Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-14
7.01.2012
3114 Okunma, 0 Yorum

 

İKİNCİ BÖLÜM

(ADİL EKONOMİK DÜZEN)

ADİL DÜZEN’DE EKONOMİ

Not: Parantez içindeki ifadeler Necmettin Erbakan’ın ifadeleridir. Parantez dışındakiler Süleyman Karagülle’ye göre söylenmesi daha uygun olan ifadelerdir. Karşılaştırma siz okuyuculara düşer…

 

***

 

(Aşağıdaki Şekil 22’de Faizci Kapitalizmin yol açtığı başlıca sorunlar 14 başlık altında sırlanmaktadır. Bu sorunlara yol açan sebeplere işaret edilmektedir. Bu sorunların Adil Düzen’e geçildikten sonra hangi yöntemlerle çözümleneceği belirtilmektedir.)

“Adil Ekonomi Düzen”in tedavi ettiği hastalıklar.

 



Şekil 1: Faizci Kapitalist Düzenin Yol Açtığı Sorunlar

V. EKONOMİK DÜZENLERİN DAYANDIKLARI TEMEL GÖRÜŞLER VE ÖZELLİKLERİ

(Aşağıdaki Şekil 23’de iktisadi tekelleşmenin biçimlendirdiği Kapitalizm ile siyasi tekelleşmenin biçimlendirdiği Sosyalizmin “Kuvveti Üstün Tutan” dünya görüşüne göre yapılandığı belirtilmektedir. Adil Düzen, “Hakkı Üstün Tutan” dünya görüşünün hak anlayışına göre kurumsallaştırılacaktır.)

Bugün dünyada iki sistem vardır. Biri kapitalizmdir. Diğeri sosyalizmdir. Aralarında hiçbir fark yoktur. İkisi de merkezî sistemdir. İkisinin de kullandığı araç aynıdır. Sadece birinin şoförünü sermaye tayin eder, diğerinin şoförünü devlet tayin eder. Sosyalizm daha ileri bir sistemdir. Başarısız olması sosyalizmin kapitalizmden geri olması sebebiyle değil, sermayenin onu getirmemesidir. Çünkü sosyalizmin kurucusu da tekel sermayedir.

Bunların alternatifi “Adil Düzen”dir.

“Adil Düzen” demokratik düzendir. Küçük işletmelerden başlar. Yüz hanelik semtten başlar. Sonra birleşirler ve büyürler. Ayrı ayrı yapabildikleri işleri ayrı ayrı yaparlar. Ayrı ayrı yapamadıklarını birlikte yaparlar. Üretim semtlerde olur. Mübadeleyi tüccarlar yapar. Tüccarların tekel oluşturmamaları için tedbirler alınmıştır. Ortak ambar vardır. Tüccar mal ile ilgilenmez, belgeleri alır ve satar. Ortak taşımacılık vardır. Tüccar nakliye ile ilgilenmez. Sadece belgeleri nakleder. Faiz yoktur. Tüccar veya halkın beklettikleri mallar zamanla pahalanmaz. Mallar sigortalıdır. Zayi olsa bile tüccar veya ambar zarar etmez. Cebri icra yoktur. İflas edenin borçlanma ehliyeti kaldırılır.

Adil Düzen, Kapitalizm ve Sosyalizmin işleyişini belirleyen kurumsal yapısı ve özellikleri aşağıdaki Şekil 23’de sıralanmaktadır.

 

 

Şekil 2: İktisadi Sistemlerin Dayandıkları Dünya Görüşleri ve Temel Özellikleri

VI. ADİL DÜZEN BUGÜN KARŞILAŞILAN SORUNLARA KALICI VE SAĞLIKLI ÇÖZÜMLER ÜRETECEK BİR DÜZENDİR

(Adil Düzen birçok iktisadi sorunu yol açan Faizci Kapitalizmin 5 mikrobunun yol açtığı sorunları aşağıda belirtilen 5 vasıta ile çözecektir.)

“Adil Düzen” faiz yerine kredileşme, karşılıksız para yerine mala karşı senet, senede karşı para, kişilerden vergi yerine ortaklıktan pay, sermayeye kredi yerine halka kredi ilkeleri ile sağlıklı ekonomiyi kurmuştur. Ekonomiye müdahale sistemini kaldırmıştır. Kurallar işler.

(A. Irkçı emperyalizm’in Düzeni Olan Mevcut “Köle Düzeni” Yerine “Adil Düzen”in Kurulması

Mevcut “Köle Düzeni” bir bakıma eski sömürgeci düzenin “Modern Müstemlekeci” uygulamasıdır. Bir “Sömürü Düzeni”, “Ezen-Ezilen” düzenidir.)

Sermayeyi ortadan kaldırmaz. Tekeli önler. Sermaye üretim yapmaz, sadece değişimi yapar. Ekonomide sermayeye gerek yoktur. Çünkü devlet parayı basıyor, üreticiye mal ve emek karşılığı veriyor. Çıkan para karşılığı kadar mal mevcut olduğundan enflasyon olmuyor. İşsizlik de olmuyor.

(Adil Devlet Düzeni ise hakkı üstün tutan, herkese hakkını veren, kimseyi kimseye sömürtmeyen, insanı ve toplumu hızla manen ve maddeten kalkındıran, herkese inancına göre yaşama hakkı tanıyan, bir uzlaşma, barış, huzur, hürriyet, adalet ve refah düzenidir. Bu düzende insanların maddi ve manevi ihtiyaçları dengeli bir şekilde karşılanacak; ülkemizin manevi ve maddi kalkınması kısa bir süre içinde sağlanacaktır.)

“Adil Düzen”de kazancın iki kaynağı vardır. Biri emektir, asıl olan budur. Diğeri ise rizikodur, “zarar” karşılığı “kâr”dır. “Adil Düzen”in temel ilkesi ise kimsenin başkasının emrinde olmaması, herkesin kendisinin emrinde olmasıdır. Ekonomide yönetim ast-üst ilişkisi içinde değil, çıkar dengesi üzerinde kurulmuş olmasıdır. Herkes kârlı gördüğü işi yapar ama öyle düzen vardır ki işler en üst seviyede yararlı olarak yapılmış olur. Hamiline yazılmış senet sistemiyle depolanmayan mallar piyasada depolanmış olur. Örnek olarak Ağustos ayındaki su senetleri bir sene önce halkın elinde ve kasada depolanmış olur. Parçalanmayan mallar parçalanmamış olur. Hisse senedi ile fabrikaya herkes sahip olabilmektedir. Her sahada serbest rekabet sağlanınca artık patrona gerek kalmamıştır.

 

B. Faizci Kapitalist Nizamın “Sömürü Düzeni” Yerine “Adil Ekonomik Düzen”in Kurulması

(Yukarıdaki bölümlerde yapılan açıklamaların ortaya koyduğu gibi Adil Ekonomik Düzende Faizci Kapitalist Düzenin beş mikrobu yoktur. Dolayısıyla Faizci Kapitalist düzenin Şekil 22’deki birinci sütununda gösterilen 5 mikrobun yol açtığı hastalıklar tedavi edilecektir. Vücut sıhhat bulmuştur. Adil Ekonomik Düzen’de adeta ekonominin bütün makineleri yağlanacaktır. Çünkü ekonominin önündeki engelleri kaldırılmış yerine “Tam Teşvik” getirilmiştir. Adil Ekonomik Düzen ideal bir düzendir. Herkese refah getirir. Ucuzluk getirir. Enflasyonu önler. Her kabiliyetli insanın üretim yapmasına imkân hazırlar. Üretimi artırır. İşsizliği önler. İhracat patlamasına ortam hazırlar. Geri kalmışlığı önler. Dürüstlük ve ahlaki gelişmeyi teşvik eder. Bilindiği gibi bu husus bundan önceki bölümde gerekçeleriyle açık bir şekilde ortaya konmuştur.)

Ekonominin temeli şudur. Herkese iş bulunmalı. Herkes istediği yerde çalışmalı, istediği malı üretmeli, mallar tüm dünyada pazarlanabilmelidir. Aracı masrafları en azına indirilmelidir. Bütün bunlar için açık piyasa getirilmektedir. Genel Hizmet Kooperatifleri bunu sağlar. İnsanlıkta kredileşme, ülkede çalışma, illerde hizmet, bucaklarda işletme kooperatifleri kurulur. Kooperatifler kredileşme, imar, mal ve sipariş paraları çıkarırlar. Tam istihdam ve tam mübadele sağlanır. En verimli şekilde üretilir ve bölüşülür. Hâsılı ilkel ekonomilerdeki piyasa gelişmiş ekonomilerde oluşturulur.

 

C. Milli, Güçlü, Süratli, Yaygın Kalkınmanın Adil Düzen ile Gerçekleştirilmesi

(Faizci Kapitalist Nizam emperyalizm ve ırkçı emperyalizmin bir sömürü düzenidir. IMF bunların bir kuruluşudur. Ülkelere hazırladığı reçeteler modern müstemlekeciliğin yürütülmesine yönelik reçetelerdir. Bu reçetelerle ülkeler bir yandan sömürülmekte, diğer yandan da dış borç ve faize esir edilmektedir. Ülkelerin milli kalkınma planlarının hazırlanmasına mani olunmaktadır.)

“Adil Düzen”de kamu planlaması yapılır. Tesisler kamu planlarına göre belirlenir. Ondan sonra planlamayı halk ekonomik yoldan yapar. Bir ilçede üç dört fabrikanın yerleri ayrılmış, buralarda şunların fabrikaları kurulsun denmiştir. Mesela bir şeker, bir çimento, bir motor, bir tekstil fabrikasının kurulması istensin. Müteahhitler bunlardan istediğine başlayabilirler. Ne var ki kredi almak için birinci şartımız orada çalışacak işçi bulmaktır. Kim önce işçi bulursa o istediği fabrikayı kurmaya başlar. İşçisini tamamlamayana kredi vermeyiz. Müteahhitler arsaları bölüşürler, arsa ilk talip olana verilir. Müteahhitlere malzeme kredisini veririz. Kim işe başlamadan önce oradaki halka hisse senedi satarsa ona işi başlatılırız. Halkın hisse senedi alması için halka faizsiz taşınmaz kredisini veririz. Bir malın siparişi o malın üretimini planlar. Halka sipariş kredisini veririz.

(Hâlbuki Adil Düzen’e geçildiğinde temel esas borçla değil, “Kendi Gücüyle Kalkınma”dır. Ülkelerin milli, güçlü, süratli yaygın kalkınma stratejilerine uygun “Makro Planlar” hazırlanacak; bu planlara uygun verimli “Yatırım Projeleri” geliştirilecektir. Bu projelerin belirlenen hedefleri gerçekleştirmeleri için gerekli teşvikler sağlanacaktır.)

“Adil Düzen”de devlet memurlarının kararı ile bir teşvik yapılamaz. Halka meslekî derecelerine göre, nüfuslarına göre faizsiz kredi verilir. Halk hangi firmaya ortak olursa o firma teşvik edilmiş olur. Makro projeleri Genel Hizmet yapar. Uygulamaya ise halk karar verir.

 

(D. İnançlı Kadrolar)

Saadet Düzeni

(Adil Düzene geçildiği zaman ülkeler borç ve faizin esiri olmaktan kurtulur. Emperyalizm ve ırkçı emperyalizm’in etkisinden kendisini kurtarır. “Milli Görüş”e dönülür. Evlatlarını “taklitçi” olarak değil, “İnançlı Kadrolar” olarak yetiştirme imkânı bulur. Bu inançlı kadrolar inançla, şuurla, azimle, sebatla, yardımlaşarak ve çalışarak kalkınma hamlelerini elbirliğiyle başarırlar.)

“Adil Düzen” iktidara gelir gelmez önce TL’yi altına kote edecektir. Herkesin borç ve alacağını tesbit edecektir. İşletmelerin borç ve alacaklarını devlet yüklenecektir. Alacaklı istediği zaman gelip alacağını devletten alacaktır. Devlet işletmelere borcu nisbetinde tesislerine ortak olacaktır. Tesislerin değeri borcu karşılamıyorsa iflas etmiş sayılacak, tesisleri elinden alınıp başka işletmelere kiraya verilecektir. Eski sahipleri borçlarını ödediği takdirde tesisler onlara iade edilecektir. Asla cebri icraya gidilmeyecektir. Kimsenin mallarına ve parasına el konmayacaktır. Sadece borçlanma ehliyeti alınacaktır. Çalışanlar ve doğru olanlar başarılı olacaklardır. Ahlaklı olmadaki başarı onları ahlaklı yapacaktır.

(Adil Düzen’in; siyasi, ilmi, ahlaki ve ekonomik düzenleri birey ve girişimcilere yardımcı ve teşvik edici olacaklardır. Siyasi düzen ekonomiyi tanzim ediyorum diyerek tahrip etmez; ilmi düzen tam bir hürriyet, özerklik ve teşvik ile ilim ve teknoloji sahasındaki hızlı gelişmeleri sağlarlar. Dini - ahlaki düzen ise adeta topluma yararlı insan yetiştirmek için bir “İnsan Yetiştirme Fabrikası” gibi görev yapar.)

İlmî kuruluşlar insanları bilgide eğitir. Dinî müesseseler ahlakta eğitir. Dayanışma ortaklıklarının oluşturduğu bu eğitim kurumları yarış halindedir. Kimin yetiştirdiği insanlar daha çok üretin yaparlarsa o dayanışmaların kamudaki payları fazla olacaktır. Kimin yetiştirdiği kimseler ne kadar az suç işlerlerse o ahlaki dayanışmaların da payları büyük olacaktır. Siyasiler ve iktisatçılar yetişmiş insanları değerlendirirler. Onlar eğitime karışmazlar, baskı yapmazlar.

 

(E. İrfanlı İnsan)

Fazilet Düzeni

(Adil Düzen’deki ilmi düzen ve bilhassa dini - ahlâki düzen insanların “irfan” sahibi insanlar olarak yetişmesini sağlar. Üretimin yanında eğitimi, manevi terbiyesine ve bu meyanda “Nefis Terbiyesi”ne büyük önem verilir. İnsanlar iyi ahlak sahibi insanlar olarak yetişirler. İsraf yapmazlar. Herkese yardım etmekten manevi haz alırlar. İbadet aşkıyla çalışırlar.)

Herksin resmî meslekî derecesi vardır. Ücret serbesttir. İsteyen istediği ücretle çalışır ve çalıştırır. Zorlama yoktur. Resmî işlerde resmî ücretler uygulanır, tazminatlarda resmî ücretler uygulanır. Emeklilikte resmî ücretler uygulanır. İş yapılmış da başka türlü bir ücret kararlaştırılmışsa resmî ücret uygulanır. “Adil Düzen”de isteyenlere her hafta imtihan vardır. İmtihana girenler meslekî derecelerini yükseltirler. İnsanlar vakitlerini spor seyretmekle veya eğlenmekle değil, beşikten mezara kadar ilim öğrenmekle geçirirler. Herkes bilgili olmaya çalışır.

(Bütün bu faktörler bir araya geldiği zaman manevi ve maddi bakımdan en büyük kalkınma hamleleri başarılır. Böylece kapitalizmin “Zulüm Düzeni” yerine Adil Düzenin “Saadet Düzeni” gerçekleşir.)

“Adil Düzen” refah düzeni olduğu kadar saadet düzenidir. Yani insanların yalnız bedenî ihtiyaçlarını değil ruhî ihtiyaçlarını en üst seviyede giderir.

(VII. “ADİL DÜZEN”E DAYALI “YENİ BİR DÜNYA”NIN KURULMASIYLA MADDİ VE MANEVİ KALKINMA DAHA HIZLI VE DENGELİ OLACAK)

“ADİL DÜZEN” DENGELİ DÜZENDİR

(Bilindiği gibi “Avrupa Birliği” tek bir “Avrupa Devleti” kurulması demektir. “Roma Anlaşması” bundan dolayı AB’nin temel Anayasası mesabesindedir. “Roma Anlaşması”nın temelinde iki büyük hata vardır. Bunlardan birisi temel kültür kökü olarak eski Roma medeniyetinin esas alınması yani “Kuvveti üstün tutan” zihniyetin temel alınmasıdır. Bu zihniyetle ancak zulüm olur. Saadete ulaşılamaz. İkinci hata da ekonomik düzenin “Kapitalizm” olarak alınmasıdır. Bu temel de saadet getiremez. Ancak zulüm, buhran ve sosyal patlama getirir. Bunun için AB gerçekte bu temel esaslarından dolayı iki adet saatli bomba bulunan ve uçurumdan aşağı yuvarlanan otobüse benzemektedir.)

“Adil Düzen” yalnız Türkiye’nin veya yalnız Müslümanların sorunlarını çözmeyecek, tüm insanlığın sorunlarını çözecektir. Bugün sorunu olmayan ülke yoktur. Sorunlar ancak ortalama elli milyon nüfuslu devletlerin bağımsız kalarak ekonomik topluluklar meydana getirmesi ile olur. Avrupa Birliği kapitalizmden vazgeçmedikçe, başka ülkeleri sömürme amacıyla emperyalist hayallerinin peşine koştukça başarılı olamaz. Ama “Adil Düzen”i kabul ederse üçüncü bin yılın uygarlığını kurmada İslâm dünyasının ortağı olur.

(Türkiye bu otobüse binerek Batı'ya uşaklık edip helak olacağına, Batı taklitçisi görüşü bırakıp, Milli Görüş'e dönmeli. Adil Düzen’i tesis ederek örnek ve öncü ülke olmalıdır. Müslüman ülkeler ve ezilen ülkelerle Adil Düzen temeline dayanan bir Yeni Bir Dünyanın kurulmasına gayret etmeli, hatta öncülük yapmalıdır. Bu da Refahyol Hükümeti döneminde kurulmuş olan D-8’lerin çok daha aktif bir şekilde bütün üye ülkeler ve sömürülen dünya devletlerinin desteği ile canlandırılması ile mümkündür.)

Türkiye Avrupa Birliği’ne girip dünya sömürüsüne ortak olmaya çalışacağına, “Adil Düzen”i kabul eden ülkelerle işbirliği yapmalıdır. “Adil Düzen”i kabul etmek demek, hakemliği kabul etmek demektir, sorunlar çatışma ile değil barışla çözmek demektir. Bu da hakemlere teslim olmak demektir. Bunu kabul eden devlet İslâm devletidir. Dinleri veya ırkları ne olursa olsun, “Adil Düzen”i kabul etmek demek hakemliği kabul etmek demektir. Aralarında gümrükleri ve vizeleri kaldıracaklar. Emek, sermaye ve mal dolaşımı tamamen serbest olacaktır. Hakemler kararıyla mahkum olanlara birlikte cephe alınacaktır.

(Bu gerçekleştiği takdirde hem Türkiye'de, hem diğer Müslüman ülkelerde, ezilen ve sömürülen tüm mazlum ülkelerde kalkınma çok daha büyük ve hızlı olacaktır.)

Yalnız Türkiye’de gelişmişlik farkı kalkmayacak, tüm dünyada gelişmişlik farkı kalkacak, tüm insanlık bir kaptaki su gibi eşitlik içinde gelişmeye devam edecektir.

(Hiç unutmayalım ki bugün Amerika'da uçak sanayinde 700 bin kişi çalışmaktadır. Bunun 300 bini Amerikan ordusu için üretilen uçaklara tekabül etmekte, 400 bin kişilik kısmı ise başta Müslüman ülkeler olmak üzere 3. Dünya ülkeleri için yapılan uçakların üretimine tekabül etmektedir. Bir Müslüman ülke, mesela Suudi Arabistan Amerika’ya uçak siparişi verdiği zaman bir defasında 5 milyar dolarlık sipariş vermektedir.)

Sanayi ülkeleri bir saat çalışırlar ve tarım ülkelerine on saatlık işçiliğe satarlar. Bu sömürü kalkacak, herkesin emeği eşit şartlarla değerlendirilmiş olacaktır. Yeryüzü tek pazar hâline gelecek, ekonomi bakımımdan tek ülke gibi olacaktır. Çünkü dört çeşit para çıkarılmaktadır. Tarım bucaklarda, sanayi illerde, imar ülkelerde, ticaret ise uluslar arası yapılmaktadır.

(1,5 milyarlık Müslüman ülkeler topluluğu tek bir pazar olduğu ve ihtiyaçlarını programlı bir şekilde kendi ülkelerinden karşıladıkları takdirde, bunun meydana getireceği büyük kalkınma, hızlı kalkınma, istihdam ve üretim gücü elbette her türlü tahminin üstünde olacaktır.)

Hakemliği kabul eden ülkeler arası oluşacak ortak pazar, bu ülkeleri refaha götüreceği gibi, buraya katılmak isteyen ülke o gün birliğe alınacaktır. Kimsenin ilâhi düzende kimseyi kapıda bekletme yetkisi yoktur. “Adil Düzen”i kabul etmeyen ülkelerle bizim özel bir bağlantımızı olmayacaktır. AB, Rusya, Çin, ABD hakemliği kabul ettikten sonra zaten hepimiz bir olacağız. Kabul etmeyenlerle özel ilişki kurmayız.

 

VIII. SONUÇ: ADİL DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA

SONUÇ: ADİL DÜZEN İSANLIĞIN III. BİN YIL UYGARLIĞIDIR

(Aşağıdaki Şekil 24’de görüldüğü gibi Adil Düzen’e geçildikten sonra bütün iktisadi ve sosyal dengeler değişecektir. Adil Düzene geçilmekle “YENİ ADİL BİR DÜNYA DÜZENİ”nin kurulmasına tarihi bir adım atılmış olacaktır.)

“Adil Düzen” ekseriyet demokrasisi yerine hicret demokrasisini, ateizm laikliği yerine hakemlerin denetiminde uzlaşmacı barış laikliğini, faizli sermaye tekeli yerine tekelliği önlenmiş genel hizmetli liberalliği, primli sigorta sistemi yerine dayanışma ortaklığını getiren yepyeni bir düzendir.

(Şekil 14’de Türkiye'de halen tatbik edilmekte olan Faizci Kapitalist düzenin nasıl “Köle Düzeni” olduğu açıkça gösterilmiştir. Türkiye’de emperyalizm ve ırkçı emperyalizmin desteğiyle kurulmuş olan “Siyasi Aldatmacalar” ile halk basın ve yayın kuruluşları tarafından verilen yanlış, çarpıtılmış ve taraflı bilgiler sonucu gerçekleri görememektedir. Neticede haksız ve hileli seçim kanunlarının sonucunda yapılan seçimlerde ise yine bilmeden emperyalizme ve ırkçı emperyalizme hizmet eden taklitçi ve işbirlikçi partilere daha çok oy vermektedir. Böylece iş başına gelen taklitçi ve işbirlikçi zihniyetli yönetimler kolaylıkla “IMF” motoru tarafından etkilenmekte ve neticede milletin kanı/canı önce iki haznede toplanmaktadır. Bunlardan birisi bankalar, diğeri de hazine ve fonlar depolarıdır. Buralarda toplanan imkânlar, daha sonra emperyalizme, ırkçı emperyalizme, onların işbirlikçilerine ve israflara intikal ettirilmektedir. Şekil 14’deki “Köle Düzeni” bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koymaktadır.)

Hükümetler millî hâsıladan beşte bir pay alıp genel kamu görevlerini yapacaklardır. Kooperatifler beşte bir alarak genel hizmetleri göreceklerdir. Tesisler beşte bir kira payını alacaklardır. Beşte bir sosyal dayanışmaya kalacaktır. Emek payı net beşte bir olacaktır. Makineleşme başlayınca da emek sadece nezaretçi olacaktır.

(Türkiye'de Adil Düzen'e geçildiği zaman durum ne olacaktır? Bu neticeyi Şekil 24, aynı şekilde açık bir tarzda ortaya koymaktadır. Bu tablodan da görüldüğü gibi milletin gerçekleri görüp şuurlanması ve verdiği oylarla taklitçi zihniyetleri değil, Milli Görüş zihniyetini desteklemesiyle yeni Adil Düzen kurulacaktır. Bu gerçeği tablonun üzerindeki seçim sandığı ve bunun yanındaki yeni Adil Düzen levhası göstermektedir.)

Sermaye bugün siyasi hakimiyetini kaybetmiştir. Dünya yeni düzenini beklemektedir. Türkiye’de AK Parti iktidarda ise bunun sebebi Adil Düzen Çalışanlarının örnek bir işletmeyi gösterememiş olmasındandır. İstanbul’da insanlığa hitap eden bir kredileşme kooperatifini, Türkiye’de bir çalışma kooperatifini, her ilde bir hizmet kooperatifini, her bucakta bir işletmeler kooperatiflerini kurmalıdırlar. İstanbul’da altın bonosu, Türkiye’de çalışma anonim şirketinin hisse senetlerini, illerde mal bonosunu, bucaklarda tarım çekleri kullanarak Adil Düzen ekonomisini halkın kullanmasını sağlamalıdırlar. “Adil Düzen” yıkardan gelmez, halktan gelir.

Şekil 3: Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya

(Adil Düzen kurulduğunda yukarıda da açıklandığı gibi inançlı kadrolar, Milli Görüş şuurunu bir transformatör gibi güçlendirecekler. İlme ve inanca dayalı Milli Görüş motoruyla siyasi kadrolar başta olmak üzere bütün inançlı düzen kadroları Adil Ekonomik Düzen’i kurup çalıştıracaklardır. Böylece bu düzende IMF'nin yerini Milli Görüş motoru alacaktır. İşbirlikçi zihniyetli partilerin yerini Milli Görüş zihniyetli Saadet Partisi alacaktır.)

Kurulacak bir kooperatif bin haneli bir site oluşturur da insanlığa “Adil Düzen” bucak örneğini verince, halkımız süratle örnek aldığı şekilde Adil Düzen işletme kooperatiflerini oluşturacaktır. Halk siyasi partilerin “Adil Düzen”i kabul etmeleri için zorlayacak. Sonunda Meclis uzlaşmış olarak “Adil Düzen Anayasası”nı kabul edecek. Ordumuz destekleyecek ve böylece Türkiye’de “Adil Düzen”e geçilecek. Ondan sonra da İslâm devletleri “Adil Düzen”i benimseyecek. Yahut daha önce papalık benimseyecek. Birlikte benimseyecekler. Avrupa Birliği’nin yerine “Adil Düzen Birliği” doğacaktır. Tüm insanlık bir iki asır içinde “Adil Düzen”e geçmiş olacaktır.

(Şekil 24’de görüldüğü gibi Cenab-ı Hakk'ın Türkiye'ye verdiği bütün zenginlikler, “Milli, Güçlü, Süratli, Yaygın Kalkınma Stratejisi”ne uygun olarak hazırlanacak makro planlar ve projeler ile seferber edilecektir.)

Uygarlıklar iki uygarlığın sentezinden doğar. III. bin yıl uygarlığı, İslâm uygarlığı ile Batı uygarlığının sentezinden doğacaktır. Bu iki uygarlığı sentez etmek üzere Allah Türkiye’yi hazırlamıştır. Avrupa Birliği müzakerelerini yapmakta olan Türkiye, İslâm âleminin öncüsü olma yolunda. Türkiye bu iki âlemi uzlaştıracaktır. Böylece Papalığın ve Adil Düzen Çalışanlarının işbirliği ile yeni dünya doğacaktır.

(Ülkemizin bu zenginlikleri şunlardır: İnsan gücü, madenler, ormanlar, topraklar, meralar, türlü iklim zenginlikleri, sular, doğal güzellikler, mevcut imkânlar, yatırımlar ve tesisler.)  

Ülkemiz eğitilmiş yeterli nüfusa sahiptir. Ülkemiz imar edilmiş yeterli toprağa sahiptir. Ülkemiz dünyanın coğrafi merkezindedir. Ülkemiz batı ile doğuyu sentez edecek eserlere sahiptir. Her şey hazırdır. Millî Görüş’ün yetiştirdikleri iktidardadır. “Adil Düzen”i uygulamıyorlar ama “Adil Düzen”e karşı da değiller. Eksik olan sadece “Adil Düzen”i öğrenecek kadronun yokluğudur.

(Şekil 24’degörüldüğü gibi inançlı kadroların çalışmasıyla bu kaynaklar bütün yurt sathında gerçekleştirilecek olan yatırımlarla zenginliğe dönüşecektir. Yurt sathı bir baştan bir başa verimli projeler vasıtasıyla madenler, hizmetler, hayvancılık, ahlaklı turizm, tarım, ormanlar, küçük sanayi, milli harp sanayi, sanayi ve ağır sanayi ile ilgili üretim projeleri ile donanacaktır. İnsan gücü bu projeler vasıtasıyla kısa zamanda büyük zenginlikleri meydana getirecektir. Bu zenginlikler neticede ülkedeki bütün vatandaşlara yayılacak “Herkese Refah” getirecektir. Böylece bütün vatandaşlar, zengin olacaklardır. Diğer yandan devlet üretimine yaptığı katkı karşısında kendi hakkını alacaktır. Böylece bütün vergiler kalktığı halde çok zengin olacaktır. Devlet bu zenginliğiyle:)

Ülkemizde 30 milyon çalışanımız vardır. Bugün sigortalı işçimiz 10 milyon kadardır. Çalışabilen nüfusumuzun üçte ikisi çalışmıyor. Çalışanımızın yarısı da sadece çalışmış görünüyor, üretim yapmıyor. Üretim yapanlar da yüzde 50 verimle çalışıyor. Yani bir kişi çalışıyor, on iki kişi geçiniyor. Biz yarısını çalıştırsak altı misli millî hâsılada artış yapacağız. Türkiye’de dış borçlar millî hâsılanın iki katıdır. Demek ki bir sene içinde dış borçları tasfiye etmiş oluruz. Türkiye daha iki sene geçmeden ekonomisini Almanya veya Japonya ekonomisinin üstüne çıkarır. “Adil Düzen” gerçekleştiği zaman dünyadaki bütün çalışanlar Türkiye’ye gelebileceklerdir. Vize yok, çalışana mâni olma yok. Türkiye dört beş sene sonra ABD, AB, Rusya, Çin ve Hint gibi süper güçler arasına girer. Onlarla uzlaşarak III. bin yıl uygarlığının saadetini insanlığa yaşatabilir.

(Temel hizmetlerle ekonominin desteklenmesi,

Tanzim hizmetleri ve “Tam Teşvik” ile vatandaşların desteklenmesi,

Aç-açık bırakılmaması, sosyal adalet gereği ülkedeki bütün insanların insanca yaşama şartlarının gerçekleştirilmesi hizmetlerini yürütecektir

Şekil 24’de bu hizmetler sembolik şekiller olarak belirtilmiştir.)

Genel hizmet, mal senetleri, faizsiz kredi, kooperatifler Türkiye’yi on sene içinde “Adil Düzen”e ulaştıracaktır.

(Diğer yandan “Adil Düzen” ve “Adil Ekonomik Düzen”in neticesi olarak ülke ırkçı emperyalizmin kölesi ve uşağı olmaktan kurtulacaktır. Bütün zenginliklerini sömürülerek ırkçı emperyalizm ve onların işbirlikçilerine intikal ettirmekten kurtarılacaktır. Bunun yerine zengin vatandaş, zengin devlet ve bugünkü dış borç ve faizler altında ezilmek yerine tam tersine hatta kardeş Müslüman ülkelere mali yardımda bulunan, onlara her türlü üretimiyle ve savunma sanayi mamulleriyle destekleyen bir ülke haline dönüşecektir. )

Bugünkü sömürü sermayesinin yerini faizsiz, tekelsiz altın parası ile ticaret yapan sermaye de varlığını huzur içinde sürdürecektir. Filistin halkına Sina Yarımadası’nda yeni devlet oluşturulacaktır. İsrail devletine Tevrat’ta vaat edilen ve Kur’an’ca da teyid edilen topraklar verilecektir. İsrail silahtan tecrit edilecek ama ticarette ve ilimde insanlığa hizmet etme imkanları onlara tanınacaktır.

(Bu dönüşmeye paralel olarak bu gün halen Türkiye'mizden, yurtdışına gitmek mecburiyetinde kalan 3 milyon işçi evladından dileyenlerin hepsi yurduna dönecek ve bugün orada, kendine hatta ustabaşılığı yapanları kendi memleketinde kurulacak fabrikalarda çalıştırarak onlara kendi ülkelerinden daha çok ücret vermesi imkânları ve sonuçları doğacaktır.)

İsteyen Türkler anavatanlarına dönebileceklerdir. Orada aldıklarından daha çok gelir temin edeceklerdir. Türkiye’ye diğer Türkler, Müslümanlar veya başkaları kolayca gelip çalışacaklardır. Askerlik yaparlarsa vatandaş da olabileceklerdir. Türkiye bir milyar insanı çok rahatlıkla besleyebilir.

(Bunun neticesi olarak Türkiye Batıya işçi değil, turist gönderen ülke haline dönecektir.)

Türkiye’ye gelecek Afrika ülkeleri gibi geri kalmış ülkeleri eğitecek ve onlara faizsiz sermaye de verilerek ülkelerini bir an önce kalkındırmaları sağlanacaktır.

(Türkiye’de Adil Düzen’e geçilmekle ülkemiz “Yaşanabilir Bir Türkiye” olacaktır. Millet ile Devlet’in barışıp bütünleşmesiyle Türkiye, “Yeniden Büyük Türkiye” haline gelecektir. Yeniden Büyük Türkiye’nin öncülüğünde Hak Merkezli “Yeni Bir Dünya” kurulacaktır. Bu gelişme, ülkemizin ve dünyanın makûs talihini değiştirecek ve beşeriyeti barış düzenine taşıyacaktır.)

Tarım döneminde büyük devlet olmak demek toprağı büyük olan devlet demekti. Bugün büyük devlet olmak demek düzeni adil olan devlet demektir. Böylece “Adil Düzen”i yakalamış Türkiye dünyanın hak merkezi yani hicret demokrasisine sahip, insanlığa hükmeden değil insanlığa hizmet eden devlet olacaktır. Büyük devlet değil uygarlıkta örnek devlet olacaktır.  Saygınlıkta büyüklüğünü yeniden elde edecektir.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org       (0532) 246 68 92

 

 






Çok Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 42154 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 9921 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kesin Sonuç
7.06.2018 6341 Okunma
12 Yorum 12.06.2018 03:32
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27855 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13382 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Ne değil, Nasıl
26.05.2018 4962 Okunma
10 Yorum 28.05.2018 13:30
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10810 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19785 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10076 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5869 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
28.03.2019 4438 Okunma
8 Yorum 29.03.2019 15:10
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9879 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29425 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10511 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Milli Güvenlik Kurulu
5.06.2018 4312 Okunma
8 Yorum 05.06.2018 19:35
Süleyman Karagülle
İlkeler
12.03.2018 5472 Okunma
8 Yorum 18.03.2018 14:30
Süleyman Karagülle
Hatalarımız
10.03.2018 4762 Okunma
7 Yorum 11.03.2018 21:45
Süleyman Karagülle
Denge
23.04.2018 4938 Okunma
7 Yorum 25.04.2018 13:00
Süleyman Karagülle
Dolar ve Faiz Oyunu
3.06.2018 4674 Okunma
7 Yorum 04.06.2018 03:17
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin sözcüsü
8.03.2019 5470 Okunma
7 Yorum 09.03.2019 00:46
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 5447 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
İleriyi Görmek
4.04.2019 4858 Okunma
6 Yorum 05.04.2019 21:43
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 5582 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Seçim sonuçları
3.06.2018 4545 Okunma
6 Yorum 04.06.2018 12:33
Süleyman Karagülle
Huy
6.05.2018 5215 Okunma
6 Yorum 07.05.2018 15:06
Süleyman Karagülle
Hesaplar yanlış
3.04.2018 5226 Okunma
6 Yorum 03.04.2018 22:20
Süleyman Karagülle
Yapacaklarımız
10.03.2018 4587 Okunma
6 Yorum 12.03.2018 16:33
Süleyman Karagülle
Oyuna Oyun
31.07.2018 5074 Okunma
6 Yorum 01.08.2018 23:59
Süleyman Karagülle
Kaşıkçı hikayesi
1.11.2018 4652 Okunma
6 Yorum 01.11.2018 21:26
Süleyman Karagülle
Ekrem Şama’ya; Seninki Hiç Olmaz!
3.06.2017 6259 Okunma
6 Yorum 30.07.2017 00:29
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11708 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Vergisiz Ekonomi
27.05.2017 6408 Okunma
6 Yorum 31.05.2017 01:20
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11394 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 12056 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 18673 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14224 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 13889 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9396 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Niçin?
4.07.2018 5717 Okunma
5 Yorum 04.07.2018 22:58
Süleyman Karagülle
Kim yönetiyor?
30.06.2018 5070 Okunma
5 Yorum 01.07.2018 21:57
Süleyman Karagülle
Siyaset ve kurallar
5.04.2018 5464 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 08:13
Süleyman Karagülle
Gül Adil Düzen’e sahip çıkmalı
6.04.2018 5118 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 23:39
Süleyman Karagülle
İstishab gerek
20.04.2018 4870 Okunma
5 Yorum 21.04.2018 11:30
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 4654 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Avrupa Birliği
14.03.2019 5519 Okunma
5 Yorum 16.03.2019 22:33
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5820 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5924 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Anormal Türkiye
7.02.2019 5056 Okunma
4 Yorum 10.02.2019 10:37
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin oyunu
7.11.2018 5712 Okunma
4 Yorum 08.11.2018 00:13
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 4205 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 4463 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3524 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Hesap Sorma
5.03.2018 4421 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 11:58
Süleyman Karagülle
Yenilik
6.03.2018 4044 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 23:36
Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018 4519 Okunma
4 Yorum 02.05.2018 23:12
Süleyman Karagülle
Anketler
16.05.2018 3767 Okunma
4 Yorum 16.05.2018 23:37
Süleyman Karagülle
KİM KAZANACAK?
8.06.2018 3944 Okunma
4 Yorum 11.06.2018 00:24
Süleyman Karagülle
Seçim sonrası
21.06.2018 3820 Okunma
4 Yorum 21.06.2018 14:09
Süleyman Karagülle
Mümin Olmak; Mümin Kimdir?
3.06.2017 5520 Okunma
4 Yorum 05.06.2017 10:41
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10529 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
AK Parti'nin Medine Dönemi!
13.09.2014 7755 Okunma
4 Yorum 16.09.2014 08:43
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 12014 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11695 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12249 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 10012 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10563 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Aşiret / Ocak
14.04.2012 7795 Okunma
4 Yorum 20.04.2012 17:06
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10743 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Bundan sonra ne yapmalıyız?
17.03.2012 5945 Okunma
4 Yorum 19.03.2012 21:18
Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012 3521 Okunma
4 Yorum 22.03.2012 20:21
Süleyman Karagülle
SÜRME YETKİSİ
1.04.2012 7640 Okunma
4 Yorum 05.04.2012 21:36
Süleyman Karagülle
AKİD VE AHD
2.04.2012 7789 Okunma
4 Yorum 06.04.2012 18:38
Süleyman Karagülle
100 Daire-2
7.04.2012 5880 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 16:45
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA ORTAKLIĞI
11.03.2012 6121 Okunma
3 Yorum 11.03.2012 17:31
Süleyman Karagülle
AB Krizi
19.11.2011 5600 Okunma
3 Yorum 04.12.2011 22:57
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9528 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
KÜRT SORUNUNU KİMLER ÇÖZER?
28.03.2012 6890 Okunma
3 Yorum 30.03.2012 13:30
Süleyman Karagülle
TARTIŞMA
25.04.2012 5321 Okunma
3 Yorum 02.05.2012 18:22
Süleyman Karagülle
İşsizlik sorunu
1.09.2012 4888 Okunma
3 Yorum 03.09.2012 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu ve Başkanlık
12.12.2015 6917 Okunma
3 Yorum 20.12.2015 07:10
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanı ve Yönetimde Uyum
28.11.2015 7672 Okunma
3 Yorum 01.12.2015 08:36
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11195 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9796 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
TAVSİYE: Allah’ın Emrine Uyuyoruz
12.09.2015 7249 Okunma
3 Yorum 22.09.2015 23:48
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11145 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10805 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12261 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13643 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13499 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13738 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11079 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Cumhuriyet’in DNA’ları
14.03.2015 7130 Okunma
3 Yorum 18.03.2015 10:45
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13478 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10594 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10352 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11385 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 10041 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kürtler
10.06.2017 4189 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 21:26
Süleyman Karagülle
Savaşa Doğru
25.03.2017 5245 Okunma
3 Yorum 25.03.2017 17:59
Süleyman Karagülle
Vikipedi Sorunu: Önce Yapmak… Sonra…
22.07.2017 5138 Okunma
3 Yorum 28.07.2017 11:03


© 2025 - Akevler