Yine orman yangınları yine ‘çözüm önerileri’-5
-Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a Açık Çağrımızdır-
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Yine yaz aylarındayız ve yine ormanlarımız cayır cayır yanıyor...
Orman Bakanlığı, Genel Müdürlüğü şaşkın, halk üzgün, medya öfkeli...
Biz yıllardan beri bu konuda da tedavi, çare ve çözümlerimizi yazıyoruz…
Yetkililerin artık ‘çare ve çözüm önerilerimizi’ dikkate alması dileklerimizle…
***
Yine orman yangınları musibetini veya felaketini yaygın bir şekilde yaşadık…
Yine bu musibet veya felaket sebebiyle çözüm önerilerimizi tekrara hatırlattık…
Yine bu konuyu önceki yazımda ‘devamı var’ diyerek bitirdiğimden yazıyorum…
Yine yazarken ilgili yetkililer ilgilenmezlerse artık ‘vebal’ onların boynuna olsun…
Bugünkü girizgâhımız da böyle olsun ve söze atalarımızın sözleri ile devam edelim…
‘Orman yangınları musibeti’ ya da ‘orman yangınları felaketi’ diyerek yazmaya başlamışken, atalarımızın bir sözünü hatırlayarak devam edelim: “Bin nasihatten bir musibet yeğdir” veya “Bir musibet bin nasihatten iyidir” atasözü.
TDK (Türk Dil Kurumu) “Bir musibet bin nasihatten iyidir” atasözünü şöyle açıklıyor: Zorlukların veya kötü durumların insanlara önemli dersler ve öğütler verdiğini ifade eden bir sözdür. Musibet bir felaket, bir sıkıntı veya olumsuz bir durumu temsil ederken, nasihat ise öğüt, tavsiye veya uyarı anlamına gelir.
“Bin nasihatten bir musibet yeğdir” atasözünü de yine TDK şu şekilde tanımlanmıştır: Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan çevirmekte olan bu öğütler bir fayda temin etmez.
Bu atasözünün şöyle bir açıklaması da var:
“Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan çevirmekte olan bu öğütler bir fayda temin etmez. Ama takip ettiği yanlış yolda başına gelen bir felaket, onu doğru yola getirmekte daha etkili olur. Çünkü kötü tecrübelerin öğretme gücü oldukça büyüktür.”
***
SONUÇ olarak her vesileyle köşemde ‘çare-çözüm’ önerilerini yazı-yorum…
Yani bizim yıllardır yazdığımız ‘öğütler ve çözüm önerileri’ dikkate alınmadı…
Ama yanlış yolda yürümeye devam edenleri ‘orman yangınları’ uyarmış olabilir…
Artık doğru yolda yürümeye karar vermiş olabilirler diye çözüm önerilerini yazdım…
- Bu gibi vesilelerle hep hatırlattığım üzere…
- Bir bütün olarak çağımızdaki hayatın dört alanında…
- Yani ilmî-iktisadî-dinî/ahlâkî-idarî/siyasî dört alanda da…
- ‘SOSYAL TUFAN’ seviyesine ulaşmış olan derin sorunlar var…
- ‘Adil Düzen Çalışanları’ olarak bizler ‘teşhis-tedavi’ metodumuzla…
- Yine bütün olarak ‘çare ve çözüm’ önerilerimizi sunmaya devam ediyoruz…
*Bu vesileyle bu çare ve çözümlerin bir ülke ve özellikle ülkemiz için genel olarak “Adil Düzen” özel olarak “Adil Ekonomik Düzen” ve…
*Bütün beşeriyet, bütün insanlık, bütün dünya için de “Adil Dünya Barış Düzeni” ile “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” olduğunu hatırlatıyorum…
***
Bİr teşekkür ve bİr bİlgİ notu: Her sabah günlük okumalarıma Millî Gazete ve gazetemiz yazarlarını okuyarak başlıyorum…
Millî Gazete Yazarı Siyami Akyel arkadaşımız bugün (04.08.2025) “‘Adil Düzen’ uygulanabilir mi?” başlıklı yazısını yazmış…
Adil Düzen Çalışanları olarak kendisine teşekkür ediyoruz ve biz de bir müddet bu konuyu yazmayı düşünüyoruz; faydalı olması dua ve dileklerimizle yazalım inşallah…