Bu yazı Fehmi Koru’nun 14.10.2018 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
http://fehmikoru.com/bugun-pazar-sizler-icin-bir-okuma-bayramina-donusebilir-bugun/
Bir tarih okuyorsunuz. Beyninizde insanlık bir varlık olarak oturuyor. Yararlanıyorsunuz. Bundan sonra ne olacağı hususunda tahminleriniz isabetli oluyor. Ona göre tedbir alırsınız.
Bir kimse kendi hayatını anlatmış. Mustafa Kemal’in büyük nutku, Sebahattin Zaim veya Hayrettin Karaman’ın hayatı. Okuyorsunuz o kişiyi tanıyorsunuz. Kendi hayatınızla paralel giden veya aykırı olanları karşılaştırarak yararlanıyorsunuz. Yani yine çevrenizi tanıyorsunuz.
Sonra siz hayaller kuruyorsunuz. Şöyle yapsam, şöyle olsa diyorsunuz. Bu, resim yapan birinin hayallerinde yarattığı kişinin mislidir. Siliyoruz yeniden izliyoruz. Kurduğunuz binlerce hayaller içinden bir kaçını seçiyor, uyguluyorsunuz. Yani hayal, olmamış şeyleri tasarlamıştır. Bunlardan bir kısmı kısmen de olsa gerçekleşir.
Olmayacak şeyleri de hayal ediyorsunuz. Böylece fiilen olmasa bile hayalinizle ruhen de şarj oluyorsunuz sanki hayaliniz tamamlandığı zaman gerçekleşmiş gibi mutlu oluyorsunuz. Ben altın bonosu ile enflasyonun etkilerini çözdüğüm zaman rahatlıyorum. Bir matematik problemi çözdüğünüz zaman da mutlu olursunuz.
Roman veya senaryo yazan da hayal kurar. Olayları oluşturur. Kendine göre çözümler üretir ve mutlu olur. İki şeyden birini yapar. Ya çağdaki çevresinde olanları romanda anlayarak sosyal yapıyı ortaya koyar. Yahut olmasını istediği bir sosyal yapının örneğini verir. Teşhis ve tedavi yollarını belirler.
Sermaye’nim baskısı altındaki bugünkü romancı ve senaristlerin görevleri:
a) Sermaye’ye kazandırmak amacıyla halkı şartlandırmak, Sermaye’nin çıkarlarını halkın çıkarları imiş gibi göstermek. Kendi çıkarlarına yöneltmek.
b) Sermaye gücünün büyüklüğünü ortaya koyarak halkı korkutmak.
Bu sebepledir ki ben günlük yazıları takip etmediğim gibi roman da okumam, film de seyretmem.
Akevler’in yeni tip sanatçıları yetiştirmesi gerekir. Mevcut sahneler aynen tekrar edilmelidir ama sonunda hak galip gelmelidir. İnsanlığı işçilik düzeninden ortaklık düzenine götürmelidir. Bugün kötülükler ortaya konuyor ama çareleri anlatılmıyor.
Oysa kâinatı ve insanları Allah yarattı. Allah yer yüzünü üç kağıtçılara bırakacak durumda değildir. Ne acizdir ne de tembel.
Kur’an seminerlerini takip ederseniz orada Allah’ı tanır ve galip geleceğini öğrenirsiniz.