BAĞIMLILIK-TUTKU
01.06.2020, İzmir
-Alabaş Koca, selamün aleyküm. Bak, bugün ben kendim geldim.
-Aleyküm selam Kayahan, hoş geldin. Seni bu kadar çabuk getiren şey nedir, sen çağırmadan gelmez olmuştun…
-Geçen arkadaşlara da söyledim. İnsan bir şeye bağımlı oldu mu, başka her şeyi unutuyor. Bağımlılık tutkuya, tutku da özel bir zevke dönüşüyor. Bu bağımlılık her zaman kötü bir alışkanlık da olmuyor. Helal, hatta üzerine farz olduğunu düşündüğü bir şey de olabiliyor.
-Sigara, alkol, kadın, kumar bağımlısı olanları biliyorum. Bunların hepsi kötü alışkanlıklar ve onlara bağımlı olanları da mahveder. Helal bağımlılık nasıl oluyor ki? Hem helal olacak hem de onun bağımlılık olduğundan dolayı hoş karşılamayacağız.
-Yokluğunda, onu bulamadığın zaman senin hayatını alt üst eden, seni manevi olarak ve dolayısıyla bedenen de çökerten her davranış bağımlılıktır ve tehlikelidir. Bağımlılık insanın zayıf noktasıdır. Oradan avlanır. Şeytan böyle zayıflıkları arar.
-Örneğin?
-Çay veya kahve veya tatlı bağımlısısın ve gün içinde alıştığın miktarda almadığın zaman çalışma düzenin bozuluyorsa, baş ağrıların başlıyorsa, sen bağımlı bir kişisin. Bir kahve içmeden işe başlayamıyorsan sen bağımlısın.
Sevdiğin birini görmediğin zaman hayat sana dar geliyorsa, sen bağımlısın. Oğluna, kızına, ailene, takımına, milletine, dinine bağımlı olmak da böyledir. Tutkuya dönüşen bağımlılıklar insanın aklını örter, geriye tutku kalır. Tutku insana yanlışlar yaptırır. Akıl süzgecinden geçmeyen alışkanlıklarımız bağımlılıktır.
-Bir dakika, bunların hepsi hepimizin yaptığı davranışlar. Bunlar niye tehlikeli olsunlar ki?
-Normal bir sevgi ve ilişkiden bahsetmiyorum. Tutkulardan bahsediyorum. Yokluğunda seni alt üst eden bir bağımlıktan bahsediyorum. Örneğin senin ibadet bağımlısı birisi olduğunu düşünelim. Aklın fikrin zikrin ibadet olsun. Bundan dolayı işini, eşini, çocuklarını, akrabalarını, dostlarını ve arkadaşlarını, komşularını, hobilerini ve sosyal faaliyetlerini aksatıyorsan bu tahrimen mekruhtur, harama yakındır.
-Selman ile Ebu’d Derda arasında geçtiği söylenen olayı biliyorsun demek ki. İbadet etmek için kendini de eşini de ihmal eden kimse gibi olmamak lazım öyle mi?
-Evet, böyle yapanlar giderek anti sosyal ve asosyal olurlar. Örneğin bir gruba, bir takıma, bir yere, vs. tutku derecesinde bağlanırsanız; arkadaşlarınızı, dostlarınızı, akrabalarınızı ve sonunda ailenizi terk edersiniz. Orada olmak, onlarla beraber olmak, onlarla konuşmak, onlar gibi yemek, içmek, giyinmek sizi mutlu eder. Giderek onların dışında hiçbir çevreniz kalmaz. Siz o çevrede çok da mutlusunuzdur. Kendinize göre gerekçeleriniz de vardır. Hayattan ve diğer insanlardan koptuğunuzu fark edemezsiniz bile. Böylece dengeyi kaybedersiniz.
-Dengeyi nasıl sağlayacağız?
-Her şeyin ve herkesin hakkını vererek. Herkesin ve her şeyin senin üzerinde hakkı vardır. Onlara haklarını vermek lazımdır. Nefsinin hakkı ona sağlıklı bakmandır, eşinin ve ailenin hakkı onlara gereken zamanı ve ilgiyi ayırmandır, işinin hakkı onu tam layıkıyla zamanında yapman, en yüksek verimi elde etmeye çalışmandır. Arkadaşlarının, komşularının, akrabalarının, kamunun, devletin hakları da böyledir. Mutlaka onlara da zaman ayırman, onlarla ilgilenmen gerekir. Hasılı, yakın ve uzak çevrende ne varsa onlarla olan ilişkini sürdürmelisin. Kendini yalnız bir şeye, bir kişiye, bir gruba, bir yere, bir işe hasredemezsin. Hayatı tek bir gayeye, tek bir faaliyete indirgeyemezsin.
-Uyumak, üretmek, çalışmak, öğrenmek, eğlenmek, gezmek, görüşmek, konuşmak, bazen yaramazlık yapmak bazen akıllı davranmak gibi doğal olan ne varsa yapmalı insan. Mümkünse bunları her gün yapmalı. Her gün yapamadıklarını o hafta, o mevsim, o yıl yapmalı.
-Böyle mi olmalı hayat?
-Evet, insanın hobileri de olmalı. Müzik, resim, tiyatro, vb. sanatsal eylemlerde bulunmak, spor ve yarışmalar yapmak, eş dost akraba komşu ziyaretleri yapmak, deniz kıyısında yürüyüp, suda taş sektirmek gibi görünürde hiçbir katma değer üretmeyen eylemler yapmak sizin ruhunuzu geliştirir, besler. Onun gıdası da böyle eylemlerdir. Sadece bedeni beslemek yetmez.
-Bu kadar çok yönlü olabilen kişi kendisi ile barışık kimsedir. Sen hayatla barışık mısın?
-Ben dengeyi kuramayanlardanım. Ben Akevler, Adil düzen bağımlısıyım…
Saygılarımla.
H. Kayahan