Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018
5823 Okunma, 2 Yorum

SINAMALAR

Tarih/1

AD, SEMUD, İREM ve ARAFTAKİLER

07.02.2018

MEDENİYETLER

Medeniyet kelimesi; medine kelimesiden, yani şehirden/kentten gelir. Medeni olma, şehirli olma; medeniyet de şehirleşme demektir. Türkçesi uygarlıktır. Yerleşik düzene geçmiş toplulukların; dil, sanat, teknik ve örf üzerinde kurmuş oldukları içtimai ve iktisadi düzenin adıdır.

Şüphesiz yerleşik düzene geçmeden de düzen ve kurallar olmuştur; ama biz, bir toprağa bağlı kalarak orada yerleşenlerin kurduğu düzene medeniyet diyoruz.

Tarihte ilk yerleşik medeniyet Mezopotamya’da Sümerlerin kurmuş olduğu medeniyettir. Bu, İbrahim peygamberin öncülüğünde kurulmuş bir medeniyettir. Bundan sonra Antik Mısır’da Firavunların öncülüğünde bir medeniyet kurulmuştur. Yerleşik medeniyetler günümüze kadar sırası ile şöyledir:

Sümer

                                Mısır

İbrani (Filistin)

                                Yunan-Roma

Hristiyanlık

                                Roma-Bizans

İslamiyet

                                Avrupa

İlk grupta olan medeniyetler peygamberlerin öncülük ettiği medeniyetlerdir. Bunlar hakkı üstün tutan medeniyetlerdir. Diğerleri ise kuvvetliyi/zengini üstün tutan medeniyetlerdir. Kuran’da peygamberlerin başlarından geçen olaylar uzun uzun anlatılır. Kur’anda, bu medeniyetlere öncülük eden peygamberlerden; Nuh 43 defa, İbrahim 69 defa, Musa 136 defa, Harun 20 defa, Davud 16 defa, Süleyman 17 defa, İsa 25 defa, Muhammed ise 4 defa, bir defa da Ahmed geçer. Medeniyetleri öncülük eden peygamberler, “ulul azim” peygamberlerdir.

Adı en çok geçen peygamber Musa’dır. Musa, tarihte en uzun süre devam eden medeniyet olan Eski Mısır’da yaşamıştır ve (Yusuf ve Harun peygamberi de eklersek) onlarla ilgili anlatılan kıssalar en uzun olanlardır.

İkinci olarak İbrahim kelimesi geçer. İbrahim peygamber Sümer (Mezopotamya) medeniyetinin öncülüdür. Sümer medeniyeti de uzun süren ve ilk yerleşik medeniyettir. İbrahim ilmi, Musa hukuku, Davut ve Süleyman ekonomiyi, İsa ise dini düzenden ayırmış ve özerkleştirmiştir. Muhammed peygamber ise hepsini dengede tutan, yani laik bir düzenin ilk örneğini göstermiştir.

Peygamberler anlatılırken onların kurmuş olduğu medeniyetlerin de anlatıldığını varsayıyoruz. Peki tarihe damgasını vurmuş olan, yüzlerce ve binlerce yıl yaşamış, kıtalara yayılmış ve etkileri binlerce yıldır devam eden filozofların öncülük ettiği kuvvet medeniyetleri hiç anlatılmamış mıdır?

KAVİMLER

Kur’anda; Ad (24 defa), Semud (26 defa), Medyen (10 defa), Eyke (4), Ress (2 defa) olarak zikredilen topluluklar kimlerdir? Bu topluluklarla ilgili yapılan klasik yorumlarda; bunların Arabistan yarımadasında, bugünkü Suriye’de ve Irak topraklarında, kısa sürelerle yaşamış, tarihte nerdeyse hiçbir iz bırakmamış topluluklar olduğu anlatılır. Bu biraz garip değil mi? İnsanların bilgisi ve ufku herhalde bulundukları çevreyle sınırlıdır. O gün için bu çıkarımları normal saymamız gerekir.

Daha başka yorumlarda ise Ad için kaybolan Atlantis uygarlığı, Semud için ise yine kaybolduğu söylenen Mu uygarlığı yakıştırmaları yapılmaktadır. Her iki topluluk oldukça abartılı bir şekilde anlatılmaktadır. Bunların, bizlerinden bile ileri uygarlıkları olduğu bile iddia edilmektedir… Bu yorumları ise normal saymamız mümkün değildir. Boşluğu doldurmak adına yapılmış faraziyeler olarak kabul edebiliriz. Peki kimdi bunlar? Sadece geçmişte mi kaldılar, yoksa tekrar tekrar tezahür edebilirler mi?

Bizler ve bütün dünya, Yunan medeniyetine bugün de atıflar yapıyoruz, orada geliştirilmiş olan felsefe o gündür, bugündür yaşamaya devam ediyor ve edecektir de. Bir şimşek gibi çakmış, Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın neredeyse en sonuna kadar varmış İskender-Helen medeniyeti nice kalıcı izler bırakmıştır. 1500 yıl yaşamış, üç kıtaya yayılmış Roma imparatorluğu kolay unutulacak bir medeniyet midir? Roma hukuku hala dünyanın bütün üniversitelerinde anlatılır. Devlet sosyalizminin en iyi uygulanmış örneği olan antik Mısır’ın gizemlerini hala çözmüş değiliz. Bizans ise başlı başına bir fenomendir.

Örneğin, Sümer matematiği geliştirmiş, Mısır Geometriyi geliştirmiş, Yunan felsefeyi, Roma da hukuku geliştirmiştir. Devletler çoktur ama medeniyet kuran devletler sayılıdır.

Keza Pers, Hint ve Çin uygarlıkları da insanlık tarihini derinden etkilemişler ve binlerce yıldan beri yaşamaktadırlar. “…hiç a’mâ ile basîr istiva eder mi?...” ibaresi bize yol göstermektedir. Basîr, gözle gören değil, düşünen, araştıran, inceleyen demektir, yani araştırmacıdır. A’mâ ise bunun tersidir. Sadece okuyup geçen, ilgilenmeyen demektir.

Şimdi sizlere Kuran’da Ad, Semud ve İrem kelimelerinin geçtiği ayetleri sunuyorum. Ayetlerin Arapçalarını makalenin en altında küçük karakterlerle ekledim. Büyüterek okuyabilirsiniz.

AYETLER ve İSİMLER

SURE ADI

SURE NO

AYET NO

İSİMLER

 

 

Araf

7

65

Ad

 

 

73

Semud

 

 

74

Ad

 

 

Tevbe

9

70

Nuh Kavmi+Ad+Semud+İbrahim Kavmi+Medyen Eshabı+Mü'tefikat

Hud

11

50

Ad

 

 

59

Ad

 

 

60

Ad+Hud'un kavmi Ad

 

 

61

Semud

 

 

68

Semud+Semud

 

 

95

Medyen +Semud

 

 

İbrahim

14

9

Nuh Kavmi+Ad+Semud

 

 

İsra

17

59

Semud

 

 

Hac

22

42

Nuh Kavmi+Ad+Semud

 

 

Furkan

25

38

Ad+Semud+Res Eshabı

 

 

Şuara

26

123

Ad

 

 

141

Semud

 

 

Neml

27

45

Semud

Fe iza hüm(827) ferikâni(430) yahtesimûn(1196)  (Hasımlaşan 2 ferik)

495 bölünme,    1204 İstanbulun yağmalanması

Ankebut

29

38

Ad+Semud

 

 

Sad

38

12

Nuh kavmi+Ad+Evtadlı Firavun

 

 

13

Semud+Lut Kavmi+Eyke'nin eshabı

 

 

Mümin

40

31

Nuh Kavmi+Ad+Semud

 

 

Fussilet

41

13

Ad+Semud (un saikası)

 

 

15

Ad

 

 

17

Semud

 

 

Ahkaf

46

21

Ad (ın kardeşi)

 

 

Kaf

50

12

Nuh Kavmi+Res Eshabı+Semud

 

 

13

Ad+Firavun+Lutun ihvanı

 

 

Zariyat

51

41

Ad

 

 

43

Semud

 

 

Necm

53

50

Evvelki Ad

 

 

51

Semud

 

 

Kamer

54

18

Ad

 

 

23

Semud

 

 

Hakka

69

4

Semud+Ad

 

 

5

Semud

 

 

6

Ad

 

 

Buruc

85

18

Firavun+Semud

 

 

Fecr

89

6

Ad

 

 

9

Semud

 

 

Şems

91

11

Semud

 

 

 

AD

Ad ismi toplam 24 defa geçer.

Ad, 14 defa yalnız, yani başka topluluk ismi olmadan geçer.

Ad (10), <Ad(1)+Hud'un kavmi Ad(1)>, Ad'ın kardeşi (1), Evvelki Ad (1) (toplam 14 defa)

Ad+Semud (2), Semud+Ad (1), Ad+Semud+Res eshabı (1), Ad+Firavun+Lut'un ihvanı (1)

Nuh Kavmi+Ad+Semud (3), Nuh Kavmi+Ad+Evtadlı Firavun (1),

Nuh Kavmi+Ad+Semud+İbrahim Kavmi+Medyen Eshabı+Mü'tefikat (1)

 

 SEMUD

Semud ismi toplam 26 defa geçer.

Semud, 14 defa yalnız, yani başka topluluk ismi olmadan geçer)

Semud (12), <Semud (1)+Semud (1)>,  (toplam 14 defa)

Semud+Lut Kavmi+Eyke Eshabı (1), Medyen+Semud (1), Ad+Semud (2), Semud+Ad (1)

Nuh Kavmi+Ad+Semud (3), Ad+Semud+Res Eshabı (1), Nuh Kavmi+Res Eshabı+Semud (1)

Firavun+Semud (1), Nuh Kavmi+Ad+Semud+İbrahim Kavmi+Medyen Eshabı+Mü'tefikat (1)

 

Görüldüğü gibi, isimler kronolojik bir sıraya göre anlatılmamaktadır. Bazen Ad önce, Semud sonra; bazen de Semud önce, Ad sonra zikredilir. Burada; yaşadıkları tarih sırasına göre değil de, anlatılan konu bakımından hangisinin başat olduğuna göre bir sıralama yapıldığını kabul edebiliriz.

 

ARAF Suresinde ise, nispeten, tarihi akışa yakın bir sıralama ile anlatmaktadır. Araf; arada kalanlar, aradakiler demektir. Yani, hak medeniyetlerin aralarında gelen kuvvet medeniyetleri anlatılmaktadır.

  • Araf, 7/58-64 ayetler Nuh Kavmini anlatır.
  • Araf, 7/65-71 ayetler Ad'ı anlatır.
  • Araf, 7/72-79 ayetler Semud 'u anlatır.
  • Araf, 7/79-84 ayetler Lut Kavmini anlatır.
  • Araf, 7/85-92 ayetler Medyen'i anlatır.
  • Araf, 7/102-137 ayetler Firavunu anlatır.

 

SORULAR, SORULAR, hiç bitmeyecek SORULAR…

Buruc suresi 17-18. ayetler ise Firavun ve Semud ordularından bahseder. Bu ikisinin orduları niçin beraber zikredilmiştir?

Neml 45 de ise hasmani iki ferikten bahseder..? Neden hasım, neden ferik? Kutuplaşma her toplulukta her zaman mevcut bir durumdur.

Necm suresi 50. Ayette ise “Adel ula”, yani “evvelki Ad”tan bahsedilir. Ad’ın evveli varsa, sonrası da var demektir. Ondan sonrası, ondan sonrası… da var mıdır..?

Hud suresi(11) 60. Ayette, “… Ad rablerini küfretti, Hud’un kavmi Ad’a buud vardır” dedi. Aynı ayette iki kere Ad kullandı. İkincisine zamir göndermesi daha veciz olurdu ama tekrar etti. İkinci Adı da “Salih’in kavmi Ad” şeklinde tavsif etti. Demek ki diğer Ad’(lar)a Salih gönderilmemiştir. Salih’in Ad’ı başka diğeri başkadır. En az iki olduklarını “evvelki Ad” ibaresinden de biliyoruz.

Hud suresi 89. Ayette de “…Nuh’un kavmi, Ad’ın kavmi, Salih’in kavmi…” şeklinde söyledi. Ad ve Semud için Kavm kelimesini kullanmamakta, buna karşılık kavm kelimesini kişilere izafe (isim tamlaması) etmektedir.

Hud, Salih gibi peygamberlere, niçin diğerlerine kullanılmayan “eh”, yani “kardeş” kelimesini kullanmaktadır? Genel olarak her peygamber kendi topluluğunun kardeşi değil midir? Burada elbette aynı anne ve babadan olmayı kast etmiyoruz. (Mesela, “Ad’ın kardeşini zikret” diyor.) Bazen ihvan, eshab, bazen ehl, bazen kavm kelimelerini kullanıyor ama Ad ve Semud için bunları kullanmıyor.

Bütün bunları ve göremediğim diğer incelikleri analiz edebilmek için; çok iyi tarih, çok iyi dil bilgisi bilmek, üzerinde çok çalışmak; yani bu konuda bir doktora (en azından yüksek lisans tezi) yapmak gerekmektedir. Bütün bunlar bu kısa makalenin kapsamını aşmaktadır.

SINAMA (özet)

(Öncelikle sabırla okumanız, düşünmeniz sonra da eleştirmeniz dileklerimle)

AD

Ad, eski Yunandır. Ad kelimesinin etimolojisinin yapılması lazım. Benim aklıma gelen Atina’ya izafeten kullanıldığıdır. Bir başka ihtimal ise Ari/Aryan/Ardyan, yani, üstün, seçilmiş, görevli ve diğer insanları yönetme hakları olduklarına inanan insanlar topluluğunun kısaltılmış adı olabilir.

Ad; Atlantis/Adlantis/Ad toprakları olarak da söylenmektedir. Kaybolan bir kıta denilmektedir ama buna ait herhengi bir arkelolojik bulguya rastlanmamaktadır.

Evvelki Ad, İskender’den önceki Yunandır. Ad ise İskender’den sonraki Ad’tır.

Tek bir etnik kökeni yoktur, karışık, kozmopolittir. “Hulafae/halifeler” kalıbı da bunu göstermektedir.

Hud, “yol gösterici, kılavuz” manasındadır. Aralarındaki topluluklardan birine mensup olan kimse anlamında “eh/kardeş” kelimesi kullanılmıştır.

SEMUD

Semud ise Roma’dır. “se” belki de “zü” den dönüşmüş olabilir. Etimolojosinin yapılması, bu kelimelerin izlerinin sürülmesi gerekir. Toplulukların kendilerine taktıkları isimler başka, diğer toplulukların onlar için kullandıkları isimler başkadır. Bizim Hititler/Hattiler/Etiler diye bildiğimiz topluluğa ait kavram Kuran’da “kûlû hıttatün” şeklinde geçmektedir. Onlarla karşılaştığınızda “biz de Hattili oluyoruz” deyin diye İsrailoğullarına öğüt verilmektedir. Kapıdan içeri düşmanca değil de barışla, onların otoritesini tanıyarak girdiklerini göstermektedir.

Bunların Medler olduğu, kaybolan Mu topluluğu olduğu da söylenmektedir. Medler tarihi olarak bilinmekte ama devam edegelen bir eserleri yoktur. Mu ise tamamen varsayım olarak durmaktadır. Mu medeniyeti denilen olgu; Akdeniz’in ortasında, bir dönem bir yıldız gibi parlamış ama kısa sürmüş, Midilli adası kültürü olsa gerektir.

Buruc suresi (85) 17-18. Ayetler şöyledir:

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ (17) فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ (18)

Bu ifade; Roma (Semud) ile Mısır (Firavun) ordularının karşılaşmalarına, karşılıklı çarpışmalarına ve sonunda Roma’nın Mısır’ı egemenliği altına almasına delalet eder.

Neml 27/45. Ayetti şöyledir:

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ (45)27/

Bu ifade Roma’nın ikiye bölünmesine, Batı ve Doğu Roma olarak iki ayrı devlet olarak yaşamaya devam etmesine işaret etmektedir.

Ben ebced hesabını bilmiyorum. Sadece merakımdan bu ayetteki kelimelerin ebced değerlerini hesaplamaya çalıştım. Harflerin asıllarında hata etmiş olabilirim. Şöyle bir sonuca ulaştım.

Ferikâni/iki ferik” 430 çıkmaktadır. Romanın bölünmesi 395’e tarihlenmektedir. Aynı rakam çıkmadı ama yakın bir tarih çıktı.

Yahtesimûn/hasımlaşan” 1196 çıkmaktadır. Konstantinapol’ün Papanın önderliğinde kurulan Haçlı ordusu tarafından 1204 tarihinde yağmalandığı, taş üstünde taş, baş üstünde baş, raf üstünde kitap kalmadığı bilinmektedir. Bu bir kere değil oldukça uzun bir süre devam etmiştir. İşte iki hasım bunlardır, yani Batı Roma ile Doğu Romadır.

MEDYEN

Bu kelime “mdy” kökünden ise, uzama, uzatılma, uzantı manasında alınabilir ve Romanın ikiye bölündükten sonra uzantıları olan, onların devamları olan iki topluluğu ifade ettiğini düşünüyorum. Doğu Roma’nın Bizans olması, Bizanslaşması ise daha sonradır.

“dyn” kökünden, yani “medine” kelimesinden geliyorsa yine bu iki şehire gidebilir ama ikil/tesniye kalıpta kullanılması gerekir. Medler olduğu söylense de gramer kurallarına göre biraz zorlama olmaktadır.

MÜ’TEFİKAT

Bu kelime “ifk” kökünden gelmektedir. Biz Türkçe’de bunu “iftira” olarak anlıyoruz. Halbuki bunun anlamı tamı tamına “entrika” demektir.

Tarihte entrikayı kurumsallaştırmış ona izafe edilerek kullanılan bir devlet vardır. O da Bizans’tır. Bizans entrikaları ile şöhret olmuş, bunu bir yönetim bicimi olarak geliştirmiş ve kullanmış bir devlettir. Yoksa her büyüklükteki toplulukta her zaman ifk, enttrika vardır ve var olacaktır.

Buradaki الْمُؤْتَفِكَاتِifkciler” tabiri, “entrikacılar” demektir ve direk olarak Bizans’ı işaret etmektedir. Marife olarak gelmiştir ve belirli birileri demektir. Tarihen sabit ve bu vasıfla mümeyyiz olan Bizans imparatorluğudur.

Ve İREM

Önce Firavunu analım. Kuran onu “evtadlı, evtad sahibi firavun” olarak zikrediyor. Kökü “vtd” olan evtad kelimesi, “kazıklar” olarak çevrilmektedir. Halbuki firavunların esas kalıcı eserleri piramitlerdir. Binlerce yıldır ayaktadırlar ve mimarlık şaheserlerindendir. Piramitler dünyanın 7 harikasından biridir. Piramitleri de nedense “ehramlar” olarak tercüme etmektedirler. Ehram, haram kelimesinden gelir “en haram” demektir. Haram ise yasak değil, kısıtlı demektir. Ehram, en kısıtlıdır. Orası firavunlara aittir, halka açık değildir, en özel mekandır. Firavunlar zamanında girilmesi de yasaktı. Bunu temin için, planları, girilemeyecek şekilde kilitli yapılır, hatta planı bilen mimarlar öldürebilirdi. Şimdi ise milyonlar içeri girmektedir.

Kuran bu yapıları “evtad” olarak isimlendirmektedir. وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ ibaresi “kazıklı firavun” değil, “piramitli firavun” demektir. Elbette çok uzaklardan bakılınca bun dev eserler kazık (!) gibi görünebilir ama bu çok uzak bir manalandırma olur.   

Gelelim İrem’e…

İrem, Rum kelimesinden gelir. Rum, bugün Anadolu olarak bildiğimiz yarımadanın adıdır. Rum, kulak memesi demektir. Anadolu platosu Asya kıtasının kulak memesi mesabesindedir, kıtanın özel bir uzantısıdır. Yeryüzünde, doğu-batı doğrultusunda uzanan tek yarımadadır.

İrem ise kulak memesine takılan küpeden/pırlantadan kinaye olmak üzere, bugün İSTANBUL olarak bildiğimiz şehrin adıdır. Yeryüzünde onun benzeri başka bir belde yaratılmamıştır. Sevgili üstadım Karagülle, ibaredeki “lem yuhlak/halk edilmedi” ibaresine bakarak böyle bir belde halk edilmemiştir, demektedir. “Onun misli halk edilmedi” diyor, “kendisi halk edilmedi demiyor”. Üstadım, yanılıyorsunuz, böyle eşsiz bir belde halk edilmiştir ve bizim ülkemizdedir.

Bütün kavimler tarih boyunca onu ele geçirmek için uğraşmışlardır. Bundan da hiç vazgeçmeyeceklerdir. Ona sahip olan, er ya da geç süper güç olur ya da buradan atılır, yerine süper güç olacak başka topluluk gelir. Duam; Rabbimizin, bizi bu beldeden ayırmamasıdır. İnşallah da ayırmayacaktır.

Fecr Suresi (89) 7-8. Ayetler şöyledir:

إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ (7) الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ (8) 

İmadlı İrem” ne demektir? İmad, amd’ın çoğuludur. Amd, evet direk manasına gelir ama sadece bu değildir. Piramitler için bu kelimeyi kullanmamıştır. Halbuki uzaktan onlar da pekala direk gibi algılanabilir.

İmad marife olarak gelmiştir. Çoğuldur, yani en az üç tanedir. Bu amdler maruf olan, bilinen amdlerdir. İşte bu amdler, İstanbul’un 7 tepesidir. İSTANBUL tarih boyunca “7 tepeli şehir” olarak vasıflandırılmıştır. “İreme zat-il imad”, yani “imadlı İrem”, İSTANBULdur. Allah da onun vasfını zikretmekte ve adını tescil etmektedir.

Elbette; İrem’i Roma (o da rum kelimesindendir) olarak düşünüp, direklerden maksadın da oradaki muhteşem sütunlar olduğu söylenilebilir ama onlar harfi tarifle gelecek kadar özel sütunlar değildir.

Eshabı hicr de, hem Yunan’ın hem de Roma’nın ortak vasfı olabilir. Gerçekten bu iki uygarlık mermeri (taşı) adeta hamur gibi şekillendirmiş, sanatın doruğuna çıkarmışlardır. Bundan sonra da onların ulaştığı bu seviyenin üstüne çıkılabileceğini de sanmıyorum.

Ad, Semud, İrem geçen ayetler aşağıdadır. Bunları ve diğer ayetleri, ilgilenen arkadaşlar, “hak ve kuvvet medeniyetleri” açısından inceleyip, değerlendirmelidirler.

Saygılarımla. H.Kayahan

وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ (65)  Araf 7

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ هَذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (73)  Araf 7

وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (74)  Araf 7

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُجِيبٌ (61)  Hud 11

كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا أَلَا إِنَّ ثَمُودَ كَفَرُوا رَبَّهُمْ أَلَا بُعْدًا لِثَمُودَ (68)  Hud 11

كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا أَلَا بُعْدًا لِمَدْيَنَ كَمَا بَعِدَتْ ثَمُودُ (95)  Hud 11

أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ (9)  14ibrahim

وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا (59)  17İsra

وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ (42)  22Hac

وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا (38)  25Furkan

كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ (141)  26şuara

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ (45)  27Neml

وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ (38)  29Ankebut

وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ أُولَئِكَ الْأَحْزَابُ (13)  38Sad

مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِلْعِبَادِ (31)  40Mümin

فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ (13)  41Fussilet

وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَى عَلَى الْهُدَى فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ (17)  41Fussilet

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ (12)  50Kaf

وَفِي ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتَّى حِينٍ (43)  51Zariat

وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَى (51)  53Necm

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ (23)  54Kamer

كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ (4)  69Hakka

فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ (5)  69Hakka

فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ (18)  85Buruc

وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ (9) 89Fecr

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا (11)  91Şems

 

وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ (65)  7Araf

وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (74)  7Araf

أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (70)  9Tevbe

وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا مُفْتَرُونَ (50)  11Hud

وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُوا أَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ (59)  11Hud

وَأُتْبِعُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ أَلَا إِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ (60)  11Hud

أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ (9)  14İbrahim

وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ (42)  22Hac

وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا (38)  25Furkan

كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ (123)  26Şuara

وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ (38)  29Ankebut

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ (12)  38Sad

مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِلْعِبَادِ (31)  40Mümin

فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ (13)  41Fussilet

فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ (15)  41Fussilet

وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنْذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتِ النُّذُرُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ (21)  46Ahkaf

وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ (13)  50Kaf

وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ (41)  51Zariyat

وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى (50)  53Necm

كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ (18)  54Kamer

كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ (4)  69Hakka

وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ (6)69Hakka

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ (6)  89Fecr

 ذَاتِ الْعِمَادِ (7) إِرَمَ

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
22.02.2018
13:35

İlave yorum:

Medhal’deki arkadaşlar bana İstanbul’un değil, Roma’nın “yedi tepeli şehir” olduğunu; dolayısıyla İstanbul’un Roma’ya öykünerek bu ismi aldığını söylediler.

Gerçekten Roma’nın da aynı isimle anıldığı doğrudur. Fakat hangisinin bu ismi, daha önce aldığını bilmiyorum.

İstanbul açık ara Roma’dan eski bir yerleşim yeridir. Şehre verilen Byzantion ismi Roma’nın oluşumundan çok öncedir. Bir öykünme varsa o da Roma’nın İstanbul’a öykünmesi gibi görünmektedir.

Gerçekten ikisi de 7 tepeli ise başka bir “El İmad” arayacağız…

 

DİREK ne, KAZIK ne?

 

Mealler El Evtad’ı (VTD) KAZIKLAR olarak, El İmad’ı ise DİREKLER olarak çevirmektedirler. Firavun’un vasfı olan “Evtad”ı, “kazık”; İrem’in vasfı olan “İmad”ı ise “direk” olarak verilmektedir.

Direkle kazık arasında nasıl bir fark bulabiliriz? Malzeme yönünden bir fark görünmüyor. Ağaçtan, demirden kazık da, direk de vardır.

  1. Çapı ile uzunluğu arasındaki oran mesela 5’ten az olanlar kazık; 10’dan fazla olanlar direk olarak isimlendirilebilir.
  2. Yere batan kısmı daha uzun, dışarıda kalan kısmı daha kısa olanlar kazık;

      Bunun tersi, yere batan kısmı kısa, dışarıda kalan kısmı daha uzun olanlar direk olarak isimlendirilebilir.

 

El İmad hem çoğul hem de marifedir. Bunlar maruf, bilinen, özel imaddır.

Aşağıdaki resimlere bakınız.

 “Lem yuhlak mislüha fil bilad/ beldeler arasında onun misli/benzeri halk edilmedi/yaratılmadı” ibaresi de bunların; Kuran’nın indiği tarihte var olmadıklarına, sonradan olacaklarına işarettir. Zira “lem”, geçmişte olmadı manası verir.

Fotoğrafları ne yazık ki, yoruma eklemeyi beceremedim. Sizler, Google’den İstanbul görsellerine bakınız.

Resimlerdeki  göğe doğru uzanan minareler;El Evtad” ismini hak etmiyorlar mı?

 

Saygılarımla.

Lütfi Hocaoğlu
24.02.2018
17:11

Örnek Resim:

istanbul minare ile ilgili görsel sonucu





Son Eklenen Makaleler
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ-2
9.08.2020 3241 Okunma
1 Yorum 12.08.2020 15:51
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ
27.07.2020 4000 Okunma
6 Yorum 30.07.2020 09:04
Hüseyin Kayahan
AYASOFYA CUMA MESCİDİ OLMALIDIR.
20.07.2020 3258 Okunma
1 Yorum 20.07.2020 16:51
Hüseyin Kayahan
BAĞIMLILIK-TUTKU
31.05.2020 1944 Okunma
Hüseyin Kayahan
ZÜNNÛN – bir muamma
19.05.2020 4765 Okunma
1 Yorum 21.05.2020 18:19
Hüseyin Kayahan
MUTAHHERÛN-“koş abla koş, bir metaforcu geldi!”
1.05.2020 2098 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİKLER ve STK (sivil toplum kuruluşları)
19.04.2020 3346 Okunma
1 Yorum 19.04.2020 13:16
Hüseyin Kayahan
ABDEST ve TOPLUM SAĞLIĞI
15.04.2020 1965 Okunma
Hüseyin Kayahan
METAFOR ≡ ANALOJİ (sistem benzeşimi) ≡≤ MÜTEŞÂBİHAT
15.04.2020 2221 Okunma
Hüseyin Kayahan
SALGINLAR ve PROJEKSİYONLAR
14.04.2020 4530 Okunma
4 Yorum 14.04.2020 16:25
Hüseyin Kayahan
KURANDA METAFORLAR
13.04.2020 5948 Okunma
3 Yorum 15.04.2020 09:19
Hüseyin Kayahan
YENİ DİJİTAL UYGARLIK (“4'üncü ON BİN YIL UYGARLIĞI”)
12.04.2020 2143 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUL HAKKI ve MUHASEBE
8.04.2020 2211 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜZEKKER MÜENNES ve HÜNSA
2.02.2020 3178 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUŞ DİLİ ve Hz. SÜLEYMAN
19.12.2019 3853 Okunma
1 Yorum 18.02.2020 16:07
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİK ve KAFİR
1.11.2019 3644 Okunma
Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019 4651 Okunma
3 Yorum 29.10.2019 11:19
Hüseyin Kayahan
MUHKEM ve MÜTEŞABİH
20.10.2019 4822 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 14:39
Hüseyin Kayahan
KURAN ve SENARYO
20.10.2019 4237 Okunma
Hüseyin Kayahan
Yeni dünya düzeni
18.07.2019 2840 Okunma
Hüseyin Kayahan
AKIL SATMALAR
11.07.2019 3086 Okunma
Hüseyin Kayahan
HURUF-U MUKATTAA
17.02.2018 5206 Okunma
2 Yorum 21.02.2018 13:02
Hüseyin Kayahan
Hakiki, mecazi, ıstılahi MANALAR
12.02.2018 4273 Okunma
Hüseyin Kayahan
LİSANE SIDKIN sadık lisan ve İBRAHİM PEYGAMBER
11.02.2018 5277 Okunma
3 Yorum 28.10.2019 21:50
Hüseyin Kayahan
ALFABELER
11.02.2018 4542 Okunma
1 Yorum 18.02.2018 01:19
Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018 5823 Okunma
2 Yorum 24.02.2018 17:11
Hüseyin Kayahan
ŞURA ve Hz. ALİ'nin YAŞI
5.02.2017 7520 Okunma
Hüseyin Kayahan
PARA VE BONO
5.02.2017 5142 Okunma
1 Yorum 13.02.2017 08:43
Hüseyin Kayahan
SESSİZ ve SESLİ NAMAZLAR
13.11.2016 9917 Okunma
5 Yorum 01.08.2017 18:04
Hüseyin Kayahan
FIKIH ve KELAM
30.10.2016 9689 Okunma
7 Yorum 18.11.2016 04:58
Hüseyin Kayahan
MÜLK ve MAKAM
23.10.2016 7020 Okunma
2 Yorum 24.10.2016 15:38
Hüseyin Kayahan
FİTNE ve KATL
23.10.2016 4145 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOKTU-2
4.08.2016 4503 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFI YOKTU.!?
24.07.2016 7600 Okunma
3 Yorum 26.07.2016 21:04
Hüseyin Kayahan
İLK (ve TEK) SOSYAL/KOLEKTİF KİTAP: KUR’AN
12.06.2016 7876 Okunma
8 Yorum 15.06.2016 23:36
Hüseyin Kayahan
DİYET TAŞI
30.01.2016 7201 Okunma
4 Yorum 16.02.2016 18:06
Hüseyin Kayahan
HACCIN ZAMANI
23.08.2015 8133 Okunma
4 Yorum 23.08.2015 22:10
Hüseyin Kayahan
FECR / ALACAKARANLIK ve GÜNEŞ TAYFI
16.07.2015 14560 Okunma
11 Yorum 28.07.2015 00:04
Hüseyin Kayahan
HİKMET ve UYGULAMA (PRATİK)
9.07.2015 7684 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 12:13
Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015 10268 Okunma
1 Yorum 18.06.2015 09:29
Hüseyin Kayahan
YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK
18.03.2015 6761 Okunma
1 Yorum 20.03.2015 11:03
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN-ZEKAT BANKASI (ÖZET)
13.09.2014 7080 Okunma
2 Yorum 17.09.2014 15:32
Hüseyin Kayahan
İSLAM EKONOMİ SİSTEM,-ZEKAT BANKASI
12.09.2014 9852 Okunma
3 Yorum 14.09.2014 22:42
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - DUYURU ve DAVET
7.09.2014 4045 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - XEKAT ve KAVRAMLAR
7.09.2014 3898 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT SADAK ve FONLAR
7.09.2014 4379 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT ve BANKA
7.09.2014 4224 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - RANT ve ÖZEL MÜLKİYET
7.09.2014 4178 Okunma
Hüseyin Kayahan
FATİHA ve YENİ KOMÜNİZM
4.09.2014 7382 Okunma
4 Yorum 24.09.2014 08:17
Hüseyin Kayahan
KUNUT ve HUŞÛ
29.08.2014 5076 Okunma
Hüseyin Kayahan
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA...
27.08.2014 6995 Okunma
5 Yorum 01.09.2014 08:02
Hüseyin Kayahan
ALLAH ve DEVLET
13.07.2014 6933 Okunma
7 Yorum 09.08.2014 20:59
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9758 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Hüseyin Kayahan
HUKUK ve TAŞKINLIK; MUSA ve HIZIR
7.05.2014 7395 Okunma
7 Yorum 12.05.2014 20:13
Hüseyin Kayahan
PARALEL OKUMALAR-MUHKEM ve MÜTEŞABİH
17.04.2014 6747 Okunma
1 Yorum 19.04.2014 09:21
Hüseyin Kayahan
PARALELE DAİR
18.03.2014 7090 Okunma
4 Yorum 19.03.2014 13:13
Hüseyin Kayahan
SÖYLEMEK ve YAPMAK
15.11.2013 9863 Okunma
5 Yorum 22.11.2013 21:08
Hüseyin Kayahan
DEVİ YOKETMEK
13.10.2013 4979 Okunma
1 Yorum 14.10.2013 16:22
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 13079 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Hüseyin Kayahan
NUH TUFANI (kısa bir özet)
4.10.2013 15179 Okunma
9 Yorum 18.10.2013 14:55
Hüseyin Kayahan
İZLENİMLER-2
25.09.2013 6703 Okunma
8 Yorum 28.09.2013 07:31
Hüseyin Kayahan
4x4 ve HIZIR
12.09.2013 6720 Okunma
1 Yorum 17.09.2013 17:13
Hüseyin Kayahan
2013-2014 KIŞ DÖNEMİ İLK İZLENİMLER
9.09.2013 6995 Okunma
2 Yorum 09.09.2013 11:39
Hüseyin Kayahan
KEVSER
4.08.2013 6627 Okunma
1 Yorum 05.08.2013 05:12
Hüseyin Kayahan
CEBELLEŞMEK-1
4.08.2013 5187 Okunma
1 Yorum 15.08.2013 12:39
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE BAŞLARKEN-2
31.07.2013 7405 Okunma
6 Yorum 03.03.2018 15:53
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE GİRİŞ-1
30.07.2013 6791 Okunma
1 Yorum 10.08.2013 17:54
Hüseyin Kayahan
ÜSTAD KARAGÜLLEYE AÇIK ARZIMDIR
25.06.2013 6673 Okunma
8 Yorum 02.11.2013 05:43
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP-2
10.06.2013 7098 Okunma
4 Yorum 25.06.2013 14:51
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP
6.06.2013 7265 Okunma
4 Yorum 09.06.2013 18:33
Hüseyin Kayahan
KÖLELİK-1
10.03.2013 6920 Okunma
5 Yorum 14.03.2013 19:54
Hüseyin Kayahan
MÜTEŞEBBİSE DAİR / GELECEĞİN MÜTEŞEBBİSİ
21.02.2013 15563 Okunma
13 Yorum 18.03.2013 21:10
Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013 6445 Okunma
7 Yorum 07.02.2013 17:00
Hüseyin Kayahan
NAMAZI TANIMAK-1
2.11.2012 6649 Okunma
1 Yorum 03.11.2012 09:33
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-2, MUCİZELER
29.10.2012 6613 Okunma
3 Yorum 30.10.2012 07:15
Hüseyin Kayahan
BİR AŞK FANTEZİSİ
14.08.2012 3321 Okunma
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-1, KURAN'IN MÜŞKÜLLERİ
7.08.2012 6365 Okunma
3 Yorum 09.08.2012 16:49
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-3 KURAN ARKEOLOJİSİ
6.08.2012 5711 Okunma
1 Yorum 07.08.2012 07:50
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 11076 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 12166 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Hüseyin Kayahan
YARATILIŞ-DİRİLİŞ ve FELSEFE
6.07.2012 6328 Okunma
4 Yorum 07.07.2012 15:08
Hüseyin Kayahan
RUH-ÜL KUDÜS
15.05.2012 7691 Okunma
8 Yorum 17.05.2012 00:58
Hüseyin Kayahan
TARİF ve BAŞLANGIÇ
12.05.2012 3088 Okunma
Hüseyin Kayahan
DİLLER; NELER ANLATIRLAR, NELER...
6.05.2012 5145 Okunma
1 Yorum 07.05.2012 01:01
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15600 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Hüseyin Kayahan
KELİME, MUTASYON; TURAB VE TOPRAK
29.04.2012 7298 Okunma
10 Yorum 01.05.2012 11:38
Hüseyin Kayahan
ERGİNLİK TEORİSİ
25.04.2012 2698 Okunma
Hüseyin Kayahan
YENİ BİR PAVLUS ARANIYOR
25.04.2012 6347 Okunma
13 Yorum 04.05.2012 18:47
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜR ve ÖZGÜN İNSAN
24.04.2012 2802 Okunma
Hüseyin Kayahan
ALLAH; KENDİSİNİN VAR OLDUĞUNU NASIL BİLİR?
24.04.2012 2911 Okunma
Hüseyin Kayahan
CANLI NEFİS ve RUH bir girizgah
24.04.2012 2465 Okunma
Hüseyin Kayahan
EVREN ve NOKTA
23.04.2012 5410 Okunma
3 Yorum 29.04.2012 18:11
Hüseyin Kayahan
YORUMSUZ ve BİR SEZİ ve BİR SORU
17.04.2012 6118 Okunma
5 Yorum 19.06.2012 11:35
Hüseyin Kayahan
SÖZ KESTİK, SÜT DE KESİLDİ...
13.04.2012 5434 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 08:56
Hüseyin Kayahan
ASLAN OĞLUM ve METOD
11.04.2012 6560 Okunma
13 Yorum 13.04.2012 17:42
Hüseyin Kayahan
KARAGÜLLE'YE MUHALEFET NASIL OLMALI?
4.04.2012 5958 Okunma
2 Yorum 05.04.2012 19:58
Hüseyin Kayahan
MUSA, FETASI ve BULUŞMA YERİ
30.03.2012 5035 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 18:07
Hüseyin Kayahan
DİLİN CİLVELERİ
27.03.2012 5452 Okunma
6 Yorum 29.03.2012 17:18
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK NASIL ANLAŞILIR?
27.03.2012 6359 Okunma
9 Yorum 29.03.2012 17:53
Hüseyin Kayahan
yorumların çetelesi
26.03.2012 2957 Okunma


© 2024 - Akevler