Yeni anayasa, yeni sistem, yeni medeniyet… - 3
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Önceki yazımın sonunda, ‘Güncel Meseleler’ demişken, bir taraftan Sayın Devlet Bahçeli’nin PKK ve Öcalan ile ilgili hamlelerini, diğer taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda nihayet yaptığı değerlendirmeleri elbette dikkatle takip ediyoruz dediğimi hatırlatarak devam edelim…
Ahmet Hakan yaptığı değerlendirmede “Erdoğan’ın Cumhuriyet manifestosu” başlığını kullanmıştı… Fuat Uğur ise yazı başlığında “Erdoğan'ın tarihi konuşması ve mesajı” demiş ve sonuç bölümünde “Muazzam bir manifesto” deyip Başkan Erdoğan’ın söylediklerini yazmıştı… ‘Bu yazarların ve diğerlerinin dediklerini gelecek yazımızda değerlendirebiliriz’ demiştim; bugün bunu yapalım ve Fehmi Koru ile başlayalım…
‘Yeni anayasa, yeni sistem, yeni medeniyet…’ yazıları yazıyoruz ya; Fehmi Koru’nun yazısının orta yerinde ‘sistem değişikliği’ konusunda şunları yazmış: “Bahçeli’den daha önce de beklenmedik çıkışlar geldiği hepimizin malumu. İki kez -2002 ve 2018’de- ülkeyi erken seçime götürdü MHP lideri. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile vazgeçmişken, kendisinin ölümüne karşı çıktığı ‘Başkanlık Sistemi’ne geçiş talebi yine ondan gelmişti. Sistem değişikliğini ve ardından yaşananları Devlet Bahçeli’ye borçlu ülkemiz.”
Fehmi Koru söz konusu yazısına şöyle başlamış: ‘Acaba partilerde önemli kararlar nasıl alınıyor? Her partinin yönetim kademeleri kongre sürecinde seçimlerle oluşur. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Genel Başkan, delegelerin verdikleri oylarla belirlenir. Dolayısıyla, önemli kararların Genel Başkan’ın açıklamasından önce MKYK’da ve sonra MYK’da görüşülerek belirlenmesi gerekir. Acaba Devlet Bahçeli’nin yaptığı, Abdullah Öcalan’a “Meclis’e gel, oradan PKK’ya silahlarını bırakma çağrısı yap” diye özetlenebilecek çıkış, MHP’de böyle bir süreçten geçerek mi ülke gündemine girdi?’
Sorunun cevabını da kendisi veriyor: ‘Sanmıyorum.’
F. Koru bir soru daha soruyor: ‘Peki, ülkeyi yönetmekte olan AK Parti’de durum ne?”
Cevap şöyle: “AK Parti’nin Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bahçeli tarafından ifade edilmiş silah bırakma karşılığı ‘umut hakkı’ kolaylığını da içeren çıkışa önceleri sessiz kaldı. Hem de bir haftadan fazla bir süre. En sonunda, Külliye’deki 29 Ekim resepsiyonunda yaptığı konuşmada konuya değindi: “Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir.”’
Ahmet Hakan’ın “Erdoğan’ın Cumhuriyet manifestosu” başlıklı yazısında yazdıkları ile devam edelim… “CUMHURBAŞKANI Erdoğan, dünkü konuşmasında Cumhuriyete bakışını net biçimde ortaya koydu. İşte Erdoğan’ın her vurgusu çok önemli Cumhuriyet manifestosunun başlıkları: -KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL: Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, belli bir etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. -KÜRT / TÜRK, ALEVİ / SÜNNİ: Bu Cumhuriyet, Alevi’nin de Sünni’nin de Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, Türk’ün de Cumhuriyetidir. Türk’ün olduğu kadar Kürt’ün de Cumhuriyetidir. -HEPİMİZİN CUMHURİYETİ: Bu Cumhuriyet, ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım’ diyen herkesin Cumhuriyetidir. Vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyetidir. -ÖTEKİLEŞTİRMEYE HAYIR: Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar Cumhuriyetten değil, Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp ötekileştirenlerden kaynaklanmıştır. -EBED MÜDDET YAŞATMA: Cumhuriyet, aydınlık geleceğimizdir. Cumhuriyet fikrini ve ruhunu Allah izin verirse ebed müddet korumaya, kollamaya, yaşatmaya devam edeceğiz. -YENİDEN SAHNEYE ÇIKIŞ: 29 Ekim çok önemlidir. Tarihinin kritik bir dönüm noktasıdır. Yeni bir başlangıç noktasıdır. Ancak biz 29 Ekim’de ilk kez değil, yeniden sahneye çıkmış bir milletiz.”
(Devamı var)