Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012
7652 Okunma, 1 Yorum

Allah, O ve Mülkiyet

 

 

Daha once Allah-Rab ilişkisine yönelik yaptığımız tahlillerde ve sonrasında Adil Düzen Anayasası çerçevesinde ifade ettiğimiz Mülkiyet ve Sermaye/finansman meselesine ilişkin değerlendirmemiz her ne kadar derin eleştirilere muhatap olmuş olsa da görülüyor Doğru olan şey lafzi verilerdir.

 

Karagülle son iki seminerinde (689-690) Bazı açıklamalarda bulunuyor.  Her ne kadar şimdilik son derece zayıf ve alçak bir sesle olsa da, anlaşılan o ki, ciddi tereddütler var.

 

Ancak, Lafza yaklaşırken yine de alışkanlıklarını terketmediği ve lafzın ifadelerini kabullerine monte etmeye gayret etmeye çalıştığı da yiine anlaşılan başka bir husustur.

 

Birkaç noktaya değinmek faydalı olabilir diye düşünüyorum:

 

Mülkiyet Meselesi ile ilgili olarak:

 

“Sosyalistlere göre yeryüzünde mülkiyet yoktur, her şey herkesindir. Geçmişteki kötü uygulama sebebiyle bugün hemen kollektif mülkiyete geçilemeyeceği için şimdilik her şey devletin olmalı, sonra devleti de ortadan kaldırıp halka yeniden iade edilmelidir.

 

Bu anlayış esasta doğrudur. Yeryüzü tüm insanlığın malıdır. Ne var ki sorumluluk ve emek mallar üzerinde mülkiyeti zorunlu kılmaktadır. O halde mülkiyet olacak ama mutlak mülkiyet olmayacaktır.”

 

Karagülle bu ifadesiyle, mutlak mülkiyetin olamayacağını Kabul ediyormuş gibi görünüyor. Ama “Mal” kavramının tanımını da yapmıyor çünkü toprak üzerindeki mülkiyeti yine kendi kabulu olan “işgale dayalı mülkiyet” haline dönüştürmesi gerekmektedir. Eğer toprak veya doğal kaynaklar “Mal” değilse, o halde mülkiyet olamayacağı gibi, mirasada konu edilemeyecek demektir. Ama biz biliyoruz ki, “Mal”, emek verilerek üretilmiş olan şeydir.  Toprak emek ile üretilemez, ancak toprak işlenebilir. Bu durumda topraktan işlenerek elde edilen şey mal olur. Toprağın kendisi değil.

 

Devamında ise, Adil Düzen Anayasasındaki ifadeden ne kasdettikleriini açıklamaya çalışıyor ama, mutlak mülkiyetsizlik anlayışı ile örtüşen bir açıklama değildir. Diyor ki:

 

“Yeryüzü tüm insanlığındır. Kim ilk işgal ederse, işgal ettiği müddetçe o kullanır. Boşalttığı zaman orada hiçbir hakkı kalmaz. Başkası gelip işgal edebilir. Asıl olan budur.”

 

İşgal “Güce dayalı” bir eylemdir. Güçlü olan işgal eder, zayıf olan ezilmeye devam eder. Güçlü olan zaten güçlüdür, işgal ettiği topraklar onun gücünü artırmaktan başka bir işe yaramayacak ve diğerlerini de köleleştirecektir. Kaldı ki, gücü sebebiyle toprağı işgal edebilenlerin toprağı bırakıp gittikleri de herhalde rastlanabilen bir şey değildir. Bu kabulun hangi ayete dayanarak ortaya konduğunu bilmek de pek mümkün görünmüyor. Çünkü Bu sadece tarihsel bir anlayıştır ve lafzin önerisiyle veya hükmüyle ilgisi yoktur.

 

Ama elbette bu “Adil düzen” kabuludur. Bu açıdan diyeceğimiz bir şey yok ancak dayanakları sebebiyle bunun Doğru olmadığını, lafzi olmadığını söyleyebiliriz. Kur’an böyle bir şey önermez.

 

Öte yandan, Karagülle'nin Salat-Namaz ayırımı yapmaya başlaması da dikkate değer. Namaz’ı bir rituel olarak Kabul etmesi bizi ilgilendiren bir şey değildir.  Ancak:

 

“Salât imanın şartları arasında sayılır. İman kalple yapılır, ağızla tasdik edilir. Ama bir kimse eğer namaza geliyorsa o mü’min kabul edilir. Namazı terk edip kılmayanı imandan çıkmış kabul ederler” demektedir.

 

Burada da enteresan bir durum vardır. Salat kavramını imanın şartı olarak saymakla birlikte, bunu sadece Mü’min olanlar için zorunlu bir eylem haline dönüştürmektedir. Buna gore müslim olanların “Salat” etme zorunluluğu yoktur. Çünkü yine ifadelerinden anlaşıldığına gore “Salat ve Namaz” Karagülle’ye gore aynı şeydir.

 

Elbette kabulleri olan “Namaz” ile ilgili yapmış olduğu “beden eğitimi” tanımları veya “Sağlığa olan katkıları” kendi kabulleridir ve bu hususta diyebileceğimiz bir şey yoktur. Bizim merak ettiğimiz, Daha once “Salat ve Namaz aynı şey değildir” demiş olmasına rağmen, burada “Salat ve Namaz” kavramlarını aynı şeymiş gibi zikrediyor olmasıdır. Ve elbette bu kavramları getirip “İman esası” olacak bir niteliğe büründürmesidir.  Bu durumda okullardaki Beden eğitimi dersleri de imanın şartı olması sebebiyle  “Namaz” mertebesinde olmalıdır.

 

Anlaşılan o ki, “Namaz imanın şartları arasındadır” kabulu olmadığı takdirde, bu eyleme itibar eden kimsenin olmayacağından korkmaktadır. Dolayısıyla toplantılarına katılımın olmayacağı ve bir çeşit “zikr” ayinlerinin gerçekleşemeyeceğinden endişe etmektedir.  Elbette bu bizim “hayali” varsayımımızdır, doğrusunu Karagülle’nin söylemesi gerekir.

 

Bize gore Namaz ritüeli ile Salat kıyas-ı kabil olmayan iki ayrı şeydir. (her ne kadar Karagülle de prensipte bunu Kabul etse de uygulamada bundan döndüğü görülmektedir). Gerek tarihsel veriler ve gerek Lafzın ortaya koymuş olduğu “Salat” kavramı bugün herkes tarafından bilinebilen şeylerdir. Aslında bu durum Lafzın “Salat” kavramını reddetmek anlamına da gelir ki bu oldukça vahim bir durumdur.

 

Karagülle, seminerinde “Arapça dili ile, Kur’an dilinin aynı olmadığını” Kabul ediyor. Buradan hareketle Arapça dili için üretilmiş olan kuralların Kur’an için uygulanamayacağını veya Doğru sonuçlar vermeyeceğini de söylüyor. Daha once böyle bir kabulu var mıydı bilmiyoruz ama böyle bir ifadeyi kullanmış olmasını doğrusu önemsiyoruz.  Herhalde Karagülle takipçileri de oturup düşüneceklerdir.

 

Ancak, yine Karagülle’nin bu kurallar çerçevesinde “Allah ve O” ifadelerine yüklediği anlamlar oldukça gariptir. Diyor ki:

 

“Bundan önce geçen “Allah” kelimesine âlemlerin rabbi Allah olarak anlam verdik. Bundan önce geçen kelimeye de âlemlerin rabbi Allah manâsını verdiğimizden kuralımıza aykırı idi.”

“Burada “Allah” kelimesi iade edilmeden zamir ile O’nun velilerinden bahsetmektedir. “ demektedir.

 

Biz “veli” kısmını geçiyoruz, ancak “Allah” kelimesinin kendisini ne olarak Kabul ettiğini merak ediyoruz doğrusu. Bu kelime de bir “işaret zamiri” değil midir? “El-lehu” marife bir işaret zamiri gibi görünüyor, yoksa biz yanlış mı anlıyoruz? Yanlış hatırlamıyorsam müfessirlerin de tanımları bu şekilde idi. (Elmalılı ve diğerleri…)

 

Acaba “Allah” (el-lehu) lafzının bu şekilde marife kullanılması ile, nekre kullanılan “hu” veya “lehu” ifadeleri arasında bir fark yok mudur? Mesela:

 

“Elem ta'lem ennAllahe leHU mülküsSemavati vel Ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasir”  (bakara 107 ve diğerleri)

 

Herhalde burada iki işaret zamirinin yan yana zikredilmiş olması ilginç olmalıdır. Allah’ın katında/yakınında niçin bir yardımcı, bir dost yoktur? Diye de sormak geliyor insanın içinden.

 

Karagülle bir önceki seminerinde  (689) “Allah’ın bilinebilir olmadığını, O’nun tartışılamayacağını veya şekillendirilemeyeceğini” söylüyor idi. O’nun “Mutlak” olduğunu Kabul ediyordu.

 

Şimdi, yerler ve gökler değişkenler evreninin bir parçası değil midir? Böyle ise, “Mutlak” olan ile nasıl ilişkilendirilebilir? Yoksa şöyle midir: “emir yetkisi Mutlak olana aittir, ancak fiziksel evrendeki otoritenin sahibi aynı zamanda mülkün de sahiplik yetkisini kullanandır” Eğer böyle değilse, Karagülle kurallarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalır diye düşünüyoruz. Çünkü gerek iki kelimenin aynı manada kullanılmamış olması ve gerekse, yine kendisinin ifade etitği kurallara gore iki kelimenin farklı unsurları ifade etmesi gerekliliği zorunlu olmaktadır.

 

Tabii yine, Allah kelimesi yerine topluluk veya benzeri olguları bütünleştirmesi de yine Akevler Kabullerindendir. Buna da söyleyebileceğimiz bir şey yoktur. Bunun yanlış olduğunu, böyle olamayacağını daha once ısrarla ifade etmiştik. Ancak kabuller bizi bağlamaz.

 

Bu manada “evliya-veli” kavramlarına yüklediği anlam da yine bu kurallar ile çelişen bir durumdur ama bunun da bir “Kabul” olması sebebiyle bizi ilgilendirmediğini düşünüyoruz.

 

Öte yandan “İçtihatlar yapılacak ve uygulanacak; başarılı olanlar Allah’ın hükümleri olacaktır.” Demektedir.

 

Mutlak olan hükümler Kur’an da yeteri kadar açık değil midir? Bunun dışında hangi çıkarımları “Allah’ın hükmü” yapmak istiyorsunuz? Oldukça şaşırtıcı bir ifade olsa gerek.

 

Son olarak Karagülle, “Artık zekâtın vergi olduğunu bileceğiz.” Diyor.

 

Biz yanlış mı anlıyoruz, Kur’an da “vergi” olarak anlaşılan şey “Sadaka” değil midir? Eğer “Zekat” kelimesin “Sadaka” kavramının Türkçe karşılığı olarak kullanılıyorsa buna diyeceğimiz bir şey yok. Ancak bu da kavram karmaşasına yol açacağı için uygun değildir. Eğer kelime itibariyle “Zekat vergidir”  iddiasında iseniz, bu durumda “Sadaka” yı vergi olmaktan çıkarmalısınız.

 

Bu konu oldukça geniş bir şekilde tartışılmıştı. Zekatı vergi Kabul etmekle, kavramın ortaya koyduğu sonuçları ortadan kaldırmış olursunuz. Topluluğu sermayesiz bırakır, gelişmenin önüne engel oluşturursunuz demiştik. Buna katılmadığınız açık. Ancak hangi lafzi gerekçeyle veya hangi ayetin delaletinde böyle bir kabule ulaştığınız hususu önemlidir. Sadaka zorunlu ise “infak” sınırlarının dışında kalır. Bu durumda Zekat’ı vergi düzlemine konumlandımanın imkanı ortadan kalkar. Detaylar daha once tartışıldığı ve ortaya konulduğu iiçin yeniden tartışmanın gereği yoktur. Ancak bu iddianızın ve ısrarınızın “lafzi delillerini” bütün açıklığıyla ortaya koymanız gerektiğini düşünüyoruz. Tarihsel uygulamalar veya kabuller bizi bağlamıyor. Bu açıdan Lafzi deliller önemlidir. Zekat ve Sadaka aynı şey ise, niçin ayrı ayrı ifade ediliyor? Böyle bir kabul, Sizin kendi kurallarınız ile de derin bir çelişki içinde olduğunuz anlamına gelmez mi?

 

Dinlerin tahrif edilmiş olduğundan şikayet etmekte haklı olabilirsiniz ancak kavramları böylesine işlevsizleştirmek de bir başka tahrif şekli değil midir?

 

 

Vesselam

 

 

 


YorumcuYorum
ozer atac
12.12.2012
11:42

Dekomrasörlü (derin dalışta vurgun sathı )mülkiyet belirlemesi:

l-Mülkiyet Konusu hassastır,insanlığın çatışmasının kuru barutudur.

2-Allah, tüm proje ve telif haklarının tek sahibidir. Malın, mülkün ilk ve (yed-i emin) son sahibi Rab tır.

3-Mülkiyetin kullanım süresi, miktarı, değerlendirilmesi, türetilmesi,nakli,geri alınımı devri... yine projede (kuru -yaş tasarım sisteminde) Allah tarafından kayda/hükme alınmıştır.

4-Kul (istemsiz işleyişin, cüzi irade olma eşiğindeki birim) açısından mülkiyet edimi; veriye/ lütfa/ takdire dayalıdır; yetenek ve koşulları önceden belirlenmiştır; miktar, süreleri, devri RAB tarafından icra edilmektedir. Yani elde edici, sarf edici,devir edici, sorumlu, kullanıcı insan iradesi; Bunu kendinden bilir. Dört boyutta delileri "saklı" makro projeyi, inkar edebilir.

5- İnsanın verili çalışması (say)karşılığı, kayda alınmaktadır; kayıtlıdır. İnsanın algısı, yeteneği, çalışma azmi ve koşulları.. gibi hususlar, takdir örtüsüyle, yine Allah ın tasarım portalındadır. Yani, cüz i yetenek ve edimleri, hak ediş sonucudur. Veriler, hak ediş; eylemler, hak edileceklerle doğrudan bağlantılıdır. Hak ediş, bireyin doğumun dan önceki yitirdiği maddi deneyimleriyle, yine doğrudan bağlantılıdır. Çünkü takdirde HAK esastır; Hak, eylemsel ve gerekirci olarak ortaya çıkandır.

6- İnsan, verili eylemlerinin sonuçlarını, lezzetini ve değerini artırmak için kazanımlarını sağlayıcı çevre ve koşullarını beslemekle ödevlidir. Bu besleme, mülki değil, misyon mirasıdır.Bu misyonun kendisi, çevre için sadaka, koşullar için infak "yatırımı" dır.

7- "Dilendiğinde çekip alınacak" mülk; çevre, koşul "yatırımı" dışında, olan terekedir.





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
AN IMPORTANT EXPLANATION
28.05.2024 361 Okunma
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 3093 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4437 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2818 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 3152 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2618 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 4345 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3913 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 6002 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 4343 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3821 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3854 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 7043 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 4330 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5540 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 3254 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3918 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 12424 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4718 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4515 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 4204 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6867 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6674 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4739 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6478 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4826 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4486 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4684 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 4274 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 5100 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3627 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 4192 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7918 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5585 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6677 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 5187 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5595 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6593 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 7150 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4907 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 12396 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7652 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27404 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7889 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9730 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6403 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7789 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5659 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 15444 Okunma
43 Yorum 28.05.2024 14:10
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6813 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 12388 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6547 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 7119 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 7079 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 12261 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 7222 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7726 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5726 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 8239 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34791 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 14468 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 11575 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 13675 Okunma
35 Yorum 28.05.2024 14:26
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 5084 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 7136 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5705 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5797 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4464 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5721 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 7257 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 17097 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 6131 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8716 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 13026 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 9392 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9795 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 7016 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 14167 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11607 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5691 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6561 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9560 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4520 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 5391 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5701 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 14619 Okunma
24 Yorum 28.05.2024 14:39
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5515 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5719 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 12485 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6609 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 7337 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 4199 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12887 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 7109 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10669 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12544 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4797 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4910 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4469 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53606 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50


© 2025 - Akevler