Cahid Baltacı - İnna lillahi ve inna ileyhi raciun - 6
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Cahid Baltacı Hocanın ‘İslam Medeniyeti Tarihi’ kitabı ile onu anmaya devam…
Sekizinci Bölüm / İSLAM MEDENİYETİNİN BATI MEDENİYETİNE TESİRLERİ: İslamiyet’in doğuşu, Hıristiyan Avrupa aleminin dikkatini çekmişti. Hz. Muhammet devrinden itibaren bu yeni dini tetkik için Papalık zaman zaman İslam alemine adamlar göndererek araştırmalar yapmıştır. Şam ve Endülüs Emeviler ile Abbasiler devirlerindeki ilmi ve ekonomik gelişmeler ve İslam’ın süratle yayılması batının nazarını bu alana çelmişti. Artık bu devirde İslam’ın doğuşunun yükselişi batıda hem endişe hem hayranlık doğurmuştu. Bunun neticesi olarak da bir taraftan İslam Medeniyetine ait eserler Batı dillerine çevrilirken bir taraftan da hem Bağdat’a kadar talebeler gönderilmişti hem de Avrupa da bazı araştırma merkezleri kurularak İslamoloji hakkında çalışmalar başlatılmıştı. İslam’ı, Doğuyu ve eski Yunan eserlerini tanımak isteyen Avrupalılar, Arapçayı öğrenmeye başladılar. Böylece birçok Arapça terim Batı dillerine geçti. 850-932 tarihlerinde Bağdat’ta hekimlik yapmış olan Ebu Bekir er-Razi’nin ve İbn Sina’nın eserleri Avrupa’da ders kitabı oldu. İslam Medeniyetinin batı medeniyetine tesirlerinden biride onlu sistemdir. Bugün kullanılan ondalık sistem ilk defa Araplar tarafından kullanılmıştır. İslam Medeniyeti kâğıdı, barutu ve pusulayı Avrupa’ya intikal ettirmekle Batı Medeniyetinde büyük tesirler icra etti. İslam Medeniyeti ticaret husussunda da Batı’ya tesir etmiştir. Sicilya ve İspanya’ya hâkim olan Müslümanlar burada canlı bir ticaret hayatına giriştiler. Doğu ve Batı arasında ticaret iki yolla yürütüldü ve bu yollar sayesinde İtalya ve İspanya’da dokumacılık yayıldı. Müslümanlar Avrupa’ya pratik hayatla ilgili yenilikler de getirmişlerdir. İspanya’ya tarım sulama usulleri, pamuk, şeker kamışı, pirinç ve turunçgiller Müslümanlar tarafından getirilmiştir. Söz gelimi Avrupalılar yel değirmenlerini, kanallarla ziyaret yapıldığını, top barutu gibi birçok şeyi Haçlı Seferleri’nde gördüler. Ayrıca İslam filozoflarından İbn-i Sina, İbn Rüşt, Ebu Bekir Razi, Gazali, İbn Haldun, Taberi, Mes’udi, Ebu’l Fida, İdrisi, Yakut el Hamevi ve şair Mearri’nin fikirleriyle batıya tesir ettikleri bilinmektedir.
CAHİD BALTACI HOCAMIZIN BAZI MAKALE ÖZETLERİ:
1. KALKINMA KÖYDE BAŞLAR: Anadolu’da köylerin hali harap ve halkı sefil durumda, köylüyü bugünkü halinden kurtarıp asgari bir hayat seviyesine ulaştırmak onları su, yol, ışık, ziraat, mesken gibi hayati ihtiyaçlarını karşılayacak bir formülün tatbikine çalışmak millî kalkınmanın temelini oluşturmaktadır.
2. YENİDEN DOĞUŞ: Bu ruh enbiyanın evliyanın ruhlarına kanat açan Kâinat dışında namütenahi külli iradeye bağlanan, ilim, irfan, namus, hicabın fazileti, hakkın aşığı olma müstesna İslam ruhudur. İslam cemiyetinin muhtaç olduğu ruh budur. O zaman her zerresinin şüheda kanıyla yoğrulmuş şu topraklarda sapık ideolojiler yer bulamayacaktır. O vakit sinirlerimizde dolaşan süfli hırs ve kanı emen ahtapotu yok olacak ve yeniden doğacağız.
3. İSLAM MEDENİYETİNDE CAMİ: Osmanlı ve diğer devir İslam devletlerinde eğitimin temelini camiler oluşturmaktaydı. CAMİLER: İslam tarihinde ilk ilim müesseseleri olarak kullanılmıştır. TEKKELER: İslam medeniyetinin cami, tekke ve medrese üçlüsünün bir saç ayağı da tekkelerdir. Tekkeler aynen camiler gibi çeşitli faaliyetler icra etmiştir. MEDRESELER: Osmanlının ilk eğitim müesseseleri açısından medreseler önemli yer tutar. Osmanlı medreseleri birçok alanda yeteri kadar ilim vermekte ve talebeleri en güzel şekilde yetiştirmekteydi. KÜTÜPHANELER: Kütüphaneler sadece kitapların muhafaza edildiği yer olmayıp buralara tayin edilen hafızı kâtiplerin aynı zamanda ilim tahsil ettikleri yerdir.
4. KURAN OKUMADA EĞİTİM ÖĞRETİM VE VERİMLİLİK: Kur’an’ı Kerim, Müslümanların günlük hayatlarında onların kendisiyle iç içe yaşadıkları bir kitaptır. Her şeye Besmele ile başlayan bir Müslüman, bu alışkanlığını Kur’an’dan öğrenmiştir. O halde bu kadar öğretilmesi önemli olan bir kitabın öğretilmesinde kursların kullanılması yerine Kur’an Öğretim Okulları kullanılması daha isabetli olur. Bugünkü kurs statüsü ile Kur’an kurslarının varlığı sebebiyle Türk Milli Eğitimi bulunması gereken yerde bulunmamaktadır. (Devamı var)