Kâğıt para önce altın karşılığı firmalar tarafından çıkarıldı. Sonra devletler Merkez Bankalarını kurdular ve kendileri çıkardılar. Para resmen altın karşılığı çıkarılıyordu.
İkinci Cihan Savaşı’ndan sonra Sermaye, “Ben Merkez Bankası’na altın koyarım, Dolar’ı altın karşılığı çıkarırım, sizin Merkez Bankalarınız altın yerine Dolar’ı bulundurur.” dedi, bunu zorla kabul ettirdi.
1970’lerde ABD Merkez Bankası (FED) dünyayı dolandırdığını ve artık bundan sonra doları altınla değiştirmeyeceğini ilan etti.
Bugün dolar karşılıksızdır ama insanlık parası olarak revaçtadır.
Ülke Merkez Bankaları dolara endeksli para çıkarırlar.
Sermaye ülke paraları ile istediği gibi oynayabilir. ABD Merkez Bankası’nın elindeki Dolar sonsuzdur, ülkeler ise paralarını Dolar’a göre çıkardıkları için serbest değiller. Merkez Bankalarının yönetimini de ABD Merkez Bankası elinde bulunduruyor. İşte bundan dolayı ve bu duruma istinaden Türk Lirası üzerinde de her zaman oynama gücü vardır.
Sermaye, isterse Türk Lirası’nı dolarla satın alır ve krizlere sebebiyet verir. Piyasadan Türk Lirası çekilince ülkede işsizlik olur, kriz olur. İsterse Dolar’ı satın alır, piyasada TL çoğalır, böylece enflasyon olur. Bunu Türkiye Merkez Bankası’na da yaptırabilir, çünkü banka yöneticileri onun emrinde. Demek ki Sermaye Türkiye’de işsizlik ve enflasyonu yapma gücüne sahiptir. Yöneticiler onu dinlemezse bu silahı kullanır ve iktidarı indiriverir.
*
Sermaye’nin ikinci bir silahı daha vardır. İsterse Türkiye’de Dolar’ın faizini yükseltir, Türk Lirası’nın faizini düşürür. Zenginlerin ellerindeki paraları Dolar’a veya TL’ye yatırtır. Ülkede Dolar piyasası faaliyete geçer veya durur. İsterse aksini yapar.
Faizi yükselttiğiniz zaman yeni yatırımlar yapmazsanız enflasyon olur. Yeni yatırım ise yeni emekle olur. Tam istihdam sağlanmışsa yeni yatırım olmaz. Dolayısıyla enflasyon olur. Enflasyon olunca yeniden faizi yükselteceksiniz demektir.
İşte böylece faiz-enflasyon sarmalı başlar, yüzde yüzlere dayandığı zaman ekonomi çöker ve devlet yıkılır. Bunun geçmişte pek çok misalleri vardır.
Sermaye bir devleti yıkmak için buna zorlar. Birinci faizi bir iki sene önce yaptı. Bu günün geleceğini yazdım. Şimdi ikinci faiz yükselmesini yapıyor.
Faizi yükseltmek demek zenginlerin yatırım yapmayıp paralarını bankalara koyması demektir. Kredi alanlar kredi almaktan vazgeçerler. Faizi düşürdüğünüz zaman da yatırımlar çoğalır ve piyasa canlanır. Sermaye Türkiye’nin gelişmesini durdurmak için faizleri arttırıyor. Dolar ile TL üzerinde oynayarak faizi artırttı. Bu da ölüme doğru atılmış ikinci adımdır.
*
Batı bunları bilerek yapıyor. Türkiye’de hiç mi bunu bilen yoktur. Hepsi bilirler. Hain de değiller ama orada kalabilmek için Sermaye’nin dediğini yapmak zorundadırlar.
Erbakan önce Akevler ile ilmi çalışma yaptı. Ekip onun emrinde yıllarca hazırlık yaptı. O bir öğrenci gibi not tutarak kararlar aldı. Tüm partiyi seferber etti. Sonra da Başbakan olunca uyguladı.
AK Parti ise tüm kadrosu ile Adil Düzen karşıtı idi. Hala Akevler ile temas etmiyor.
Sermaye tuzakları tam hazırlıyor. Borçla borç kapatmakla meşgul. Osmanlı İmparatorluğu’nu böyle yıktılar. Borç verdiler, verdiler. Sonra ödeyemeyince Duyun-u Umumiye kurdular. Devletin gelirlerine el koydular. İnhisarı, tekeli koydular.
Bunlar düzeltilecek diye partiler kurduk. Anayasa ekseriyetiyle iktidar olduk. Kabine Akevler’den oluştu. Cumhurbaşkanları Akevler’den geldi.
Ama bu oyunlara çare bulamadık.
İstiklal Savaşı’nı Kuvayı Milliye kazandı, halk kazandı.
Türkiye yaşamak istiyorsa semt kooperatifleri kurmalıdır. Önce her sokak, her köy kurtarılmalıdır. Mustafa Kemal’in ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’ sözünü ona Allah söyletmiştir. Türk ekonomisini karış karış, köy köy, sokak sokak Semt Kooperatifleri kurtaracaktır. Kur’an’ın “teavun şirketlerini kurun” emrine uyacaklar. Kooperatifler kuracaklar.