İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-29
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Kur’an ehli ve hizmetkarı anne babamızın ardından Kur’an ehli ve hizmetkarı (Diyanet İşleri Başkanlığı Kız Kur’an Kursu Hocası) Rabia Hocahanım da rahmeti rahmana kavuştu…
Rabia Erol Hocahanım kardeşimin vefatı vesilesiyle bu yazıları yazıyor, böylece hem dünya hem de ahiret hayatımız ile ilgili gerçekleri anlamaya çalışıyoruz…
Bakara Suresi’ndeki 240’ıncı ayet üzerinde önemine binaen durmaya devam…
“Fe EiN HaRaCNa / Huruç ederlerse”
Teklif yapan kimse bekler. Eğer rücu ettiğini beyandan önce ben kabul ettim diye birisi çıkarsa ondan asla rücu edemez. Teklif yapan kimse için zorunluluk var, kabul eden kimse ise muhayyerdir. Bunun gibi şartlı bey’ de caizdir. Ben bunu satın aldım ama üç gün içinde vazgeçebilirim diyebilir. Bu geçerlidir. Satın alan tarafından bağlayıcılığı yoktur, satan tarafında bağlayıcılık vardır. Buna göre akitleri şöyle sıralayabiliriz. a) Peşin alınıp verilen satış. Akitle beraber mal verilmiş, para alınmıştır. b) Mal verilmiştir. Para sonra alınacaktır. Sorun yoktur. Çünkü paranın dımanı daima zilyede aittir. c) Para verilmiş, mal sonradan alınacaktır. Mal mevcuttur. Artık bu mal satın alanındır. Burada mal satıcıda hangi şartlarda bulunabilir? Emanet olmuş olabilir. Kişi koruduğu için ücret istihkak edebilir. Kirada bırakılmış olur, kişi yararlandığı kadar kira verme durumunda olur. Bir de ariyet olur ne kira istihkak eder ne de ücret. Hangisini kararlaştırırlarsa o olur. Kararlaştırılmamış ise ariyet muamelesi görür. d) Alıcı tarafından hıyar/seçme hakkına sahip olur, yani belirlenen müddet içinde satın almak veya almamakta muhayyer olur. Satıcı tarafından muhayyerlik olur. Satıp satmamakta serbest olur. Her ikisinin muhayyer olduğu akit bâtıldır. Akit yapılmamış olur.
Şimdi, burada da kadın iddeti içinde beklemek zorundadır. Başkası ile evlenemez, akit yapamaz. Ama iddet dolduktan sonra bir yıl daha evde oturma ve nafaka alma hakkı vardır. İşte bu müddet içinde kadın evden çıkıp çıkmamada muhayyerdir.
Burada şu sorulacaktır: Bu bir yıllık müddet ölümle mi başlar yoksa iddetin bitmesi ile mi başlar? “Ölür ve ezvac bırakırsa” deniyor ve “Ve” harfi ile atfediyor. Ölümü iade etmesi, ölümle beraber başlar demektir. Beraatı zimmet asıldır. Dolayısıyla yükümlülük en kısa olmalıdır. Bununla beraber vasiyet hakkı da asıl olduğu için koca isterse bu müddeti iddetten sonra başlatabilir. Benzer soru hiyari şart için de söz konusu olabilir. Önce akit yapıp sonra hiyarda mutabık kalırlarsa, müddet mutabakattan sonra mı, akitten sonra mı başlar, sorulabilir. Akitten itibaren başlar diyerek basitleştirmiş oluruz.
“Fe LAv CuNaHa GaLaYKuM / size cunah yoktur”
Burada sadece izin mi vardır, yoksa yetkisizlik mi vardır?
Eğer “cunah”ı sadece mübahlık şeklinde anlarsak, müdahale etmeniz size emrolunmuyor, ama siz edebilirsiniz çıkar. Ama “lâ cunaha” demek, size vaciptir manasında alırsak, onlara müdahale etmemize bir yetkimiz yoktur demektir. Biz de zaten böyle anlıyoruz. Yani kendileri isterlerse çıkarlar, sizin ona müdahaleniz gerekmiyor. Demek ki “lâ cunaha” demek, göreviniz değildir, yetkiniz de yoktur demektir.
“FIy MAv FaGaLNa FIy EaNFuSiHinNa / nefisleri için ne fi’lederlerse sizin için cunah yoktur.”
Siz onları çıkmaya ve evlenmeye zorlamayın, hatta teşvik de etmeyin. Onlar kendileri kendi başlarına ne yaparlarsa size kusur isnat edilemez, karışmanızda da yetkiniz yoktur.
Bu ayet bize gösteriyor ki, dul veya boşanmış kadın evlenme hususunda anne babasına veya başka kimselere sormak, onlardan izin almak durumunda değildir. Velisini değiştirme yetkisine sahip olduğu için velinin fazla yetkisi yoktur. Şu sorulabilir: Kız evlenmek istediği zaman kendisine veli seçer ve istediği erkekle evlenebilir. Kocasından başka ona izin verecek veli bulamıyorsa kocasının velayeti ile evlenebilir mi? Önce dul veya boşanmış evlenebilir. Kız da kıyasla gidersek evlenebilir ama mefhumu muhalefetle gidersek evlenemez.
(Devamı var)