığa tabi tutulmalıdır. ek olarak, bireyin geliştiği toplumsallık definiştir; balk, şişme, obozit değildir.   

3. bu saatten sonra hatırlatmak yersiz olacaktır; “unutulduğunu” var-saymıyorum. on yılda otomatiğe bağlanan askeri darbeler, hangi a.b. ülkesinde olmuştur? Japonya, abd, kanada, ingiltere; yeni zellanda, avusturalya …gibi ülkelere girmiyorum.

4. “gelecek demokrasidir” doğru fakat kayıtlı   tespit.  demokrasi insan aklının öncü olduğu, serbest seçim  sistemidir; geçmişte daha çok olmakla beraber, günümüzde insan aklı;  yerel inançlar, örf, gelenek, kültür; din,  eğitim, medeni seviye ile bağlıdır. ayrıca demokrasi, seviye ile doğrudan bağlantılıdır.  yaşam deneyimi, birikimi; algı ve benzeri hususlarda aynı seviyedeki insanlar için değer taşır; değer üretir.

dünya ülkeleriyle  kıyasla sayılanların toplamında ileri olduğumuz savlamak; yine taraftar  türübününe kombine bilet almaktır.

5.  “türkiyedeki çok partili sistem, çözülen sömürü faiz sisteminin, iki partili seçim sisteminden üstündür.” Seçimlere çok partinin katılmasından dünya için örnek sonuçlar çıkarmanız taraftarlıktır.

birincisi abd lerinde sadece  iki parti yoktur; diğer partiler yeterli etkiyi gösterememektedirler. Kapitalist eleme sistemi, sonunda ki parti için haber değeri oluşturmaktadır. seçimlerde önemli olan eleme katmanlarının ne kadar adil olduğudur.bunu göstermeden çok partinin iki partiye  göre daha adil olduğunu söylemeniz; eksik, göreceli ve yanlıştır.

demokrasi katmanlar rejimidir.katmanları yok sayıp toptan elemeye koyulmak eşitsiz ilişkilerin sonuçlarından eşitlik beklemektir. başka deyişle, demokrasi  alt katmanların, üst katmanlarla oydaşması değildir; demokrasi, yatay ilişki ve değerlerin  tercih sistemidir. yatay ilişkilerin, dikey ilişiklerle ortak seçim-tercih sistemi doğru değildir;  ne birey ne de toplum için kullanılabilir sonuçlara ulaştırmaz.  türkiye de yüzde on  barajı ile  gelişmiş ülkelerde öne çıkan iki parti;  aynı toptancı, kademeleri örten, yok sayan, uyutmacı   yanlışlığın eseridir.

    

6. "halk ekonomisi geleceğin ekonomisidir." hükmünüz, sovyet kolhoz sisteminde somut ifadesini göstermiş öneridir. yanı sıra, modern zamanlarda gelişmiş teknoloji ile halk terimini aynı cümlede kullanmak çelişki arz ediyor. gelişmede kitleselliğin adil paylaşım olarak sunulması doğru değildir. şu soruları sormalıyız:  neden  yaşam ortalama adalet sağlandığında dahi durmaz; neden vasat, ortalama adaletle yetinmez?!

yetmeyen nedir ki yaşam ortalama adaleti bozma pahasına sürmektedir.  yaşam, nicelikleri nitelik için “biriktirir.”  birikmiş niceliğin, belli bir miktardan sonra  genelleşmeyle oluşan atıllığı kırmak adına, kendini bir niteliğe feda etmesine ne demeliyiz? ben buna, atıl olmayan adalet diyorum. Başka bir söyleyişle,  geliştirici  durağansız adalet tam da budur. diğer taraftan, maddenin,  evrimin tam da  amacı budur;  niteliğe adanmış niceliksellik.

ek olarak; çokluk niceliktir;  nitelikle bağdaşmaz.  hatta biri "sır" vereyim; canlılar nitelikli oldukça  üremesi kesilir; tersi  böcekler ve mikroplar,  çokluğun tadını çıkaran organiklerdir. 

7. "dünyanının en güçlü  kit leri türkiye dedir." ... özelleştirilmeyen kaldı mı sahi?!  önceki dönemler hala tazedir. Siyasi, askeri beleşçiliğin tavan yaptığı dönemler unutulur mu hiç?!  petrol ürünlerinin gözde tesisi  pektim, daima  zarar etmesi neyin nesiydi?!  son satışından önce, altı yüz  kişilik odacı kadrosu olduğunu biliyor musunuz?!  bu mu güçlü kit?! o dönemlerde kitleri batıran üretim katilleri, bu yığınağa "istihdam" diyorlardı!?.. üretimlerini geliştiremedikleri kit leri, istihdamda geliştirerek  dünyaya örnek oluyorlardı.

8. bunlara rağmen halk ekonomisi için geliştirici arayışlar sürüyor. cumhurbaşkanımızın yanında danışmanlık yapan yiğit bulut bey, bu noktada anmamak haksızlık olur.  bütün madenler, kritik kamu zenginlikleri, blok olarak satılmasın;  yüzde kırk dokuzu halka küçük paylar halinde   satılsın. blok satışlarda millet zarar eder; finans -israil karlı çıkar; üstelik alım değerinin faizini kullanan millete ödetir.  sanırım cumhurbaşkanımız stratejik zenginliklerde böyle uygulama başlattılar.

9. "müspet ilme dayanan din"  için bir kaç şey söylemek gerekiyor. benzetmemdeki hatalardan özür dilerim. ilim almış başını gitmiş; din  taraftarları,  peşinde kestirme yol bulup,  öne geçmek için çalışıyorlar.

diğer taraftan ezoterik din anlayışı, gizemli “kışkırtmalarıyla” felsefeyi oluşturmuş;  ruhbanlığın  zırhını kırarak; deneme yanılma, sonsuz sorgulama yolunu tutarak,  dinin yerçekiminden kurtularak, maddenin derinliklerindeki evrene yönelmiştir. ne yazık “bizler”;  dinin yerçekiminde hala “işaretler” aramaktayız. etnik sorguculuğun yansıması olarak,  ilme dayalı din, dine dayalı ilmin  etkisini yaşıyoruz.  

10. kuruluş anlaşmalarını güvence bilmemiz enteresan; ne de olsa güçlülerin onayı var!? "türkiyenin lozanı var; almanya ve japonyanın yok!" demişsiniz.

yok mu sahiden?! ikinci dünya savaşından sonra; a- birleşmiş millet kuruldu. b-almanya ve polonya için 4-11/02/1945 yalta kongeransı yapılıp hükümleri icra edildi. bu hükmlere 52 devlet katıldı, 49 onay vererip imza koydu. c- japonlar için 08.09.1951  san francizco-kalifornia  anlaşması yapıldı. bu anlaşma ile japonya emperyalist olanakları iptal edildi, abd kontrolüne girdi.

şimdi lozan anlaşması müstakil bir anlaşma mıdır diye soralım? hayır, lozan anlaşması sevr anlaşmasının türkiye için sovyet devrimi istisnasıdır. yani Japonya, almanya için yapılan kazandıcı istisnalar,  bizim için yoktur.  bizim süreli engelleyicilik içerirken; almanya ve japonya için süresiz  kalkınmacılık içermektedir.

(*) büyük harfsiz metin denemesi.





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 572 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 358 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 330 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 373 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 415 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 342 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 375 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 431 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 290 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 355 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 357 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 354 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 410 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 360 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 333 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 388 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 426 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 444 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 420 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 380 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 327 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 420 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 397 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 332 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 381 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 457 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 505 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 293 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 379 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 369 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 390 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 576 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 514 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 430 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 343 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 352 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 699 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 619 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 686 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 571 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 542 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 817 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 608 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 513 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 544 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 590 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 529 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 574 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 526 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 582 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 568 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 479 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 544 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 615 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 603 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 501 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 591 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 541 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 508 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 583 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 588 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 582 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 593 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 629 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 557 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3275 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3324 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2509 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2352 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 2211 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 2266 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3472 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2360 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2895 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 2158 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 2188 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 2166 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 2156 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2372 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2389 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2344 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3237 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3061 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2560 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2911 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 2164 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2711 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2937 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2955 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2943 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2943 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1979 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1921 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 2141 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 2128 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 2148 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 2253 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2575 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2431 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2399 Okunma


© 2025 - Akevler