Cumhurbaşkanımız İngiltere’ye gitti...
Türkiye mi talep etti, İngiltere mi davet etti; bilemiyoruz.
Ne amaçla gitti; bilemiyoruz.
Dünyada dört değil beş süper güç var; ABD, Çin, Rusya, AB ve İngiltere, yani Sermaye, yani Rothshild. Türkiye bunlar arasında olmamakla beraber en güçlü bağımsız devlettir, kendisi bir süper güç değildir ama bir anahtar güçtür.
İslamiyet dünyanın her yerine yayılmış durumdadır. İnsanlık bakımından çok ileridir. Gittiği her yerde vatandaşlarla, yerli halklarla anlaşmaktadır ama hemen her yerde iktidarlarla sorunlar yaşamaktadır.
İslam âlemi de iki devlet etrafında toplanmıştır; İran ve Türkiye. İkisi de güçlü devlettir. İkisi de inkılap yapmıştır. İki ana mezhebin temsilcileridirler. Humeyni ve Necmettin Erbakan’ın yaptıkları sayesinde aralarında hiçbir sorun bulunmamaktadır.
Türkiye’nin anahtar ülke olması bu nedenden ileri gelmektedir.
Bütün etkin güçlerin yani beş süper gücün gözü İstanbul’dadır. Hepsinin kafasında Türkiye’yi İran’dan koparmak vardır. Önce beslenmeli en sonunda kafası kesilmelidir. Bu husus iyi anlaşılmalı ve bilinmelidir.
Türk ordusu bir gün bile bu hususu gözden ırak tutmamalıdır.
Türkiye ile İran bölünecek...
Önce İran yok edilecek...
Sonra Türkiye yok edilecek...
Sonunda onlardan galip gelen İstanbul’a gelip oturacak.
İşte…
İngiltere’ye giden Cumhurbaşkanımız bu tuzaklarla karşı karşıyadır. İran’la aramızın açılması tuzağına düşebilir. Bir de Sermaye ‘kazan-kazan’ der ve onunla işbirliği yapar.
Oysa Sermaye kazansa da Türkiye’yi yaşatmak istemez; ayrıca uzun dönemde kendisi kazanamayacak, kaybedecektir.
*
Türkiye dünyaya teklifle gitmelidir, barış teklifi ile gitmelidir. Onlara Kur’an düzenini anlatmalıdır. Onlar arasında düşmanlığı sona erdirip üçüncü binyıl uygarlığına barış içinde gitme yollarını göstermelidir. Bunun için AK Parti iktidarı dış politikasını belirlerken Kur’an’a danışmalıdır.
Kur’an üzerinden yola çıkarak düzen oluşturma azmini ve çalışmasını Allah bugün yalnız Akevler’e vermiştir. İktidarda olanlar herkesi dinlemeli ama bu arada Akevler’i de dinlemeli, kararları kendileri vermelidir. AK Parti ise maalesef herkesi dinliyor ama sadece başından itibaren birlikte yağmurlarda ıslandığı arkadaşlarını dışlıyor!
Bu yaptıkları hatalıdır.
Necmettin Erbakan gittiği her yere Akevler ekibi ile giderdi. Söyleyeceklerini onlara söyletirdi. Beni de götürürdü ama bana konuşma vermezdi. Ben bir konuda kimse cevap veremeyince konuşurdum.
Bugünkü Saadet Partililer de yüzde birlerde seyrediyor ama bizimle görüşmüyorlar!
AK Parti de Akevler ekibi ile kuruldu ama şimdi o kurucuların hepsini dışladı!
*
Biz dünyaya Adil Düzen’i anlatmalıyız.
Kur’an tüm insanlara inmiştir, herkesin sorunlarını çözer.
Bugünkü uygarlık yukarıda saydığımız beş etkin gücün eseridir. Üçüncü binyıl uygarlığına çok büyük katkıları olacaktır. Herkes kendi kitapları ile katkıda bulunacaktır. Kur’an kimselerden dinlerini bırakmasını istemiyor. Kur’an bütün dinlerin tek elde/kelimede birleşmelerini istiyor. “Allah’tan başkasına ibadet etmeyiniz.” diyor. Allah’a ibadet etme demek insanlığın işlerini/hizmetlerini yapma demektir. Allah kendi haklarını insanlığa devretmiştir.
Kur’an savaş yerine barış istiyor. Bu da yerinden yönetimle olacaktır. Devletler kendileri bağımsız yaşamalıdırlar. İnsanlık içinde hakemlerin kararına uyarak barış içinde yaşamalıdırlar. Savaş hakem kararlarına uymayanlara karşı olmalıdır. Hukukun üstünlüğü bu demektir.
Ne kadar basit bir kural, değil mi?
Bu kuralı anlamada ve uygulamada insanlar neden zorlanırlar, anlaşılması zordur.
*
Akevler elli senedir insanlık anayasası üzerinde çalışmaktadır. İstanbul çalışmalarımızda bu anayasanın son şekli verilmiştir. Süleyman Akdemir İnsanlık anayasası kavramı adlı kitabı ile bunun gerekçesini yazmıştır. Gürsoy Erol bu kitabımızı Erdoğan’a ulaştırmıştır. Bu anayasa Kur’an anayasasıdır, her maddesi ayetle delillendirilmiştir.
İktidar hep öneri ile gitmelidir, Necmettin Erbakan gibi Adil Düzen anlatılmalıdır.
Necmettin Erbakan Adil Düzen’i en iyi bilen kişi olduğu halde kendisi anlatmıyordu, bana da anlattırmıyordu; arkadaşlarımıza anlattırıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan da bunu yapmalıdır.
Yoksa…
Yoksa, olacakları benden duymayın.