Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-14
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bu pazar nerede kurulur?
Mekke’de kurulduğuna göre -bu örnek alınarak- devlet merkezlerinde ve bucak merkezlerinde kurulacaktır.
Demek ki ekonomide ambarlar olacak, nakliye olacak, aracılar olacaktır.
Bunlar aynı zamanda semtte, ilçede, bölgede ve kıta merkezlerinde olacaktır.
Bir de pazar yerleri olacaktır; bunlar bucakta, ilde, ülkede ve Mekke’de olacaktır. Burada örnek olarak Mekke’de olanları anlatmaktadır.
Diğerlerini kıyas yoluyla tespit etmemiz gerekir.
“Yebteğune / İbtiğa ederler.” (Maide 2) “Âmmîn” ism-i faildir. “Haram beyt” mef’uldür. “Yebteğune” haldir. Mekke’ye gidenler sırf ibadet için gitmeyecekler, ekonomik ve sosyal yararlar temin etmek için gideceklerdir. Gittim, tavaf ettim, döndüm, böylece hacı oldun denemez. Oraya gittiğiniz zaman belli işleri yapacaksınız.
Kur’an’a göre iki maksatla oraya gidilecektir:
-Biri maddi kazanç temin etmek,
-Diğeri de sosyal birliği sağlamak olacaktır.
“Bağy etmek” demek saldırmak demektir.
“İbtiğa” kendi kendine yararlanmak demektir. Çaba göstermek demektir.
Sırf dua etmek için Mekke’ye gitmek gerekmez, Allah burada ve her yerde vardır. Hac veya umre düzenini sağlamak bize emredilmiştir. Bunları yapınız denmektedir. Biz bunu sağlamak için gelecekteki “Adil Düzen” yöneticilerine bir öneride bulunuyoruz. Mekke ile Medine arasında orta yer bulalım. Pergelimizin bir ucunu Mekke’nin üzerine koyalım, diğer ucunu bu orta yere koyalım, Mekke merkez olsun. Daire çizelim. Biz bunu Mikat hudutları olarak kabul edelim. Dünyada yaklaşık yüz ülke vardır. Her ülkeye orada bir ilçe kuracak şekilde alan verelim. Ülke her bölgeden bir bucak kurduracaktır, her ilden bir semt oluşturacaktır, her ilçeden bir ocak oluşturacaktır, her bucaktan bir aile bulunacaktır.
Ayrıca yeryüzünde ‘Hac Yolları’ tesis edilecek ve burası uluslararası yol alanları olacaktır. Burada gezmek ve yaşamak için, iş kurmak için bir yerden izin veya müsaade almak gerekmeyecektir. Dışarıdan gelenler kendi komşularına misafir olacaklardır. Malları kendi ilçelerinde veya diğer ilçelerde satacaklardır. Her ilçenin şeairi yani teşhir yeri olacaktır.
Dünyanın her tarafından gelen mallar burada teşhir edilecek, satılacak, satın alınacaktır. Dünyanın her tarafından gelen mallar burada harman yapılarak ülkelerine dönecek şekil verilecektir. Dünyanın her tarafından gelen içme suları burada birleştirilip dünyaya pazarlanacaktır. Dünyanın her tarafından gelen taşlar burada standart hâle getirilip gönderilecektir. Her ülkenin merkezinde buna benzer kuruluş olacaktır. Devlet merkezinde her bucağın semti olacaktır. Orada da ülke içinde bir merkez oluşacaktır. İl merkezinde birer ocak olacaktır. Merkez bucak bu yüz ocaktan oluşacaktır. İnsanlık böylece örgütlenmiş olacaktır.
Maide suresinin birinci ayetinde taşra bucakları anlatılmıştır.
Burada da merkez bucaklardan bahsedilmiş olmaktadır.
“Fadlen / Fadlı arasınlar.” (Maide 2) Uygarlaşma demek iş bölümü yapma ve herkesin ayrı ayrı ürettiklerini bölüşerek ayrı ayrı tüketmesi demektir. Bunun yararı şudur. Gerek insanların emeklerini uygun yerde kullanmaları, gerekse ürünlerin uygun yerde harcanması verimi yüzlerce defa artırmaktadır. Bilgisayar yapan bir kimse eğer tarlada domates ekenin domatesini almazsa açlıktan ölürdü. Ama bir köylü de bilgisayarı yapanın (internet) cihazını ve cep telefonunu kullanmasaydı, derdini anlatmak için aylarca yolculuk yapmak zorunda olurdu. Oysa her biri yerlerinde oturmakta, köylünün ürettiği domates bilgisayarı yapana varmakta, bilgisayar ve telefon da köylüye ulaşmaktadır. Kazanılan zamanları kıyaslarsanız binde değil milyonda bir ile fazl elde edilmektedir. İşte bunların hepsi “fadl”dır. “Fadl/fazl” insanların bir araya gelmesi ile elde edilir. (Devamı var)