Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012
6565 Okunma, 5 Yorum

 

 

 

“Ve huvellezî meddel arda ve ceale fîhâ revâsiye ve enhârâ, ve min kullis semerâti ceale fîhâ zevceynisneyni yugşil leylen nehâr, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn” (Ra’d 3)

 

“İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşi yudebbirul emr, mâ min şefîin illâ min ba'di iznih, zâlikumullâhu rabbukum fa'budûh, e fe lâ tezekkerûn” (Yunus 3)

 

Bundan seneler evvel, Himalayalarda bir köye yolum düşmüştü. Küçük sessiz bir köydü, yeşillikler içerisinde küçük evlerden oluşuyordu ama muhteşem bir tapınağa sahipti. Ulaşım imkanları zayıftı ve bu sebeple orada bir süre kalmak zorunda kaldım.

 

Güler yüzlü, yardımsever insanların arasında olmak gerçekten keyif vericiydi.

 

Bizi enforme edenlerin büyük bir ustalıkla bize aktardıkları “seçilmişlik” hissi ile o insanları anlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra tapınaktan bir rahiple tanıştım ve zamanımın büyük bir kısmını onunla geçirmeye başladım. Inandıklarımı (daha  doğrusu inandığımı sandığım şeyleri) ona anlatmaya çalışıyordum. O da sürekli başını sallıyor ve gülümsüyordu.

 

Bir gün yine böyle bir sohbet esnasında kalktı ve bana “hadi gel yürüyelim” dedi. Kalkıp yürümeye başladık, ormana girdik ve biraz ilerdeki akarsuyun kenarına geldik.  Yerden bir taş aldı ve gülümseyerek suya fırlattı. Ben boş boş onu izliyordum sadece, suya bakıyor ona bakıyordum. Suyun ortasında duran, suyun akışı sebebiyle artık parlak bir hale gelmiş olan büyük bir kayayı gösterdi.

 

“Bak o taşı görüyor musun? İyi ki su insanlar gibi değil, biz insanlar o taşı oradan kaldırmak için olmadık yollar buluruz. Onun bize engel olduğunu düşünürüz, yok ederiz. Zannederiz ki böyle yaptığımız zaman daha iyi olacak”

 

Bana göre de o taş orada olmamalıydı, orada suyun ortasında o kaya olmasaydı su daha sakin akacaktı. O devam etti:

 

“Onların birbirinden şikayetleri yok, taş orda olmasa su yolunu bulamaz, su olmazsa taş mutlu olmaz.”

 

Sonra parmağıyla göğsümü işaret ederek “korkma” dedi.”onlar kuralları biliyorlar”  

 

Şimdi hatırladıkça ben de gülümsüyorum. O zaman anlamamıştım ama şimdi biliyorum. Biliyorum ki, biz ne yaparsak yapalım sistemi değiştirebilecek gücümüz yok. Çünkü biliyorum ki, bize kitabı veren Allah onlara da vermiş. Bize bilgiyi öğreten Allah onlara da öğretmiş.

 

Biz sadece, sisteme müdahale etmeye çalışmışız. Onu kabul etmek yerine, kendi kurallarımızla onun önüne set çekmeye çalışmışız. Derenin  ortasından o taşı kaldırmakla, suyun önüne set çekmek arasında bir fark yok.  Güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak gibi bir şeydir bu. Çünkü bilgi kimsenin elinde değil, var edenin takdir ettiği bir şeydir ve biz ne yaparsak yapalım o bilgi çoğalacak ve yoluna devam edecek.

 

Platon’un mağara alegorisini bilirsiniz. “Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri, duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır.”

 

Benim hatalarım sizinkilerden fazladır.  Ama şimdi biliyorum ki, Hata yapma korkusuyla hayatı askıya almak sonucu değiştirmiyor.  Biz bilgeliğin/erdemin peşine düşmedik. Biz kuralların peşinde olduk hep. Sisteme müdahale etmeye çalıştık, hata yapmaktan korktuk. Bizim böyle yapmamız Varlığa katkıda bulunmadı, hiçbir şeyi değiştirmeye yetmedi. Sistem var edenin arzuladığı gibi çalışmaya devam etti ama biz ona yetişemedik, onu anlamadık.

 

“E fe lem yerev ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard, in neşe’nahsif bihimul arda ev nuskıt aleyhim kisefen mines semâ, inne fî zâlike le âyeten li kulli abdin munîb” (Sebe 9 )

 

Kur’an bize “oku” dedi, biz oturduk sabah akşam anlamadığımız şeyleri okumaya başladık. Neyi okumalıyız diye düşünmedik? Okuduklarımızdan ne anlamalıyız? Toprağa dokunan, ağaçlara selam veren ve suya gülümseyen adamın bilmediğini iddia edebilir miyiz? Ona neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyebilir miyiz? Onun elinde Kur’an yoktu, ama benden farklı bir şeye sahipti: “Okumayı biliyordu.” Muhteşem bir kitabı okuyordu, var edenin ayaklarımızın altına serdiği başımızın üstüne kubbe yaptığı kitabı okuyordu. O kitaptaki her kelimeyi olduğu gibi kabul ederek. Çünkü o biliyordu ki, o kelimeleri değiştirmenin imkanı yok.

 

Atalarımız Var edenin kuralları ile yetinmediler.

“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn” (Yunus 62)

Bizim beğenmediğimiz şey nedir? Hepimiz, bütün insanlar Allah’ın velileri değil miyiz? O rahibin olmadığını kim söyleyebilir? Gerçek şu ki, hiç kimse söyleyemez.

 

Bizim usullerimiz, yöntemlerimiz, korkularımız, kurallarımız ne olursa olsun, biz ne kadar sisteme müdahale etmeye çalışırsak çalışalım, ellerimizle ne kadar kitaplar yazarsak yazalım, hiç biri var edenin sistemini etkilemeye yetmiyor. Biz suyun önüne setler çekiyoruz ama yine de suyun akışını durduramıyoruz.

 

Yıllardır dünyayı dolaşıyorum. Yüzlerce farklı toplulukla karşılaştım. Dilleri, renkleri, alışkanlıkları farklı olan insanlar. Her biri farklı bir dünyayı anlatıyor. Ama hiçbir yerde, Kur’an ın bana anlattıklarından farklı bir şey görmedim. Bu insanların hemen hepsi bizim kurallarımıza uygun değillerdi, ama hepsi Kur’an a uygundu. Pasifik ilginçtir inanılmaz güzelliklere sahiptir, muhteşem bir doğası vardır, göz alabildiğine uzanan kumsalar, yemyeşil ormanlar….  Ama bu sizi yanıltmasın, çünkü pasifik onu sevdiğiniz ölçüde size kucak açar.  Ağaçların rüzgara boyun eğmeleri, toprakla olan bağlarını koparmamak içindir.

 

Bugün artık biliyorum ki, aslından koparılmış, mecrasından uzaklaştırılmış hiçbir şeyin yaşama şansı yoktur. Bu yüzden atalarımızın kuralları da yaşamıyor, kimse itibar etmiyor. Çünkü doğal değil, çünkü yanlış olan/eksik olan bir şeyler var….  Allah bizimleydi ama biz yine de başaramadık. Bin yıldan fazla zamandır yanıldık. Kurallarımız yanıldı.

 

“Ve iles semâi keyfe rufiat./ Ve ilel cibâli keyfe nusıbet. / Ve ilel ardı keyfe sutıhat.”  (Gasiye 18-20)

 

Biz üzerine basıp atladığımız taşları “cansız varlıklar” zannettik. Onlar ancak evlerimizin duvarları veya kaldırım için yararlı olabilirlerdi. Toprağı sadece ekip biçebileceğimiz bir şey, suyu içebileceğimiz, denizleri balık avlayabileceğimiz veya üzerinde gemiler yüzdürebileceğimiz bir şey sandık. Ağaçları ve bitkileri kışın öldürdük, baharda dirilttik. Onlar sadece bizim için tahta, odun veya meyve veren bitkilerden başka bir şey olmadı.  Ama biliyor musunuz, burada ağaçlar hiç ölmüyorlar, kışın yapraklarını döküp, yazın yeniden yeşermiyorlar. Hep yeşiller, hep yaşıyorlar.

 

Kur’an ı kağıtların üzerine yazılmış kelimelerden başka bir şey olmadığını var edenin bu kitabı bize armağan ettiğini düşündük.. Bu bir mucize idi, müthiş bir belagat ile kaleme alınmış, inanılmaz bir eserdi. Oysa gerçekte Kitabın, ayetlerin, yerlerde ve göklerde ve onların içindekilerde olduğunu anlamadık. Her gün yanından yürüyüp geçtiğimiz ağaçların bize selam verdiğini, üzerine bastığımız taşın haykırdığını, toprağın barındırdığı müthiş bilgiyi, dağların yürüyüşünü, suyun dirilişini anlamadık, bunların bize anlatabileceği bir şeyler olabileceğini asla düşünmedik.  Kitaplarımıza sarıldık, kendi ellerimizle yazdığımız kitaplarda aradık gerçeği. Sayfaların arasında boğulup gittik.

 

“Kul huvel kâdiru alâ en yeb’ase aleykum azâben min fevkıkum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiyean ve yuzîka ba’dakum be’se ba’d, unzur keyfe nusarrıful âyâti leallehum yefkahûn” (En’am 65)

 

“Kul helumme şuhedâekumullezîne yeşhedûne ennallâhe harreme hâzâ, fe in şehidû fe lâ teşhed meahum, ve lâ tettebi’ ehvâellezîne kezzebû bi âyâtinâ vellezîne lâ yu’minûne bil âhireti ve hum bi rabbihim ya’dilûn” (En’am 150)

 

Biz, Var edenin kurallarını değiştirmek, ona ilaveler yapmak, şu da böyledir, bu da böyledir demekle uğraşırken asıl olan şeyi kaçırdık. Üzerinde düşünmemiz, anlamamız ve ilerlememiz için bize bırakılmış olan Hayat kadar geniş bir alanı kaçırdık. Oysa sisteme müdahale etmeye çalışmak ve zaman kaybetmek yerine, dünyaya/kainata bakıp bilginin peşinde koşmalıydık. Bir taşın nasıl düşünebildiğini keşfetmeliydik. Mucizeler beklemek yerine, mucize yaratmalıydık. Zülkarneyni anlamalıydık, Musa’nın “asa”sını, İsa’nın “şifa”sını anlamalıydık. Süleyman’a Belkıs’ın tahtını getiren “bilge” adamı anlamalıydık.

 

Bugün bunları biliyoruz, Bırakınız insanlar özgürce yaşasınlar. Bırakınız insanlar akletsinler, hata yaparak deneyimleyerek öğrensinler. Kur’an ı bilmiyor olabilirler, ama varlığın, var edenin kitabını okuyabilirler/okuyorlar. Ne farkı var?

 

Bizim işimiz, insanların günahlarının veya sevaplarının hesabını tutmak değildir. İnsanlar, hata yaparak öğrenirler, hata etmekten korkmasınlar ki pişman olmayı becersinler, böylece anlasınlar ve olgunlaşsınlar, öğrensinler ve ilerlesinler ve varlığı kavrasınlar …. Bırakınız bilgiyi keşfetsinler ki bir korku imparatorluğunda yaşamaya mahkum olmasınlar. Allah’ın insanlara bahşettiği Saf Akla güvenmeyi öğrensinler. Allah’ın var ettiklerini keşfetmekten başka ne yapabilirler ?

 

Hiç birimiz, bir değerimizden daha üstün değiliz. Hiç birimiz bilginin sahibi değiliz, bildiğimizi zannettiğimiz şeyler bile bize ait değil. Hiç birimiz aklın sahibi ve hükümdarı değil. Aklına güvenmeyen bir insan, varoluşu reddeden insandır. Akla güvenmeyen, Allah’a da güvenemez.

 

Bizim gibi inanmayanlar, bizim gibi olmayanlar da bizimle aynı dünyada yaşıyorlar. Siz ellerinizle binlerce ciltlik kitaplar yazabilirsiniz. kurallarınız olabilir. Ancak , bize akıl veren Allah’ın başkalarına da aynı aklı verdiğini, bize bilgiyi öğreten Allahın başka insanlara da öğrettiğini unutmamak gerekir.  Hepsi Aynı Adem’in çocukları, hepsi Aynı bilginin sahibi.

 

“Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb, mâ halakallâhu zâlike illâ bil hakk, yufassılul âyâti li kavmin ya'lemûn” (Yunus 5)

 

“Ve cealnel leyle ven nehâre âyeteyni fe mehavnâ âyetel leyli ve cealnâ âyeten nehâri mubsıraten li tebtegû fadlen min rabbikum ve li ta’lemû adedes sinîne vel hisâb, ve kulle şey’in fassalnâhu tafsîlâ” (İsra 12)

 

Bizim işimiz, insanlara ne yapıp ne yapmayacaklarını söylemek, onlara kendi kurallarımızı/korkularımızı dayatmak olmamalıdır. Bizim işimiz, insanların beyinlerinde şimşek çaktıracak olan kıvılcımı yaratmak olmalıdır. Onları düşünmeye sevk etmek  olmalıdır. Çünkü düşünce bir kere harekete geçtiği zaman bir daha onu durdurmak asla mümkün olmaz.

 

Biz eğer var edenin ayetlerinden bir şeyler anlayabiliyorsak, bu anladığımız şeyleri insanlığın önünü açmak için kullanmalıyız. Hata yapma korkusuyla hayatı askıya almadan, çekinmeden cesaretle bunu yapmalıyız.  Kur’an bize ait değil, o bütün insanlığa aittir. Hiç kimse kimseye bir şey öğretemez ve yaptıramaz. Öğreten ve yaptıran sadece Allah’tır.

 

Kimileri bu söylediklerime “mistik nostalji” deyip geçecektir. Kimileri de durup düşünecektir. Ama ben biliyorum ki, insan için olan Allah içindir. Çünkü insan özgürleştikçe Allah’a yaklaşır. Kızılderililere toprakları karşılığında para teklif edildiğinde şöyle demişlerdi “bize ait olmayan bir şeyi nasıl verebiliriz?”

 

 

vesselam

 

(Sayın Demirci bana: “Kuranın mutlak doğru olduğunu kabul ediyorsunuz, onun yanında ilim de dahil başka kaynak delil olarak kabul etmiyor ama yararlanabiliyorsunuz...Herşeyi kuranla sağlamaya kavuşturuyorsunuz.

Peki kuranı kabul ederken neye dayanarak hak olduğunu tespit ettiniz ?” diye sormuştu. İnşallah yeterli cevap olmuştur)

 

 

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
16.03.2012
16:31

“Onu hayattaki veriler ile uzlaştırmalıyız.” Biz böyle demeyiz, “Dünyadaki verilerle anlamalıyız” demek daha doğru olur. Yani yaşadığımız dünya, bilim, teknoloji, tabiat, kainat her şey…. Uzlaştırmak için ortada bir çelişki olması gerekir. Kur’an ile dünya arasında bir çelişki yok ki uzlaştıralım. “Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li yekûne minel mûkınîn” (En’am 75) Ayetindeki gibi… Sorun yok )) Belki mağara alegorisinden kurtulmak yararlı olabilir o kadar.

“Cihat/Mücadele” İkisi aynı şey değil mi? Kastınız savaşmak mı? Nasıl mücadele etmek gerek sizce? Tasavvuf? Biz “tefekkür” veya “deneyimleme” demeyi tercih ederiz Saygılar

Sam Adian
16.03.2012
16:44

Kapitalizm faiz ve insanlığın hem maddi hem manevi sömürüsü. Ah şu kapitalizm ….. Cihad’ın “adam öldürmek” olmadığı anlaşıldığı zaman askeri tecavüzleri de anlayabiliriz. Bunun karşıığı “ktl” dir. Çelişki kuranla kainat arasında değil, insanın faaliyetleri ile kuran arasında Aslında bu ifadeniz çok doğrudur. Çelişki insanın yaptıkları ile kur’an arasındadır. Çünkü insan Kur’an ı kendine uydurmaya çalışıyor. Geçmişte yaptığı gibi.

Sam Adian
16.03.2012
16:53

Bakın gördünüz mü, "cihad" konusunda uzlaşıyoruz. :))

Bir saldırı olmayacakmış gibi hareket etmek gerekir.

Ancak bir saldırı olursa da o zaman "müdafaa" meşru olur.

Sam Adian
16.03.2012
17:58

Birinci paragraftaki tanımınıza büyük ölçüde iştirak edebiliriz. Genel olarak itiraz etmemiz gereken bir şey yok. Ancak, her şeyin entelektüel düzeyde olması gerekir. Aksi halde bir taraf diğer tarafı suçlar ve sonuç da alınamaz. Katılımcılık herkesin eşit dinlenmesi ve ortak sonuçlara ulaşılmasıdır. Sizin deyiminizle ictihat düzeni.

Aslında biz geçmişi yargılamıyoruz. Bazı yazılarımızda da belirttik. “Geçmişteki insanlar, kendilerine göre anladılar. O kadar anladılar. Anlamadıklarını da yorumladılar. Veya çeşitli sosyolojik, kültürel etkilerle karar verdiler” bunların hepsi olabilir. Ne var ki, geçmişin anlayışıyla bugünü yaşamak mümkün değil. Kaldı ki, Geçmişin “HATA” yaptığı da aşikardır. Elbette her noktada her konuda değil. Ancak pek çok konuda açıkça anlaşılabilen hatalar da vardır. Ama yine de biz bunların tümüne geçmişin algısı diyoruz. Bizim yapmak istediğimiz şey, geçmişin yorumlarıyla sonuca ulaşmak değil, bugünün anlayışıyla kur’an ı anlamak ve uygulanabilir hale getirmektir.

Bizim kanaatimiz, geçmişin alısıyla sonuca ulaşmaya çalışmak, veya geçmişteki kurallarla kitabı anlamaya çalışmak hiçbir şey yapmamaktır çünkü neticede yapılabileek ulaşılabilecek yer yine geçmişin gösterdiği yer olacaktır. Size şöyle anlayacaksın diyen bir noktadan ne kadar veri alabilirsiniz? Bunu düşünmek gerekmiyor mu?

Saygılar

Sam Adian
16.03.2012
18:21

Olabilir, biz de hata yapıyor olabiliriz. Tartışmanın bu yararı da vardır. Yeniden gözden geçirir ve hata olarak algıladıklarız varsa düzeltiriz. Ancak şunu da unutmamalısınız, biz geçmişten gelen alışkanlığın doğru olmadığını söylerken bizim hatalarımızın çoğunluğu kurallara uymamaktan ileri gelir. Çünkü biz geçmişin kurallarıyla anlamak istemiyoruz. Bu karmaşadan kurtulup, herkesin anlayacağı bir şekilde anlamak istiyoruz.

Ancak bütün bunları yaparken doğru veya yanlış, öbjektif bir pencereden de bakmak gerek, ideolojik baskılardan kurtulmuş, tamamen saf bir akılla bunu yapmak gerek. Aksi halde geçmişin verilerinden bir farkı da kalmaz.

Mesele budur





Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
AN IMPORTANT EXPLANATION
28.05.2024 324 Okunma
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 3052 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4400 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2786 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 3122 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2593 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 4302 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3872 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5955 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 4301 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3770 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3815 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6994 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 4284 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5491 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 3214 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3864 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 12372 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4674 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4467 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 4157 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6812 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6633 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4685 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6433 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4781 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4426 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4636 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 4219 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 5053 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3585 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 4153 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7873 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5539 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6630 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 5133 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5537 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6529 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 7091 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4856 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 12296 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7570 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27271 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7823 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9641 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6354 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7731 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5591 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 15369 Okunma
43 Yorum 28.05.2024 14:10
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6768 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 12328 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6503 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 7070 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 7021 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 12197 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 7164 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7675 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5681 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 8174 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34676 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 14393 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 11503 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 13601 Okunma
35 Yorum 28.05.2024 14:26
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 5025 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 7071 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5657 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5749 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4418 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5668 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 7207 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 17028 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 6081 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8674 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12955 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 9345 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9745 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6974 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 14100 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11551 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5646 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6509 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9511 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4483 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 5347 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5652 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 14545 Okunma
24 Yorum 28.05.2024 14:39
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5473 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5674 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 12412 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6565 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 7275 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 4158 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12826 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 7059 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10607 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12490 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4749 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4867 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4420 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53326 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50


© 2024 - Akevler