Türkiye-Suriye sınırında Rus uçağı defalarca birkaç saniyelik sınır ihlalleri yaptı. Türk F16’ları onu düşürdü. Bir pilot öldü.
Türkiye’de geçen G20 toplantısının arkasından bu olay cereyan etti. Herkes şok oldu. Böylece 1 Kasım Seçimi’nden sonra beklenmedik bir olay olmuştur.
Önce pilotun bu ihlallerinden Moskova’nın haberi var mı idi?
Hiç zannetmiyorum.
Düşürülmesinden Ankara’nın haberi var mı idi?
Hiç zannetmiyorum.
Sermaye her iki tarafın askerlerini dolduruşa getirip bu işi yaptırmış olabilir mi?
Bundan şüphe edilmemelidir.
Denizin ortasında gemimizi işgal ettiler, insanlarımızı öldürdüler; bir şey yapmadık.
Askerlerimizin başına çuval geçirdiler; bir şey yapmadık.
On defa de olsa, beşer saniyelik geçiş bir dakika bile etmez. Neden düşürülsün? O pilotlar da neden ısrarla uyarılara kulak vermesin? Neden kendilerini gizlesinler?
Burada kasıtlı olanlar vardır, hata edenler vardır.
Ankara’nın söyleyeceği basit bir cümlesi vardı: “Uçağın sizin olduğunu bilmiyorduk, özür dileriz!” Böyle diyecekti. Yanlış yaptı, sahip çıktı, savundu.
Moskova’da Putin de eskiden yaptığı gibi pilotların hatası deyip sesini çıkarmayacaktı. Gerçi Putin hemen bunun savaşa sebep olmayacağını, ikili ilişkileri zedelemeyeceğini söyledi. Ama bu da hatalı idi. Kusur Rus pilotlarında olmasa bile kabullenecek ve büyük oyunu önleyecekti.
Eğer Rusya dolduruşa gelse ve Suriye’ye vurucu korumaları gönderse, pilotlar da kilometrelerce sınır ihlali yapsa, Türk vurucu uçakları ile Rus vurucu uçakları arasında savaş başlayacak demektir. Sonra NATO devreye girecektir. Böylece Sermaye’nin isteği yerine gelmiş olacaktır.
Üçüncü cihan savaşında AB, ABD, NATO dolayısıyla Türkiye’nin yanında yer alacaklardır ama istemeye istemeye yer alacaklardır. Türkleri savaştıracak, Müslümanlar ölecek, onlar da uzaktan kışkırtacaklar. Batı dünyası Rum ve Ermenileri Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kışkırttı, sonunda onları Anadolu’dan etti. Batılılar önce bizi ateşe veritler, sonra yok olmamızın mevlidini okurlar.
Bu olay 7 Haziran kadar uyarıcıdır. Rusya da Türkiye de kıl payı atlatıyorlar.
Önce üçüncü cihan savaşında ne olur, ona bakalım. Türkiye ve İran birbirinden ayrılmazsa onların taraf olduğu grup galip gelir. Savaşın sonunda Sermaye değil, Müslümanların “Adil Düzen”i insanlığı kaplar. Bu bakımdan İran ile Türkiye sıkı durmalıdır, hareketlerini birbirlerine danışmalıdır.
Sermaye İran ve Türkiye’ye karşı iki bloğu birleştirebilir ve sonunda birlikte bize saldırabilirler. Ama biz galip geliriz. Çünkü Dünyada nüfus itibariyle Müslümanlar ikinci çoğuldur. İran ile Türkiye’nin bir olması halkların da birleşmesi demektir. Oysa karşı grubun halkları din bakımından farklı oldukları gibi mezhepleri bakımından da farklıdırlar. Müslümanlar ise herkese adil davranırlar.
Üçüncü cihan savaşına gitmek istemiyorsanız, eskiden yaptığım öneriyi tekrar etmek istiyorum. İran, Türkiye, Irak ve Suriye İstanbul’da bir toplantı yapmalı. Akevler de bu toplantıya katılmalı ve onlara Kur’an’ın emirlerini ulaştırmalıdır. Çözüm Suriye’nin iç barışını sağlayacak şekilde olmalı, ayrıca blokların da çıkarına olmalıdır. Yani Suriye’de insanlığın çıkar paralelliği sağlanmalıdır. Sermaye’nin de sadece ticari faaliyet yapmasına imkân verilmelidir.