SINAMALAR
DİL 8
METAFORLAR
13.04.2020, İZMİR
Metaforik anlatım sözcüğü ile bu yıl, “kelime oyunu” programında karşılaştım. Her yarışmacıya birer tane de “metoforik” soru da soruluyordu. Şaşırmıştım doğrusu, daha önce hiç farkına varmamışım. Sunucu, biraz da yardımcı olmak maksadıyla, metoforik cevabın, biraz mecaz, biraz espri, biraz bilmece ve şaşırtma gibi olduğunu, yarışmacının basit düşünmesi gerektiğini söylüyordu.
Nişanyan Sözlüğünde metafor için şöyle denilmiş:
Gerçeküstücülüğe yakın eğretilemeli (metaforik) resim
~ Fr métaphore / İng metaphor simgesel anlatım ~
EYun metaphorá μεταφορά 1. transfer, başkalaşım, 2. retorikte bir sözcüğü doğal anlamı dışında kullanma, anlam kaydırması
< EYun metaphérō μεταφέρω değiştirme, taşıma, başkalaştırma
< EYun meta+ phérō φέρω taşımak, götürmek
→ anafor (girdap, burgaç)
Kendilerine “metafor.com” domainini seçen bir reklam firması da metaforu aşağıdaki anlatmış ve örnekler vermiş:
Metafor Nedir?
Metafor, bir durumu, sorunu, vakayı başka bir şekilde ifade etmek için kullanılır. Bir şeyi başka şeyle anlatmaya, benzetmeye yarayan mecazlardır. Mecaz sanatı sayesinde mesaja canlılık, derinlik ve güçlü bir anlam kazandırılır. Metaforlar dolaylı yoldan anlatımı sağladığı için mesajın kaynağa kişiselleştirilmeden iletilmesini sağlar. Bu yüzden de bilincin direncini kırar bilinçaltına işler.
Örneğin Mehmet Akif “Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!” derken Türk Bayrağı’nı anlatmak için hilali kullanmıştır. Başka bir şairimiz; “ırmağın ağzı” derken onu bir insan uzvuna benzeterek metafor yapmaktadır.
“Kreatif/yaratıcı” düşüncenin en güzel “dışa vurum”udur, “zeka parıltısı” ister ve “sadece kelimelerle de yapılmaz”. Bazen tek bir görselle de müthiş mesajlar verilebilir. Bu yüzdendir ki reklamların vazgeçilmezidir. Bir örnekle inceleyelim;
Yandaki görsele baktığınızda ne görüyorsunuz? Çöp kovası. Aslında dikkatli baktığınızda bir patlamış mısıra da benzemiyor mu? Bu aslında bir reklam afişi.
New York Film Akademisi’ne yeni öğrencilerin çekilmesi amacıyla yapılmış. Patlamış mısırı çağrıştıran çöp kovası dolusu müsveddeler ile senarist olmak isteyenlerin dikkatini çekmeyi amaçlıyor. İşte size harika bir metafor kullanımı.
Metafor Neleri Sunar?
- Düşünme yetileri ve yaratıcılığı geliştirir
- Anlaşılması zor soyut kavramları somut hale getirir
- Bilimsel kavramların öğrenilmesi ve akılda uzun süre tutulması kolaylaştırılır
- Bilimsel düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirir
Acaba Kuran’da da böyle anlatımlar var mıdır?
Hakiki manayı, mecâzî manayı, istılâhî (terminolojik) manayı biliyoruz. Bir dilci/filolog olmama rağmen, bu konularda daha önce ben de yazdım, dikkat çekmek istedim.
HADİD 57/20
اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ (20)
20- Beri yaşam yalnız bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, varlıklar ve çocuklarda çokluk yarışı olduğunu biliniz. Bitkisi çiftçileri sevindirmiş yağışın benzeri gibidir. Sonra kurur ve onu sararmış görürsün. Sonra bir çöp olur. Ötede de sıkı bir tattırış ve Allah’tan bir örtme ve gönüldeş vardır. Beri yaşam aldanma geçiminden başkası değildir. (Akevler-İzmir meali)
Burada çiftçileri anlatmak isterken bir metafor yapılmış.
Bundan önce şunu belirteyim. Türkçedeki “çiftçi” kelimesi de bir metafordur. Kişinin yaptığı iş, ekin ekmektir, kendisine de “ekinci” veya ziraatçı veya tarımcı gibi ekip biçme işini çağrıştıran bir isim kullanılması gerekir. Ama “çiftçi” diyoruz. İki öküzü bir boyundurukla “çift” yaparak ekin ektiği için, esas yaptığı işi çağrıştıran bir isim yerine, çift yapma eyleminden dolayı “çiftçi” diyoruz. Aslında çift yapılan başka meslekler de vardır. Hatta at ile ekin eken tek atla eker. Fakat metaforik anlatım burada devreye girer ve o kişi “çiftçi” ismiyle tesmiye olunur. Bu isim söylenince başkası anlaşılmaz artık. Nasıl, biraz bulmaca, biraz şaşırtmaca, biraz espri, çokça da başkalaştırma var değil mi?
“Kafir”, çoğulu “küffar” olan kelimeyi biz “Allah’ı inkar eden” diye biliriz. Bildiğimiz bu 1. Mana da metaforik bir manadır, burada çiftçiler kullanılması da metafordur. Ekip biçme işi yaptıklarından dolayı onlara “zürra/ziraatcı” denmesi gerekir ki, bu ibare Kuran’da zaten vardır. Ama asıl yaptıkları iş yerine bir düşündürmece olarak, ekin ekme sırasında yaptıkları işlerden en dikkat çekmeyen biri, toprağa düşen tohumun üstünü örtmek eylemi, kişinin mesleğinin adı olarak sunulmaktadır.
1. mana ise, manayı somut olandan soyut olana taşıyarak daha da zor bir bilmeceye dönüştürür. Allah’ı inkar eden, aklının erdiği, Allah’ın var olduğunu bildiği halde; her hangi bir amaçla onu yokmuş gibi kapatan kişi “kafirdir”. Kuran, Çiftçinin yaptığı üstünü örtme eylemine benzeterek, Allah’ı inkar edene “kafir” demektedir.
Bu verilen manalar “mecaz” değildir. Kullanılan kelimeler eylemcinin yaptığı işlerdendir. “Aslan oğlum” dediğiniz zaman “aslan” kelimesi burada mecaz olarak kullanılmıştır. Oğlumuzun ne kendisi aslan, ne de yaptığı işler aslanın yaptığı işlerdendir. Güçlü, kuvvetli ve cesur manasına bu kelime seçilmiştir ki, mecazi mana olmuştur.
Kuran metaforla doludur. Örnekler pek çok ama ben bir tane daha vereyim.
HİCR 15/87
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ (87)
87- Biz sana mesaniden seb’i ve azim Kur’an’ı ita ettik.
Biz sana ikilenenlerden yediyi ve büyük Kur’an’ı verdik. (Akevler-İzmir meali)
Burada “ikilenme” (2 ile çarpma adedi) kelimesi çoğuldur. Arapçada çoğul en az üçtür. Öyleyse 2 sayısı 3 kere 2 ile çarpılacak demektir ki, (2 x 2 x 2 x 2) bu da 16 etmektedir. Bundan 7 tane vermiş olunca 7 x 16 = 112 etmektedir. Besmelede 16 harf vardır ve besmele ile birlikte “Fatiha’da” 112 harf vardr. Azim Kuran’da Tevbe suresi besmelesiz yazıldığı için Fatiha hariç 112 sure vardır. Tevbeyi ayrı sure sayarsanız, besmelede yazılan ama okunmayan harfi eklersiniz o zaman 113 sure + Fatiha = 114 sure olur toplamda. Bu ifadeyi, üstad Karagülle çözümlemiştir.
Bundan sonra gelen “azim Kuran” ibaresi olmasaydı bunu bilmek, yorumlamak zor olurdu. Müteşâbih der, geçerdik.
Bu çözümleme ile “seban min el mesani, “Fatiha”nın adı olur. Azim Kuran’ın da fihristi olur. Ondaki sure sayısına işaret eder. Şimdi burada herhangi bir mecaz yoktur. Kullanılan kelimelere mecaz mana veremezsiniz. Hepsi kendi gerçek manasındadır ama büyük bir ustalık, büyük bir “metafor” vardır. Adeta bilmece, hayır bilmece değil bir muamma olmuş. Bir sonraki yazımda “Kuran’daki bilmeceler ve muammalar”a örnekler vermeye çalışacağım. Madem ki, insanoğlu böyle anlatımları kullanıyor ve hoşlanıyor; Allah da bunlara örnekler vermiştir kitabında. Bize düşen bulmaya çalışmak, şifreleri çözmek.
Doğrusunu elbette Allah bilir ama biz bilemeyeceksek yazmak israf değil midir? Allah asla israf etmez. Bugün olmazsa yarın biliriz; Hüseyin bilemezse Ali bilir ama bir gün birisi bilir.
Saygılarımla.
H. Kayahan