Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-5
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Buraya kadar yazar Abdurrahman Dilipak’ın 8 Nisan 2025 tarihli “Savaş mı, hicret mi?” başlıklı yazısını değerlendirdik. Yazar 9 Nisan 2025 tarihinde “İlk kurtarılması gereken: Mekke, Medine, Kudüs ya da...!” başlıklı yazısını da yazdı, onu da değerlendirelim.
Bu değerlendirmelere de birinci ve ikinci yazılarımızın başlarında yaptığımız bazı hatırlatmalarla başlayalım. “İstanbul - Kudüs (Gazze, Filistin, İsrail) - Mekke” ana başlıklı tam 55 köşe yazısını burada yazdığımı hatırlatarak devam edelim. “İstanbul - Kudüs (Gazze, Filistin, İsrail) - Mekke” başlıklı ilk yazımın başı şöyle: “Gazze” yani “Filistin’deki soykırım” başladığından beri yazılar yazıyoruz… Önce hemen 7 Eylül sonrası yani Gazze’deki başlangıcın ertesi gün olan 8 Eylül’den itibaren “Kudüs, Filistin, Gazze, İsrail ve İsrail’in sonu” başlıklı yazılar yazdık; 3 yazı… Sonra “İsrail ve yandaş ülkelerin sonunun başlangıcı” genel başlıklı -zulüm ile abat olanların sonlarının berbat olduğu- içerikli yazılar yazdık ve meselenin özellikle genel olarak Kur’an ve özel olarak İsra Suresi merkezli olarak olabildiğince derinliklerine daldık; 14 yazı…Yani biz “İstanbul - Kudüs (Gazze, Filistin, İsrail) - Mekke” ana başlıklı 55 adet yazımızı hemen 7 Ekim 2023 tarihi sonrasında yazmaya başladık ve gerekli uyarılarımızı yaptık; nasibi olanlara…
Bu girizgâhımızdan sonra yazarın “İlk kurtarılması gereken: Mekke, Medine, Kudüs ya da...!” başlıklı yazısını değerlendirmeye başlayabiliriz ve bunu yaparken de ben kurtarılması gereken “Mekke, Medine, Kudüs”e “İstanbul”u da ilave ediyorum…
Evet, ben de önce kurtarılması gereken “Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul” diyorum; buraları kurtarmadan “Gazze ve Filistin” başta olmak üzere hiçbir yeri kurtaramayız…
Yazar yazısına şöyle başlamış: “Sanırım ilk kurtarmamız gereken Aklımız ve sonra İmanımız. Çünkü aklı olmayana iman gerekmez. İmanı da aklımızla kavrıyoruz.”
Devamında yazdıkları da önemli ama özü şöyle: “Akıl ve İmandan sonra ilk kurtarılması gereken ahlakımız, ailemiz, fıtrat, neslimiz. Ve şimdi bundan sonra ayaklarımız üzerinde doğrulduktan sonra yüzümüzü döndüğümüz istikamete doğru yürümemiz gerekiyor. Şimdi Kabe-i Muazzama’yı, Mekke-i Mükerreme’yi kurtarmak için yola çıkabiliriz. Sonra Medine-i Münevvere’yi, Ravza-i Mutahhara’yı kurtarmaya gelecek sıra…”
Devam… “Ama önce aklımızı, kalbimizi, midemizi, damarlarımızda akan kanı, elbisemizi arındırmamız, HADESten ve NECASETten TAHİR olmamız gerekiyor. Haram para, riba, rüşvet parası, ihaleye fesat karıştırarak elde edilen servet, ya da içine hile karıştırılan her şey, makam, rütbe, çalarak ve yalanla elde edilen, içine kul hakkı karışmış, kumar, haksız şekilde elde edilen her şey şeytan işi bir pislik, HADES’dir. Bu hastalıkla malul olanların yapacağı, başaracağı bir iş değil bu işler. Onun için Allah (cc) bugünkü iktidar ve servet sahiplerine nasip etmiyor Gazze’ye yardımı, İslam beldelerinin kurtuluşunun vesilesi olmayı. Belki Allah (cc) umulur ki, o zalimleri birbirine düşürürse, mazlumlara bir yol açar. Böylece onlara bu kurtuluşun şerefini nasip etmez.
Evet, ﴾Tevbe 17-22﴿ “Müşrikler, inkârlarına bizzat kendileri tanıklık edip dururken, Allah’ın mescitlerini onarıp şenlendiremezler. Onlar, yapıp ettikleri boşa giden kimselerdir ve onlar ebedî olarak ateşte kalacaklardır”. (18) “Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” ﴾19﴿ “Hacılara su verme ve Mescid-i Haram’ın imar ve bakım işini (üstlenen kimseyi), Allah’a ve ahiret gününe inanıp Allah yolunda cihad eden kimseyle bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında bir değildirler. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez”. ﴾20﴿ “İnanan, hicret eden, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katındaki mertebeleri pek büyüktür. Muradına erecek olanlar da onlardır.” ﴾21﴿ “Rableri onları kendi rahmeti, hoşnutluğu ve cennetleriyle müjdeliyor; onlar için orada kesintisiz nimetler vardır.” ﴾22﴿ “Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Kuşkusuz en büyük ödül Allah katında olandır.” (Devamı var)