Hüseyin Kayahan
YENİ DİJİTAL UYGARLIK (“4'üncü ON BİN YIL UYGARLIĞI”)
12.04.2020
2138 Okunma, 0 Yorum

YENİ DİJİTAL UYGARLIK (“4'üncü ON BİN YIL UYGARLIĞI”)

12.04.2020, korona günleri, İZMİR

İnsanlık tarihinde rakamsal olarak ölçeklendirebildiğimiz dönemler vardır. Evren tarihi de böyledir, dünya tarihi de böyledir, canlıların tarihi de böyledir. Bunları pek çok kaynakta bulabilirsiniz. Henüz tamamlanmadığı için basılmamış olan “Erginlik Teorisi” çalışmamda, bu konulara yönelik analojik bir yaklaşım vardır.

Günümüzde, “yüzyılları” herkes bilir ve onlara ayrı bir önem atfedilir. 16. Yüzyılda şunlar yaşandı, 19. Yüzyılda şunlar bulundu, 20. Yüzyılda bu icatlar yapıldı, vs. Bir de “milenyumlar” var. Yani “BİN YILLAR”. Eskiden pek önemsenmeyen 1000 yıl, İsa Peygamberin doğumunun tüm insanlar için takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi ile önem kazandı ve 2000 yılının başında yeni bir milenyum yılına girdiğimiz bütün dünyanın bilincine girmiş oldu.

İnsanlığın bugüne kadar 3 büyük keşfi olmuştur. Bunu ilkokuldan beri duymuşuzdur. Ateş, tekerlek ve Yazının icadı. 3. Bin yıl, diğer adıyla 21. Yüzyılın başında program ve bilgisayarların keşfi ile “dijital çağ” başlamış oldu. İşte bu büyük keşifler de her 10.000 yılda bir olur. Aralarda elbette pek çok keşif ve icat da olur ama böylesi büyük ve kalıcı keşifler on bin yılda bir olur.

BİRİNCİ “10.000 YIL”, ATEŞ

İnsanlar cennette yani bahçede, Türkçesi ile yemişlikte iken gıdaları nebati idi. Topladıkları yaş ve kuru yemişleri yiyorlardı. Mideleri pişirilmemiş sebzeleri ve pişirilmemiş eti öğütmeye uygun olmadığı için başka gıdaları olamıyordu. Yaz ve kış meyve veren bir iklimde oldukları için, bunda fazla bir sorun da yoktu.

Son buzul çağının bitimine doğru havaların ısınmaya başlamasıyla şartlar değişmeye başladı. Yeteri kadar da çoğalmışlar, yemişliği çoktan terk etmişler ve yeryüzüne yayılmaya başlamışlardı. Havaların ısınması onlara kuzeye doğru gitme imkânı da veriyordu. Cennetten bildikleri ve alıştıkları usulle meyveleri yiye yiye yeryüzüne dağılmaya devam ettiler.

İlk büyük keşif olan “ateşi” buldular. Ateş zaten vardı. Düşen yıldırımların çıkardığı yangınları, yanardağların püskürttüğü ateşleri gördüler. Buralardan ateşi elde etme ve muhafaza etmeyi geliştirdiler.

Ateşin kullanılması ile çok büyük bir devrim oldu. Yabani hayvanlardan korundular, etleri ve bazı sebzeleri pişirmeyi ve vücuda yarayışlı hale getirmeyi becerdiler. Ateş faydalı bir icat olmuştu. Ateş, korunma ve beslenmenin dışında sanayinin de vazgeçilmez bir unsuru olacaktı. Halen her sahada kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz. Bu devre nominal olarak 10.000 yıl sürdü.

İKİNCİ “ON BİN YIL”, TEKERLEK

Tekerleğin bulunuşu ise bugün de vazgeçilemez olan teknoloji ve sanayiyi başlattı. Basit bir taş veya ağaç tekerlek; uzay araçlarına, mikro çiplere, vb. dönüştü. Bu gelişme de 10.000 yıl hüküm sürdü ve devam edecek. Teknoloji hız kesmeden gelişmeye devam ediyor. Güneş sistemini, Samanyolu Galaksimizi (gök adamızı) ve uzayı doldurabilmek için geliştireceğimiz teknolojiye ihtiyacımız var.

ÜÇÜNCÜ “ON BİN YIL”, YAZI

Bugün kullandığımız “harf yazısınıFinikeliler buldu. Bunu İbrahim Peygamberin torunu olan Esav’ın torunları geliştirdiler. “Çivi yazısını” ise Sümerler buldu. Çivi yazısını da Allah İbrahim Peygambere nasip etti. Kuran’da İbrahim Peygamber’in şöyle bir duası vardır. “…Bana lisane sıdkın ver…” der ve Allah’tan “sadık bir dil” ister, “sadakatin dilini” ister. Bu yazı dilidir. Sözlü olarak aktarılan bilgiler zamanla bozulur, değişir ve başkalaşır. Yazılı olarak aktarılan bilgiler ise kalıcıdır, değişmez yani sadıktır. İlk söylendiği şekline sadık kalır. Lisane sıdkın demek, yazı dili demektir. Burada çok güzel bir metafor kullanılmıştır. Metaforlarla ilgili yazımda buna dair örnekler vermeye çalışacağım.

Sümerler kil tabletlere, metal bir çubuk ile yazılar yazıp, bunu yüksek ateşte pişirdiler ve böylece dayanıklı hale getirdiler. Bilgiyi ve belgeyi aktarılabilir, dayanır ve saklanır hale dönüştürdüler. Kütüphaneler ve noterler ve arşivler oluştu. Bir anlaşmayı 3 nüsha tablete yazıp pişirdiler, birini bir tarafa, diğerini bir tarafa ve 3. Tableti de emîn bir notere teslim ettiler. Bu da büyük bir değişime sebep oldu. Ticaret, evlenme, yasalar, ders notları, vs. kolaylıkla dayanıklı hale gelince ilişkilerde patlama oldu ve güven tesis edildi.

Aslında yazı, Çivi Yazısından 5.000 yıl önce kullanılmaya başlamıştır. Fakat bu yazılar, günümüze kadar gelebilecek bir malzeme üzerinde değil deri, kemik, yaprak gibi görece dayanıksız malzemelere yazılıyordu. Belki duvarlardaki resim yazısından hece yazısına, o zaman geçmiş olabilirler. O yazıtlar bugüne kadar dayanamadıkları için devri şimdilik bilemiyoruz.

Kısaca o güne kadar süre gelen sözlü anlatım ve aktarım, yaklaşık 10.000 yıl önce yazılı aktarımla desteklenmiş oldu. Yazı da değişmeye, gelişmeye devam ediyor ve edecek.

Şimdilerde, Taş Devri insanlarının ve torunlarının kullandığı dile döndük baksanıza. Gerçek resim (konuyu çok iyi bilmediğim için terminolojide hata yapabilirim) stilize resme dönüştü, bir nevi karikatür çizgileri gibi oldu, piktografik resim, piktogram oldu, şekil oldu, sonra bunlar kelime olarak kabul edildi, sonra hece yazısı oldu ve nihayet harf yazısına dönüştü. Şimdi biz de adeta bu döngüyü yaşıyoruz.

Trafik levhaları birer şekildir ve bütün dünya dillerinde manası aynıdır. Şekle bakınca onun “sola dönülmez” ibaresi olduğunu hemen anlarız. Ekranlarımızda da benzerdir. Artık orada olan “ikon”lara tıklıyoruz. Onların her biri şekildir ama hemen ne olduğunu hepimiz anlıyoruz. İmojiler de öyle değil midir? Bir tek piktogram bir cümleye bedeldir. Atalarımızın başladığı noktaya geri döndük…

DÖRDÜNCÜ 10.000 YIL, DİJİT

Yeni bir 10.000 yıllık dönüşümün başındayız bizim nesil olarak. Henüz 40-50 yıl oldu başlayalı. Emekleme dönemini bile bitirmedi. Gözümüzün önünde ne kadar hızlı değiştiriyor dünyamızı değil mi? Henüz bu bir başlangıç.

Önce teknolojiye uygulanmaya başladı. Makinelerin otomasyonunu derinden değiştirdi. Robotların üretimine doğru yol alıyoruz. Akıllı (otonom) makineler yapmaya başladık. Eskiden mekanik kamlar vardı, bir sonraki hareketi yaptıran. Elektriğin icadı ile pnomatik ve hidrolik kontrol sistemleri gelişti. Şimdi de bilgisayarlar kontrol ediyor yapılması gereken hareketleri. Bunlar teknik uygulamalardı. Bunları kullanarak her türlü üretimimizi daha kolay ve daha verimli hale getiriyoruz.

Esas insanın hayatını değiştirmeye ve dönüştürmeye başlamadı bile. Öğretim sistemi bu imkan ile tamamen değişecek. Allah bir virüs gönderdi ve dijital öğrenime geçin dedi. Biz adil düzen sisteminde, “öğretim tamamen serbesttir, isteyen istediği gibi öğretir; merkezi sınavlar ile hem öğrenciler ölçülür, hem de öğretenlerin başarı ölçülür” demiyor muyduk? Buyurun size imkan. Herkes şimdi uzaktan öğrencilerini öğretiyor. Yapılması gereken tüm öğrencilerin aynı sorulara tabi tutulmasıdır. Böylece öğretmenler de, okullar da yarışmak, öğrenciler de yarışmak zorunda olacaklardır. Kimse kendi ders verdiği öğrencinin sınavını kendisi yapmayacak, okul başarısı için kolay sorular yöneltmeyecek, böylece denge sağlanacaktır. Bilgiye, duyuruya, arz ve talebe, şikayete, vs her şeye anlık ulaşma imkanı gelişmektedir.

Eskiden İsrail Oğulları dünyanın her tarafına dağılmışlardı. Zorunlu sürgünler onları buna sürüklemişti. Bu sonra onlara bir rahmet oldu. Kendi aralarında yazışarak; hangi ülkede ne var, hangi ülkenin neye ihtiyacı var onlar biliyorlardı. Deniz aşırı gemilerin yapılmasıyla ve bilgilerle uluslar arası ticaret onların tekelinde kaldı. İnternetin icat edilmesi ve yaygınlaşması ile bu üstünlüklerini kaybettiler. Onlara sadece finansal üstünlükleri kaldı. Bu finansal üstünlük ile bankacılık, sigortacılık, uluslar arası taşımacılık, silah, ilaç, medya, sinema vb. pek çok sektör yine onların kontrolündedir. İlimdeki baskın üstünlükleri de devam ediyor.

Ancak, dijital altyapının sağladığı imkanlar ile “tam şeffaf bir ekonomik piyasa” oluşabilir. Eskiden, uzak yerlerdeki imalatçıların, satıcıların neyi kaça sattıkları, satılan şeyin kalitesi nasıl bilinebilirdi ki? Şimdi her şey bir “tık” mesafesinde. Sadece dil sorunu var. O da giderek, yine bilgisayarlar sayesinde anlık tercüme hizmetleri ile çözülmektedir. Arz ve talep kanunları böylece çalışır hale gelecektir. Dışarı çıkamayınca ihtiyaçlarımızı sipariş etmeyi öğreniyoruz, zorunlu olarak. Bunun sonunda üstad Karagülle’nin dediği, “yıllık siparişler” de planlanma imkanına kavuşacak. Ama bunun için yaşamakta olan ve sonraki birkaç neslin ölmesi ve yeni nesillerin dijital bilgi nesli olarak doğması gerekecek. Bunlar için çok yaygın lojistik hizmetler gerekecek. Detaylarla yazıyı boğmak ve gelecek kâhini olmak istemem. Ekonomik faaliyetlerle ilgili olarak yazmış olduğum “geleceğin müteşebbisi” makalesine de bakabilirsiniz.

Mesela siyasi seçimler şimdiki gibi olamayacak. Doğrudan demokrasi yerine dolaylı/nispi demokrasi olacak ve her millet vekilinin de bir reytingi olacak. Herkes her an diken üstünde olacak, rekabet sürekli olacak, tembelliğe imkan kalmayacak. Yoksa vekillik düşecek.

Yeni “bin yıl”, yani “üçüncü bin yıl uygarlığı” ancak ve ancak böyle bir alt yapının oluşmasından sonra ortaya çıkacak.

MEDENİYETLERİN ÜREMESİ

Erginlik teorisinin varsayımlarından biri; “medeniyetler eşeyli ürer.” önermesidir. Yani mikro canlıların çoğaldığı mitoz ve mayoz bölünme gibi kendi içinden değil, erkek ve dişi birlikteliği ile üreyen makro canlılar gibi ürerler. Bir dölleyen, bir de döllenen olması gerekir. Bunu 1998 yılında yazmıştım.

Sümer, Mısır, İbrani/Filistin, Yunan, Hristiyan, Roma/Bizans, İslam ve Batı/Avrupa medeniyet silsilesini biliyorsunuz. Birbirlerine ardışık gelmişlerdir.

Ben size eşeyli üreyen medeniyetlere bir başka örnek vermek istiyorum. Çin medeniyetinin zirvede olduğu dönemde devletin resmi dili hangi dildi biliyor musunuz? O dönemde Çin’in resmi dili Süryanice idi. Mezopotamya’dan giden Süryanilerin bilgisi, Çin’deki alt yapı ile birleşmiş ve büyük bir uygarlığa dönüşmüştü. Bu dönüşüm için tohumun yetenekli, tarlanın da verimli olması gerekir. Alt yapı veya ona atılacak tohumun (bilginin) ikisinin de yeni ve yeterli olması gerekir. Birinin yeterli olması yetmez.

YENİ MEDENİYET

“Üçüncü bin yıl medeniyeti” nerede ve ne zaman ortaya çıkacaktır?

Medeniyetlerin nominal ömrü 1000 yıldır. Bunun ilk 150 yılı (Erginlik teorisi varsayımı olarak) onun erginlik yaşıdır. 1. İslam medeniyetinde de bu böyle olmuştur. Müçtehitler çağı hicretten ortalama olarak 150 yıl sonradır. Medeniyeti oluşturacak kural ve kaideler ancak 150 yılda gelişir ve olgunlaşır.

 Dünya üzerindeki bir medeniyet, ömrünün ortalarını aşınca, yeni medeniyet arayışları başlar. Bugün, Batı/Avrupa uygarlığı beş yüz yaşlarındadır. MS 1500’lerde ortaya çıkmıştır. Şimdi de 500’lü yaşlarını yaşıyor. Sıra yeni bir medeniyetin doğumundadır.

Değişik olan ilk fikirler yeni medeniyeti döller. Fikirler ortaya çıktıktan sonra, aynı bir insan gibi, bebeklik, çocukluk, küçüklük, gençlik ve erginlik evrelerini geçirir ve kendi kendine yeterli hale gelir. Yani her türlü sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını kendi çözecek kabiliyete gelir, yetişkin/ergin olur.

Bu yeni medeniyetin Türkiye’de olacağını öngörüyor ve temenni ediyoruz. Dünyada Türkiye’den başka, hem eski ilimleri hem de batının bugünkü ilimlerini beraberce bilen ve kullanan ülke yok diye biliyoruz. Bu verimli bir tarlaya benzer. Bu tarlaya atılacak tohum ise dışarıdan atılacaktır. Bu da ancak Batı’dan gelecektir diye düşünüyorum. Özellikle ABD ve AB’de toplanmış olan ilim adamları ve ticaret erbabı Türkiye’ye geleceklerdir. Bana göre dünyada olan olaylar hep bu sonca doğru götürmektedir. Onların geldiği gün dönüşüm ve değişim başlayacaktır.

Harun Özdemir kardeşimi anmak istiyorum. “İslam uygarlığı tüccarlar aracılığı ile dünyaya yayılmıştır, 1. İslam uygarlığı tüccarlar uygarlığıdır” demişti. Ben de ilim adamları ve tüccarların birlikte geleceklerini düşünüyorum. Uygarlık toprağını çapaladık, gübreledik; şimdi tohumu bekliyoruz.

Saygılarımla.

H. Kayahan

 






Son Eklenen Makaleler
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ-2
9.08.2020 3230 Okunma
1 Yorum 12.08.2020 15:51
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ
27.07.2020 3989 Okunma
6 Yorum 30.07.2020 09:04
Hüseyin Kayahan
AYASOFYA CUMA MESCİDİ OLMALIDIR.
20.07.2020 3248 Okunma
1 Yorum 20.07.2020 16:51
Hüseyin Kayahan
BAĞIMLILIK-TUTKU
31.05.2020 1939 Okunma
Hüseyin Kayahan
ZÜNNÛN – bir muamma
19.05.2020 4754 Okunma
1 Yorum 21.05.2020 18:19
Hüseyin Kayahan
MUTAHHERÛN-“koş abla koş, bir metaforcu geldi!”
1.05.2020 2092 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİKLER ve STK (sivil toplum kuruluşları)
19.04.2020 3336 Okunma
1 Yorum 19.04.2020 13:16
Hüseyin Kayahan
ABDEST ve TOPLUM SAĞLIĞI
15.04.2020 1962 Okunma
Hüseyin Kayahan
METAFOR ≡ ANALOJİ (sistem benzeşimi) ≡≤ MÜTEŞÂBİHAT
15.04.2020 2216 Okunma
Hüseyin Kayahan
SALGINLAR ve PROJEKSİYONLAR
14.04.2020 4519 Okunma
4 Yorum 14.04.2020 16:25
Hüseyin Kayahan
KURANDA METAFORLAR
13.04.2020 5937 Okunma
3 Yorum 15.04.2020 09:19
Hüseyin Kayahan
YENİ DİJİTAL UYGARLIK (“4'üncü ON BİN YIL UYGARLIĞI”)
12.04.2020 2138 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUL HAKKI ve MUHASEBE
8.04.2020 2204 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜZEKKER MÜENNES ve HÜNSA
2.02.2020 3170 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUŞ DİLİ ve Hz. SÜLEYMAN
19.12.2019 3841 Okunma
1 Yorum 18.02.2020 16:07
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİK ve KAFİR
1.11.2019 3634 Okunma
Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019 4641 Okunma
3 Yorum 29.10.2019 11:19
Hüseyin Kayahan
MUHKEM ve MÜTEŞABİH
20.10.2019 4812 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 14:39
Hüseyin Kayahan
KURAN ve SENARYO
20.10.2019 4226 Okunma
Hüseyin Kayahan
Yeni dünya düzeni
18.07.2019 2830 Okunma
Hüseyin Kayahan
AKIL SATMALAR
11.07.2019 3075 Okunma
Hüseyin Kayahan
HURUF-U MUKATTAA
17.02.2018 5197 Okunma
2 Yorum 21.02.2018 13:02
Hüseyin Kayahan
Hakiki, mecazi, ıstılahi MANALAR
12.02.2018 4260 Okunma
Hüseyin Kayahan
LİSANE SIDKIN sadık lisan ve İBRAHİM PEYGAMBER
11.02.2018 5267 Okunma
3 Yorum 28.10.2019 21:50
Hüseyin Kayahan
ALFABELER
11.02.2018 4532 Okunma
1 Yorum 18.02.2018 01:19
Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018 5812 Okunma
2 Yorum 24.02.2018 17:11
Hüseyin Kayahan
ŞURA ve Hz. ALİ'nin YAŞI
5.02.2017 7510 Okunma
Hüseyin Kayahan
PARA VE BONO
5.02.2017 5133 Okunma
1 Yorum 13.02.2017 08:43
Hüseyin Kayahan
SESSİZ ve SESLİ NAMAZLAR
13.11.2016 9904 Okunma
5 Yorum 01.08.2017 18:04
Hüseyin Kayahan
FIKIH ve KELAM
30.10.2016 9677 Okunma
7 Yorum 18.11.2016 04:58
Hüseyin Kayahan
MÜLK ve MAKAM
23.10.2016 7009 Okunma
2 Yorum 24.10.2016 15:38
Hüseyin Kayahan
FİTNE ve KATL
23.10.2016 4135 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOKTU-2
4.08.2016 4492 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFI YOKTU.!?
24.07.2016 7591 Okunma
3 Yorum 26.07.2016 21:04
Hüseyin Kayahan
İLK (ve TEK) SOSYAL/KOLEKTİF KİTAP: KUR’AN
12.06.2016 7865 Okunma
8 Yorum 15.06.2016 23:36
Hüseyin Kayahan
DİYET TAŞI
30.01.2016 7191 Okunma
4 Yorum 16.02.2016 18:06
Hüseyin Kayahan
HACCIN ZAMANI
23.08.2015 8123 Okunma
4 Yorum 23.08.2015 22:10
Hüseyin Kayahan
FECR / ALACAKARANLIK ve GÜNEŞ TAYFI
16.07.2015 14550 Okunma
11 Yorum 28.07.2015 00:04
Hüseyin Kayahan
HİKMET ve UYGULAMA (PRATİK)
9.07.2015 7674 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 12:13
Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015 10255 Okunma
1 Yorum 18.06.2015 09:29
Hüseyin Kayahan
YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK
18.03.2015 6751 Okunma
1 Yorum 20.03.2015 11:03
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN-ZEKAT BANKASI (ÖZET)
13.09.2014 7068 Okunma
2 Yorum 17.09.2014 15:32
Hüseyin Kayahan
İSLAM EKONOMİ SİSTEM,-ZEKAT BANKASI
12.09.2014 9841 Okunma
3 Yorum 14.09.2014 22:42
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - DUYURU ve DAVET
7.09.2014 4036 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - XEKAT ve KAVRAMLAR
7.09.2014 3887 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT SADAK ve FONLAR
7.09.2014 4369 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT ve BANKA
7.09.2014 4214 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - RANT ve ÖZEL MÜLKİYET
7.09.2014 4168 Okunma
Hüseyin Kayahan
FATİHA ve YENİ KOMÜNİZM
4.09.2014 7371 Okunma
4 Yorum 24.09.2014 08:17
Hüseyin Kayahan
KUNUT ve HUŞÛ
29.08.2014 5068 Okunma
Hüseyin Kayahan
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA...
27.08.2014 6985 Okunma
5 Yorum 01.09.2014 08:02
Hüseyin Kayahan
ALLAH ve DEVLET
13.07.2014 6924 Okunma
7 Yorum 09.08.2014 20:59
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9746 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Hüseyin Kayahan
HUKUK ve TAŞKINLIK; MUSA ve HIZIR
7.05.2014 7386 Okunma
7 Yorum 12.05.2014 20:13
Hüseyin Kayahan
PARALEL OKUMALAR-MUHKEM ve MÜTEŞABİH
17.04.2014 6735 Okunma
1 Yorum 19.04.2014 09:21
Hüseyin Kayahan
PARALELE DAİR
18.03.2014 7080 Okunma
4 Yorum 19.03.2014 13:13
Hüseyin Kayahan
SÖYLEMEK ve YAPMAK
15.11.2013 9852 Okunma
5 Yorum 22.11.2013 21:08
Hüseyin Kayahan
DEVİ YOKETMEK
13.10.2013 4969 Okunma
1 Yorum 14.10.2013 16:22
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 13065 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Hüseyin Kayahan
NUH TUFANI (kısa bir özet)
4.10.2013 15168 Okunma
9 Yorum 18.10.2013 14:55
Hüseyin Kayahan
İZLENİMLER-2
25.09.2013 6694 Okunma
8 Yorum 28.09.2013 07:31
Hüseyin Kayahan
4x4 ve HIZIR
12.09.2013 6709 Okunma
1 Yorum 17.09.2013 17:13
Hüseyin Kayahan
2013-2014 KIŞ DÖNEMİ İLK İZLENİMLER
9.09.2013 6984 Okunma
2 Yorum 09.09.2013 11:39
Hüseyin Kayahan
KEVSER
4.08.2013 6619 Okunma
1 Yorum 05.08.2013 05:12
Hüseyin Kayahan
CEBELLEŞMEK-1
4.08.2013 5177 Okunma
1 Yorum 15.08.2013 12:39
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE BAŞLARKEN-2
31.07.2013 7392 Okunma
6 Yorum 03.03.2018 15:53
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE GİRİŞ-1
30.07.2013 6779 Okunma
1 Yorum 10.08.2013 17:54
Hüseyin Kayahan
ÜSTAD KARAGÜLLEYE AÇIK ARZIMDIR
25.06.2013 6665 Okunma
8 Yorum 02.11.2013 05:43
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP-2
10.06.2013 7088 Okunma
4 Yorum 25.06.2013 14:51
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP
6.06.2013 7253 Okunma
4 Yorum 09.06.2013 18:33
Hüseyin Kayahan
KÖLELİK-1
10.03.2013 6911 Okunma
5 Yorum 14.03.2013 19:54
Hüseyin Kayahan
MÜTEŞEBBİSE DAİR / GELECEĞİN MÜTEŞEBBİSİ
21.02.2013 15553 Okunma
13 Yorum 18.03.2013 21:10
Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013 6436 Okunma
7 Yorum 07.02.2013 17:00
Hüseyin Kayahan
NAMAZI TANIMAK-1
2.11.2012 6638 Okunma
1 Yorum 03.11.2012 09:33
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-2, MUCİZELER
29.10.2012 6602 Okunma
3 Yorum 30.10.2012 07:15
Hüseyin Kayahan
BİR AŞK FANTEZİSİ
14.08.2012 3312 Okunma
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-1, KURAN'IN MÜŞKÜLLERİ
7.08.2012 6352 Okunma
3 Yorum 09.08.2012 16:49
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-3 KURAN ARKEOLOJİSİ
6.08.2012 5701 Okunma
1 Yorum 07.08.2012 07:50
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 11062 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 12151 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Hüseyin Kayahan
YARATILIŞ-DİRİLİŞ ve FELSEFE
6.07.2012 6319 Okunma
4 Yorum 07.07.2012 15:08
Hüseyin Kayahan
RUH-ÜL KUDÜS
15.05.2012 7680 Okunma
8 Yorum 17.05.2012 00:58
Hüseyin Kayahan
TARİF ve BAŞLANGIÇ
12.05.2012 3080 Okunma
Hüseyin Kayahan
DİLLER; NELER ANLATIRLAR, NELER...
6.05.2012 5135 Okunma
1 Yorum 07.05.2012 01:01
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15587 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Hüseyin Kayahan
KELİME, MUTASYON; TURAB VE TOPRAK
29.04.2012 7285 Okunma
10 Yorum 01.05.2012 11:38
Hüseyin Kayahan
ERGİNLİK TEORİSİ
25.04.2012 2691 Okunma
Hüseyin Kayahan
YENİ BİR PAVLUS ARANIYOR
25.04.2012 6336 Okunma
13 Yorum 04.05.2012 18:47
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜR ve ÖZGÜN İNSAN
24.04.2012 2794 Okunma
Hüseyin Kayahan
ALLAH; KENDİSİNİN VAR OLDUĞUNU NASIL BİLİR?
24.04.2012 2904 Okunma
Hüseyin Kayahan
CANLI NEFİS ve RUH bir girizgah
24.04.2012 2460 Okunma
Hüseyin Kayahan
EVREN ve NOKTA
23.04.2012 5400 Okunma
3 Yorum 29.04.2012 18:11
Hüseyin Kayahan
YORUMSUZ ve BİR SEZİ ve BİR SORU
17.04.2012 6106 Okunma
5 Yorum 19.06.2012 11:35
Hüseyin Kayahan
SÖZ KESTİK, SÜT DE KESİLDİ...
13.04.2012 5423 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 08:56
Hüseyin Kayahan
ASLAN OĞLUM ve METOD
11.04.2012 6551 Okunma
13 Yorum 13.04.2012 17:42
Hüseyin Kayahan
KARAGÜLLE'YE MUHALEFET NASIL OLMALI?
4.04.2012 5949 Okunma
2 Yorum 05.04.2012 19:58
Hüseyin Kayahan
MUSA, FETASI ve BULUŞMA YERİ
30.03.2012 5023 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 18:07
Hüseyin Kayahan
DİLİN CİLVELERİ
27.03.2012 5442 Okunma
6 Yorum 29.03.2012 17:18
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK NASIL ANLAŞILIR?
27.03.2012 6347 Okunma
9 Yorum 29.03.2012 17:53
Hüseyin Kayahan
yorumların çetelesi
26.03.2012 2948 Okunma


© 2024 - Akevler