Türkler, Göktürk İmparatorluğu döneminde tek Tanrı’ya tapıyorlardı, İbrahimî dinlerin doğu kollarına mensup idiler, şeriattan çok tarikata dayanan dinleri vardı.
Kur’an Arabistan’da nâzil olmuştu, Hazreti İbrahim’in Hazreti İsmail kolundan olan halka hitap etmiştir, tarikattan çok şeriata dayanıyordu, içtihatlar ona göre gelişmişti.
Türkler Müslüman olunca, İslâm fıkhında olmayan ama Kur’an’da mevcut olan tarikatı Türkler çok kolay benimsediler. O dönemde Anadolu’da tarikat yayıldı. Mevlana bunların piridir. Ne var ki çevresi onu yadırgamış ve ruhen yalnızlık içinde yaşamaya başlamıştı. Tebrizli Şems (Şems-i Tebrîzî) ise onun gibi tarikat Müslümanı idi, çok iyi anlaşıyorlardı. Çevresi kıskandığı için onu Konya’dan uzaklaştırınca Mevlana ruhen yalnız kalır, Şems-i Tebrîzî’nin özlemini çeker. Bir gün biri gelir, “Şems geldi” der. Mevlana da onun bu müjdesine karşılık hırkasını ona bağışlar. Sonra müjdenin yalan olduğunu söylerler; “Neden acele ettin de hırkanı verdin?” derler. “Ben böyle güzel yalan habere hırkamı verdim, gerçek olsaydı her şeyimi verirdim!” der.
Putin’in Müslüman olduğuna dair yalan bir haber yayılmıştır. Bu haberin yalanına bizler hırkalarımızı vermeliyiz; gerçeğine ise her şeyimizi! Tarihte Müslüman olan ünlü kişiler vardır. Sonra vazgeçmişlerdir. Doğu Roma/Bizans İmparatoru Herakliyus böyledir. Kaptan Kusto böyledir.
Saltuk Buğra Han ise Karahanlıların Türk hükümdarıdır, Müslüman olmuştur. Onun ardından tüm Türker Müslüman olmuşlardır. Cengiz Han’ın dört oğlundan üçü Müslüman olmuş, onlarla birlikte tüm imparatorluk halkı Müslüman olmuştur.
Putin’in Müslüman olması demek, tüm Ortodoksların Müslüman olması demektir. Bu onların Hıristiyanlığı terk etmeleri demek değildir. Tam tersine, gerçekten Hıristiyan olması ve asıl İncil’e, İncil’in asıl kaynağına yani Kur’an’a dönmeleri demektir.
Kur’an, Ehl-i Kitabı Kur’an’ın tarikatına çağırmaz. Herkes kendi ibadetlerini kendileri yapsın der. Kur’an, bütün dinlerde bir olan Allah’ın düzenine yani Âdil Kur’an Düzeni’ne tüm insanlığı çağırır. Dünya istese de istemese de (tav’an veya kerhen) “İslâm Düzeni”ni kabul etmek zorundadır. Zaten fikren kabul etmiştir; “demokrat” demek şeriatçı demek (çok hukuklu sistem), “lâik” demek müslim (lâ ikrâhe fi’d-dîn) demektir, değişik inanışlarda (leküm diynüküm veliye dîn) barış içinde birlikte yaşarız demektir. Adil Düzen demek “liberal düzen” demektir, serbest arz ve talep kanunları dengeyi kurar demektir; “sosyal düzen” Hak düzeni demektir, insanların doğal haklarını korur demektir.
Biz buna “ADİL DÜZEN” dedik.
Bunun iki sebebi vardır. O günlerde İslâm inancını savunmak suç sayılıyordu. Bir de halk İslâmiyet’i din/düzen diye sadece kendilerine göre ibadet etmeyi anlıyorlardı. Türkiye’de İslâm’ım manası farklı idi. Gerçekte ise “İslâm Dini” demek “İslâm Düzeni” demekti.
Putin, Obama ve Erdoğan -dua edelim de- İslâm dinini yani “İslâm düzenini” kabul etsinler ve hem kendileri hem de insanlık kurtulsun. İyi biliniz ki gark olmakta olan bugünkü Firavunî faizci sömürü sermayesi ve onun zalim düzeni de işte bu “İSLÂM DÜZENİ” sayesinde boğulmaktan kurtulacaktır.
Dikkat edilirse; diyelim ki yalan olan Putin’in Müslüman olması haberine Rusya’dan doğrulama gelmedi ama yalanlama da gelmedi. Haberleri Türk gazeteleri yalanladılar. Putin on günden beri basınla görüşmüyor. Bir şeyler vardır. Neler olduğunu bilmiyoruz. Ama bu sadece uydurma bir haber değildir.
Putin, Obama ve Erdoğan iyi bilsinler ki; İSLÂM DÜZENİ üzerinde, yeryüzünde çalışan yanız İzmir’de 1967 yılında kurulan ve şimdi İstanbul’da ve Ankara’da da kurulmakta olan Akevler Kooperatifleri dışında bir yer yoktur. Tarlayı ne kadar iyi hazırlarsanız hazırlayın, eğer tohumunuz yoksa onu canlandıramazsınız. Ama küçük bir tohum elinize geçer de toprağa atarsanız, birinci sene 700 olur ve ikinci sene tüm tarlayı buğday kaplar. İslâm düzeninin tohumu, Kur’an’a dayanılarak hazırlanan anayasadır. “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” sadece ve sadece Akevler bakkalında (satılmamakta) bedava verilmektedir. Siz bunu kapitalizm, sosyalizm ve karma bataklıklarında ararsanız, boğulup gidersiniz. Gelin, biz sizi Kur’an’a götürmekte rehberlik edelim. Sizden ücret istemiyoruz, ücretimizi Allah verir. Biz sizi götürüp Kur’an’ın aydınlattığı dünya cennetine götüreceğiz. Bir defa görün; sonra yine bildiğinizi yapın ama “kör, sağır ve dilsiz” olmayın.
Süleyman KARAGÜLLE
17.03.2015 - 22:15 | Son Güncelleme: 17.03.2015-22:16
Erdoğan, Putin ile görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi yaptı
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra Ukrayna meselesi de ele alındı. İkili ilişkileri daha da ilerletme konusundaki iradelerini vurgulayan Erdoğan ve Putin'in, Ukrayna krizinin çözümü, çatışmaların sona erdirilmesi, Kırım Tatarlarıyla ilgili sorunlar ve çözüm yolları hakkında görüş teatisinde de bulundukları belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Mart'ta Ukrayna'ya yapacağı ziyareti de dile getirdiği görüşmede, kısaca 1915 olaylarına da değinildiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu hususta Türkiye'nin tarihe adil bir hafıza perspektifinden yaklaşılmasından yana olduğuna dikkati çekerek, bununla birlikte Ermenistan'ın barış çağrılarını umursamadığını, Ortak Tarih Komisyonu oluşturma teklifini olumlu bir yaklaşım sergilemediğini de hatırlattığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre iki lider arasındaki telefon görüşmesi yaklaşık 30 dakika sürdü.