Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-66
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Yâ eyyühelleziyne âmenû / Ey iman etmiş olan kimseler.” (Maide 6)
Allah Maide Suresi’nde çağımızın muhtaç olduğu düzen, sistem, nizam ve medeniyetini kuracak olan kimselere “Ey iman edenler” diye hitap etmektedir.
Uygarlaşmayı Hz. Nuh peygamber başlatmıştı, birinci bin yıllık Hakka dayalı uygarlık Hz. Nuh’un örnek uygarlığı, Mezopotamya uygarlığıdır. Bu örnek uygarlık Mısır’a tesir etmiş ve Mısırlılar ilk kuvvet uygarlığını kurmuşlardır. Mısır’da başlayan uygarlık Anadolu ve İran’da kendisini göstermiş ama o günkü teknoloji ile yeni uygarlık şeklinde ortaya çıkmamıştır. Medeniyet Mezopotamya’dan MÖ 2000 yıllarında Hindistan’a, MÖ 1500 yıllarında Çin’e gitmiş ve orada da yeni uygarlık doğmuştur. Bering Boğazı’ndan geçenler Amerika’da uygarlık kurmuşlardır. Böylece Mezopotamya uygarlığından kopanlar dünyada bağımsız uygarlıklar geliştiriyorlardı. MÖ 2000 yıllarında Hz. İbrahim ve onun zürriyetinden gelen peygamberler ikinci ve üçüncü uygarlıkları kurdular, bunlar İbrani ve Hıristiyanlık uygarlıklarıdır. Bunlardan sonra Kur’an Medeniyeti ortaya çıktı.
Kur’an Medeniyeti artık sadece bir kavmin uygarlığı değildir, iman eden kimselerin gönüllü olarak katıldığı uygarlıktır. Yani saltanattan cumhuriyete geçilmiştir, merkezi yönetimden halk yönetimine geçilmiş ve gerçek halk yönetimi gelmiştir.
Bu surede işte şimdi de “Ey iman edenler, ey inananlar” diye sık sık tekrar edilerek kıyamete kadar sürecek olan yeni uygarlık sistemi anlatılmaktadır.
Bundan önce helal ve haramlar anlatılmış, tayyibatın helal habisatın haram edildiği bildirilmiştir. Bucaklar kurulacak, bucaklarda bir alim başkan olacak, istişare yapacak ve helal ile haramlar konacaktır. Araf Suresi’nde bunlar anlatılmıştır. Bu surede önce helal ve haramlardan bahsedilmiş, şimdi ise tayyibatı ve habisatı belirleyecek teşkilat anlatılmaktadır.
Bu görev nasıl yerİne getİrİlecektİr?
“İzâ kumtum ile’s-salâti / Salata/namaza kıyam ettiğinizde.” (Maide 6)
“İza” kelimesi şartı içeren ve istikbale ait zarf olan bir kelimedir. Yapılacağı kararlaştırılmış bir fiil olduğu zaman gelir. Salatın yani namazın ikamesi daha önce emredilmiş, “salatı ikame edin” denmiştir.
“Salat” marife olarak zikredilmiş, Kur’an, sünnet ve icma ile şekli tespit edilmiştir. İşte o sizin bildiğiniz “salata/namaza kıyam ettiğinizde” denmektedir.
“Namazı ikame edin” ifadesi müteaddi if’al bâbıyla yapılmış, burada ise “İlâ” ile müteaddi yapılmıştır. “İkame”de bizzat namaz kılmak vardır, burada ise namaza yönelme vardır; gaye mugayyaya dahil olmadığı için namazdan evvel bu işleri yapın anlamına gelir.
Burada kıyam edenler çok ama kıyam edilen müfrettir, hepsi aynı hedefe gitmektedir. Farz ibadetlerin yanında münferit ibadetler de vardır. Zekâtın münferidi fitredir. Haccın münferidi umredir. Namazın münferidi vitirdir ve farz dışındaki diğer namazlardır.
Cemaatle yapılan farz ibadetler yanında neden tek başına ibadetler de farz kılınmıştır? Namaz beraber yerine getirilirken acemilik çekilmesin diye böyledir. Bunlar ev ödevleridir. Gayesi yine topluca ifadır. Onun için cemaatle yapılması söz konusudur. Yani biz sünnet namazları kılarken de abdest alacağız. Çünkü sünnetleri kılarken cemaatle ne yapmamız gerektiğini ev ödevi olarak yapıyoruz, sonra onun aynısını tekrar etmekteyiz.
“Fegsilû / Gaslediniz.” (Maide 6) “Mesh” yalnız ıslatmadır. “Gasl” ise suyun deriden akmasıdır. Meshte sadece derinin ıslanması, gasilde ise suyun kiri alıp götürmesidir. Buradaki “Fa” harfi “İza”nın cevabıdır. Namaz kılmaya niyet ettiğinizde gaslediniz demek olur. “Gasil” çoğuldur, “Vücuheküm” de çoğuldur. Çoğula çoğul mef’ul yapılınca herkes ayrı ayrı yapacaktır. Ne var ki bunu yaparken aynı zamanda bir birliktelik vardır. Yani abdest yerlerini topluluk hazırlayacaktır. Böylece su şebekelerinin oluşturulması, kuyuların açılması, suların bölüşülmesi topluluğun işidir. Onun için burada çoğul getirilmiştir.
(Devamı var)