“Adil Düzen”de her şey Kur’an’a dayanmaktadır, müsbet ilme dayanmaktadır. Kâinat 10’lu sisteme göre yaratılmıştır. Ellerimizde ve ayaklarımızda 10’ar parmak vardır. Kromozomlardaki dizi 10 kadar olunca devrini tamamlamış olur. Güneşin çevresinde 10 gezegen vardır. Kur’an da 10’lu siteme göre inmiş, ayrıca 10’lu sistemi kuruluşlarda kullanmış, ins ve cin topluluklarının onlu sisteme göre örgütlendiklerini ifade etmiştir.
Aşiret onlanmış demektir. Esasen 10 kelimesi aşiretten türemiştir yani insanlar henüz sayı saymayı öğrenmeden onluk aşiret olmuşlardır. On aile aşiret sayılmıştır. “İşrun” yirmidir, “aşar”nın kurallı erkek çoğuludur. Aslında o “aşareyn”dir, yani iki aşiret demektir. Sonra 30 üç aşiret, 40 dört aşiret demektir. Yüze kadar böyledir. Yani kırk dört on demek değildir. Çünkü kurallı erkek çoğul kişileri ayrı ayrı içermez.
İşte “aşere” böylece ortaya çıkmıştır.
“Yüz” topluluğun adı değildir, yer adıdır. Oysa “kabile” topluluğun adıdır. Ondan sonra gelen “belde” topluluğun adı değil yer adıdır. Sonra gelen “şa’b” topluluğun adıdır. Medine topluluğun adı değildir. Sonra gelen “kavm” topluluğun adıdır. Mısr ise yer adıdır. Sonra gelen “millet” topluluğun adıdır. En büyük topluluk demektir.
Görülüyor ki örgütleme atlamalıdır.
Biri sosyal topluluktur; aşiret, kabile, şa’b, kavm ve millet.
Aradakiler ise ekonomik topluluktur; beyt, karye, belde, medine, mısr ve ard.
Sayılar sisteminde “miet” yüz demektir. “Me’va” yuva ve evin ismi mekânıdır. Oysa “elf” yani bin ülfetten gelen bir kelime olup sosyal birliği ifade eder.
İlâhi kanunlarda en küçükten başlayıp büyüme ve çoğalma ilkesidir. O halde en az 3 en çok 10 kişiden oluşan normal aile esas alınacaktır. Ev onların olacaktır. 10 ev birleşecek ve bir aşiret oluşturacaklardır. Bu sosyal topluktur. Ondan sonra da 10 aşiret yani 100 daire birleşip bir karye oluşturacaktır. Bu sosyal değil ekonomik topluluk olacaktır. “Miet” ile “me’va”nın aynı kökten gelmesi bizim apartmanın yüz dairelik olduğunu teyit etmektedir.
Kur’an Nur Sûresi’nde elektrikten bahsettikten sonra bunun yani elektriğin kat kat olduğunu, evlerde olacağını beyan etmektedir.
O halde III. bin yılın yapıları kat kat olacaktır, yüksek apartman olacaktır.
Yüz dairelik apartman onar onar olacaktır.
Bu sebeple 10 daireyi bir kat olarak almaktayız.
Her kat “aşiret” yeri olacaktır.
Yüz daire ise “ekonomik topluluk” olacaktır.
Bu “mie” kelimesinin “me’va”dan gelmesi ile istidlal edileceği gibi, Nur Sûresi’ndeki yüksek yapıların sakinlerinden bahsederken “rical” kelimesini kullanmaktadır. Yani çalışan erkeklerden bahsetmektedir. “Unas” denmektedir. Çünkü apartmanın daireleri ailede nafaka sorumlularına tahsis edilecektir. Oların o apartmanda oturabilmeleri için oradaki iş yerinde çalışmaları gerekir. Yine âyetin devamında amel ettiklerinin en iyisiyle ücretlenmeleri amacıyla bu evlerde oturmaktadırlar. Yani bu apartmanın alt katında iş yerleri olacak, orada çalışacaklardır.
On apartman birleşerek “elf” yani ülfetin sağlandığı yer olacaktır. Bucak artık canlı demektir. Katlar sosyal toplulukların atomları, evler ise ekonomik toplulukların atomları mahiyetindedir. Böylece Kur’an’ın öğretileri içinde oluşmuş yapı yeni uygarlığa uyum sağlayacaktır.
Kur’an’da yüz dairelik apartmanlardan bahsederken içinde onları bey’ ve ticaretin Allah’ı zikretmekten, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymayacağından bahsetmektedir. Bunun sabah akşam yapılacağını bildirmektedir. Yani buradaki zikir haftalık değil günlük zikirdir.
Burada iki defa yapılacağı ifade edilmektedir. Bunların biri sabah namazı, diğeri de ikindi namazıdır. Bu işyerinde kılınan namaz erkeklerin kıldığı namazdır. Diğer namazlar ise katlarda kılınacaktır. Yeni hayat tarzı yeni hayat getirecek, bu âyetler o zaman daha iyi anlaşılacaktır.
Burada bir de zekâttan bahsedilmektedir. Her birinin ayrı ayrı zekâttan değil de ortak olarak zekâttan bahsedilmektedir. Bu işyerleri zekâtlarını vererek bucak bütçesini oluşturacaklardır. Her apartman üretecek ve tüketecektir. Herkes adil ücret alacaktır. Âyette ahsene mâ amilû demektedir.
Ayrıca kardeş apartmanlar olacak, tarım apartmanları ile sanayi apartmanları kardeş olacaktır. Tarım apartmanında üretilenler sanayi apartmanlarıyla takas edilecektir. Böylece bu alışverişten dolayı taraflar kazanacaklardır. Âyette fadlından ziyade etme ifadesi geçmektedir.
Böyle bir siteyi kurmamız için eksiğimiz nedir?
İki şey eksiğimizdir.
Henüz böyle bir apartmanın projesini hazırlayamadık.
Ben bunu “Adil Düzen”e inanmayan insanlara hazırlatmak istemiyorum.
Akevler’in birinci uygulamasında İslâm düzenine inandıkları için değil, şahsımı saydıkları için katıldılar. Başarı elde ettik ama sonunda “Adil Düzen”e inanmayan insanlara teslim etmek zorunda kaldığımız için o yerinde kaldı. Bundan sonraki uygulamaların böyle olmasını istemiyorum. Onun için “Adil Düzen”e inanan insanları arıyorum; arıyoruz...
İkinci eksiğimiz ise muhasebedir. Bunu zaten başkaları yapmaz, yapamaz.
Biz çalışıyoruz...
İmkânlarımız dâhilinde ilerliyoruz...
Adım adım sorunları çözüyor ve ilerliyoruz...
Muhasebe programını yapmamız da yetmeyecektir; o muhasebeyi öğrenip uygulayacak insanlara ihtiyaç vardır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92