Bizim yazdıklarımız kendi uydurmalarımız değildir. Biz belki bir, belki on, belki yüz, belki bin kişiyiz. Sayı hiç önemli değildir. Biz Kur’an’ı okuyoruz, tezekkür ediyoruz ve günün sorunlarını çözüyoruz. Kendimiz için çözüyoruz. Kim bizlerden ise onlar için çözüyoruz. Hatalar bize aittir. Doğrular Kur’an’a aittir. Bunu siz kendi aklınızla ve kendi ilminizle çözeceksiniz. Biliyorum ki siz yazılarımı okumuyorsunuz, okuduğunuz zaman da anlamıyorsunuz veya anlamaya çalışmıyorsunuz. Biriniz bile söylediklerimi tartışmıyorsunuz. Ama ben yine de yazıyorum, çünkü Kur’an bana böyle yapmamı emrediyor.
Deniz Baykal Meclis Başkanı seçilirse (29.06.2015 Pazartesi günü yazdım), Davutoğlu’nun başkanlığında hükümet kurulacaktır. Bu hükümetin ülke için yararlı olup olmadığı hususu, Kemal Derviş’in kabineye girip girmemesi hususudur.
a) Kemal Derviş kabineye girerse ülke uçuruma gidiyor demektir, herkes yeni istiklâl savaşına hazır olsun demektir. Meşrutiyet nasıl Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu idiyse, Derviş’in hükümete girmesi -kendisi iyi insan olsa da- odur. Cumhurbaşkanı buna mani olmalıdır. Ordu mani olmalıdır. Devletin yıkılmasına kimse göz yumamaz.
b) Kemal Derviş hükümete girmez, Akevler’in profesörlerinden biri kabineye alınırsa, o kabine başarılı kabine olacaktır. Ülke selamete gidecektir. (Arif Ersoy, Sabri Tekir, Ali Erişen, Hira karagülle, Durmuş Güney, Remzi Fındıklı, Süleyman Akdemir...)
c) Kemal Derviş ve Akevler’den bir profesör de bakan olmazsa, kabine durumunu korur, “tufan” uzağa atılmış olur.
AK Parti-CHP koalisyonu hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadardır.
En uygun koalisyon AK Parti-MHP koalisyonudur. Bunun için uygun mesajlar vardır.
Cumhurbaşkanı meşrudur, yerinde kalmalıdır, sadece yetki sınırları içine çekilmelidir. Bundan daha doğru söz olamaz. ‘Biz koltuk tedarikçisi değiliz’ diyerek Bahçeli’yi başbakan yapıp Derviş’i kabineye sokmak istiyorlar; ekonomiden sorumlu bakan olacaktır. Dolarları emrine verecekler. O da devlet başkanımızı tahttan indirip kendisini geçirecek. Bahçeli’ye başbakanlığı rüşvet olarak verdiler. Bahçeli reddetti. Bahçeli MHP’nin büyümesini önleyen biridir ama memleket severliğinden şüphe etmiyordum. Beklediğim oldu. Tebrik ediyorum.
AK Parti-MHP koalisyonunu engelleyen tek sorun PKK sorunudur. Türkiye’de PKK sorunu çözülmedikçe hiçbir çözüm geçerli değildir. Hatta AKP-CHP koalisyonu için de aynı sorun söz konusudur. Koalisyonu kurmak isteyen iki parti önce en ince detaylara kadar PKK sorununu çözmek durumundadırlar. PKK sorununu çözemezsiniz. Neden? PKK’lılara yaşama imkânını sağlamazsanız sorun çözülmüş olmaz, sağlarsanız o zaman da devlet mağlup olmuş, PKK’lılara haraç bağlanmış olur. Bunun manası şudur: Egeliler, Karadenizliler, İç Anadolular; siz ne duruyorsunuz, dağlara çıkın, siz de haraçtan pay alın! Bu da devleti yıkar.
ÇÖZÜM NEDİR? Çözüm Adil Düzen’de, Kur’an düzeninde vardır. 1) Türkiye’de 3000 PKK’lı vardır, 2000’i geri dönebilir. Ben 5000 olarak hesap yapıyorum. 100’er lojmanlı 50 adet işyeri apartmanı yaptığımızda, bunları iskân etmiş oluruz. Kendilerini çalıştırarak bu iskânı yaptığınızı farz ediniz. Her biri 200 bin TL’ye mâl olsa, 1 milyar TL’ye ihtiyacımız vardır. 2) PKK’lıların bulundukları mağaraların civarında yüz lojmanlı binaları bir sene içinde inşa edebiliriz. Bunları bulundukları yerde apartmanlara almış oluruz. 3) Apartmanın üst bodrumunda elli çeşit üretim yaptırırız. Devlet bu ürünleri satın almayı taahhüt eder ve kârsız tüccarlara devreder. Böylece bunların çalışarak yaşamaları sağlanır. Aileleri ile birlikte ev hapsinde bulunurlar. 4) Apartmana giriş çıkış serbesttir. Akrabalar orada kalır ve çalışabilirler. Sadece PKK mensupları burada gözaltında olurlar, dışarı çıkamazlar. Muhakemeleri yapılır. Alacakları ceza kadar kapalı cezaevinden çok daha rahat olarak orada aileleri ile yaşarlar. Cezalarını doldurunca serbest olurlar. Özel veya genel aflarla sonunda herkes tam özgür olur. 5) Kendi mıntıkalarında yapılan konforlu apartmanlara taşınmayı ve onun bodrum katındaki işyerinde çalışmayı reddeden olursa, gözyaşına bakmadan bulunduğu yerde öldürülmeli, öldürene de mükâfat verilmelidir.
İşte, AK Parti-MHP bu hususta anlaşmalıdır. Bu çözümü HDP kabul ederse meşru partidir. Onu tanımamamız bölücülüktür. Kabul etmediği halde onları parti kabul edip Meclis’e sokmak bölücülere teslim olmaktır. (Orhan Çakmak’tan yazıma görüş beklerim.)