REJİMLER VE ADİL DÜZEN EKONOMİSİ
Sam Adian'a sunulur.
(Dünyada Adil Düzen zaten vardır, iddiasına karşı savunmadır İslam ekonomisini öğrenmek için ekonomiyi bilmeye gerek yok. Kuran ekonomiyi de öğretir.)
Yaşama Şekilleri
Canlı çalışıp yaşayan varlıktır. Ağaçlar gibi ayrı ayrı çalışıp ayrı ayrı yaşarlar. Arılar gibi ayrı ayrı üretip birlikte yaşarlar. Canlı hücreleri birlikte çalışıp birlikte yaşarlar. Yalnız insanlar, birlikte çalışıp ayrı ayrı aile içinde yaşarlar. Yaşarken kişiliklerini korur, özgür yaşarlar. Çalışırken topluluğun üyesi olup birlikte üretirler.
Uygarlaşma
Canlılarda türler arsı evrim vardır. DNA yapılarında değiştirilerek evrim gerçekleşir. Salt okunur bilgisayarları vardır. Ona göre yaşarlar. Tür içinde evrim yoktur. İnsan evrimde son türdür. Onların beyinlerindeki bilgisayarlar salt okunur değildir. Ruhları bilgisayarı kullanarak yeni programlar yapabilmektedir. Bununla da kendi dışında topluluk içinde evrimleşmeyi sağlamaktadır. Kişide evrim yoktur. DNA’ları değişmektedir. Ama topluluğu kişiler evrimleştirmektedir Buna uygarlaşma diyoruz.
Kendi kendine evrim mümkün olmadığı için insan hem kişiliğini koruyarak toplulukta evrim yapmaktadır. Hem de oluşturduğu topluluğun bireyi olmaktadır.
Para
Kişinin özgürlüğünü koruyarak, topluluğun üyesi olabilmesi için para denen belgeyi kullanmaktadır. Üretirken yaptığı katkı karşılığı ücret almakta, sonra ortak üründen bedelini ödeyerek istediği ürünü pay olarak almaktadır. Böylece ücret ve fiyata dayanan bir ortaklık oluşturmaktadır.
Arz talep dengesi
Bir mal fazla üretildiği zaman onun fiyatı dolayısıyla onu üreten ödenen ücret düşer kişiler onu üretmekten vazgeçerler. Stoklar eriyince fiyatlar yükselir onu üretenlere fazla ücret ödeneceği için üreticiler çoğalır. Buna arz talep dengesi denir. Arz talep dengesi ile kimin neyi nerede ne zaman ne kadar, ne ile üreteceği ve kimin neyi ne kadar ne zaman ne için tüketeceğine en uygun şekilde karar vermeyi sağlar.
Dengenin bozulması
Piyasaların büyümesi, enerji gibi depo edilemez malların devreye girmesi, araçların tekelleşmesi taşınmazlarda ihtiyaçların baştan bilinmesi sebebiyle arz ve talep kanunları çalışmamaktadır. Tekeller oluşmuştur. Değişik ekonomik ekolar doğmuştur. Kuran’ın önerdiği arz ve talep dengesini karşılaştırarak kavrayabilmemiz için, ekonominin temel kurallarını bilmemiz gerekmektedir.
Çalışıp Yaşama
Ekonominin iki ana kutbu vardır. Çalışma ve yaşama kuralları. İnsanlar çalışır faydayı üretirler. Faydayı tüketip yaşar ve gücü üretirler. Böylece insan iki kutup arasında sarkaç gibi gider gelir. Çalıştıkları kadar yaşarlar, yaşarlar yaşlandıkları kadar da çalışırlar.
Üretim ve yatırım
Her şey çift olduğu için çalışma anında iki kutbu vardır. Günlük ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yaparlar. Artan emekleri ile de yatırım yani inşaat yapıp imar ederler. Yeryüzünü daha çok insanın yaşayacağı hale getiriler. İşyerleri çoğalınca nüfuz artırılır, nüfus çoğalınca işyerleri çoğaltılır. Bunlar da birbirine eşittir. İşyeri olmayan emek bir emek işe yaramaz. Emeksiz işyeri de bir işe yaramaz.
Değiştirme ve kredileşme
Yaşamak için ürünlerin bölüşülmesi gerekir. Üretilenler depolanır sonra tüketilir. Depolama kredileşme ilkesi içinde yapılır. Tüketme ise değiştirme ilkesi içinde gerçekleşir. Kredileşme de değiştirmeye eşit olur. Böylece altı kutupla bir alan uzay elde eder.
Reel Ekonomi Küresi
Çalışma ile aynı eksendedir. Birbirinin negatiftir. Üretme ile imar aynı eksendedir. Birbirinin negatifidir. Kredileşme ile değiştirme aynı eksendedir ve birbirinin negatifidir. Böylece ekonomiyi bir küre denklemi ile ifade edebiliriz.
Ekonomi^2= Çalışma^2+Üretme^2 + değiştirme^2 Bu formülle reel ekonomiyi ifade eder.
Finans ekonomi Küresi
Birde finans ekonomisi vardır. Bu insanlara özgü olan değer ekonomisidir. Çalışma saatle, üretme kilo ile değiştirme vermeyle gerçekleşir. Bunların olabilmesi için eşyada fayda bulunmalıdır. Olmalıdır. İnsanın ihtiyacını gidermelidir. Kişinin verdiği emeğe karşı ortak üretimdeki paya ücret denir. Bir maldaki pay miktarına da fiyat denir. Benzer şekilde finans ekonomisinin de formülünü yazabiliriz.
Ekonomi^2= Fayda^2+Ücret^2+Fiyat^2
Dengeli Ekonomi
Finans ekonomisi reel ekonomisine eşit olmak zorundadır. Çünkü finans ekonomisi reel ekonominin değerini göstermektedir. Değer sonunda insanın yaşamsı için gerekli ihtiyaçlarını giderme demektir. Bunun ifadesi paranın reel karşılığı olması gerekmektedir. Yani benim elime aldığım belgenin, paranın bir yerde karşılığı olmalıdır. İşte buna sadaka ekonomisi karşılığı olan ekonomi diyoruz. Eğer piyasada karşılığı olmayan bir para dolaşıyorsa bu da bağşiş ekonomisidir. Riba ekonomisidir. Adil ekonomi demek sadık ekonomi demektir. Bunu sağlayabilmek için fiyat ve ücretlerin arz ve talep kanunlarına göre oluşması gerekir. Arz ve talep kanunları çalışmıyorsa fiyatlar bilinmiyor demektir. Ücretler bilinmiyor demektir. Orda denge yoktur. Zoraki yaşama vardır.
Reel Ekonomi=Finans Ekonomisi
DÜZENLER
I-Adil Düzen Ekonomisi
1- Çalışmada emeğin hakkın olarak özel mülkiyeti
2- Yaşamda yeryüzünün nimetlerinin paylaşılmasında kamu mülkiyeti
3- Değiştirmede arz ve talebin işleyebilmesi için serbest piyasayı(fiyatı)
4- Kredileşmede sömürünün olmaması vergi karşılığı faizsiz kredileşmeyi
5- Üretimde arz ve talep kanunların çalışması için serbest girişimciliği
6- İnşaatta, arz ve talep kanunlarının çalışması nedeniyle ortak olan topraklarda kamu planlamasını esas alır. Kürenin merkezinde konan fiyat-ihtiyaç, kar-vergi, ücret-kira pompaları ile ekonomide arz ve talep dengesi sağlanmakta, ideal bir şekilde çalışıp yaşamayı sağlamalıdır.
Finans ekonomisi reel ekonomiye eşittir. Karşılıksız para yok.
II-Dengesiz düzenler
Arz ve talep kanunları çalışmayınca, müdahaleci merkezi sistem oluşur. Altı tür müdahale vardır.
Komünizm
1- Komünizm. Özel mülkiyet yoktur herkes ortaklıktaki eşyadan ihtiyaca göre yararlanır. Bölünmenin nasıl sağlanacağını Marks açıklayamamıştır. Ancak küçük topluluklarda başkanların kendi takdiri ile bölüştürmek suretiyle sağlanabilmektedir. İlkel ekonomide mümkün olabilir. Bunlar özel mülkiyeti reddederler. Pompa yaşamada yerleştiriliyor. Çalışma hesapta yok. Para yok. Özel Mülkiyet=0
Kapitalizm
2- Kapitalizm. Her şey özel mülkiyetindir. Kendi mülkünü isteyen istediğine istediği fiyatla devredebilir. Bu sistemde de fiyatla tekel sermaye vardır. Üreticilerden istediği fiyatla malları alır, istediklerine istediği fiyatla satar. Komünizmde parti tekeli, kapitalizmde sermaye tekeli vardır. Bunlar kamu mülkiyetini reddederler. Pompa çalışmada yerleştiriliyor. Fayda düşünülüyor. İhtiyaç hesapta yok. Karşılıksız para var. Kamu Mülkiyeti=0 :
Liberalizm:
3- Liberalizmde serbest fiyatlar vardır. Halk mallarını pazarda alır satar. Kâğıt para yoktur. Altın ve gümüş para vardır. Yalnız küçük pazarlarda tüketim malları için çözümler üretmektedir. Bunlar kâğıt parayı reddederler. Pompa değiştirmede konuyor. Kâr var. Vergi yok. Kâğıt para yok. Kâr=0
Sosyalizm:
4- Sosyalizmde kağıt para vardır. Devlet para çıkarır fiyatları ve ücretleri o takdir eder. Bunlar serbest fiyatı reddederler. Tüm tasarrufları tarifeye bağlar. Pompa kredileşmede konuyor. Vergi var kâr yok. Para, mübadele aracı değildir. Kamu Katkısı=0
İnsiyativizm:
5- Teşebbüs kapitalizminde işyeri sahibi tekel patronlar vardır. Halka iş verirler ve mallarını sonra onlara satarlar. Sektör tekleri ile denge oluşur. ABD böyle bir ekonomiye sahip olmuştur. Bunlar planlamayı reddederler. Pompa üretimde yerleştiriliyor. Ücret var kira yok. Bir çevrede değişik paralar var. Planlama=0
Planizm
6- Planlama sosyalizmi. Devlet üretimi, tüketimi planlar. Merkez planlama ile ekonomi oluşur. Sovyet sosyalizmi böyle idi. Bunlar girişimciliği reddederler.
Bu ekonomilerin özelliği altı kutuptan birini reddetmeleridir. Yasaklık üzerine rejimi oturturlar. Uygulama mümkün olmadığı zaman karmasına giderler. Pompa yatırımda yerleştiriliyor. Kira var ücret yok. Taşınmaz özel mülkiyet yok. Girişim=0
Sonuç:
Rejimlerde pompalar, kutuplardan birine yerleştirilmiş olup karşı taraf boşaltılmıştır. Dolayısıyla dengesizdir. Altı kutup atı bozuk düzeni oluşturur. Oysa Adil Düzende pompa kürenin merkezine konmuştur. Her tarafı dengeli olarak sulamaktadır. Her yer eşit şekilde aydınlanıyor.
İslamiyet’in bu pompaları nasıl yerleştirdiğini da anlatamazsak iddiamız havada kalır.
ÇALIŞMA KREDİSİ:
1- Evde: Çalışan herkesin resmi ücreti vardır. Herkesin resmi ücreti kadar faizsiz kredi alma hakkı vardır. Kredisini iki yerde kullanır.
a) Ya inşaata gider müteahhidin yanında çalışır. Resmi ücretini, alır ve kredisini kapatır. İnşaat borçlanmış olur. İnşaat müteahhidine çalıştırdığı işçi ile orantılı malzeme kredisi verirler. Onunla müteahhit malzeme alır. Arsayı devlet %40 iştirakle koymuştur. İnşaat yapılır İnşaat satılınca devlet kredisini tahsil etmiş olur.
b) Kredi alan işçi isterse inşaata değil de üretime gider. Orada iş yerleri vardır. Kredi resmi ücret kadardır. Ama orada ücret serbesttir. İşverenle pazarlıkla tespit edilir. Arz talep kanunları çalışır. İşçi emek ve sermayesi ile gelmiştir. İşçi güçlüdür. İşçi yalnız emek getirmiştir. Aynı zamanda hammadde kredisini de faizsiz getirmiştir. İşveren işçinin sermayesi ile hammadde alır. Kamu da genel hizmetle iştirak eder. Tesisler ciro üzerinden kiralıktır. Girişimci sadece bilgiye muhtaçtır. Girişimci çoktur. İşçi zaten çoktur. Ücret arz ve talep kanunları ile oluşur. İşçi pazarlıkla elde ettiği kısmıyla işveren borçlu olur. Resmi ücretini bankaya satınca öder. Fazlasını da sonra işçiye öder. Mal üretilmiş olur.
Piyasa
Yapılan inşaat veya üretilen mal kamu ambarına teslim edilir. Müteahhit veya işveren görevini tamamlamış olur. Girdilere de pay bedeli verilir. Ambara giren malların pay belgeleri verilir. Arz edilmiş mal var. Herkesin elinde de o maldaki payı var. Taşınmazlar hisse senetleri ile paylaştırılır. Pay sahipleri iki yoldan birini takip ederler.
a) İstese pay belgesini tüccara satar onun yerine tüccardan para alır, sonra gider başka tüccardan başka mal satın alır. Böylece ücretini mala çevirmiş olur. Buna satın alma diyoruz.
b) isterse bankaya gider mal belgesini bankada rehin bırakır. Ona karışık kredisini alır, gider ihtiyaçlarını temin eder. Böylece banka ambarda bulunan mal karşılığı para çıkarmış olur. Sonra parayı iade edersen de geri alır götürür sonra kıymetlendiği zaman satar. Böylece piyasaya para ambardaki stok miktarı kadar çıkar. Faizsiz olduğu için borçlanma da olmaz.
YAŞAMA KREDİSİ
Yaşayan herkese yaşam kredisi verilir. Bu kişi başına sabit bir kredidir. Birimi bir insanın bir günlük yiyeceğidir. Çalışma kredisi de bununla ölçülür. Bir insanın bir günde ürettiği miktardır. Ortalamaları alınır. İşletme kredisi nüfus başına verilir. Herkese verilmez. Bakmakla mükellef olan kimseye verilir.
Halk bu kredi ile bucak tüccarlarına sipariş verir. Sipariş veren peşin para ödediği için güçlüdür. Sipariş alan da sermayesiz ticaret yaptığı için karlıdır. Bucak tüccarları il tüccarlarına sipariş verir. Onlar da sermayeleri ile gidecekleri için ucuz sipariş verirler. İl tüccarları ülke tüccarlarına sipariş verirler. Ülke tüccarları işyerlerine sipariş verir. Böylece devre başında herkes ihtiyaçlarını sipariş vermiş ve işletmeler de üretecekleri malların siparişini almışlardır. Fiyatlar devre başında oluşmuştur. Arz ve talep kanunları çalışmıştır. Enflasyon piyasaya etki etmeyecektir. Artan emek de devre başında belli olmuştur.
Tüccar ülke içinde üretilmeyen mallar karşılığı ülke içine satacağı malları sipariş verir. Üretici satar, karşılığında sipariş aldığı malları alır. Ülke içine getirir siparişlerini kapatır. Ticaret yine sermayesiz yapılabilmektedir. Tüccarlar çoğalmakta serbest rekabet sağlanmaktadır. Ayrıca ithalat ve ihracat dengesi kurulmakta tüm yeryüzü tek piyasa haline gelmektedir. Çünkü gümrükler ve vizeler yoktur.
Son hatırlatma:
Faiz stoklardaki malların fiyatlarını zamanla artırmaktadır. Eski mallar pahalanmaktadır. Zaten satılmadığı için bekleyen mallar hiç satılmamaktadır. Bu da stoklamayı engellediği için üretimi engellemektedir. Krizler doğmaktadır. Faizli sistemde faiz karşılıksız para üretmekte ayrıca stoklara da mani olduğu için ekonomi çalışmamaktadır.