Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018
4126 Okunma, 4 Yorum

Bu yazı Fehmi Koru’nun 02.05.2018 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

http://fehmikoru.com/heyecanli-bir-gerilim-romani-gibi-biz-secime-giderken-etrafimizdaki-sular-isiniyor/

 

Sermaye faiz tıkanıklığını cihan savaşlarıyla gidermektedir. Dünyayı iki bloğa ayırmakta, bunları çatıştırmaktadır. Sonunda yenileni destekleyip yenen yapmakta ve ikisine de cetvelle haritada yer çizmektedir. Böylece bombalarla tahrip ettiği dünyaya kredi sağlayarak faize iş bulabilmektir.

Erbakan’ın Akevler’le iş birliği sonunda dünyaya anlatılan Sermaye’nin bu oyunu, bu sayede şimdiye kadar başarıya ulaşamadı Öncelikle İslam alemini bölmeden savaşa girse İslam aleminin beraber olduğu cephe hemen galip gelecek ve sonunda Sermaye hedefine ulaşamayacaktı. O yüzden önce Şii-Sünni ayırımı ile Müslümanları birbirleri ile savaştırmak istemiştir. Humeyni ve Erbakan sayesinde bunu başaramayınca Arap-Acem cephesini kurmuş ve şimdi onu faaliyete geçirmiştir.

Osmanlılara isyan eden Araplar şimdi İsrail ile birlikte Sermaye ile bir olup İran’a saldırmaya hazırlanmaktadır. Şimdilik Çin’i bu çatışmadan uzak tutup sonunda kullanabilmek için Vietnam ile barış görüşmeleri yapmaktadır. Rusya ve İran birleşmiştir. Türkiye de onların yanında ama başlangıçta Türkiye devreye girmeyecek. İran çökertildikten sonra Türkiye’ye sıra gelecektir.

Çok çetin günler geçirmekteyiz. Türkiye’de de iki cephe oluşturulmuştur. Yani şimdi Sermaye tam üçüncü cihan savaşı başlatma hazırlığını içte ve dışta tamamlamıştır. Bu gerçekleri gören Ordumuz, Gül’e ricada bulunmuş, o da kabul etmiştir. Her iki tarafı da tebrik ederim.

Yeni planı; Erdoğan’ı başkan yapmak, muhalefeti mecliste hakim kılıp Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermektir. Ondan sonra ise Türkiye’ye saldırmaktır.

Ben oyumu Erdoğan’a vereceğim, sözüm var ancak partiye gelecek olursak adayına bakacaktım. Bu oyunlar karşısında oyumu AK Parti’ye vereceğim çünkü güçlü iktidara ihtiyacımız vardır.

Üçüncü cihan savaşı belasını atlatalım. Demokrasiyi yeniden kurarız. İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’i kimse sevmiyordu ama devletimizin kurtulması için ona biat gerekiyordu. Sermaye öyle istiyordu. Sonunda bugün nüfusu yüz milyona yaklaşan büyük bir Türkiye var. Yetkiler tek elde toplanarak İran’ın yanında yer alınmalıdır.

 


YorumcuYorum
mmehmetu76
02.05.2018
12:54

bu söylediklerinizin hepsi paronaya. tayyipi kazandirmak icin uydurulmus safsatalardan ibaret.

bugün abdüllatif sener benim dediklerimin tipkisinin aynisini acikladi. gülü cati adayi yapmak tayyipin planiydi, bu desifre olunca sanki güle karsiymis gibi akari gönderdi. biz bu plani yutmadik ama yutanlar yutmus.

Allahin izni inayeti ve keremiyle Türkiyeye hic bir sey olmaz. tayyipten bin kat degerli ne cevherlerimiz var. tutturmusunuz tayyip tayyip diye. bu kadar taassup, asiriliktir ve bütün ilahi dinlerde asiriklar yasaklanmistir ve toplumlar yaptigi asiriliklar yüzünden helak olmuslardir. 

Allah, batmis bir osmanli topraklari üzerine icinize sindirmediginiz bir mustafayi bir günes gibi dogurduysa, korkmayin tayyip gidince ondan on  kat iyisini bu topraklar üstüne günes gibi dogurur. yeterki kalplerde iman inanc ve Allah korkusu eksik olmasin. 

milleti karamsarliga sevketmeyin. Allah bunu sevmez. bir seyin degismesi gerekiyorsa degismeli. kötüde israr aptallarin isidir.dis gücler, sermaye falan filan savas cikacak aman tayyipe sarilalaim laflari milletin karnini doyurmayan bir kocakari tesellemelerinden baska bir sey degil.

Av.FarukKaradag
02.05.2018
20:58

Saygıdeğer hocam,

Bence çözüm, milletvekili seçimlerinde adil düzeni benimsemeye en yakın Saadet Partisi’ni desteklemek, Başkan adayı olarak da Temel Karamollaoğlu’na destek vermektir. Zaten ikinci tura kalmayacaksa ve Erdoğan ilk turda seçilecekse sorun yok demektir. Bizler de mesuliyetten kurtulmuş oluruz. Eğer ikinci tura “bizim” diyebileceğimiz 2 aday kalırsa o zaman tekrar bir değerlendirme yapmak icap eder. AKP 16 yıldır iktidarda, faizli düzeni zina düzenini değiştirmeye bir ucundan başlamadı bile. Ya samimi değiller, ya güçleri yetmiyor... Her iki durumda da tekrar oy vermek vebaldir. Ayrıca bozuk düzenden ötürü yaptıkları zaruri yanlışları da olağan ve meşru gördükleri de bir gerçek. Hepsi hallerinden memnun.

Belki dediğiniz gibi Erdoğan samimidir ama çevresindeki kuşatmayı yarıp sizinle dahi görüşemiyor, ara sıra yaptığı çıkışlar sosyal medyada 2 saatte harcanıp gidiyor. Mesela “zina konusunda AB’ye uyduk, hata ettik” dedi, hemen işi bir kısım alaya aldı, bir kesim bak Reis ne kadar haklı falan dediler.. Herhangi müspet bir adım atıldı mı? Hayır... Canları istediği zaman hemen icraata geçebiliyorlar, TEOG kalksın dedi, ertesi gün sınav sistemi değişti; yardımcı doçentlik ne ya, dünyada bir tek bizde var dedi, hemen yasasını değiştirdiler. Demek ki sermayeye dokunmayan, vatana millete zararlı -ya da faydasız- iş oldu mu derhal yapmaya kudretleri var, ama müspet meselelerde bir türlü güçleri yetmiyor. 

Geçmiş tarihli bir yazıyı okudum, bence günümüze de ışık tutuyor. Değerlendirmenize sunmak istedim. Saygılarımla.


KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-537/ADİL DÜZEN DERSLERİ-367   21 Kasım 2009


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’


Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...


[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]


Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.


Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.


Verimli toprağımız var...


Becerikli yetişmiş halkımız var...


O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?


Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.


Bunun iki sebebi vardır.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 


2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...


Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.


Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…


Faizden kurtulmamız gerekir dedik...


Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…


Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...


Ne oldu?


Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!


Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!


‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!


Şaşkınlar...


Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.


Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.


Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.


Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!


Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.


Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.


Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.


2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.


İşte sana ekmek partisi.


Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’

Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...

[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]

Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.

Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.

Verimli toprağımız var...

Becerikli yetişmiş halkımız var...

O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?

Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.

Bunun iki sebebi vardır.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 

2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...

Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.

Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…

Faizden kurtulmamız gerekir dedik...

Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…

Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...

Ne oldu?

Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!

Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!

‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!

Şaşkınlar...

Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.

Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.

Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.

Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!

Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.

Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.

Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.

2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.

İşte sana ekmek partisi.

Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin

Ahmet Yücel
02.05.2018
22:52

Sayın Karadağ, Saadet Partisi ilkesel olarak daha iyi bir parti olarak görünmekle birlikte eğer Ak Partiyi düşürüp SP ni iktidar edebiliyorsan vebal yoktur fakat Ak Partinin yerine sol partiyi iktidar yapmaya vesile olacaksak ki bu parti kuruluşundan bu yana inanç düşmanlığı yapmıştır, o zaman Ak Partiye oy vermemek vebal olmaz mı? Biz sayın Erdoğan'ın elini zayıflatmamak için oy kullanacağız. Faiz ve zina serbestisini Erdoğan kaldırmazsa, yerine gelecek partiler hiç kaldırmayacaktır. Bu durumda müslüman bir lideri tercih ederim. SP nin iktidara gelme ihtimali bugün için yok. Farzedelim Ak Parti gitti sol iyi SP ve DP ittifakı iktidar oldu. 5-20 vekil SP nin olsa bile, CHP faizi ve zinayı sonlandırabilir mi?


Merkez Bankası para basarak faizsiz krediler verse, mal ve hizmet arzı sabit olduğu sürece artan para arzı nedeniyle fiyatlar artacak ve enflasyon yükselecektir.


Ahmet Yücel
02.05.2018
23:12

Gelirler üç misli arttı diyelim, aklımda kalan bir ekonomi kuralı, ""Antispasyon konjektürü" Gelirlerin artma ihtimalinin fiyatları artırması diye bir kural vardı.

Bu durumda krediler yatırım amaçlı faizsiz olarak verilmeli. Benim borcum var, ev alacağım, araba alacağım faizsiz kredi istiyorum, dersem, kredi verilmemeli. Yatırımlara faizsiz kredi verilmeli, üretim artışı sağlanmalı, bu şekilde ucuzluk sağlanacak, enflasyon düşecek, vatandaşın cebinde daha çok rahatlama olacak, böylece geliri artmış gibi olacaktır.

Bunları bir şeyler biliyor iddiasıyla değil, kişisel düşüncelerim olarak yazdım. Belki biraz haklılık payım vardır belki yanılıyorum. Siz değerli büyüklerimizin yazı ve yorumlarınızı takip etmeye devam edeceğim. Saygılar, selamlar.





Çok Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 41403 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 9291 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kesin Sonuç
7.06.2018 6030 Okunma
12 Yorum 12.06.2018 03:32
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27274 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 12910 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Ne değil, Nasıl
26.05.2018 4618 Okunma
10 Yorum 28.05.2018 13:30
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10342 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19389 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 9652 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5429 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
28.03.2019 4036 Okunma
8 Yorum 29.03.2019 15:10
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9415 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28682 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 9974 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Milli Güvenlik Kurulu
5.06.2018 3999 Okunma
8 Yorum 05.06.2018 19:35
Süleyman Karagülle
İlkeler
12.03.2018 5017 Okunma
8 Yorum 18.03.2018 14:30
Süleyman Karagülle
Hatalarımız
10.03.2018 4367 Okunma
7 Yorum 11.03.2018 21:45
Süleyman Karagülle
Denge
23.04.2018 4524 Okunma
7 Yorum 25.04.2018 13:00
Süleyman Karagülle
Dolar ve Faiz Oyunu
3.06.2018 4355 Okunma
7 Yorum 04.06.2018 03:17
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin sözcüsü
8.03.2019 5083 Okunma
7 Yorum 09.03.2019 00:46
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 5027 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
İleriyi Görmek
4.04.2019 4514 Okunma
6 Yorum 05.04.2019 21:43
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 5226 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Seçim sonuçları
3.06.2018 4213 Okunma
6 Yorum 04.06.2018 12:33
Süleyman Karagülle
Huy
6.05.2018 4764 Okunma
6 Yorum 07.05.2018 15:06
Süleyman Karagülle
Hesaplar yanlış
3.04.2018 4886 Okunma
6 Yorum 03.04.2018 22:20
Süleyman Karagülle
Yapacaklarımız
10.03.2018 4295 Okunma
6 Yorum 12.03.2018 16:33
Süleyman Karagülle
Oyuna Oyun
31.07.2018 4738 Okunma
6 Yorum 01.08.2018 23:59
Süleyman Karagülle
Kaşıkçı hikayesi
1.11.2018 4335 Okunma
6 Yorum 01.11.2018 21:26
Süleyman Karagülle
Ekrem Şama’ya; Seninki Hiç Olmaz!
3.06.2017 5834 Okunma
6 Yorum 30.07.2017 00:29
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11267 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Vergisiz Ekonomi
27.05.2017 6050 Okunma
6 Yorum 31.05.2017 01:20
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 10884 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11551 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 17755 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 13816 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 13085 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9025 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Niçin?
4.07.2018 5261 Okunma
5 Yorum 04.07.2018 22:58
Süleyman Karagülle
Kim yönetiyor?
30.06.2018 4679 Okunma
5 Yorum 01.07.2018 21:57
Süleyman Karagülle
Siyaset ve kurallar
5.04.2018 5065 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 08:13
Süleyman Karagülle
Gül Adil Düzen’e sahip çıkmalı
6.04.2018 4794 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 23:39
Süleyman Karagülle
İstishab gerek
20.04.2018 4468 Okunma
5 Yorum 21.04.2018 11:30
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 4293 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Avrupa Birliği
14.03.2019 5121 Okunma
5 Yorum 16.03.2019 22:33
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5434 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5464 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Anormal Türkiye
7.02.2019 4701 Okunma
4 Yorum 10.02.2019 10:37
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin oyunu
7.11.2018 5404 Okunma
4 Yorum 08.11.2018 00:13
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 3828 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 4086 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3089 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Hesap Sorma
5.03.2018 4071 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 11:58
Süleyman Karagülle
Yenilik
6.03.2018 3743 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 23:36
Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018 4126 Okunma
4 Yorum 02.05.2018 23:12
Süleyman Karagülle
Anketler
16.05.2018 3361 Okunma
4 Yorum 16.05.2018 23:37
Süleyman Karagülle
KİM KAZANACAK?
8.06.2018 3590 Okunma
4 Yorum 11.06.2018 00:24
Süleyman Karagülle
Seçim sonrası
21.06.2018 3440 Okunma
4 Yorum 21.06.2018 14:09
Süleyman Karagülle
Mümin Olmak; Mümin Kimdir?
3.06.2017 5235 Okunma
4 Yorum 05.06.2017 10:41
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10029 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
AK Parti'nin Medine Dönemi!
13.09.2014 7364 Okunma
4 Yorum 16.09.2014 08:43
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11580 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11208 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 11783 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9629 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10124 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Aşiret / Ocak
14.04.2012 7241 Okunma
4 Yorum 20.04.2012 17:06
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10196 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Bundan sonra ne yapmalıyız?
17.03.2012 5663 Okunma
4 Yorum 19.03.2012 21:18
Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012 3182 Okunma
4 Yorum 22.03.2012 20:21
Süleyman Karagülle
SÜRME YETKİSİ
1.04.2012 7359 Okunma
4 Yorum 05.04.2012 21:36
Süleyman Karagülle
AKİD VE AHD
2.04.2012 7529 Okunma
4 Yorum 06.04.2012 18:38
Süleyman Karagülle
100 Daire-2
7.04.2012 5419 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 16:45
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA ORTAKLIĞI
11.03.2012 5836 Okunma
3 Yorum 11.03.2012 17:31
Süleyman Karagülle
AB Krizi
19.11.2011 5079 Okunma
3 Yorum 04.12.2011 22:57
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9149 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
KÜRT SORUNUNU KİMLER ÇÖZER?
28.03.2012 6493 Okunma
3 Yorum 30.03.2012 13:30
Süleyman Karagülle
TARTIŞMA
25.04.2012 4917 Okunma
3 Yorum 02.05.2012 18:22
Süleyman Karagülle
İşsizlik sorunu
1.09.2012 4630 Okunma
3 Yorum 03.09.2012 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu ve Başkanlık
12.12.2015 6561 Okunma
3 Yorum 20.12.2015 07:10
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanı ve Yönetimde Uyum
28.11.2015 7333 Okunma
3 Yorum 01.12.2015 08:36
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 10775 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9390 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
TAVSİYE: Allah’ın Emrine Uyuyoruz
12.09.2015 6910 Okunma
3 Yorum 22.09.2015 23:48
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 10598 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10345 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 11733 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13197 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13095 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13267 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 10574 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Cumhuriyet’in DNA’ları
14.03.2015 6758 Okunma
3 Yorum 18.03.2015 10:45
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 12868 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10184 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 9998 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 10998 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9660 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kürtler
10.06.2017 3846 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 21:26
Süleyman Karagülle
Savaşa Doğru
25.03.2017 4873 Okunma
3 Yorum 25.03.2017 17:59
Süleyman Karagülle
Vikipedi Sorunu: Önce Yapmak… Sonra…
22.07.2017 4688 Okunma
3 Yorum 28.07.2017 11:03


© 2024 - Akevler