Sam Adian
CRITICS
27.03.2012
5274 Okunma, 2 Yorum

Zekat, Sadaka ve Vergi

 

 

  • “Sonunda tayyibat ile habisatın aynı olmadığı, bunun içtihat ve icmalarla belirleneceğini anlatmıştı.” Deniliyor.

 

Geçmişte bilim günümüz dünyasında olduğu gibi değildi. Bugün ictihat yaparken herhalde “tayyibat şudur habisat budur” diyebilmenin yolu oturup karar vermek değildir. Peki ya nedir? Bilimsel verilerdir. Yani, bugün neyin habisat, neyin tayyibat oldğu bilimsel verilerle bilinmektedir, bilinebilmektedir. O halde bu konuda ilave bir ictihada gerek yoktur. Rasyonel veriler bunun için yeterlidir. Kimse zehirli bir mantarı yiyip yememeyi tartışmaz. Çünkü herkes bilir ki zehirli mantar yendiğinde öldürür. Ancak bilimsel veriler de Nas değildir. Geçmişte yumurta yasaklanıyordu ama şimdi yumurtanın o kadar da zararlı olmadığı söylenmeye başladı. Bunun gibi örnekler çoktur. Yani bilgi geliştikçe veriler ve sonuçar da gelişmekte ve değişmektedir.

 

  • Bucak kurucuları habisat ve tayyibatı tesbit edecek her bucak kendi haram ve helallerini ortaya koyacaktır.

 

Öncelikle KURUCU kimdir? İlmi ve hikmeti nedir?  Hangi yetki ile “habisat ve tayyibat” tespiti yapabiliyor?

 

“Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun ve hâzâ harâmun li tefterû alâllâhil kezib, innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn (Nahl 116)

 

İkincisi Allah “Şuna helal buna haram demeyiniz” diyor. Öyle ise, kurucular habisatı veya tayyibatı tesbit etme yetkisini nereden buluyor ve nasıl “helal ve haram” diyebiliyor? Toplulukların kuralları olacaktır muhakkak. Ancak bu kuralların ismi “Helal ve haram” olmayacaktır, olamaz. Lafzın hükmünü nereye götüreceğiz?

 

  • Bucaktan kasıt nedir?

Tariflerinizi biliyorum, hane sayısına göre belirleye çalışıyorsunuz. Ancak Medine bucağı diye bir yer yok, Medine Federatif Devleti var. Bu sadece bir şehir devleti değil, bir federasyondu. Bu nasıl değerlendiriliyor? Yerel yönetim unsurlarını Devlet gibi değerlendirmek nasıl mümkün olabilir?

 

  • ICMA meselesi

 

Usul Istılahı ortaya koyar. Istılah nasıl anlamanız gerektiğini söyler. ICMA’lar bağlayıcıdır.

Soru: Eğer böyle ise, ictihadı nasıl yapabilirsiniz?

 

ÖRNEK:

 

Kur’an : “Namaz için abdest al, kolları dirseklerine kadar ve yüzünü yıka, başını ve ayaklarını mesh et.”

ICMA : “Elleri yıka, yüzünü yıka, başını kulaklarını ve boynunu mesh et, ayaklarını yıka”

 

Doğru olan hangisidir? Ve nasıl? Lafız yeterince açık değil midir?

 

Sahabe icması dört halife dönemindedir. İcma’nın hüccet olarak kabul edilmesi ise çok daha sonradır. Zanni icma nasıl olabilir?

 

“Ümmet-i Muhammed'in başta beş vakit namaz, ramazan orucu, ninenin mirasta 1/6 hisse alacağında, Müslüman kadının Müslüman olmayan erkekle evlenmesinin batıl oluşunda, mehir tayin edilmemiş olsa bile nikâh akdinin sahih olduğu hususunda, miras konusunda ana-baba bir erkek ve kız kardeşlerin bulunmayışı halinde baba bir erkek ve kız kardeşlerin onların yerini almalarında, oğlunun(mirasta) oğlun oğlunu hacbettiğinde, bir kadının üzerine, kadının halası ve teyzesinin nikâhlanamayacağında ve daha birçok hususta icma’ın meydana gelmesi, icma’ın gerçekleşmesinin mümkün olduğuna kat’ı bir delildir.

 

Diyelim ki bunlar icma’dır. Sahabe icmasıdır. Ben burada kur’an ın hükümlerini tek tek yazmak istemiyorum, ama dileyen inceler. Kısaca bir iki değinmekle yetineceğim.

 

  1. Beş vakit namazda icma yoktur. Bu büyük bir yalandır. Ama Namazda icma vardır, zaten Kur’an emretmektedir. Şekli muallaktır.
  2. Kadının halasının veya teyzesinin nikahlanamayacağı, doğrusu  böyle bir icmaya neden gerek duyulduğunu anlamak da zordur.
  3. Mehir olmasa da nikah ahdinin sahih olduğu, büyük bir hiledir. Kur’an mallarınızla isteyin diyor. Aksi bir icma nasıl olabilir?
  4. Müslümün kadının Müslüman olmayan erkekle evlenmesinin batıl oluşu. Kur’an ehli kitaptan olanlarla evliliğin olabileceğini söylüyor. Erkek veya kadın ayırımı da yapmıyor. Herhalde bu sınırlamanın hikmetini anlayamıyoruz.

 

Bu manada Şafii’nin ICMA konusuna yaklaşımı da çok önemlidir. Son derece ihtiyatlı davranmış, çoğu zaman İcmaı reddettiği düşünülmüştür. İmam Şafii icma’ın gerçekleşmesine şu dört noktada itiraz etmektedir.

1.Memleketlerin ayrı oluşu ve fakihlerin birbirleri ile buluşamaması

2.İslam şehirlerindeki fakihler arasında ihtilaf bulunması

3.İcma’ yapacak kimselerin tayin edilemeyişi

4.Fakih ve görüş sahibi olan bilginlerin vasıfları üzerinde ittifak edilememiş olması

 

İddia: “Kur’an herkese hitap eder, herkes anladığıyla amel eder. Kendi ictihadıdır”

Çelişki: “Herkes icmaı nasıl bilecek?, Kur’an herkesin elinde vardır ama Sünnet yoktur. Sünnetsiz ve icmasız amel edilemeyeceği vakıa iken, nasıl herkes kur’an ı anlayacak? Istihsan yok mudur?”

 

 

  • Sahabelerin bu icmaları Kur’an’ı yorumlama mahiyetinde olmalıdır, uygulama mahiyetinde olmalıdır. Marifeli olarak zekât verin denmiştir. Bu marifelik sebebiyle zekâtı biz ancak onların tarifi ile öğrenebiliriz. O sebepledir ki Kur’an’ın bir uygulamasıdır. Beşte bir hükmünün toprağa ve kırkta bir hükmünün ticaret mallarına uygulanmasıdır. Yarılama sistemine göre yorumlanmasıdır. Bu sebeple biz bunları değiştirerek keyfi vergi uygulamaya başlarsak, o zaman Kur’an’ı kabul etmemiş oluruz. Dört halifeden hiçbirisi zekâttan başka vergi almadı. Zekât vererek veya pay alarak bütün sahabeler iştirak etti. O halde fiili icma vardır. Bu Kur’an’ın marifeli zekâtını tanımlayan bir icmadır. Kur’an hükmündedir. Metluv olmayan Kur’an’dır

 

Zekat hakkında:

“Ve ekîmus salâte ve âtûz zekât, ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâh innallâhe bi mâ ta’melûne basîr” (Bakara 110) (Bkz. Bakra 177/277 vd.)

 

“…..kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn” (Bakara 219)

 

Zekatta nisabın olmadığı ayette açıktır. İhtiyacın fazlasının nisabı yoktur. Böyle bir sınırlama getirenler “Sermaye tahakkümünü isteyenler”dir. Sömürü düzenine itiraz edenlerin Kur’an ın ortaya koyduğu hükmü sınırlamaya çalışmalarını anlamak kolay değildir. Kaldı ki bu husus “Vatandaşlık” ilkesi ile genişletilmiştir.

 

“Lâkinir râsihûne fîl ilmi minhum vel mu’minûne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike vel mukîmînes salâte vel mu’tûnez zekâte vel mu’minûne billâhi vel yevmil âhir. Ulâike se nu’tîhim ecran azîmâ”  (Nisa 162)

 

İçlerinde ilimde derinleşmiş olan kimdi? Yahudiler değil miydi? Yahudiler olmadığını varsaysak bile, ZEKAT kavramının toplumsal katılım olduğunu anlamak herhalde zor değil. Herkesi bağlayan bir emirdir.

 

Sadaka ile ilgili olarak:

Huz min emvâlihim sadakaten tutahhiruhum ve tuzekkîhim bihâ ve salli aleyhim, inne salâteke sekenun lehum, vallâhu semîun alîm (Tevbe 103)

 

“Onların mallarından sadaka al” Sadakayı kim alacak : Resulullah, Niçin alacak?

 

“İnnemas sadakâtu lil fukarâi vel mesakîni vel âmilîne aleyhâ vel muellefeti kulûbuhum ve fîr rikâbi vel gârimîne ve fî sebîlillâhi vebnissebîl, farîdaten minallâh, vallâhu alîmun hakîm” (Tevbe 60)

 

Devletin ihtiyaçları için. Sosyal devlet gereklerini yerine getirebilmek için. Hizmetlerin yürütülebilmesi için. Kısaca çerçeve bellidir.

 

Şu halde: Vergi’nin olmadığı nasıl iddia edilebilir? Ayetler yeterince açık değil midir? Hangi İcma bunu reddedebilir? Veya aksini yapabilir? İcma’nın böyle bir yetkisi mi var? Ayetlere rağmen Zekat ve Sadaka'nın aynı olduğunu iddia etmek mümkün müdür?

 

Örnek: Hong kong da vergiler standarttır. Ancak elektrik, su, tescil harçları gibi ücretler standart değildir. Sebebi şudur: Devlet bütçesini yapar ve çalışmaya başlar. Bir süre sonra gelirlerini değerlendirir ve Elektrik, su, tescil harçları gibi ücretleri almaz. Yıl sonunda bütçede fazlalık oluştuğu zaman vatandaşlarına geri dağıtır. (2009 yılında bütçe fazlalığı sebebiyle US$ 2000, ve 2011 yılında aynı sebeple US$ 900 bütün vatandaşlarına dağıtılmıştır. Daha önce bütçedeki fazlalık sebebiyle referandumla halka sorulmuş ve bu paranın yatırıma dönüşüp dönüşmemesi kararı alınmıştır.)

 

  • O gün o âyetler anlaşılmıyordu. Eğer gerçek manâları açıklamış olsaydı o uygulayıştan vazgeçmekle kalmaz, İslamiyet’i terk ederlerdi.

 

İddia: İcma ve sünnet Kur’an ın açıklamasıdır, biz onlardan öğreniriz, delil budur

Çelişki: O gün ayetler anlaşılmıyordu, açıklanmış olsaydı terk edilirdi

 

  • Uçağın icad edilmiş olması gereği
  • Cep telefonunun icad edilmiş olması gereği
  • Elektrik ve motorun icad edilmiş olması gereği
  • Bilgisayarın icad edilmiş olması gereği

 

Soru: Eğer kur’an ın anlaşılabilmesi ve uygulanabilmesi için bu kabil teknolojinin var olması, keşfedilmiş olması, kullanılıyor olması gerekli ise, nasıl oluyor da İcma “Ayet” hükmünde sayılabiliyor?

 

Bugün bunların hepsi vardır, fazlası da vardır. Ne yapacağız? İcma vardır ve yeterlidir mi diyeceğiz, icma’dan ayrılmayacak mıyız? Bu vahim bir çelişki değil midir?

 

  • Meclis kanun yapar. Hükümet onu uygular, kendisi yorumlar ve uygular. Kanunların yorumunu da isteyemez. Hattâ kanun teklifinde de bulunamaz

 

İddia: Kanunları üniversitelerde bilim adamları yaparlar (Zararları dayanışma ortaklığı giderecektir. Meclis ilmî dayanışma sorumlularından oluşur. Yasaları bunlar yaparlar.)

Çelişki: Meclis kanun yapar, hükümet onu uygular

 

Soru: Kanunları kim yapar? Üniversite mi meclis mi?

 

  • Helali haram haramı helal yapmak şirk sayılmıştır. Görevlilerin kanunlara ilaveler yaparak yasaklar veya vecibeler getirmesi şirk sayılmıştır.

 

İddia: Helali haram, haramı helal yapmak şirk sayılmıştır

Çelişki: Kurucular helal ve haramları belirler, ictihatla helal ve haramları belirleriz.

 

Soru: Helal ve haram varsa, (en azından Kur’an da var) Kim neyi tespit ediyor? Veya hangi helaller nasıl haram veya haramlar nasıl helal sayılıyor?

 

  • Kur’an ehlinin anayasasıdır. Bu artık sözleşme hâline geldiği için onların Kur’an’ın hükümlerine uymaları gerekmektedir.

 

İddia:  Kur’an ehlinin anayasasıdır

Çelişki: …içtihat ve icma müesseseleri ve dayanışma ortaklıklarıdır.

 

Soru: Kur’an Anayasa ise, onun ortaya koyduğu sistem yetersiz midir?

 

 

 

 


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
28.03.2012
21:08

Tartışırken önce karşı tarafın ne demek istediğini kavrayacaksınız. Ondan sonra tartışacaksınız. Sizin yazdıklarınızın tamamı bana çelişkili geliyor. Teker teker konuları ele alıp tartışmalıyız. Ekseriyet sistemi azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür diyoruz. Siz hayır diyorsunuz, tam tersine özgürlüktür diyorsunuz.

Türkiye’de iki görüş var. Allah emrediyor, herkesin başını örtmesi gerekiyor, diyenler var. Siz diyorsunuz ki böyle bir emir yok herkesin başını açması gerekir. Ekseriyet sisteminde halk oylamasına gidiyoruz. Alınan oylardan bir tanesi örtecek diyorsa ülkede başı açık gezilemez. Bir kişi fazla olarak çıkacak derse, bir tanesi başını örtemez. Ekseriyet sistemi budur.

Adil Düzen diyor ki mademki örtünmede veya açılmada ittifak edemedik, o halde isteyen örtsün, isteyen açsın. İsteyenler de bazen açsın, bazen örtsün, diyoruz. İçtihat sistemi budur. Eğer birinin örtmesinden diğeri zarar görüyorsa o zaman ne yapılacak? Hakemlere gidilecek, bir taraf bir hakem, diğer taraf başka hakem seçecektir. Baş hakemi hakemler seçer. Karar uygulanır.

Denebilir ki; ya hakemler de yanlış karar vermişlerse? O zaman onların kararlarına karşı da hakemlere gidilir. Hakemlerden biri böyle, biri de şöyle karar verebilir. Son çözüm, isteyen bucak örtüyü, isteyen bucak açmayı kabul etsin. Halk istediği bucağa gidip yaşasın diyoruz.

Siz diyorsunuz ekseriyet yeterlidir. Kurandan hüküm çıkarmaya gerek yok. Bizim aklımız Allah’tan daha bilgilidir. Tartışmamız mümkün olamaz. Delil ikidir. Kuran ve müspet ilim. Birlikte doğru yol bulunur. İlim alkolün zararını tespit eder. Verdiği keyfi de tespit eder. Ama keyif ile zarar arasındaki tercihin sınırını veremez. Onu işte Kuran tespit eder. İçtihat demek müspet ilmin yardımı ile Kuran’ın hükümlerini ortaya koymak demektir. Bir şeyi kritik etmeden önce onun ne olduğunu öğrenmemiz gerekir.

Selamlar. Başarılar.

Sam Adian
28.03.2012
22:17

Sayın Üstat,

Öncelikle, “Adil Düzen” manasında bir eleştiri getirmek maksadıyla yazmadım. Sadece benim Kur’an dan anladıklarımın yazıya dökülmüş haliydi. Ancak Terminolojide farklı algılarımız olduğunu sanıyorum. Ekseriyet’ten kastınız “% 51’in % 49a tahakkümü” şeklinde ise, bu benim kastım değil. Ancak, toplumsal kararların oluşturulmasında çoğu zaman ittifak sağlamanın da mümkün olmayacağı açıktır. Çözülmesi gereken şey buradaki yöntemdir. Benim Kur’an dan anladığım şey şudur: Develet bir çatı kurumudur, ancak yönetim merkezi değildir. Yani eyaletler veya yerel yönetimler etkindir. Medine devleti de böyle idi. Resulullah’ın başkanlığında bir devlet çatısı vardı. Bu devlet “Savunma, Adalet” gibi konularda yani bugün de bildiğimiz bir yapıda işlevi vardı. Bu çatı altında özerk topluluklar vardı, Yahudiler ve diğerleri. Onlar kendi hukuklarında ve yaşamlarında serbest idiler. Ama kapalı bir toplum yoktu. Yani birbirlerinin bölgelerine girip çıkıyorlardı ve etkileşim son derece dinamikti. Ancak dinamik bir meclis de vardı. Mescide katılanlar kararlara da katılıyorlardı ve ittifak etmeleri de gerekmiyordu. Resulullah’ın sahabenin görüşüne uyduğu da vakıadır. Yani çoğunluğun görüşünü de benimsemiştir. (vahiy olmayan hususlarda) Bu da karar alma şeklini açıklamaktadır. Bu çerçevede Federatif bir sistem olması gerektiği açıktır. Bu konuda zannediyorum farklı düşünmüyoruz. Her yönetim bölgesi kendi kurallarını koyar ve ona göre yaşar bunda bir sakınca yok zaten olması gereken de budur. Ancak merkezi kararlar nasıl alınacak? Merkezin bir meclisi yok mudur? Merkezin meclisi bu federasyonlar tarafından oluşturulmayacak mı? Dolayısıyla burada tam bir ittifak nasıl aranabilir? Diyelim bir savaş kararı alınması gerekiyor. Ülkedeki bir eyalet bunu reddediyor, onun savaşa katılmaması demek ülke savunmasının zaafa uğraması demektir. Örtünme konusu iyi bir örnektir, Kur’an asgari sınırları çiziyor. Bu sınırlar aslında bütün insanlığın bugün de asgari ölçüde doğal olarak riayet ettiği sınırlardır. Hal böyle olunca, bunun ötesinde bir kural getirmenin anlamlı olmadığını düşünüyorum. Yani topluluklar kendi örflerini zaten doğal olarak oluştururlar ve buna göre de giyinirler. Bunun için kimse bir kural belirlemez. Dileyen dilediği gibi giyinsin. Burada bir kural oluşturmanın veya ittifak etmenin gereği ve anlamı yok. İnsanı kurallar ile dizayn etmeye çalışmak fıtratı terbiye etmek demektir. Yani özgürlükleri ihlal etmektir. (Ben herkes başını açmalıdır diye bir ifade kullanmadım, söylediğim şudur: Bu insanların kişisel tercihidir nasıl isterse öyle giyinir kimsenin karışmaya veya şekil belirlemeye hakkı yoktur, çünkü bu lafza aykırıdır) İçki konusu da böyledir bana göre. Burada getirilebilecek sınırlama ancak “sarhoşluk” ile ilgili olabilir, yasaklanabilir, çünkü toplumsal zarar burada oluşur. Kaldı ki bu da dünyanın hiçbir yerinde meşru ve normal değildir. Yani sarhoş olup sağa sola saldırmak zarar vermek hiçbir yerde meşru kabul edilmez. Bu da doğal bir reflekstir. Sınırlamayı burada yapmak mümkün. Bunun ötesinde bir sınırlama yapmak demek bugün yaşadığımız sıkıntıları sürdürmek demektir. Sadece kendi topluluğumuz içinde değil, dünya toplumları arasında da sıkıntıya sebep olduğu açıktır. Bireylerin ne yapıp ne yapmayacaklarını söyleme hakkımız olmadığını düşünüyorum. Böyle olsaydı, Allah hata yapma hakkı tanımazdı. Ayrıldıımız en temel konu ise, “madem anlaşamıyoruz başka yere git” ifadesidir. Bireyler kendi iradeleriyle göç edebilirler. Yani kendileri için daha iyi olacağını düşündükleri bir yere gidip orada yaşayabilirler. Ancak topluluğun “Git” deme hakkı olmadığını düşünüyorum. İkincisi ise, meclisin oluşumu ve “yasa yapma” şekli ile ilgilidir. Herşeyden önce bilim siyasallaştırılmamalıdır. Çünkü böyle yapılırsa bilim ortadan kalkar, ilerleme olmaz. Siz seçimi de sanıyorum bu manada kabul etmiyorsunuz. Bireysel seçim öngördüğünüzü düşünüyorum, ama seçilmişlerin de karar alma yetkileri yok, yani vekaleti verenin her zaman onayı gerekiyor. Bu sistemi hem hantal ve işlemez kılar hem de uygulaması imkansız gibi bir şeydir. Elbette bana göre Bir başka konu ise ihtilafların çözümü için önerdiğiniz “Hakemlik” sistemidir. Bu konuyu çok iyi anlamamış olabilirim. “bil kıst” ve “yetehâkemû”, “yuhakkimû” kelimelerine ne mana veriyorsunuz? Ben A’raf 29 ve diğer ayetlerden yargının kurumsal olduğunu anlıyorum. Mescide ve Başkana bağlanıyor. Ve adalet’in Allah için olduğu söyleniyor, yani adalet topluluk içindir. Böyle olunca kurumsal ve bağımsız bir yapı ortaya çıkıyor. Sizin önerdiğiniz şekliyle “bil kıst” kelimesi göz ardı edilmiş olmuyor mu? Çünkü yanlış anlamıyorsam siz sadece muhakeme kısmını alıp yargıyı görmüyor ve bunu da kişisel tercihlere bırakıyorsunuz. Yargı sistemi içerisinde yargıcın seçimi ayrı bir şeydir, bunu sistemden dışarı çıkarıp sivil bir tercih haline dönüştürmek farklı bir şeydir. Elbette akıl ilahi bilgiden daha üstün değildir. Akıl da yaratılmış bir mekanizmadır ve dolayısıyla da eksiktir. Ancak bizim sahip olduğumuz en önemli şeydir. Varlığın bize aktardığı bilgileri yorumlayan ve anlayan tek mekanizmadır. Akıl olmadan Kur’an dan hüküm çıkarmak da mümkün değil. Eğer böyle olmasaydı akıl sahibi olmayanlar da sorumsuz olmazlardı.

Vesselam





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 2750 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4146 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2541 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 2914 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2394 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 3923 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3466 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5467 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 3900 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3392 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3441 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6558 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 3892 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5071 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 2908 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3449 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 11966 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4253 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4065 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 3765 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6358 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6236 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4287 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6046 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4391 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4070 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4234 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 3843 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4620 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3291 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 3841 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7446 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5245 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6298 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 4732 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5139 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6142 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 6671 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4556 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 11644 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7144 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26572 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7433 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9152 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6032 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7311 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5195 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14737 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6393 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11787 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6131 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 6612 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6613 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 11738 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 6768 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7249 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5261 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 7737 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33706 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13754 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10957 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12971 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4644 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 6634 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5261 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5386 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4012 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5244 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 6782 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16557 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 5700 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8299 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12424 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 8952 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9321 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6545 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13560 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11127 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5274 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6110 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9064 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4161 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 4958 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5248 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13928 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5071 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5275 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11883 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6172 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 6813 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 3779 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12379 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 6647 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10092 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12135 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4409 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4480 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4017 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51250 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5052 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45