Cahid Baltacı - İnna lillahi ve inna ileyhi raciun - 8
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
16 Ekim 2024 Çarşamba günü vefat eden Prof. Dr. Cahid Baltacı Hocamızı anmaya onun ilmî çalışmalarının yanında bir de ‘dergi’ yani ‘İslam Medeniyeti Dergisi (İMD)’ ve özellikle ‘İslam Medeniyeti Vakfı (İMV)’ bünyesinde 1989 yılından itibaren birlikte yaptığımız ilmî, İslâmî, insanî ve sosyal çalışmalarını da anlatarak devam edelim…
Cahid Baltacı Hocamızı anarken şimdiye kadar yedi yazı yazmış, son üç-dört yazımızda onu ‘İslam Medeniyeti Tarihi’ kitabı çalışması ile anmaya devam etmiştik…
‘İslam Medeniyeti Tarihi’ demişken, Prof. Dr. Cahid Baltacı Hocamızı -özellikle ve önemine binaen- bir de ‘İslam Medeniyeti Dergisi’ çalışması ile de anmaya başladık…
‘Dergi’ yani ‘İslam Medeniyeti Dergisi (İMD)’ demişken de derginin ilk cilt/dönem ilk sayısının 15.05.1967 tarihinde yani Cahid Hoca ve çalışma arkadaşlarının İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü öğrencisi olduklarında yayınlanmış olduğunu tekrar hatırlayalım...
Prof. Dr. Cahid Baltacı Hoca ile 1989 yılında tanıştığımızı ilk yazıda yazmıştım…
O zamandan itibaren -detayları yazmamakla birlikte- pek çok ilmî, İslâmî, insanî, sosyal ulusal ve uluslararası çalışmaları birlikte yaptığımızı sadece hatırlatmakla iktifa ediyorum…
- Müşterek paylaştığımız öylesine çok ideallerimiz vardı ki…
- Rahatsızlandığı son birkaç yıl dışında çalışmalarımız devam etti…
- Vefatı vesilesiyle vakıf ve vakıf dergisi ile ilgili bilgilendirmelerle devam…
- Böylece Prof. Dr. Cahid Hocamızı kaldığımız yerden anmaya devam ediyoruz…
***
İslam Medenİyetİ Vakfı ve Dergİsİ Hakkında
(Bu yazı, Vakıf Başkanı olarak yeni dönem vesilesiyle tarafımdan yazılmıştır. RNE)
Değerli bilim insanları, sevgili okuyucular;
Elinizdeki akademik ağırlıklı ‘İslam Medeniyeti’ dergisinin 6. dönem 45. dergi sayısı ile uzun bir aradan sonra yayın hayatına yeniden dönüyoruz.
Bu imkânı bizlere bahşeden Cenab-ı Hakka sonsuz hamd-ü sena ederiz…
İslam Medeniyeti Vakfı’nın kuruluş amacı;
Peygamberlerin getirmiş olduğu hakkı üstün tutan medeniyeti kurmak için çalışmak, bu doğrultuda çalışan bilim insanlarına ortam hazırlamak, karanlıklar içinde bulunan insanlığa hakkın ışığını tutmaktan ibarettir.
Vakfımız bu amaca erişebilmek için kendi imkânları ölçüsünde ülkemizin ve dünyanın hakkı üstün tutan bilim insanlarının yazılarını bir araya getirmek çabası içindedir.
İbni Haldun’un belirttiği gibi; medeniyetler devletler gibi doğarlar, yaşarlar, büyürler ve dünyaya söyleyecek sözleri kalmayınca insanlık tarihindeki yerlerini yenilerine bırakırlar.
Gücü üstün tutan Batı uygarlığı günümüzün sorunlarını çözmek bir tarafa, yeni sorunların kaynağı olarak karşımızda durmaktadır ve süresini doldurmak üzeredir.
Yeryüzünde çıkardıkları dünya savaşları ile son zamanlarda geliştirdikleri vekalet savaşları insanlık adına sözleri kalmadığını göstermektedir.
Yaptıkları sömürüler, soykırımlar (geçen yüzyıl sonunda Bosna ve Kosova’da, günümüzde de Gazze ve Filistin ile dünyanın diğer bazı ülkelerinde) ve her türlü diğer zulümler ömürlerini uzatma çabalarından başka bir anlam taşımamaktadır.
İslam Medeniyeti kendi döneminde fıkıh/hukuk alanında getirmiş olduğu akit serbestliği ile Roma hukukunun katı kurallarını ortadan kaldırmış ve “ticari dönemin” gelişmesine öncülük etmiştir. Söz konusu her iki hukuk sistemi de kendi dönemleri olan tarım ile ticari yaşamı geliştirmişlerdir.
Batı uygarlığı ise bu iki hukuk sistemi üzerine oturmuşsa da özellikle ‘faiz’ ve ‘ekseriyet kararları’ ile gücün ve güçlünün yanında yer alarak ‘sömürü ve zulüm düzenini’ beraberinde getirmiştir.
(Devamı var)