Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012
7091 Okunma, 1 Yorum

 

Dağlar yürümez..

 


Kur’an ın anlaşılması üzerindeki israiliyat veya mitolojinin etkilerini görmek için çok bilinen hikayelere bakmak yeterli olur. Hazır mitoolojiye bulaşmışken ve üstelik etrafta bolca kıyamet söylentileri varken bunları atlamak haksızlık olur. Bunlar arasında en çarpıcı olanlardan biri de
“Sura üflemek” ile ilgili olandır. Bununla birlikte yürütülen ve savrulan dağları da unutmamak gerekir. Sur dediğimiz zaman dağların savrulmasını gözardı edemeyiz. Ama tabi “Allah isterse yapar” gibi bir yaklaşım ile zaten basit gerçeği anlamak oldukça zor olur.

 

Sur, mitolojik ve pagan anlayışından gelen inanışla anlamlandırılarak “israfil tarafından üflenen boynuzdan yapılmış boru” olarak tanımlanmaktadır bu tamamen mitolojik bir yaklaşımdır. Kaldı ki ne israfil, ne de boru manasına gelebilecek bir ifade Kur’an da yoktur.

 

Galiba işin aslı biraz farklı

Sûr (الصور) Fotoğraf, resim, resimler annlamına gelir.

nufihe (نفخ) moulding, enjeksiyon, kalıplama, üfleme, üfleyerek şişirme,  anlamlarına gelir.

 

Sur kelimesinin bir boru oluşu, mitolojideki bazı sembollere denk gelir ki, Kur’an da müddesir 8. Ayetteki ifadelerden esinlenir

 

“Fe izâ nukıre fîn nâkû”

Nukire (نقر), kutusuna dokun, musluk, dokunmak anlamlarındadır.

Nakuri (ناقور) Vurmalı çalgı, vurmalı çalgılar, Ritm sazcı, Perküsyonist (Marife olarak kullanılır)

Perküsyon: Bilinen en eski ritm çalgıdır. Bir ağaç silindirin iki ucuna deri geçirilerek yapılan bir çalgıdır.

 

Ancak bu ifade Istilahi olarak  “Sur borusu” şeklinde anlaşılmaktadır ki zannediyoruz böyle bir anlamk çıkarmanın imkanı yoktur.

 

Sorun şudur ki, resmin içine üflemek aklın alacağı bir şey değildir. Kaldı ki bir resme üflemek hiç bir anlam ifade etmez.  İşin asıl püf noktasını oluşturan ifadelerden biri de “ecdas” kelimesidir.

 

“Ve nufiha fîs sûri fe izâ hum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn” (Yasin 51, ayrıca bknz, Kamer 7, Mearic 43,)

 

Ayetlerde geçen “ecdâsi” kelimesine dayanarak “Kabirlerinden” şeklinde anlaşılmaktadır. Ancak “Kabir” zaten arapça bir kelimedir ve mezar demektir. Ölünün gömüldüğü yerdir. Öyleyse ayette geçen kelimenin başka bir manası olmalı.

 

Ecdas (الأَجداث) Su seviyesi, Arazi, Gömüt, Toprak altındaki geçit ve odalar, Taştan kesilmiş veya inşa edilmiş dikit, kilisenin avlusu, Özellikle kilise tarafından yapılmış gömü, zemin,

 

Yine küçük bir mitolojik yolculuğa çıkalım:

Sfenks, bazen koçbaşlı ve kanatsız olsa da genellikle kadın başlı, aslan gövdeli ve kartal kanatlı, tapınak ve mezar koruyucu mitolojik bir yaratıktır.

 

Sfenksin Oeidipus’la olan efsanesi en yaygın ve en bilinendir. Bu efsaneye göre sfenks, Hera ya da intikam için Ares tarafından halkına kızgın olduğu Thebai’ye gönderilir. Halk, kentin girişinde bir dağda kayalık üzerinde bekleyip gelen geçenlere Musalardan öğrendiği bilmeceleri soran canavarın korkusuyla yaşamaya başlar.

 

Bu kanatlı karışık yaratık, benzeri grifon gibi hem dekoratif hem de görevlerini simgelemek amaçlı Mısır, Suriye, Mezopotamya, Anadolu, Pers, Girit, Miken ve Yunan sanatlarında sık sık yer almıştır. Yeni imparatorlukta (Mısır) 1.Thutmosis zamanında Gize sfenksinin adı ‘Hor-em-akhet’ yani ‘Horus Ufukta’ ve ‘Horus Mezarlıkta’dır. Latin metinlerinde ise sfenks yeraltı dünyasının kuzeyinde uzak bir yerde durur ve Nemes krallığının sihirli peruğunun koruyucusudur.

 

Mısır mitolojisinde önemli bir rolü olan sfenks yeraltı dünyasının kapılarının da gardiyanıdır. Pasif muhafızlıktan kralın düşmanlarını yok ediciye dönüşen bu doğaüstü yaratık bir yazıtta kendini şöyle ifade eder: “Mezar şapelini korurum. Mezara ait odanın muhafızıyım. Zorla içeri gireni uzaklaştırırım. Düşmanları ve silahlarını yere fırlatırım. Mezar şapelinden hainleri kovarım. Bir yere gizlenmiş düşmanları yok ederim. Gizlenecekleri yerleri kapatırım”. Kahire Müzesi’nde bulunan 4.Thutmosis’in savaş arabası kartal başlı, kanatlı, elinde hayat sembolü ve oraklı tanrı Horus’un düşmanlarını ayakları altında çiğneyen sfenkslerle süslüdür. Mısır’da böcek şeklinde muskalar, mücevherler, duvar resimleri ve steller üzerinde de tanrısal varlıkları, gücü ve bilgiyi simgeleyen sfenksler genellikle uzanmış durumda, erkek başlı, kanatsız ve sakallı olarak tasvir edilir.

 

Benzer mitolojiler Asurilerde Akadlarda ve sonrakilerde de vardır. Ayetlerin ifadeleri ile fazla benzerlik gösterdikleri çok açık.  Acaba ayetler ,mitolojilerin ortaya attıkları veya bir inanış olarak benimsedikleri “yeraltı dünyası ve sakinleri”nin bir projeksiyonunu mu anlatmaktadır?

 

Kısaca, bir boruya üflemenin söz konusu olmadığı, bir kalıplama, enjeksiyon işleminin yapılacağı ifade edilir. Bu husus yaratılış ayetlerindeki “nefhetmek” ile aynı manadadır.

 

Nefhetmek ile ilgili en iyi örnek Al-I İmran 49. Ayettir.

“..ennî ehluku lekum minet tîni ke heyetit tayri fe enfuhu fîhi fe yekûnu tayran bi iznillâh…”

 

Anlaşıldığı gibi topraktan  yapılan bir kuş taslağına nefhederek kuş olmasından söz edilir. Ama dikkat edilmelidir ki, burada uçmasından söz edilmiyor, bir taslaktan gerçeğine benzer bir hale getirmekten söz ediliyor  Bir şeyi şekillendirdikten sonra ona enjekte etmek, yüklemek anlamına gelir. Özetle suretleri programlamak. Taslağı programlamak.

 

Elbette bu yaklaşımların başka dayanakları da vardır. Pagan etkileri her tarafta göze çarpar. Yeraltı dünyası ve gizemli olgular sınırlı değildir. Muhtemelen Akkadcılar bunları zaten biliyordur.  Sur ve kıyamet kavramları ile birleştirilen başka ifadeler de vardır. Kur’an ın kullandığı “dağ” figürü de bunlardan biridir.

“Ve yes’elûneke anil cibâli fe kul yensifuhâ rabbî nesfâ” (Taha 105)

 

Cebele/ cabal : Dağ, kavmin efendisi, alim, cimri, yılan, araf, musibet, yankı

Cebele: yanardağ, buz dağı, kuvvet, tabiat, ayıp, yüz veya yüzün derisi, yaratılış, yerin sertliği, kalın,  kadın, ümmet, topluluk, hilkat, yaratılış

 

Nesefe: (نسف)Darbe, Havaya uçurmak, bir binayı veya şeyi kökünden yıkmak

 

Yensifu: ( يَنسِفُ) Baltalamak, zayıflatmak, Kalburlamak, otu kökünden koparmak, dağı parça parça edip savurmak,

Nesfa: (نَسْفًا) yıkım, tahrip, torpil, torpido

Cibal : (الجِبَالِ) Dağlar

 

Ayette Dağ marife kullanılıyor, yani özel isim. Halbuki dağ bir tane değildir, pek çok dağ vardır. Dolayısıyla özel isim olarak kullanılmaması gerekir, yani nekre olması gerekir idi. Oysa burada marife yani özel isim kullanılıyor. Demek ki belli başlı, bilinen dağlardan söz ediyor. Bütün dağlardan değil.Kimileri cümlenin yapısı gereği böyle olmalıdır diyor ama ben bu kanaatte değilim.

 

Cibal” kelimesi marife kullanıldığına gore, bu herhangi bir dağ veya dağlar değildir. Aynı nitelikte üç veya daha çok dağ kastedilmektedir. Demek ki burada kastedilen şey, doğal dağlar değildir. Özellikli bir ifade olmalıdır.

 

Bunun ne olduğunu anlayabilmek için yine mitolojik bir yolculuğa çıkalım. Dünyanın pek çok yerinde anıt mezarlar vardır. Her yerde. Mayalardan Çin’e varana kadar. İnsan yapımı dağlar, ölümsüzlüğün ve kudretin sembolü dağlar. Tanrı dağları, dünyanın her yerine serpiştirilmiş bulutların iiçinde yaşayan tanrıların evi olan dağlar.

 

“Tengri, tag birle yerig basurdı”. Yani “Tanrı, dağ ile yeri bastırıp daha sağlam yaptı”. “Yeri basan, tutan dağdır; Halkı basan, tutan Handır!“ (Türk mitolojisi)

 

Ey dağlar ve yeryüzünün sarsılmaz temelleri, RAB’bin suçlamasını dinleyin. Çünkü RAB halkından davacı, İsrail’den şikâyetçi. Tevrat: Mika 6:2

 

O zaman yeryüzü sarsılıp sallandı, Titreyip sarsıldı dağların temelleri, Çünkü RAB öfkelenmişti. Zebur: Mezmur 18: 7

 

Çünkü size karşı öfkem ateş gibi tutuşup. Ölüler diyarının derinliklerine dek yanacak.Yeryüzünü ve ürününü yutup yok edecek.Ve dağların temellerini tutuşturacak. Tevrat: Yasanın Tekrarı 32:22

 

Yeryüzünü temeller üzerine kurdun, Asla sarsılmasın diye. Zebur: Mezmur 104: 5

 

Dağların köklerine kadar battım,Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan; Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan. Tevrat, Yunus 2: 6

 

Eski Çin inanışa göre dagların iki işlevi vardı. Birincisi gögü düşmesin diye tutarlardı, ikincisi ise yeri saglamlaştırırlardı. Kuran’dan 900 sene önce kaleme alınan Çin yaratılış metnine göre ana tanrıça Nugua oluşan tayfun ve sel felaketin engellemek için dagları ve taşları yer kabugu üzerinde meydana gelen çatlakları bertraf etmek için kullanmıştı. Aslıda şunu söylüyorlardı : “En büyük benim, benden büyük yok”

 

Arap mitolojisinde de dağlar, Kudretin ve ölümsüzlüğün sembolüydü. Gücü simgelerdi. Arap şiirine de yansımış bir figure idi.

 

Beşer yeryüzü tarihi boyunca kendisine pek çok “dinsel” figürler edinmişti. Inandıkları tanrıların heykellerini yapmış ve onların yüksek dağların üstünde yaşadıklarına inanmışlardı. Antik çağlardan kalma bu figürler, gizemli En eski medeniyetlerdeen bilinen en son medeniyetlere veya inanışlara varana kadar her yerde vardır.

 

Antik Yunan inanç sisteminde, dağın zirvesinde bulutların arasında Yunan Tanrıları yaşar. Tanrılar, dağın adından dolayı Olimposlular yada Oniki Olimposlu olarak anılır. Dağ, Titanlar Savaşında Olimposluların kalesi durumundadır.

 

Nemrut Dağı, Antiocos’un gücünün sembolü.  Kum taşından yapılma kabartmalar I. Antiochos'un Herakles, Zeus, Kommagene ve Apollon ile selamlaşmasını sembolize eder. Tanrıların isimleri kabartmaların arkasına yazılmıştır.

 

Türk’lerde Büyük dağlar,… Zirveleri gökleri deler gibi yükselen ve başları bulutlar içinde kaybolan dağlar, sanki Tanrı ile konuşur ve ilgi kurar gibi görünmüşlerdi. Göğün direği dağ, yeri bastıran dağ ve Tanrıya giden en yakın yol da yine dağ idi. Bu sebeple, “Ortaasya’daki dağların çoğu, Tanrı ile ilgili adlar almışlardı”. Bu, yalnız Türklerde değil; Çin’de, Hint’de, İran‘da ve Sami dünyasında da böyle idi. İranlıların Elbûrz dağları, Hint mitolojisinin Himalayaları (Himavat), Çinlilerin Kuan-Iung ve Ki-lien sıra dağları ile Tûr-ı Sina, Kafkas dağları, dünya mitolojisinin ana motiflerini teşkil ederler.Büyük dağlar, Türk mitolojisinin de en önemli motifleridirler.

 

Aslında bu durum Kehf 47’de de göze çarpmaktadır “Ve yevme nuseyyirul cibâle ve terel arda bârizeten ve haşernâhum fe lem nugâdir minhum ehadâ”

 

Burada da Cibal kelimesi marife kullanılmaktadır. “(belli) Dağların yürütüldüğü gün”, ve “Yerde (yeryüzünde) görünüşü barizdir”

 

bârizeten” kelimesi “prominent, önemli, belirgin, tanınmış, önde gelen” anlamlarına gelir.

 

“ve Bunlardan bir tanesini ayrı bırakmadan sıkıştırdık (Zorladık, tıktık)”

 

Bilindiği gibi, “haşr” kelimesi “köşeye sıkıştırmak, tıkmak, zorlamak” anlamlarına gelir.

 

Ayrı bırakılmayan şey yürütülen dağlardır. Çünkü ayette “kişi” olarak anlaşılabilecek bir ifade yoktur.

 

Aynı durum Murselat 10’da da öne çıkmaktadır. “Ve izel cibâlu nusifet” burada da kelime el-cibal şeklinde kullanılmaktadır. “Dağlar torpillendiği (patlatıldığı) zaman” Nebe 20’de de aynı durum söz konusudur.

 

Ancak dağlar yürümez. Kimileri bu ifadeden yola çıkarak yerkabuğu hareketi olarak algılamaktadır ama bize gore bu doğru değildir. Yerkabuğu ile ilgili hareketler zaten kitapta işaret edilmektedir. Öyleyse dağların yürümesi, gerçekte bir dağın yürümesi değil, başka bir şeyin yürümesi olmalıdır. Veya yürütülmesi…

 

Önemli bir noktayı atlamamak gerekir: Lafzın bir yok oluş anlayışı yoktur ve yeniden diriltme söz konusu değildir. Buna göre mezar veya kabirlerin veya mezarlarından çıkacak olanlardan sözetmenin imkanı yoktur. Bu büyük bir çelişki olur. Süreç kesintisiz devam ediyorsa ve mevt oluş sonrasında bedene ihtiyaç yoksa mezarlarından kalkacak birileri de olmayacaktır. Öyleyse bu ayetlerin anlattığı şey, daha spesifik, daha özel bir durum olmalıdır. Bir çeşit gösteri gibi.

 

Öte yandan, Eski zamanlarda dünyanın bir öküzün boynuzları üzerinde durduğuna inanılırdı Dağlar da gökyüzünü tutmak için yere çakılan kazıklar idi. Ama şimdi böyle olmadığını biliyoruz. O halde dağlar birbirine nasıl kazık atar?

 

Modern zamanlarda antic çağların Tanrı figüründen uzaklaşılmış olsa bile, tanrılaşmanın farklı versiyonlarının olmadığını iddia etmek kolay değildir. Al-I İmran 49’da anlatılan, topraktan yapılmış bir figürün veya topraktan şekillendirilmiş bir şeyin kuş gibi olabileceği göz önüne alındığında, Sur’a nefhetmenin ne olduğunu anlamak zor olmayacaktır.

 

Genel olarak anlaşılıyor ki, Dağ, kudretin, gücün sembolu olarak kullanılmaktadır.

 

“Fe yezeruhâ kâan safsafâ” (Taha 106)

 

Yezeru : (يذر) Weatherbug, hava boceği, hava kabarcıkları, serpmek, serpinti

Kaan : (قَاعًا) Bottoming, dip, dibe

Sefen : (صَفًا) Description, tanım, açıklama, tanıtım

Es safsafü: (صفصَفًا) düz ve bitki olmayan arazi ,çöl,

Sefsafe (صَفْصَافً) : Söğüt, hallaç makinesi

safsafe: (صفصَفً) saf-saf
sef sef: (صف صف) Astarlı, çizgili, kaplı, sıralı

sef sefa: (صف صفا) Satır açıklaması, sıra tanımı

 

Anlaşıldığı gibi, bu dağlar bir çeşit torpilleme suretiyle dibinden havaya uçuruluyor. Üzerindeki toprak dağılıyor. Ama içndeki şeye zarar vermiyor. Yani bir şeyin kabuğunu havaya uçurmak gibi. Ayetin devamından da anlaşılacağı gibi tümüyle yok etmek veya havaya uçurmak da düşünülemez.

 

“Lâ terâ fîhâ ivecen ve lâ emtâ” (Taha 107)

 

Tera: (ترى) Görmek, bak, bakınız

Iveca: (عوجا) Crooked, çarpıklık, eğri büğrü, dolandırıcı

Emt : (أمت) Suçladı, suçlanacak, sorumlu tuttu, suçlanmaktadır

Mt (مت): Died, öldü, ölen, öldüğünde

Emut : (اموت): Höyük, el arabası, tümsek

emete/yemitü: oranlamak, tahmin etmek, kasteylemek, ayıplamak, ölçmek tahminlemek, birini itham etmek, yüksek yer,küçük tepe, inişlik,alçaklık,yokuşluk. yerde yumuşaklık sertlik. zayıflık. takatsizlik.şüphe .ayıp.eğrilik.

 

iveca kelimesi “çarpıklık, eğri büğrü” anlamına geliyor ise, “emete” kelimesinin manası başka bir şey olmalıdır. Kur’an iki kelimeyi aynı manada kullanmaz.

 

Buna gore, “la tera fiha ivecen” ifadesinin manası : “Onun içinde (onda) çarpıklık (sahtekarlık) göremezsin” olmalıdır. Ancak “ve la emta” ifadesi “vav” ile bağlandığına gore başka bir cümledir. Dolayısıyla kendi başına bir anlamı olmalı. Höyük antic yerleşim birimlerinin zamanla toprakla kaplanarak tepe biçimine gelmiş halidir. O halde ifadenin anlamı “onda yükseklik de yoktur” (tumulus gibi)  şeklinde anlaşılmalıdır. Yani böyle bir tepe sahte bir tepedir, gerçek bir tepe veya dağ değildir.

 

Nebe 7. Ayette daha da ilginç bir durum vardır. “Vel cibâle evtâdâ”  bu ifade “dağları da birer kazık” şeklinde anlaşılmaktadır ama burada kullanılan “evtada” kelimesi aslında “kazık, bahis” manasındadır. Yani bir oyunda karşı tarafa kazık atmak veya ticarette kazık atmak gibi. Bahse tutuşaan iki kişiden birinin karşı tarafa kazık atması….  Tur suresi (Tur 8,9,10) anlatım da dağların patlatılacağı ifadesini desteklemektedir. Bu kelimeyi yere çakılan kazık olarak anlasak bile, Taha 107 deki ifade ile karşılaştırıldığı zaman, yere çakılan dağların aslında gerçeek bir dağ olmadığı, höyük, yani yerleşim birimlerinin zamanla toprakla kaplanarak tepe haline gelmiş dağlar olduğunu da anlayabiliriz.

 

Mitolojide ve pagan inanışlarda Dağ kavramının iki ana unsuru vardı. Birincisi Dağlar yüksek olmaları sebebiyle Tanrı’ların isimleriyle anılırlardı, ikincisi ise, insane yapımı dağlarda Tanrılar yatardı. Pek çok figure ve heykel bu mezarların içindedir.

 

Anlaşılan o ki, günün birinde bu heykeller nefhedilecek ve onları kutsal-kudretli Kabul edenlerin önünde bir geçiit yapacaklardır. Elbette bu durum sadece antic figürler için geçerli değildir, modern zamanların anıt mezarları ve devleşmiş beşer figürünü herhalde bunun dışında tutamayız.

 

Netice itibariyle, vahiy gelidğinde orada bulunanlar “Dağ” ifadesinden bir şey anlıyorlardı. Kitap rabbin kelamı ise, Tanrılar ne oluyor diye sormuşlardı. Çünkü onlar için Tanrılar dağların dorularındaydı, bulutların arasında. Kitabı gönderen onlardan biri olabilir miydi?

 

Kıyamet tanımı olarak Kabul edilen bu ifadelerin aslında dünya tarihi boyunca  var olan bir figure karşı kullanılmış ifadeler olduğunu anlamak zor değil. Bu ifadelere dayanarak kıyamet tanımı yapmak lafzın kendisi ile derin bir çelişki anlamına gelir. Klasik açıklamaların ortaya koyudğu tanımlamalar bütünüyle Tevrat, Zebur ve pagan mitolojilerinden devşirilen inanışlara veya figürlere dayanmaktadır. Oysa anlatılan şey çok başkadır. Basit ama çarpıcı….

 

Vesselam

 

 


YorumcuYorum
osmankartal
19.06.2019
00:43

Bir konuya ait ayetlerde geçen kelimelerin farklı anlamlarını uzun uzun yazıp sonuça bağlamamanız büyük eksiklik.

Uzun uzun anlatınca konu sona doğru anlam bütünlüğünü kaybediyor.Yani size göre o ayetlerden çıkan sonucu; ayet numarasına göre yazmış olsanız, klasik ayet anlamaları arasındaki açık farkı kolaylıkla görebilseydik.

Yani ne diyorsunuz.

Uzatmadan, ayetleri, ayet ayet olarak yazın bizde net görüp anlayabilelim.





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
AN IMPORTANT EXPLANATION
28.05.2024 324 Okunma
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 3051 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4400 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2786 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 3122 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2593 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 4302 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3872 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5954 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 4301 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3770 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3814 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6994 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 4284 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5491 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 3214 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3864 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 12372 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4674 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4467 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 4157 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6811 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6633 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4685 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6433 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4781 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4425 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4636 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 4219 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 5053 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3585 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 4153 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7871 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5539 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6630 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 5133 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5537 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6529 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 7091 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4855 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 12296 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7570 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27270 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7823 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9641 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6353 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7731 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5590 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 15369 Okunma
43 Yorum 28.05.2024 14:10
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6768 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 12328 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6503 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 7069 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 7021 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 12197 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 7164 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7674 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5681 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 8174 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34675 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 14392 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 11503 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 13601 Okunma
35 Yorum 28.05.2024 14:26
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 5025 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 7071 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5656 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5749 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4417 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5668 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 7206 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 17028 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 6080 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8674 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12955 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 9344 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9745 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6974 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 14100 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11549 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5646 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6509 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9511 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4483 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 5346 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5652 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 14545 Okunma
24 Yorum 28.05.2024 14:39
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5473 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5673 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 12411 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6564 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 7275 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 4158 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12826 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 7059 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10607 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12490 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4748 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4866 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4420 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53325 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50


© 2024 - Akevler