İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-23
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Kur’an ehli ve hizmetkarı anne babamızın ardından Kur’an ehli ve hizmetkarı (Diyanet İşleri Başkanlığı Kız Kur’an Kursu Hocası) Rabia Hocahanım da rahmeti rahmana kavuştu…
Rabia Erol Hocahanım kardeşimin vefatı vesilesiyle bu yazıları yazıyor, böylece hem dünya hem de ahiret hayatımız ile ilgili gerçekleri anlamaya çalışıyoruz…
Maun Suresi üzerinde durmaya başlamıştık; kaldığımız yerden devam edelim…
Surenin okunuşunu tekrar hatırlayalım: “Bismillahirrahmânirrahîm / Era'eytellezî yükezzibü biddîn / Fezâlikellezî, yedu'ulyetîm / Velâ yehüddü alâ ta'âmilmiskîn / Feveylün lilmüsallîn / Ellezîne hüman salâtihim sâhûn / Ellezîne hüm yürâûne / Ve yemne'ûnelmâ'ûn.”
Yazılanları daha iyi anlamak ve bu sayede akletmek, fikretmek, fıkhetmek ve zikretmek için surenin klasik anlamı ile devam edelim: “Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle / Gördün mü o dine yalan diyeni? / İşte yetimi itip kakan odur! / Yoksulu doyurmaya teşvik etmez. / Fakat veyl o namaz kılanlara ki, / Namazlarında yanılmaktadırlar. / Onlar ki, gösteriş yaparlar. / Ve yardımlığı sakınır (zekâtı vermezler).”
Fe veylün: “Fe” açıklama fe’sidir. Birinci “fe”yi de açıklama fe’si olarak kabul edebiliriz. Dini yalanlayan herkese aş ve iş sağlayan sisteme karşı çıkan kimse demektir. Bu kimselerin yalnız kafirlerden çıkmayacağı; ben Müslümanım diyenlerin arasından da böyle kimselerin çıkacağını ifade etmek için bundan sonraki ayetler irad edilmiştir.
Veyl: “Beyn” kelimesinden dönüşen bir kelimedir. “Beyn” yarık ve uçurum anlamlarına gelir. Veyl de uçurum manasına gelir. Türkçeye “vay” olarak geçmiştir.
Musalli: Burada “musallin” denmektedir.
Her çeşit bedeni ibadetleri yapan anlamına gelir. Mecaza gidildiğinde gerçek manası terk edilir. Hem hakiki hem mecaz mana bir arada bulunmaz. Kıyasta ise önce hakiki manası verilir, sonra diğer manalar ona eklenir. Burada da namaz, yine bildiğimiz namazdır. Ancak nekre olması sebebiyle diğer bedeni ibadetler de kıyas yolu ile buna eklenir.
An: “An” fiilin başlangıcını gösterir. Filin isme etkisi vardır. Burada gerektiği gibi yaşamayan kimselerin namazlarını da ifsat ettiklerini göstermek için “an” kullanılmıştır.
Sehv: Hatadan uzaklaşmak demektir. Sehv denilen amelin hatadan farkı, ihmal ve umursamazlık sebebiyle hata yapmaktır.
Ellezine hum yuraun: İnsanların çoğu günün modası ne ise onu yapmaya çalışırlar.
Eğer toplulukta din yani dindarlık prim yapıyorsa ona göre dindar olurlar...
Sakal bırakırlar, sarık sararlar, umreye giderler, sık sık Allah’tan bahsederler…
Her şey gibi namaz kılmaları da Allah için değil gösteri ve aldatmaca içindir…
İşte burada bu tür namaz kılanların ‘herkese aş ve iş’ bulmada yardımcı olma gayretleri yoktur; bu konuda önceki yazının en sonundaki şu ifadeye ve öncesinde yazılan detaylara bakınız: “Bu iki ayetin manasını ‘herkese aş ve iş’ olarak açıklayabiliriz.”
Men’, Menua’: Çıkılması zor, ulaşılması zor yer demektir.
Men’ etmek, alıkoymak demektir. Kendisi yapmaz, başkasının yapmasını da istemez. Çünkü başkası yaparsa kendisinin mertebesi düşer.
Maun: “Ayn” göz demektir. “Avn“ gözetmek, yardım etmek demektir. “Maun” yardım aracı demektir. Komşulukta birbirlerinden alıp verdiklerine maun denir.
Sistemde değeri çok az olan küçük parçaların varlığı ihmal edilirse bütün sistem durma noktasına gelir. Bu durumda da baştan önemsenmeyen küçük parçalar çok değerli olur.
Fırsat kollayıcılar da bu durumda vurgunlar vururlar.
Bunun için spekülatörler krizlerin doğmasını engelleyen yardımlaşmaları veya düzenin herkese aş ve iş bulmasını istemezler.
Böylece bu sure (Maun Suresi) düzenin bozucularını, “dini tekzip eden” olarak tanımlamış ve dini/düzeni tasdik edenlerin görevlerini açık bir şekilde ifade etmiştir.
(Devamı var)