Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013
9377 Okunma, 9 Yorum

 

“İŞSİZLİK SORUNU” ve “KİRACILIK SORUNU”nun ÇÖZÜMÜ

Hazret İbrahim zamanında insanlar çobanlık yaparak göçebe hayatı yaşıyorlardı. Siteler Fırat ile Dicle kıyılarında ve Nil vadisinde oluşmuştu. Milattan Önce (MÖ) 2000 yıllarında yeryüzünde bu iki yerden başka kentleşme yoktur.

Hazreti İbrahim dünyanın en kuytu yerine gitti ve bir mabet yerleştirdi. Gayrimezru bu yerde bugün de sadece “zemzem” dediğimiz su vardır. Bu su dahi o zamanki Araplar tarafından bilinmemektedir. Allah Hazreti İbrahim’e bildirmiştir. Hanımı Hacer ile oğlu İsmail’i o suyun başında kendilerinin geçinmeleri sağlayacak develeri ile bıraktı.

Hazreti Muhammed Medine’ye varır varmaz ilk defa Kuba Mescidi’ni kurdu, sonra Medine’de mabet yaptı.

İki ana uygarlık inşaatla başlamıştır, çünkü insanlar inşaatla bir araya gelirler.

BUGÜN İNSANLARIN İKİ SORUNU VARDIR.

BİRİ İŞSİZLİKTİR.

DİĞERİ DE EVSİZLİKTİR.

Ev bulurlarsa ona yakın iş bulamamaktadırlar.

İş bulurlarsa ona yakın ev bulamamaktadırlar.

Bir de “tarım döneminden kalma kiralama sistemi” bugün problem olmakta, arz ve talep kanunları çalışmamaktadır.

Ev sahibi ile kiracı arasında sürekli çekişme vardır.

İşyerinde kiracı esnaf ile dükkân sahibi arasında fahiş bir sömürü vardır. Özellikle büyük şehirlerde bir dükkân bir adamdan çok daha kıymetli olmaktadır.

Bir tarlaya işgal sebebiyle sahip olan kimsenin çevresinde evler yapılmaya başlayınca arsanın değeri artmaya başlar. Sermaye onu alır ve bekletir. Sonra rüşvet vererek imarını alıp arsa kıralı kesilir. Sonra o para ile sülalesi insanları sömürmeye devam eder.  

İşte, III. Binyıl bu şekilde çözülmemiş problemlerle karşı karşıyadır.

Biz ne yapıyoruz?

İnsanlardan küçük tasarruflarını topluyoruz. İzmir Akevler’de bunu yaptık. Bu paralarla şehrin kenarından tarla fiyatı ile arsa alınır ve inşaat yapılır. Altta işyeri kurulur. İşçi ilanı yapılır. İşyerinin lojmanı var denir. Gerekirse yurtdışından işçi getirilir ve işletme faaliyete geçer. Buraya hissedar olarak iştirak edenlere yapılan işten kira ödenir.

Kur’an’da isticâre sadece Hazreti Musa peygamberin Medyen’deki kıssasında vardır. Fıkıhçılar da olmayan bir şeyin satılamayacağını esas alarak kira sistemi üzerinde birçok teoriler geliştirmişlerdir.

III. Binyıl Uygarlığında kimse kendi evinde oturmayacaktır. Her işyerinin lojmanları olacaktır. Kiralar işyerindeki paydan ödenecektir. Bununla beraber lojmanlı işyerlerine ortak olabileceklerdir. Gelen kiralardan pay alacaklardır. Sosyalizmin aksine kişiler tasarrufta bulunacaklar, altın lirasını alarak bankaya verip kredileşmeden yararlanabileceklerdir. Yahut toprak parası ile taşınmazlara ortak olup kiralarından yararlanacaklardır.

Yani; üretici olma bakımından tekelsiz kapitalizmin bütün kuralları uygulanacak, tüketici olma bakımından ise sosyalizmin kuralları uygulanmış olacak, insanlar kirasız olarak oturacaklardır.

Demek ki;

“İŞSİZLİK SORUNU” ve “KİRACILIK SORUNU” kökünden çözülmüş olacaktır.

Bu çözüm yani bu sistem Kur’an’daki META (yararlanma) mülkiyeti ve KIYAM (işletme) mülkiyeti ile sağlanacaktır. Yani lojmanda oturanlar yararlanma mülkiyetine sahip olamayacaklar ama işletme mülkiyetine sahip olacaklardır. Yanı onlar yeterli kirayı sağladıkları takdirde kimse onları işyerlerinden ve dolayısıyla evlerinden çıkaramayacaktır.

Yüz lojmanlı işyerlerinin ucuz olarak inşası sistemi geliştirilmelidir.

Bunun için;

a) Arsa maliyeti tarla fiyatına indirilebilir.

b) Altyapı maliyeti de dörtte birlere indirilebilir. Önce kaba yol yapılır. Elektrik getirilir. En az on apartman için bir yer yapılır. Dolayısıyla maliyet dörtte bire düşer.

c) İnşaat malzemesi standart parçalara indirilirse, gelişmiş makinelerle ve vergisiz yapılırsa bu da dörtte bire iner.

d) İşçilik ise daha da ucuza getirilebilir, bu da standartlaşma ve makineleşme ile sağlanabilir.

İnşaatlar artan emekle yapılacağı ve bu emeğe kiradan pay verileceği için pahalılık söz konusu olmayacaktır.

Sorun artan emeği çoğaltama ve artan emeği bu tarafa yöneltmedir.

Bunun için “100 LOJMANLI İŞYERLERİ” imdada yetişecektir.

Sadece taşımacılıktan sağlanan kazançlarla birkaç senede yeni düzene geçilebilir.

Canlının çoğalması gibi bu lojmanlı işyerleri çoğalacak ve sorunlar çözülecektir.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
09.04.2013
21:26

Üstad kim bilir kaçıncı olarak 100 dairelik apartman projesi hakkında yazmakta ve "çözümün ancak bununla olabileceğini" söylemektedir.

Kimsenin bu konuda lehte veya aleyte, yöntem veya esas üzerinde yorum veya yazı yazdığını görmedim. Bu konu bu kadar önemli ise, neden kimsenin konu hakkında bir görüşü yok? Tamamlanması veya değiştirilmesini düşündüğü hiç mi bir yönü yok? Benim bir yerde küçük bir değerlendirmem olmuştu, o kadar. Başka varsa da ben görmedim. Bana oldukça ilginç ve manidar geldi de...

Saygılarımla.

H.Kayahan

Reşat Nuri Erol
09.04.2013
23:39

HÜSEYİN KARDEŞ;

HAKLISIN!

Hüseyin Kayahan
10.04.2013
08:26

Özellikle ve öncelikle hanım arkadaşlara sormak istiyorum: Onlar bu 100 dairelik evler hakkında ne düşünüyorlar? Nasıl bir ev düzeni ve nasıl bir daireler arası hoşlarına gider?

Üstad odaların eninden, boyundan, yüksekliğinden başlayıp, pencerelerin ebatlarına varıncaya kadar herşeyi sabitliyor.

Ben, dikey ilişki sayısı arttıkça (katlar arttıkça) sosyal ilişkilerin zayıfladığıni gözlemliyorum. İlmi verilerim yok elbette. Muhtemelen yapılmış araştırmalar da vardır. Artan nüfusun dikey gelişmeyi zorunlu kıldığını da görüyorum.

Belki problem asansördür. Kapalı bir kutuda, 10 kat çıktığınızda, her katta da 10 daire varsa ve her dairede de 5 kişi yaşıyorsa 500 kişiyi görmeden geçip gidiyorsunuz. Girişte ve asansörde bunlardan sanırım %1'ine rastlarsınız istatiksel olarak. Ama bu dağılım yatay olsaydı ve siz arabaya dahi gidiyor olsanız herhalde yürüyen, pencereden bakan vb en az 50 kişiye rastlardınız. Bu 10 katı demektir.

Oturma odası ve salon yapmayarak bireyleri katlardaki ortak oturma mekanlarına zorunlu olarak yönlendirirseniz, bu durumda nasıl bir psikolojik refleks oluşur merak ediyorum.

Böyle bir toplu yaşam merkezinin "rezidenz" şeklinde olması halinde belki olabileceğini sanıyorum. Ev hizmetlerinin; temizlik, yemek, bulaşık, ütü vs, tamamının profesyonel hizmetliler tarafından yapılması halinde hanımlar böyle yerlerde yaşamayı tercih edeceklerdir. Hanımlar ne düşünüyorlar gerçekten merak ediyorum... Evler hanımların evleridir. Ev; hadislerde ve ayetlerde hanımlara ait olarak zikrediliyor, yanılıyor muyum?

Saygılarımla.

H.Kayahan

Tayibet Erzen
10.04.2013
09:38

Öncelikle tespitleriniz için Allah razı olsun.

Dün akşam yakın bir arkadaşımla Akevler’in icraatları üzerine konuşurken sizin de kulaklarınızı çınlattım ve çok duyarlı ve çevresiyle çok ilgili bir insan olduğunuzu, bir cemaat(topluluğu kastediyorum) liderinde olması gereken bana göre, en önemli özelliğe sahip olduğunuzu söyledim. Bunlar sizin şahsınıza değil, belki de üstlenmeniz gereken bir misyona yapılan eleştirilerdi.

İnsanın bir şeyleri kendi kendine yapıyor olması ve hiç feed-back almaması gerçekten çok kötü bir duygu ve bana her seferinde asıl taşın eksikliğini hissettiriyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Bu sabah yorumunuzu okuyunca tebessüm etmekten kendimi alamadım, yanılmamışım. Allah razı olsun.

Evet, Üstad aylardır 100 dairelik apartmanlar projesi üzerine yazılar yazıyor. İstanbul cemaati bunlardan şifahi olarak haberdar. Sadece kendi fikrimi paylaşacak olursam; dairelerin konseptini gerek iç dizayn, gerek bina içindeki konum olarak çok kullanışlı bulmadığımı, estetik olarak ise ciddi eksiklikleri olduğunu söylemeliyim. Söz konusu şey ev bile olsa hanımların ortak bir fikri olmayacaktır, illaki farklılıklar olacaktır. Ancak yeterli ışık ve hava, ferah bir plan, kullanıma elverişli iç mimari buluşulan ortak noktalar olacaktır. Zaten her işi ehline bırakmak gerektiğinden projenin diyaznını ve detaylarını Üstad’ın standardize etmesi ve bu noktada diretmesi bana göre anlamsız. Burada panjurun rengi, kapının kolu asıl mesele değil. Asıl mesele, 100 dairelik lojmanlarda yaşama ve çalışma fıkhının oluşturulmasıdır. Biz bu noktada tıkanacağız, işin estetik kısmını en iyi şekilde yapan insanlar zaten mevcut. Bu yüzden benim beklentim Üstad’ın bu noktaya yoğunlaşması ve değerli vaktini bunun için harcamasıdır.

Reşat Nuri Erol
10.04.2013
10:27

hikmet-i ilahi diyeyim...

izmir akevler çalışmalarında hanımlar yoktu...

istanbul akevler çalışmalarında hanım arkadaşlar da var...

bunu hep düşünmüş ve şükretmişimdir; ilk defa bu vesileyle hatırlatıyorum...

her şeyin bir vakti/zamanı var ve elbette bir de kalpleri yönlendiren var; her şeyi o'na borçluyuz...

meselenin bir yönü böyle.

*

diğer bir yönüne gelince;

rahmetli roje garudi bir kitabında diyor ki:

bugüne kadar kurulan bütün medineytler eksiktir, nakıstır...

çünkü sadece erkekler tarafından kurulmuştur.

yani

insanlığın diğer yarısı olan kadınlar ya itilmiştir veya ihmal edilmiştir...

bundan sonra kurulacak medeniyetlere kadın eli ve aklı da değecek ve kurulacak medeniyetler daha mütekâmil olacaklardır.

*

kurmakta olduğumuz "adil düzen medeniyeti" de -inşaallah- hanım kardeşlerimizin katkıları ile daha mütekamil olacaktır...

mesela...

mutfaktan iç ve dış mimariye kadar...

yüz dairelik yerlerde birlikte yaşama ve yararlanma fıkhına kadar...

ve

daha neler de neler...

bu gibi meseleler üzerin çok ama çoook çalışmamız gerekiyor...

her şeyi üstad'a bırakmayalım.

*

şimdilik bu kadar

selam ve dua ile

reşad

Reşat Nuri Erol
10.04.2013
10:36

mesela...

"adil grup" anadolu yakasında inşaatlar yapıyor...

iki gün önce inşaatlarını daha dikkatli bir şekilde gezdik ve...

mimar mehmet bey her metrekareyi nasıl dikkatle düşünüp yaptıklarını izah etti...

dikkat; mehmet beyin hanımı da mimar ve projeye önemli katkıları varmış, mehmet bey de ortaklığın en büyük ortağı...

ekonomik ve mütekâmil inşaatlar yapmaya gayret ediyorlar...

bir gün üstad ile kendilerini ziyaret ettik ve özellikle fıkhî meseleleri müzakere ettik...

tekrar üstad ile bir araya gelmeyi düşünüyorlar...

Hüseyin Kayahan
10.04.2013
20:23

Hadislerden bildiğimiz kadarıyla peygamber mescidindeki gibi mi düşünüyoruz, her kattaki ortak sosyal alanları?

Namaz vakti gelince evden çıkıp ortak salona (mescide) geçeceğiz, namazı kılıp dağılacağız; akşam namazından sonra dağılmayıp, yatsıya kadar kalacağız ve namazın edasını müteakip, yatmaya gideceğiz değil mi? Böyle mi? Bu kadar mı? Sizler nasıl bir ortak yaşam istersiniz? Hayatınızın özelinin ne kadarını genelleştirirsiniz? Sizler derken, tüm insanlar manasında söylüyorum. Mezhep ve meşrebine göre başka tipte(!) 100 dailer de oluşacaktır. İnsanlar mabetlere, barlara, sinemalara, kumarhanelere, stadyumlara vb yerlere gittiklerine göre demek ki toplu olmayı, beraber vakit geçirmeyi sevmektedirler.

Soru şu: İnsanlar (iş hayatlarının dışında kalan) vakitlerinin ne kadarını küçük topluluklarla (10 kişiye kadar), ne kadarını orta topluluklarla (100 kişiye kadar), ne kadarını büyük topluluklarla (1000 kişiden fazla) geçirmektedir veya geçirmek ister..? Sanırım bu, sosyo ekonomik varlıklalara göre değişecektir. İçtihatlar burada olmalıdır. Tayibet hanımın da dediği gibi, eşyaların ebatlarıyla uğraşmak boşuna yorulmaktır. Bir şey tabii ihtiyaç olmalıdır ki, kendiliğinden organize olabilmeli. varsayımlar ve öngörüler, ilmi analizlerle beraber, sosyal verilerle çakışmalıdır. Sosyal veriler de doğal olarak topluluktan topluluğa farklılık arzedecektir.

Lütfen üstadın bu kadar önem verdiği bu konuyu biraz irdeleyelim ve geliştirmeye çalışalım.

saygılarımla.

H.kayahan

Reşat Nuri Erol
11.04.2013
06:24

YAZIY DİKKATLE, SABIRLA VE SONUNA KADAR AMA ÖZELLİKLE SON CÜMLELERİ DAHA DİKKATLİ OKUMANIZI VE "ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI" OLARAK" ÜSTADIN "YÜZ LOJMANLI İŞYERLERİ APARTMANLARI PROJESİ" ÜZERİNE NE KADAR EĞİLMEMİZ -HEM DE ACİLEN- GEREKTİĞİNİ İDRAK EDELİM İNŞAALLAH...

EVET...

ALİ BULAÇ, BUGÜNKÜ KÖŞE YAZISINDA DİYOR Kİ:

"Bu vahşi ve boğucu kentler 1994'ten beri geleneksel şehirlerin yönetimini devralan muhafazakâr-dindar kadroların yönetiminde ve 2002'den beri süren merkezî iktidarında insana, canlı hayata ve tabiatın fıtrî düzenine meydan okuyorlar."

Şehirler ve kentler Şehir ne Tao'nun dediği gibi tabiatın yüzünü çirkinleştirir ne Yunanlıların dediği gibi kozmik düzenin yeryüzündeki izdüşümü olur. Şehir ebedi yolculuğumuz üzerinde bir menzil olarak tasarlanır. Modernliğin ürünü kent, aşkın olanı reddedip dünyevî mükemmellik iddiasıyla tabiatın yüzünü çirkinleştirdi. Ruhumuzun bedenden özgürleşmek istemesi gibi, insan da mekânda müteal/aşkın olana yol/menfez arayıp bulmak ister. Müslümanların tasarlayıp domine ettiği şehirlerde şehirle tabiat arasında muazzam bir uyum olduğu görülür. Şehir, insana Allah'ı ve dünyanın faniliğini unutturmamalı. Merkezindeki camii Allah'ı, girişinde ve çıkışındaki mezarlık dünyanın faniliğini hatırlatır. “Şehir” dine ve geleneğe, “kent” ise sanayi devrimine, Batı'ya ve modernliğe aittir. Sanayi bize konfor sağladı ama tabiatla aramıza demir perde çekti. Kent bizim çağrışım sistemimizi kökten değiştirdi. Kentte insanın başarıları sergilenir. Fabrikalar, dev alışveriş merkezleri, köprüler, stadyumlar, hava alanları vs. Gözümüzü çevirdiğimiz her şey bize insanı ve insanın başarılarını hatırlatıyor. Geleneksel şehirlerde insan tabiatın kucağında yaşar, gözüne ilişen her şey Allah'ı hatırlatır. Bu, sadece kırsal kesimlerde yaşayan konar göçerler veya köy toplulukları için değil, şehirliler için de öyledir. Çünkü şehir tabiatla ve tabiatı aşkın gayb/melekût âlemiyle irtibatlı olarak tasarlanmıştır. Şehir, insan ile Allah arasında kalın bir perde olursa insan, gurbette olduğunu unutur. Kendini seküler bir hapishane içine kapatır. Şehir, insanın hapishanesi olmamalı, özgürlüğün yollarını açık tutmalı. Tarihte Müslümanlar bir şehri fethettikleri zaman, “bu şehri dönüştürebilir miyiz”, diye sorarlardı. Dönüştürmek mümkünse, şehre girerlerdi. Dönüştürmek ıslah etmektir. Fatih, İstanbul'u fethettiğinde “şehri sulh ve salah esasına göre ıslah edilebileceği”ne hükmetti. Müslüman nüfusu şehre yerleştirdi, Rumlara ve Ermenilere de geniş alanlar açtı. Böylelikle zaman içerisinde Konstantinopolis, İstanbul'a dönüştü, kısaca gayrimüslimlerin de yoğun olarak yaşadığı Müslüman şehir oldu. Müslümanların dizayn ettiği şehre “İslam şehri” denmez, bu isimlendirme “Hıristiyan şehri”ne naziredir. “Hıristiyan şehri”nde Hıristiyanlıktan ve Hıristiyanlardan başka kimsenin hayat alanlarını kullanacak şekilde yaşamasına izin verilmez; medeni ve sivil alanlar geliştirmesine imkân tanınmaz. Müslümanların dizayn ettiği şehirde ise farklı dinlere açık hayat alanları açılır, öyle ki her dini grup kendi hukuku ve gelenekleriyle yaşar; çoğulculuk şehrin doğasında içkindir. Modern kent istilacı, monolotik ve tektipleştiricidir, bu özelliğiyle rafine totaliterdir. Dinler arasında çoğulculuk ancak Müslümanların dizayn ettiği şehirde mümkündür. Cumhuriyet, Türkiye nüfusunun tamamına yakınını Müslümanlaştırdı, ama İslamî veya başka dinî hayatların yaşanmasını mümkün kılacak hayat alanları bırakmadı. Şimdi de küreselleşmenin baskın etkisinde bütün Türkiye tam ortasından ikiye bölünüyor: Bir bölümü giderek tarihten ve hayattan çekilen “geleneksel şehirler”, diğeri hepsi biri diğerinin kopyası olan “modern kentler.” Selçuklulardan ve Osmanlılardan kalma geleneksel Konya ve Mardin, Edirne ve Van, Sivas ve Urfa, Bursa ve Diyarbakır harikulade zengin ve çeşitliliğe sahip idiler; şimdi TOKİ'nin kibrit kutusu konutları, küresel sermayenin sefertası gökdelenleri ve Avrupa'dan ithal sosyal konut apartmanları ile bütün şehirler tek bir kente dönüşüyor. Bu vahşi ve boğucu kentler 1994'ten beri geleneksel şehirlerin yönetimini devralan muhafazakâr-dindar kadroların yönetiminde ve 2002'den beri süren merkezî iktidarında insana, canlı hayata ve tabiatın fıtrî düzenine meydan okuyorlar.

Reşat Nuri Erol
13.04.2013
08:44

http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/sehir-modelleri_2077615.html





Çok Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40814 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 8938 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kesin Sonuç
7.06.2018 5867 Okunma
12 Yorum 12.06.2018 03:32
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 26892 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 12372 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Ne değil, Nasıl
26.05.2018 4415 Okunma
10 Yorum 28.05.2018 13:30
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 9935 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19070 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 9377 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5167 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
28.03.2019 3800 Okunma
8 Yorum 29.03.2019 15:10
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9172 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28211 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 9667 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Milli Güvenlik Kurulu
5.06.2018 3871 Okunma
8 Yorum 05.06.2018 19:35
Süleyman Karagülle
İlkeler
12.03.2018 4817 Okunma
8 Yorum 18.03.2018 14:30
Süleyman Karagülle
Hatalarımız
10.03.2018 4186 Okunma
7 Yorum 11.03.2018 21:45
Süleyman Karagülle
Denge
23.04.2018 4377 Okunma
7 Yorum 25.04.2018 13:00
Süleyman Karagülle
Dolar ve Faiz Oyunu
3.06.2018 4146 Okunma
7 Yorum 04.06.2018 03:17
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin sözcüsü
8.03.2019 4924 Okunma
7 Yorum 09.03.2019 00:46
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 4806 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
İleriyi Görmek
4.04.2019 4390 Okunma
6 Yorum 05.04.2019 21:43
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 4879 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Seçim sonuçları
3.06.2018 4078 Okunma
6 Yorum 04.06.2018 12:33
Süleyman Karagülle
Huy
6.05.2018 4527 Okunma
6 Yorum 07.05.2018 15:06
Süleyman Karagülle
Hesaplar yanlış
3.04.2018 4646 Okunma
6 Yorum 03.04.2018 22:20
Süleyman Karagülle
Yapacaklarımız
10.03.2018 4078 Okunma
6 Yorum 12.03.2018 16:33
Süleyman Karagülle
Oyuna Oyun
31.07.2018 4557 Okunma
6 Yorum 01.08.2018 23:59
Süleyman Karagülle
Kaşıkçı hikayesi
1.11.2018 4142 Okunma
6 Yorum 01.11.2018 21:26
Süleyman Karagülle
Ekrem Şama’ya; Seninki Hiç Olmaz!
3.06.2017 5553 Okunma
6 Yorum 30.07.2017 00:29
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 10982 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Vergisiz Ekonomi
27.05.2017 5803 Okunma
6 Yorum 31.05.2017 01:20
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 10638 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11239 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 17321 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 13467 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 12486 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 8768 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Niçin?
4.07.2018 4988 Okunma
5 Yorum 04.07.2018 22:58
Süleyman Karagülle
Kim yönetiyor?
30.06.2018 4480 Okunma
5 Yorum 01.07.2018 21:57
Süleyman Karagülle
Siyaset ve kurallar
5.04.2018 4844 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 08:13
Süleyman Karagülle
Gül Adil Düzen’e sahip çıkmalı
6.04.2018 4618 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 23:39
Süleyman Karagülle
İstishab gerek
20.04.2018 4318 Okunma
5 Yorum 21.04.2018 11:30
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 3975 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Avrupa Birliği
14.03.2019 4894 Okunma
5 Yorum 16.03.2019 22:33
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5101 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5136 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Anormal Türkiye
7.02.2019 4493 Okunma
4 Yorum 10.02.2019 10:37
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin oyunu
7.11.2018 5258 Okunma
4 Yorum 08.11.2018 00:13
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 3525 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 3760 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2759 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Hesap Sorma
5.03.2018 3889 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 11:58
Süleyman Karagülle
Yenilik
6.03.2018 3626 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 23:36
Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018 3880 Okunma
4 Yorum 02.05.2018 23:12
Süleyman Karagülle
Anketler
16.05.2018 3219 Okunma
4 Yorum 16.05.2018 23:37
Süleyman Karagülle
KİM KAZANACAK?
8.06.2018 3420 Okunma
4 Yorum 11.06.2018 00:24
Süleyman Karagülle
Seçim sonrası
21.06.2018 3289 Okunma
4 Yorum 21.06.2018 14:09
Süleyman Karagülle
Mümin Olmak; Mümin Kimdir?
3.06.2017 5118 Okunma
4 Yorum 05.06.2017 10:41
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 9712 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
AK Parti'nin Medine Dönemi!
13.09.2014 7195 Okunma
4 Yorum 16.09.2014 08:43
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11183 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 10943 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 11418 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9371 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 9834 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Aşiret / Ocak
14.04.2012 6981 Okunma
4 Yorum 20.04.2012 17:06
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 9889 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Bundan sonra ne yapmalıyız?
17.03.2012 5483 Okunma
4 Yorum 19.03.2012 21:18
Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012 2979 Okunma
4 Yorum 22.03.2012 20:21
Süleyman Karagülle
SÜRME YETKİSİ
1.04.2012 7205 Okunma
4 Yorum 05.04.2012 21:36
Süleyman Karagülle
AKİD VE AHD
2.04.2012 7396 Okunma
4 Yorum 06.04.2012 18:38
Süleyman Karagülle
100 Daire-2
7.04.2012 5243 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 16:45
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA ORTAKLIĞI
11.03.2012 5650 Okunma
3 Yorum 11.03.2012 17:31
Süleyman Karagülle
AB Krizi
19.11.2011 4885 Okunma
3 Yorum 04.12.2011 22:57
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 8819 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
KÜRT SORUNUNU KİMLER ÇÖZER?
28.03.2012 6262 Okunma
3 Yorum 30.03.2012 13:30
Süleyman Karagülle
TARTIŞMA
25.04.2012 4704 Okunma
3 Yorum 02.05.2012 18:22
Süleyman Karagülle
İşsizlik sorunu
1.09.2012 4457 Okunma
3 Yorum 03.09.2012 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu ve Başkanlık
12.12.2015 6392 Okunma
3 Yorum 20.12.2015 07:10
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanı ve Yönetimde Uyum
28.11.2015 7084 Okunma
3 Yorum 01.12.2015 08:36
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 10476 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9039 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
TAVSİYE: Allah’ın Emrine Uyuyoruz
12.09.2015 6647 Okunma
3 Yorum 22.09.2015 23:48
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 10165 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10109 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 11422 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 12875 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 12880 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 12939 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 10181 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Cumhuriyet’in DNA’ları
14.03.2015 6597 Okunma
3 Yorum 18.03.2015 10:45
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 12541 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 9937 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 9773 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 10719 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9319 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kürtler
10.06.2017 3688 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 21:26
Süleyman Karagülle
Savaşa Doğru
25.03.2017 4649 Okunma
3 Yorum 25.03.2017 17:59
Süleyman Karagülle
Vikipedi Sorunu: Önce Yapmak… Sonra…
22.07.2017 4410 Okunma
3 Yorum 28.07.2017 11:03