Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-8
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam...
Prof. Dr. Ahmed Tahİr SATOĞLU hoca İle İlgİlİ İkİ hatıra
Prof. Dr. Sabri Tekir hocamız ile sözlü olarak Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu hocamızı anarken, kendisinden yazılı olarak iki hatırasını yazmasını rica etmiştim; yazdı…
Birinci hatırayı bundan önceki yazımızda değerlendirip istifade etmiş olduk…
Bugün de söz konusu ikinci önemli ve tarihi hatıra ile devam edelim…
“Bir başka hatıram da şudur. 1988’in sonbaharında ABD’de Washington DC yakınlarında Kuzey Virginia’da bir üniversiteye gittim. Misafir öğretim üyesi olarak görevli gittiğim bu üniversitede bir buçuk yıl süren verimli bir dönem geçirdim. İzmir’de Ahmet Tahir Satoğlu hocamızla aynı sitede (Akevler Sitesi) kalıyorduk. Ülkeye döndükten sanırım üç gün sonraydı. Refah Partisi’nden iki arkadaşla karşılaştık. Onlarla sohbet ederken yanımıza Satoğlu Hocamız geldi ve dedi ki;
“Arkadaşlar, Torbalı ilçesinde bir ev programları olduğunu, konuşmacı bulamadıklarını, ben o programa katılabilirsem memnun olacaklarını söylediler.”
Henüz yurtdışından yeni döndüğümden ben ipe un sermeye çalışıyordum. Yorgunluk da vardı. Ahmed Tahir Satoğlu hocamız dedi ki:
“Ben size bir olay anlatayım, bu olaya göre karar verirsiniz. Rahmetli Hasan Basri Çantay Hocamızı ömrünün sonuna doğru, İstanbul’da bir hastanede ziyaret etmiştim. Kendisi İstiklal Savaşı sırasında Balıkesir mebusluğu yapmıştı. Kendisine şöyle bir soru sordum:
“Üstadım, bu ülke nasıl bu hale geldi, siz o dönemi yaşadınız? Kaldı ki Birinci Meclis’te başta hocaefendiler olmak üzere muhafazakârlar çoğunluktaydı.”
Hasan Basri Çantay Hoca şu cevabı verdi: “Lozan müzakerelerinin ilk safhası başlamıştı, muhalefet şiddetle eleştirilerde bulunuyordu. Muhalif grup birkaç kişi tarafından yönlendiriliyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşları zor durumda kalmıştı. Mustafa Kemal bu muhalefetin 3-4 kişiden oluşan lider kadrosunu görevli olarak yurtdışına gönderdi. Muhalefet başsız kalmıştı. Bir gece Hükümet üyelerini Çankaya’da toplantıya çağırdı. Toplantıda durum değerlendirmesi yaptıktan sonra, Hükümet üyelerinin hemen istifa etmelerini istemiş, onlar da istifa etmişlerdi. Ülkede siyasi ve askeri durum nezaketini koruduğundan, ertesi gün muhalefet mebuslarından birine (adını vermişti, ben hatırlamıyorum) hükümeti kurma görevini hemen verdi. Görevi alan Mebus, ilk önce Mehmet Akif Ersoy’a Maarif Vekilliği (Bakanlığı) görevini teklif etmiş; “Üstad, bu işi en iyi siz yaparsınız, lütfen kabul edin” demiş. Mehmet Akif kendisine yapılan bu teklifi hemen reddetmiş. Sonra, Maarif Vekilliği görevi kendilerine teklif edilen iki Mebus da “Üstad (Mehmet Akif) hazretlerinin kabul etmediği bir görevi biz nasıl kabul edebiliriz!” diyerek teklifi geri çevirdiler. Tekrar Mehmet Akif’e aynı teklifle gittiğinde ise Mehmet Akif’in tepkisi çok sert olmuş. “Ben kim, Maarif Vekilliği kim! Ben karısını bile idare edemeyen biriyim. Israr ederseniz mebusluktan ayrılır köşeme çekilirim.” Bunun üzerine hükümeti kurmakla görevlendirilen Mebus, hükümeti kuramadığından ülkenin içinde bulunduğu şartlardan dolayı, üç gün sonra görevi iade etti. Mustafa Kemal de bir arkadaşını hükümeti kurmakla görevlendirdi. Kurulan yeni hükümet kısa süre sonra intihabata (seçimlere) gitti. İntihabatta muhalif mebusların önemli bir kısmı tasfiye edildi. İkinci bir intihabat sonrası oluşan Meclis hem Cumhuriyeti ilan eder hem de inkılapları yapar. Biz işte o siyasi hatayı işlemiştik. Sonucu da böyle oldu!”
Bunun üzerine, ben de o yol yorgunluğuna rağmen Torbalı programına katılmıştım.
Ehli bilir, rahmetli Ömer Günaydın’ın evinde yapılan bu program gerçekten verimli geçmişti. Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu hocamız işte böyle hassasiyetlere, böyle hususiyetlere sahipti. Öğüt vermesini çok iyi bilirdi. Allah’ın rahmet ve bereketi üzerine olsun, mekânı cennet olsun. Kendisini her zaman hayırla yad edeceğiz...”
Prof. Dr. Sabri TEKİR
SP Genel Başkan Yardımcısı