Her hafta (888 haftadan beri) Kur’an’dan yarım sahifelik kısmı 10-15 sayfa olarak yorumluyor ve seminer yapıyoruz. Altı aydan beri üzerinde çalıştığımız Nahl Suresi’nin son sayfasına geldik; son şeklini birkaç hafta içinde alacak ve yayımlanacaktır. "Sana vahyettik ki, ‘Hanif olan ve müşriklerden olmayan İbrahim’in milletine tabi ol’." (Nahl, 123)
Buradaki “Sana” Kur’an’ı kabul ederek okuyup yorumlayan her insandır. “Biz” her birimiziz. “Vahyetme” demek, Kur’an’ı okuduğunuzda anlaşılan manadır. “Hanif olmak” herkesin içtihadına saygılı olmak demektir. “Müşrik olmamak” da icmalardan ayrılmamak demektir. Peki, “İbrahim Milleti” kimdir?
İshak’ın zürriyetinden gelen peygamberlere tabi olanlar, İsmail’in torunu Hazreti Muhammed’e tabi olanlar, Hazreti İbrahim’in hanımı Ketura’dan doğan dört oğlunun doğuda kurdukları Brahmanizm’e (İbrahimî dine) mensup olanlar ve onu Hazreti İsa gibi Nasranilerden, Buda dininde olanlar, İbrahimî dindendirler.
Hazreti İbrahim barış (İslâm) düzenini yeryüzüne yaymak, tüm insanlığı bir topluluk hâline getirmek için gönderildi. Şimdiye kadar ulaşım, haberleşme, tedris ve uygulama imkânları mevcut değildi. Ancak yirminci yüzyılda ulaşılan teknoloji sayesinde insanlığın tek ümmet olmasından bahsedilebilir; o da İbrahim Milleti’dir. Dikkat edilirse ayette “İbrahim’e tabi olun” demiyor, “İbrahim’in milletine tabi olun” diyor. O millet hanif olacak yani içtihatlara saygılı olacak ve müşriklerden olmayacak, icmanın dışında asla dayatma olmayacak.
Şimdi Kur’an’ı Allah sözü kabul eden herkese bu emredilmektedir; İbrahim Milleti’ne tabi olunacak. Yani dünyadaki büyük dinlere saygılı olunacak. Bu dinler arasında bir birlik oluşturacağız. Necmettin Erbakan bunu çok açık bir şekilde ifade etti: Biz önce D-8’leri kurduk. Sonra D-60’ları kurarak tüm Kur’an ehlini bir araya getireceğiz. Sonra da Avrupa Birliği ile anlaşarak D-160’lar kuracak ve tüm dünyayı Adil Düzen’de birleştireceğiz. İşte, Erbakan’ın başlattığı bu Adil Düzen çalışmasına Kenan Evren İSEDAK Başkanı olarak katıldı.
Şimdi bize düşen görev; Allah’ın bu ayette emrettiği ve Erbakan’ın D-8’ler olarak başlattığı İbrahim Milleti’ni örgütlemedir. Bunlar silah zoru ile değil, anlaşarak ve barışarak kendi istekleri ile katılacaklar ve bunlar Adil Düzen’i yani Hak düzeni üçüncü binyıla yerleştireceklerdir. Bunlar bunu nasıl yapacaklar? Semt Kooperatifleri kuracak, insanların istediği düzeni önce kendi semtlerinde istedikleri yaşamlarını sağlayacaklardır.
Akevler bu semt kooperatiflerinin oluşması için gerekli olan çalışmaları yapmaktadır. Resmen kooperatifleri kurmuştur; sözleşmeleri, projeleri ve muhasebesini hazırlamakta, örnek işletmeler kurmaktadır. Necmettin Erbakan bunu dünyaya duyurma görevini yüklenmişti.
İbrahim Milleti’nin örgütlenmesi için iki ayağa ihtiyaç vardır.
Biri tebliğ aracıdır. Gülen Cemaati bunu çok başarılı bir şekilde yapmakta idi, dünyanın her tarafında oradaki ülke yönetimleri ile işbirliği yaparak liseler ve üniversiteler kurmuş, çok başarılı eğitim yapıyordu. Demirel, Özal, Ecevit, Çiller ve Erdoğan bunları desteklemişti. Okullar hep en başarılı durumda idi, herkes okullardan memnun, okullar da oradakilerden memnun idi.
Siyasi ayağa ihtiyaç vardı. Devletlerarası resmi anlaşmalar olmazsa halk birbirleri ile ilişkiler kuramaz, ne ekonomik ne de kültürel ilişkiler yürüyebilir. AK Parti bunu çok başarılı bir şekilde yürütüyordu. Davutoğlu’nun bürokratik çalışmasıyla dünya ile uzlaşma meydana gelmiş, Esad ile Erdoğan adeta kardeş olmuştu. İbrahim Milleti’nin oluşması devam ediyordu.
İşte, Sermaye bu gelişmelerden son derece rahatsız olmuş ve bu gidişi durdurmanın yollarını aramaya başlamıştır. Yaptıkları fitne ve fesadı anlatarak bu sahifeleri doldurmak istemiyorum. Arap Baharı, Kaddafi’nin katli, Mısır’da askeri darbe, Suriye ve Irak’ın terör merkezleri hâline getirilmesi, Ergenekon ve Balyoz uygulamaları, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz olayları, bu İbrahim Milleti’ni oluşturma faaliyetini birden bıçak gibi kesti.
Şimdi benim davetim şudur: Gelin bu asrın Firavununun tanrılık iddiasına Musa’nın asası ile son verelim. Bu asa “Adil Düzen”dir. Bu asa “karşılığı olan para”dır. Bu asa “yerinden yönetim”dir. Bu asa “hakemlerden oluşan yargı”dır. Bu asa “düşmanın oyununa gelmeme”dir.
Erdoğan ve Gülen’le yakından tanışıyoruz. Benim onlar hakkında kötü düşünmediğimi onlar biliyorlar. Çevrelerini saran paralelcilerden kurtulma çabasına girsinler; görecekler ki Allah onları bu esaretten kurtaracaktır. Allah için düşmanlıklara son verin ki İbrahim Milleti’nin oluşması çalışmalarına devam edebilelim...