Sam Adian
ŞURA
6.04.2012
8951 Okunma, 7 Yorum

ŞURA

 

Lisan-ül Arab

Oyuktan, çukurdan balı çıkardı aldı

Cemal ve hüsün, Bu kelime arz etmek, ortaya çıkarmak demektir.

Arapların bayramlarıydı, Kadınlar güzel elbiselerini giyerlerdi.

Bir şeyin görüntüsü

Bir kişinin bütün vücudunun güzel olması

Bir kişinin elbisesinin güzel olması

Konuşup aydınlanmak

Develerin yağ bağlayıp güzelleşmesi

Utandı

Kaş göz ile ima etti

Filan kişi danışmaya uygundur, bu yüzden onunla istişare ettim

Ondan görüş talep etti, öğüt istedi

Ögüt, görüş alışverişi

Bir şeyi yapmak, ortaya çıkarmak

 

Teşâvür, müşâvere ve meşveret : Insanların birbirleriyle görüşerek ortaya görüş çıkarmaları

Şura: Belli bir konuda tartışmak, en doğrusuna ulaşmak için tartışmak

Şura : Council – Karar organı

İşara : İşaret etmek, tavsiye etmek, danışmak

Müşavere : insanarın birbirlerinin fikirlerinden istifade etmek için yaptıkları toplantı

 

İslam Öncesi:

Bu terimin Mekke’nin lideri Kusayy ibn. Kilâb’ın evinde “cansultation”(taşavur:danışma) anlamında kullanıldığı bilinmektedir. O dönemde “Darü’n-Nedve”, Mekke’nin ileri gelenlerinin toplandıkları yerin ismi idi. Bu kavram Mekke’nin ileri gelenlerinin Mekke konsülü, divanı ya da meclisi formunda görüş alışverişinde bulundukları ve Mekkelilerin adına toplumsal konularda karar verdikleri bir uygulamayı ifade etmektedir. Darü’n-Nedve’nin fonksiyonu, yasamadan çok yürütmeyle ilgiliydi. Onların verdikleri kararlar, bir kanun olmuyordu, sadece hüküm olarak kalıyordu. Ancak bu hüküm, modern çağların kanunları kadar etkili oluyordu.

 

Bu kurumun üyeleri, en azından teorik olarak eşit bir statüye sahipti. Görevlendirilenlerin veya izin verilenlerin dışında hiç kimse başkası üzerinde otoritesini gösteremezdi. Güç dağılımına rağmen, Haşim, Muttalip ve Abdulmuttalib oğullarının sosyal statüleri, kapasite ve yetenekleri, onlara bariz şekilde üstün bir pozisyon vermişti. Bunlar diğerlerini kendi görüşleri istikametinde yönlendirebiliyorlardı. Kusayy’dan sonra Mekke’de halkla ilgili konularda kendi kendine karar veren tek bir idareci (ruler), kral, ya da reis olmamıştır. Toplumsal işlere Mekke’nin ileri gelenlerinin oluşturdukları bir konsey tarafından karar veriliyordu. Mekke’nin ileri gelenleri Antik Yunan’daki kongre üyeleri gibiydi. Darü’n-Nedve de modern bir parlamento gibi değildi. Mekke’nin ileri gelenleri, hakkında karar verilmesi gerekecek kadar önemli bir konu olduğunda bir araya gelirdi. Bağlayıcı bir karara (a binding decision) ancak bütün üyelerin konsensüsü ile ulaşılabilirdi.

 

Bir konuda herhangi bir anlaşmazlık baş gösterir, görüş ayrılığı meydana gelirse, üyeler oybirliğine ulaşmak için kendi aralarında müzakereler yaparlardı. Bununla Mekke’nin güvenliğini tehlikeye sokacak bir davranıştan kaçınmış olurlardı. Bu kişiler kendi görüşlerini açıklama, diğerleriyle uyuşup uyuşmama özgürlüğüne sahipti. Darü’n-Nedve, ailevi meseleleri çözmekle uğraşmazdı. Daha çok barış, savaş ve bütün olarak Mekkelilerin güvenliği gibi meselelerle ilgilenirlerdi.

 

Kur’an da

“..ve emruhum şûrâ beynehum ve mimmâ rezaknâhum yunfikûn” (Şura 38)

Onlar Aralarında tartışarak düzenlerler (iş yaparlar), bu şekilde nasıl harcayacaklarını (anlarlar)

 

“…fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr, fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh …” (Al-i İmran 159)

Planladıklarını yapmadan önce onlarla onlar için (onları affet) mağfiret dile…

 

Afv: Affetmek, serbest bırakmak

 

Kur’an devletin yapısı veya işleyişi ile ilgili detaylı bilgi vermez. Sadece genel prensipler itibariyle ipuçları verir. Şura kavramı da bunlardan birisidir. İki ayette geçer. Her iki ayette de “danışma” manasına gelebilecek bir ifade yoktur. Tam aksine “toplanıp karar alma”, “Kararlara göre düzenleme, işleri yürütme” anlamları öne çıkmaktadır ki, bu da zaten sistemin kurallar çerçevesinde olması gerektiğinin ifadesidir. Öne çıkan bir başka nokta ise, kararların özgürce alınacağıdır. Bu ayetlerden yola çıkarak Karar mekanizmasını “başkan”a bağlamanın imkanı yoktur.

 

“Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh, kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb” (Şura 13)

 

Düzeni ayakta tutmak ve ayrılığa düşmemek……

 

Eğer topluluğu oluşturanlar, sisteme doğrudan katılıyorlar ise ve eğer bütün kararlar ortak ise ve topluluğu oluşturan herkes bir şekilde karar mekanizmasında yer alıyor veya temsil ediliyor ise elbette düzen ayakta kalacak ve ayrılık da olmayacaktır. Dayatmacılıktan uzak, herkesin mutmain olduğu bir sistem içerisinde barış tesis edilir. Sistem katılımcı bir sistemdir ve topluluğu oluşturanlardan hiç kimseyi dışarıda bırakmaz.

 

Başkan’ın karar alması, şura’ya danışması ama kendi kararını vermesi gibi yaklaşımlar bu manada yersiz, mesnetsiz ve dayanaksızdır. Çünkü kurallar herkes içindir. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, gerek geleneksel manada, gerek kök manasıyla ve gerekse Kur’an açısından, herkesin kurallar ile bağlı olduğu ve sistemin kurallara göre işletilmesi gerektiği gerçeğini değiştirmek için bir veri yoktur. Geniş manada uygulama olmamakla birlikte, var olan uygulamalarda da başkan’ı mutlak güç haline getiren bir yapı yoktur. Şura’yı başkana biat etmiş danışmanlar yapmak ise tam manasıyla Kur’an ın önerdiği sistemi reddetmek manasına gelir. Saltanat veya diktatörlük arayanların başvuracağı bir yol olabilir, ama bu Kur’an değildir.

 

Seçim sistei ile biat sistemi arasındaki bağı reddetmek yanlıştır. Şura’nın bilinen manada kararların alındığı (yasama) meclis olmadığını söylemek de rasyonel değildir. Yönetimin bir aracıdır ve diktatörlüğü reddetmenin önemli göstergesidir. İsimleri değişmesi veya yorumlanması gerçeği değiştirmez. Şura’nın danışma mekanizması olduğunu iddia edenlerin bilimsel dayanağı yoktur ve bu görüş sadece diktatörlük uygulamalarında vardır.

 

Kavramlar Hakkında

Ekseriyet : Büyük kısım, bir topluluğun yarısından fazlası

Çoğulculuk : Çeşitli eğilimlerin, düşüncelerin, yönetimde etkisini kabul eden siyasi yöntem, plüralizm.

Çoğulculuk / Pluralizm : Pluralizme göre toplum her biri kendi arasında birlik oluşturmuş değişik gruplardan oluşmaktadır. Toplumun gidişatını belirleyen asıl unsur gruplar arası rekabettir. Buna göre toplumu yöneten ve yönetilen diye ikiye ayıran elitistlerden ayrılırlar.

 

Çoğunluğun mutlak hakimiyetini reddeden, azınlıktakilerin siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğini ve azınlıkların da bir gün çoğunluk hakkının verilmesini öngören bir yöntemdir.

 

Çoğunlukçuluk : (démoc-ratie absolue) Çoğunluğun kararlarının uygulandığı ve bu kararların mutlak olduğu bir yöntemdir. Çoğunluğun aldığı kararlar sınırsız ve mutlaktır.

 

Buna göre “Devlet halkın çoğunluğunun iradesine göre yönetilmelidir” ve “çoğunluğun kararı her şeyin üstündedir”. Bu anlayışa göre çoğunluğun yönetme hakkı mutlaktır, bu hak düşüncelerle sınırlandırılmamalıdır. Çoğunlukçu anlayış, çoğunluğun kararınısınırlandırıcı etkiye sahip azınlık hakları, kuvvetler ayrılığı, çift meclis sistemi, kanunların yargısal denetimi, gibi kavram ve kurumlarla sınırlandırılmamalıdır.

 

Aslında Kur’an bu kavramların hiç birine uygun bir sistem önermez. Uygun kelime bulmak zordur.  Kur’an hem ferdiyetçi, hem de toplumcu bir sistem getirmektedir. Buna göre, her birey, ister seçilerek veya isterse sosyal varlık olarak karar mekanizmaları içinde her zaman yer alabilir. Bunun mekanizmaları da yine Kur’an da vardır. Çünkü Kur’an a göre ne azınlıklar azınlıktır, ne de çoğunluklar çoğunluktur. Hepsi eşittir. Hepsi insandır. Kur’an tam manasıyla toplumun her kesiminin büyük bir katılımını öngörür ve şartları buna göre oluşturur. Teveccüh yoktur, ezilmişlik de yoktur. Modern demokrasi, kur’an anlayışı karşısında değersiz bir hale gelir. Çünkü Kur’an ın getirdiği özgürlükler sistemi, mevcut uygulamaların çok ötesindedir.

 

Kist : Adalet sistemi

Hakem : Uzlaşı demektir.

Peygamberin hakemliği: Çözümde eşitlik manasındadır.

 

Sistem içerisinde herkes eşittir. Bireyler seçilerek veya mensubu oldukları sosyal guruplar vasıtasıyla dolaylı olarak veya doğrudan karar mekanizmalarına katılabilirler. Toplumu oluşturan her birey mutlaka temsil edilir.

 

Temsil iki türlü meydana gelir: Seçimlerle oluşturulan meclis, halkı temsil eder; Bireylerin mensubu bulunduğu sosyal guruplar (Her türlü) yine halkı temsil eder, bu guruplar karar mekanizmasında doğrudan katılmaktadırlar. Dolayısıyla toplumda temsil edilmemiş hiç kimse yoktur.

 

Bu sebeple Kur’an ın öngördüğü sistem bugün tanımlanmakta olan seçim sistemleri ile çok farklıdır. Ekseriyetçi değildir. Çoğulcu da değildir çoğunlukçu da değildir. Katılımcı bir sistemdir.  Dolayısıyla çoğunluğun azınlığa tahakkümü diye bir şey de yoktur. Azınlık yoktur çünkü birey inançlarına veya tercihlerine göre değil, var oluşuna göre değerlendirilir. Yani insan olduğu için birey kabul edilir. Bununla beraber inançları sebebiyle sosyal guruplara da mensup olabilir, veya tercihleri sebebiyle toplumu oluşturan farklı gurupların içerisinde yer alabilir. Böylece iki yönlü bir temsiliyet de ortaya çıkmış olur. Bu açıdan meclisin alacağı kararlar herkes için makul ve kabul edilebilir olacaktır.

Mezhep, meşrep, cemaat algıları Kur’an i değildir. Kur’an “hizipleşmeyiniz” diyor. Insan olan herkesin sistemin içinde yeri vardır, barışa dayalı sivil bir toplum öngörülür.

 

Adalet ve tahkim farklı şeylerdir. Adalet yoksa ne Medine olur, ne devlet olur, ne sistem olur. Adalet sistemini göz ardı edip, mutluluğu Tahkim’de aramak, feodal yapıların geçmişte yaptıklarını yapmak ile aynı manaya gelir.

 

Geçmişte insanlar savaşarak hakimiyet kurarlardı. Bugün hakimiyet teknoloji ile mümkün. Yarın hakimiyet bilgi sahibi olanlarda olacak. İdeoloji hastalıktır, siyasi bağımlılık hastalıktır. Aklı körelten büyük bir hastalıktır. Siyasetin varlığı başkadır, siyaset bağımlılığı başkadır.

 

 

Vesselam

 


YorumcuYorum
Sam Adian
06.04.2012
17:57

"tavsiye etmek, fikir danışmak, öğüt, görüş alışverişi, ortaya çıkarmak, danışmak, istişare etmek, bir işi yapmak" gibi anlamlar verdiğiniz halde hatta ingilizce olarak council (konsey-danışma mercii) dediğiniz halde en sonunda karar alma mercii diyip çıkıyorsunuz. Halbuki anlamların bütününde kararın alınması öncesi fikir teatileri, beyin fırtınaları, ham malzemeler olduğunu siz de belirtiyorsunuz. Bunun nedeni batıdaki council denilen yapının karar alma mercii olmasındandır.

Bu manayı biz vermiyoruz, bizim verdiğimiz mana Ayetin altında yazılı. Bu manalar veriliyor ama bu manalarda da sizin bahsettiğiniz yapı yok. Siz sadece “danışma” mekanizması olarak algılıyorsunuz.

Biz batının veya birilerinin sistemini bir yere monte etmeye çalışmıyoruz. Daha önce hiçbir siyasal angajmanımızın olmadığını, hiçbir bağımlılık duymadığımızı açıkça ifade etmiştim. Önyargılarla hareket edemeyiz. Bizim bahsettiğimiz şey, Kur’an da gördüğümüz şeydir. Bu batının sitemiyle benzer olabilir veya olmayabilir. İşin bu kısmı bizi ilgilendirmez. Benziyor ise, demek ki batı kur’an dan kopya çekmiş.

Ayetler sadece danışma ifade etmiyor, aynı zamanda “Serbest karar alma”yı da ifade ediyor. Eğer Kur'an a göre düşünüyorsanız aramızdaki fark sadece hatalar kadar olur. Ama eğer başka referanslara göre düşünüyorsanız ona yapabileceğimiz bir şey yoktur.

Yasama yapmak ve yürütme kararı ayrıdır. Yasamalar uzlaşma ve konsensüs olunca başkana düşen sadece tastik etmektir. Başkan yürütme kararı da alamıyorsa belki sizin şuranızda hiç de gerekli değildir.

Yasayı halk yapar, halkın temsilcileri yaparlar. Bunun için meclis oluşur. Başkan ise hizmet eder. Başkanın halkın kararını tasdik etmek gibi bir lüksü yok. Nereden çıkarıyorsunuz bunu? Yürütme kararları başka bir şeydir. Meclis yasa yapar, yürütme bu yasalara göre işleri yürütür. Burda anlaşılmayacak bir şey yok.

Ya doğrudan katılım ya da temsilci sistemi olabilir. Devleti bucak seviyesinden yukarı örgütlemezseniz, doğrudan katılımı nasıl sağlayacaksınız ?

Ya o ya şu değil. Hem doğrudan hem de dolaylı katılım önerir Kur’an. Meclis temsilcilik yoluyla dolaylı katılımdır. Komisyonlar herkesin bizzat içinde olduğu yapılanmalardır ve buradan da doğrudan katılır. Her ikisi birdendir. Ayrı ayrı değil.

başkana kim biat eder peki ? hiç bir sorumluluk yüklenmeden sadece televizyonları başında horoz dövüşü seyredip gülüp acısını biraz olsun dindirmeye çalışan ama hiçbir sorumluluk almadan güdülen bir halk mı ? kuranı tahrif etmenin en şık yolu biat sistemini batının hileli aldatma seçim rejimi ile tanımlamaktır.

Bu yaklaşımınız doğrusu anlaşılır değildir. Özür diliyorum, ancak bu sizin yaklaşımınızdır ve kaosunuzdur. Raina toplumunu “şeriat” yarattı, onu düzeltin. (Şeriat Kur'an demek değildir) Batıyı suçlamadan önce. Bu söyledikleriniz Kur’an ı ilgilendirmediği gibi, bizi de ilgilendirmiyor. Başkanı halk seçer ve seçerken de biat etmiş olur. Başkan kral değildir. Mutlak da değildir. Siz Kur’an ı bir kenara bırakıp batının yaptıklarına göre hareket ediyorsanız bu sizin bileceğiniz iş. Biz böyle bakmayız.

Saygılar

Sam Adian
06.04.2012
17:59

Kur'an her türlü hizipleşeyi reddeder. Mezhepler iyidir, diğerleri iyi değidir diye bir ayırım yok. İctihad bireyseldir. Herkes ictihat etmelidir. Bu Kur'an ın emridir. Mezhepler ictihad eder, bireyler ona uyar diye bir şey yok.

Sam Adian
06.04.2012
19:44

Bu sizin Önyargılarınıza dayalı yorumunuz

Önyargılarla hiç bir yere varılamaz,

Zan kötü bir şeydir

Sam Adian
06.04.2012
19:57

Kaldı ki beni tanımıyorsunuz, bu çerçevede herhangi bir yere angaje olup olmadığımızı bilmeniz mümkün değil. Eğer böyle bir iddia ileri sürüyorsanız bu tamamen sizin Onyargılarınız sebebiyledir.

Geçmişte şeriat oluşturanlar da sizden çok farklı sonuçlara varmışlardı.

Yarın da sizden ve bizden çok farklı sonuçlara ulaşılacak

Böyle bir belirleyicilik olamaz. Kur'an ı size göre de anlayaayız, Siz öyle anlıyorsunuz diye onu onaylamak duruunda da değiliz, biz anladığımızı söyleriz, sizinkilerle örtüşürse problem yok, örtüşmezse tartışırız herkes bildiğini yapar. Ama bu "iyiniyet" veya "samamiyet" çerçevesinin dışında değerlendirilemez. Sizin böyle düşünüyor olmanız bizi değiştirmez. Bir etkisi de olmaz. Ama böyle düşünerek sonuç da alamazsınız. Çünkü bütün söylediklerimizi "KARŞITLIK" çerçevesinde değerlendirirsiniz. Objektif olamazsınız, tarafsız yaklaşamazsınız.

Kaldı ki bir siyasi tercihimiz varsa bu da doğal bir durumdur. Herkesin siyasal tercihleri olabilir. Kaldı ki ben bunu "hastalık" olarak değerlendiriyorum. Sizin buna rağmen aksini iddia etmeniz herşeyden önce etik değildir. Biz insanın tercihlerine değil, beyanına bakarız, biz sizin söylediklerinizi "ideolojinize" göre değil, söylediklerinize göre anlıyoruz. İdeolojinizin, siyasal angajmanınızın sizi yönlendirdiğini de görebiliyoruz. Ama bu bizi ilgilendiren bir şey değildir.

Size ne yapıp ne yapmayacağınızı söylemek bizim haddimiz değil. Ancak her söylediğimizi birtakım siyasal tercihlere göre veya başkalarının siyasi uygulamalarına göre değerlendiriyor olmanız ise büyük bir yanlıştır. Böyle yaptığınız için Kur'an a bakmaya gerek görmüyorsunuz ve üzerinde düşünmüyorsunuz. Kısaca ZAN ile hareket ediyorsunuz.

Hakkımızda ürettiğiniz fikirler de doğru değil. Siyonizm ile bizi bağlantılı hale getirmeniz de vahim bir talihsizliktir. Hedefi bilgi olan insanların böyle davranmaları doğrusu çokça üzücüdür. Böyle yapıyor olmanız bizi küçük mü düşürür. Hayır asla, biz böyle algılamıyoruz. Sizin yakıştırmalarınızın bizim gerçekliğimizi değiştirmek gibi bir etkisi yoktur. Bu sizi ortaya koyan bir durumdur. Bizimle ilgisi yoktur. Bu sadece sizinle ilgili değildir elbette, benzer yaklaşım islam topluluğunda son derece yaygındır. "Sen böyle söylüyorsu ama, aslında şöyle olabilirsin"... Bu saça bir şeydir. Hiç bir şeye güvenmeyen bir insana asla güvenilmez. Söylediklerinin de değeri yoktur.

Sağlıklı tartışma, önyargılardan arınmış, samimi ve iyineyetle yapılan tartışmalardır. Böyle olduğu zaman herkes karşı tarafın ne sölediklerini daha doğru anlayabilir ve daha sağlıklı sonuçlara ulaşılabilir.

Yine de sizin ileceğiniz iş.

Saygılar

Sam Adian
06.04.2012
20:15

siz kendi yazılarınızla kendinizi ifade ediyorsunuz. Biz bu sonuçlara göre yorumluyoruz. Bu zan değil kesin bilgidir.

Siz söylediklerimizi değil, düşündüklerinizi bize dayatıyorsunuz. Bizim yazdıklarımızda Kur’an dışında hiçbir şey yok. Hangi şeyi hangi referansla yazdığımızı da açıkça belirtiyoruz. Herşeyden önce söylediklerimizi anlamaya çalışmalısınız. “arıdan bahsedince öyle zannettim” demek bilimsel bir yaklaşım değildir. Kaldı ki, kişisel yakıştırmalarda bulunma hakkını nereden alıyorsunuz? Bize göre sizin tavrınız yanlıştır, ama bu sizin yanlışınızdır. Biz buna göre sizi değerlendirme durumunda değiliz. İnsanların yanlış yapma özgürlüğü de vardır.

Kur’an dan anladığımız sistemi tanımlarken bunun nasıl olacağını da anlattık. Sizin yaşadığınız ülkede ne yapıldığı bizi ilgilendiren bir şey değil. Sadece öfke görüyorum sizde… Sadece ideolojinize ve alışkanlıklarınıza veya inançlarınıza uygun sonuçlar bekliyorsunuz. Kur’an sizin el kitabınız değil. Yaptığınız şey, bizim yorumlarımızı kendinize göre Te'vil etmek. Başka hiç bir şey yapmıyor ve söyleiyorsunuz.

Haklısınız, ifade problemimiz olabilir, demek ki daha çok düşünmek gerekiyor.

Saygılar

Sam Adian
06.04.2012
20:17

Sayın Demirci

Lütfen yazdıklarımızı önce anlayın sonra kritik edin. Biz ne geleneksel anlayışa göre bir değerlendirme yaptık, ne de mevcut uygulamalara göre, eğer gerçekten okumuş ve anlamış olsaydınız bunu söyleme gereği duymazdınız.

Sizin probleiniz önyargılı olmaktan başka bir şey değildir.

Saygılar

Sam Adian
06.04.2012
20:27

Sayın demirci

Haklısınız, mutlak doğru sizsiniz, size göre anlaşılayan, veya sizin kurallarınıza uymayan her şey batıldır şirktir.

Bunu çok iyi anladık

Saygılar





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 2750 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4146 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2541 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 2914 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2394 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 3923 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3466 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5467 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 3900 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3391 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3440 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6558 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 3892 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5069 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 2908 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3448 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 11965 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4252 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4065 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 3765 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6358 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6236 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4287 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6046 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4391 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4070 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4233 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 3843 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4620 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3290 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 3840 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7445 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5244 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6298 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 4732 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5139 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6141 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 6670 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4555 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 11643 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7144 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26572 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7433 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9151 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6032 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7311 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5195 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14736 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6393 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11787 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6130 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 6612 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6612 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 11738 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 6767 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7249 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5261 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 7737 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33706 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13754 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10957 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12971 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4644 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 6633 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5261 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5386 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4012 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5244 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 6782 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16557 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 5700 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8299 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12423 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 8951 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9321 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6545 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13560 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11127 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5272 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6110 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9064 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4161 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 4958 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5248 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13928 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5071 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5275 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11883 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6172 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 6813 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 3779 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12379 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 6646 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10092 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12134 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4408 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4479 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4016 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51250 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5052 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45