Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-11
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
-Gazze ile ilgili ne söz ne de yazı bitmez, bundan dolayı biz her gün yazmaya devam ediyoruz, her gün sürmekte olan soykırım sebebiyle; elimizden şimdilik gelen sadece bu…
-Gazze için yapabildiğimiz minik amellerimiz de var ama onlardan söz etmeye bile değmez ve ‘musibet’ öylesine büyük ki; her ne hikmetse bir türlü ‘nasihat’ olamıyor…
-Gazze soykırımı İslam ve insanlık âleminin son iki asırdan beri de yaşadığı nice soykırımların sadece ne ilki ne de sonuncusu; soykırımlar maalesef devam ediyor…
-Gazze soykırımı bir ‘Balkanlı’ (Kosovalı ve Bosnalı) olarak bana memleketlerimde birkaç yıl (1992-1999) devam eden ‘soykırımları’ da hatırlatıyor…
*Gazze ile ilgili olarak bunlardan dolayı da durmadan yazı-yorum…
Gazze ile ilgili bu girizgâh sonrası farklı bir şekilde devam edelim…
***
Gazze çağrısı: Konuşma ve sözler dönemİ bİttİ!
Bu Gazze çağrısı Millî Gazete’de yayımlanan bir habere dayanıyor, haberin başlığı ve detayları şöyle; “Mehmet Görmez'den Gazze çağrısı: Konuşma ve sözler dönemi bitti!”
Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, Kudüs ve Filistin Komisyonu ve Dünya Müslüman Âlimleri Birliği tarafından organize edilen "Birinci Türkiye Âlimler Konferansı"nda yaptığı konuşmada Gazze ile ilgili kritik çağrılarda bulundu...
Kudüs ve Filistin Komisyonu ve Dünya Müslüman Âlimleri Birliği tarafından organize edilen "Gazze'nin Minarelerinden Yükselen Çağrı" başlığı ile "Birinci Türkiye Âlimler Konferansı" dünyanın birçok ülkesinde ilmi heyet temsilcilerinin katılımı ile İstanbul'da yapıldı.
Konferansta bir konuşma yapan Diyanet İşleri eski Başkanı ve İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, Gazze konusunda Türkiye'ye düşen tarihi görevi hatırlattı. Görmez hoca, dil ile Gazze'den yana olan iktidarı artık "el ile" Gazze'den yana olma sorumluluğunu üstlenmeye çağırdı.
***
Prof. Dr. Mehmet Görmez Gazze konusunda şunları söyledi:
“Bugün söyleyeceklerimin bir açılış konuşması veya hoş bir hutbe olmadığını biliyorum. Ancak kalbimdekileri söyleyeceğim, çünkü dilim tutuldu, artık iltifat etmeye takatim kalmadı ve kardeşlerimizin kanı her dakika, her saniye akıyor.
Bu, İstanbul minarelerinden yükselen acı dolu bir çığlık ve savaşçılarından bir uyarı haykırışı.
Aslında utanıyorum… Bugün konuşmak istemiyordum çünkü utanıyorum... Susturulmuş bir dünyada nasıl konuşabilirim ki…
Yaşlıların gözlerimizin önünde sandalyelerinde yakıldığı, bombaların şiddetinden cesetlerin havada uçuştuğu ve katliamın 18 ay boyunca hesapsız ve denetimsiz devam ettiği bir dünyada herkes olan biteni görmesine rağmen bu haykırışa hiç kimse cevap vermiyor.
Aksine her gün hendeklerde müminlere yapılanlara şahitlik ediyorlar…
Kahroldu o hendek sahipleri, o tutuşturulmuş ateşin sahipleri… O ateşin başında oturmuş, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlardan, sadece Aziz ve Hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.
Gazze, birleşik bir İslam dünyasının gerçekte var olmadığını, aksine sadece dar ve acil çıkarlarına bakan zayıf bir dağınıklık olduğunu ortaya koydu...”
(Devamı var)
Evet, Gazze konusunda söylenecek ve yazılacakların devamı var…
‘Konuşma ve sözler dönemi bitti!’ demekle de sorun bitmedi, devam ediyor…
Gazze soykırımı maalesef insanlık tarihinde bile az rastlanın benzersiz vahşeti ile devam ediyorken; Arap dünyası, İslâm ve tüm insanlık âlemi sadece seyrediyor…