Mesut Yılmaz Başbakandı... Çevik Bir Genelkurmay İkinci Başkanı idi... Araları açılmış, ordu ile hükümet karşı karşıya gelmişti. Eski bir milletvekilinin aracılığı ile Kenan Evren’den randevu aldık ve Marmaris’te üç saate yakın görüşme yaptık.
Kendisine, "Türk milleti asker bir millettir. Askersiz Türkler bir şey yapamazlar. Muvazzaf askerlerin işe karışması iki bakımdan sakınca taşımaktadır. Biri, muvazzaf askerler sivil idaresine karışınca sivil yönetim kuralları ile yönetmek zorunda kalacak ve kendi askeri yapıları bozulacaktır. Ordu yıpranacaktır. Bu da devletin yıkılması demektir. Diğeri ise, askeri metotlarla hukuk alanına müdahaleye kalkışırlar, bu da devletin iç yapısını bozar. Eskiden devlet yalnız güvenlik işleri ile uğraşırdı. Türk devletleri çok başarılı idiler. Şimdi ise ilim, ekonomi ve din devletin işi olmuştur. Bunun için Türk devletleri gerilemişler ve dağılmışlardır. Bunun çözümü, emekli askerlerin devreye girmesidir. Yönetimin iki şeye ihtiyacı vardır. Biri ilimdir, diğeri de güçtür. Gelin, Akevler ile bir parti kuralım. İlim adamlarını biz bulalım, emekli askerleri de siz bulun, Adil Düzen Partisi’ni kuralım. Türkiye’de ilmi verilerle askeri uygulamaları birleştirip ülkemizi muasır medeniyetin üstüne çıkaralım."
Kenan Evren önerimize verdiği cevabı sonunda, "Siz gerçekten parti kuracak mısınız?" dedi. “Evet” dediğimizde, “Allah muvaffak etsin” dedi. Bunu olur kabul ederek, Ankara ve İstanbul’da diğer emekli orgenerallerle de görüştük. Basın bizimle ilgileniyordu. Ancak, basın aldığı emre uyarak birden bizi devre dışı bıraktı ve ondan sonra Ak Parti kuruldu. Önce B. Arınç ortaya çıktı. Sonra A. Gül devreye girdi. Sonunda R. T. Erdoğan partiyi yine askerin desteği ile kurdu, Akevler’i devre dışı bıraktı.
Biz onu desteklemeye devam ettik. Ancak attığı her adımda uçuruma gittiğini görüyor, fırsat buldukça uyarıyorduk.
Bir aile toplantısında, Erdoğan’dan başka, o zamanın Cumhurbaşkanı Gül dâhil, sonra başbakan olan A. Davutoğlu, B. Arınç, B. Atalay yani hemen hemen herkes vardı. Ben onlara dedim ki; "Siz bize çok rahat seyahat yaptırıyorsunuz. Hareketiniz ve konaklamalarınız ortanın çok üstündedir. Ama bizi uçuruma götürüyorsunuz!" Duyan olmadı!
Bugün Anayasa oylanıyor. Bunun iki hedefi vardır; Türk ordusunu yok etmek, Erdoğan’ı tahttan düşürmek. Bu ulus ‘evet’ derse, Türk ordusuna dağıl emrini vermiş olacak, Erdoğan’a da oradan in demiş olacak. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktıkları gibi Türkiye Devleti’ni de yıkacaklardır.
Bu gidişe dur demek ancak kurulacak yeni parti ile mümkün olacaktır. Kenan Evren’e yaptığımız öneriyi şimdi siz emekli askerlere yapıyorum. Fiilen olmasa bile fikren bize katılabilirler. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök, İlker Başbuğ, Necdet Özel; Türk milletinin tanınmış saygıdeğer emekli paşalarıdır.
İstiklal Savaşı’nda dört asker yaptı; Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ve Mustafa Kemal. Evet, Mustafa Kemal dördüncüdür, çünkü onu oraya getirenler onlardı, başaracak birikim ve kabiliyet de onda vardı. Ama İstiklal Savaşı’nı Mustafa Kemal başlatmadı, bitirmedi de. Türk mollaları ve Türk esnafı ile birleştiler, Kuvayı Milliye’yi oluşturdular. Üç asker Mustafa Kemal’i destekledi, İstiklâl Savaşı böyle yapıldı.
“Evet” çıkarsa, Adil Düzen çalışanı arkadaşlarımla size en az yirmi ilim adamını bulacağım. Siz dört saygın paşa olarak bir araya gelin ve kuracağımızı Adil Düzen Partisi’ni desteklediğinizi ilan edin, tüm emekli askerleri, yedek subayları, askerliği onbaşı ve çavuş olarak yapanları göreve çağırın. Bizim bugün aynen İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi millî birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.
Üçüncü cihan savaşı olmadan önce gerekli tedbirleri almalıyız. Ak Parti, CHP, MHP ve HDP bize karşı olmayacaklardır. Ulusal birlik doğacaktır. Muvazzaf askerlerin müdahalesine gerek kalmayacaktır.
Kenan Evren bize, “Biz askerler hep aynı şeyi düşünürüz” demişti.
Türk milleti varlığını bu sebeple koruyor.
Bugün de ne Ergenekon ne de 15 Temmuz Türk ordusunu böldü. Bugün Ergenekon’da uzaklaştırılanlar geri dönüyor. Yarın 15 Temmuz’da uzaklaştırılanlar geri dönecek. Bugünkü ordu onları ıslah edip tekrar göreve çağıracak. Çünkü hepsine ihtiyacımız olacak...
Savaş kapıda...