İnsanda fikir, his, irade ve ünsiyet olmak üzere dört meleke vardır.
Fikirler dille, hisler sanatla, irade teknikle, ünsiyet örfle ifade edilir.
Topluluğun fikirleri ilmî, hisleri dinî, iradesi iktisadî ve ünsiyeti siyasî kurumları oluşturur. Tarihimizde bu kurumlar medreseler, tekkeler, loncalar ve beylikler şeklinde oluşmuşlardır. Bugün de okullar, diyanet işleri, odalar ve partiler vardır.
Bugün bunların hepsi merkezi sistemle organize olmuştur.
Siyasi partiler de böyledir, oya dayanır ve ekseriyet sistemi ile yönetilir. Bunların hiçbirisi İslâmî parti değildir. Saadet Partisi, AK Parti ve diğer bütün partiler ekseriyet sistemi ve merkezden atama sistemi ile oluşmaktadır. Aralarında hiçbir fark yoktur. Hepsi ya oy gücüne dayanmaktadırlar, oy gücünü de ya silah zoru ile elde ediyorlar yahut dolar gücü ile elde ediyorlar. Yarış hangi gücün halkı daha iyi korkutabileceğini belirleme yarışıdır.
Bugün dünyadaki yarış da bundan ibarettir. Halkı kim daha çok etkileyecek ve oyunu alacak? Halkı etkileyemeyince de aralarında çatışma başlar.
Türkiye’deki tüm partiler baskı ile oy çokluğuna dayanan partilerdir.
ADİL DÜZEN PARTİSİ’NİN ÖZELLİKLERİ
Adil Düzen Partisi’nin bu özelliklerini sizlerle paylaşacağım.
Böyle bir parti dünyada yoktur ve kurulması zorunlu hale gelmelidir veya ilk örnek olması için zorunlu hale gelmiştir.
İki çeşit partiler vardır. Bunlardan birinci çeşit partiler ortak görüşü olanların partileridir. Görüşler zaten mevcuttur. O görüşlerden birini seçer ve görüş tarafında toplananlar parti oluştururlar. Burada yarış halkın ekseriyetinin kabul edeceği bir görüşü benimsemektir. Parti bu görüşü halka değişik yollarla kabul ettirmektedir. Bu partiler yenilik yapmazlar, ancak mevcut olanlardan bir kısmını diğerlerinin üstüne getirirler.
Türkiye ve dünyadaki bütün partiler bunun için vardır. Parti belli bir görüşün halka kabul ettirilmesi için vardır.
Adil Düzen’de ise parti, mevcut görüşlerden birini iktidar gücü ile kabul ettirme partisi değildir. Adil Düzen partisi mevcut görüşlerden birisini benimsemez, kendisi yeni görüş oluşturur. Bir partide toplananlar içtihada başlarlar. Herkes kendi görüşünü ve delillerini ortaya koyar ve tartışır. İstişaresini tamamlayan kendi görüşüne göre yaşamaya ve kendi görüşlerini savunmaya başlar.
Zamanla partiye katılanlar arasında içtihat birliği oluşur. Aynı partide etkileyerek ortak görüşler oluşmaya başlar. Görüşlerde birlik oluşmaya başlayınca yeni görüş de filizlenmeye başlar. Parti içinde ittifaklar oluşunca parti gücü bir yöne yönelir ve güçlü parti olurlar. Böylece değişik görüşlü partiler oluşur, yeni görüşler ortaya çıkar.
Bu arada partiler arasında ortak içtihatlara doğru gitme başlar ve ülke için yeni görüşler birleşerek tek görüşe dönüşür. İşte, topluluğun zirveye ulaştığı dönem bu dönemdir.
Bundan sonra hâkim olan görüş o kadar güçlü olur ki yeni görüşler doğmaz. Farklı görüşler olmaz. Yaşlanma başlar. Uygarlıkların veya toplulukların çökme dönemi başlar. Zayıflayan ve bozulan düzenin oluşması için yeni görüş partileri oluşur, yeniden yeni uygarlık oluşmaya başlar.
Batı uygarlığı zirvesindedir. Orada görüş partileri değil, görüş birliğine varılan ve en güçlü durumda olan partiler arasında yarış vardır.
Doğuda ise eski uygarlık çökmüş, yeni uygarlık doğmak üzeredir.
Eski görüşleri yaşatma yerine yeni görüş partileri kurulmalıdır. Her parti yeni görüş oluşturmalıdır. Sonra partiler arası diyalogla ortak millî görüşe gidilmelidir. Böylece üçüncü binyıl uygarlığına doğru yol almış oluruz.
Bütün çabalara rağmen Türkiye’de görüş oluşturan parti/ler oluşamamıştır.
Millî Görüşçüler de yeni görüş demekten vazgeçmişlerdir. Millî Görüş de yeni görüş yerine bin sene önceki İslâmî düzeni kendisine görüş yapmıştır.
Akevler’siz parti kurma durumunda olanlar yahut Adil Düzen partisi olduğunu iddia edenler, patent almaya kalkışanların böyle her görüşe açık partileri var mı?
Ne gezer!
Süleyman Karagülle’yi, Hasan Aksay’ı, Fatih Erbakan’ı dışlayan parti nasıl Adil Düzen partisi olabilir ki...