-KİT’LERİN YAPTIKLARI VE YAPILMASI GEREKENLER-
Türkler Anadolu’ya gelirken Anadolu’nun eski sakinlerini rahatsız etmemişlerdi. Tam tersine, yaşlanmış ve artık kendi kendini yaşatma gücünü kaybetmiş imparatorluğun halkı Türk fatihlerini kurtarıcı olara karşılamıştır. Güvenliği bozula Anadolu yeni fatihlerin güvenine kavuşuyordu, ekonomisi bozulan Anadolu yeniden zenginleşiyordu.
Türkler ağır vergiler almıyorlardı, onları (Hıristiyanları) askere almıyorlardı. Bunun dışında Trükler göçebe olarak geliyor, yaylalarda hayvanlarını otlatıyorlardı. Oysa Anadolu halkı yerleşik tarımla geçinen halktı. Yaylalar boştu. Türkler kışın hayvanları ile ovalara iniyor, hayvanları onların tarım artıklarını yiyorlar, böylece tarlalar yabancı otlardan temizleniyor, diğer taraftan gübreleniyordu. Çobanlık ürünleri ile tarım ve sanayi ürünlerini değiştiriyor, dolayısıyla her iki tarafın refahı yükseliyordu.
İşte, Osmanlı İmparatorluğu refahta iken, Batı yoksulluk içinde kıvranıyordu. Haçlı Seferleri, Osmanlı Fetihleri ve sanayileşme ile Batı yoksulluğun yenmiştir. Osmanlılar birden karşılarında kendilerinden çok ileri topluluk buldular ve şaşkınlık içinde onları taklit etmeye başladılar. Batılılardan aldığı borçlarla ekonomilerini yaşatıyordu, onların silahları ile onlarla savaşıyordu. İmparatorluk yıkıldığı zaman Türkiye’nin ekonomisi tamamen bozulmuştu. Dış borçlar yabancı sermayenin kurduğu elektrik ve su tesisleri ile hayatını sürdürüyordu.
Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin ekonomik bakımdan kendisini koruyabilmesi için çare aradı. İslâmiyet’te devletçilik vardı, Hazreti Davut aleyhisselâm zamanında teşri edilmişti. Halkın yapacağını halk yapar, halkın yapamayacağını devlet yapar. Sosyalistlerde her türlü işletmeler devletindir. Kapitalistlerde her türlü işletmeler halkındır. İslâmiyet’te ise halkın yapabileceği işler halkındır; halkın yapamayacağı işler devletidir.
Cumhuriyet devlet sistemi bu ilkeyi benimsedi; “halkçılık ve devletçilik ilkesi” ile kendisini sosyalizmden ve kapitalizmden korudu ve/ya daha da korur.
Türkiye’de görülen bu başarıyı örnek alan Mussolini faşizmi, Hitler de Nazizmi kurdu.
Türkiye’de bu sistem büyük başarılar elde etti.
a) KİT’ler her şeyden önce Türkiye’yi tarım döneminden sanayi dönemine geçirdi, kentlerin oluşmasını sağladı.
b) Teknolojiyi Batı’dan transfer etti, böylece muasır medeniyete ulaşmayı sağladı.
c) Türk halkını eğiterek kentleşmenin yanında sanayileşmeyi de sağladı.
d) Hepsinden önemlisi Türkiye’yi sermayenin sömürüsünden korudu.
1950’ye gelindiği zaman dış borçlar bitmiş yabancı sermaye Türkiye’den uzaklaştırılmıştı. Türkiye muasır medeniyete ulaşmış ve üstüne çıkma durumuna gelmişti. Sermaye CHP’yi indirip yerine DP’yi getirdi. Türkiye yeniden borçlanmaya başladı ama aynı zamanda sanayileşmeye de başladı. Çünkü Türkiye’de KİT’ler vardı. KİT’ler sayesinde sanayileşmenin temeli atılmıştı. 1954’de Batılılar krediyi kestiler. DP, CHP’nin KİT’ler sayesinde biriktirdiği altınları sattı ve sanayileşmeye devam etti. 1957’de altınlar bitti ama dövize de ihtiyacımız yoktu. Doların değerini üç misli artırarak sanayileşmeye devam etti. Bu sefer Başbakan Adnan Menderes ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı astılar ama Demirel, Özal, Çiller, Erbakan ve Erdoğan korkmadan devam ettiler.
Bugün bin milyar dolara yakın borcumuz var (Türkiye’deki dolarlar da borçtur, çünkü faizini ödüyoruz, enflasyonuna katlanıyoruz). Ama Türkiye sanayileşmiş durumdadır.
KİT’ler zarar ediyor diye tasfiye ettirdiler.
Oysa KİT’ler zarar etmiyordu, ağır yükler taşıyordu.
1) Yukarıda saydığımız gibi; KİT’ler Türkiye’yi kentleştiriyor, sanayileştiriyor, teknolojiyi transfer ediyor ve Türkiye’yi sermaye sömürüsünden koruyordu.
2) KİT’ler işsizlik sorununu çözüyor, nüfusu artan halkımıza iş buluyordu.
3) KİT’ler vergileri tam ödüyordu, oysa piyasadakiler vergi kaçırıyordu, bundan dolayı KİT’lerin maliyetleri onlardan pahalı oluyordu.
4) Özel sektörün rüşveti ile yöneticileri KİT’leri kasten zarar ettiriyorlardı. Millî Görüş yöneticileri gelince o işletme hemen kâra geçiyordu ama bu sefer askerler Millî Görüş partilerini iktidardan indiriyordu!
KİT’lerin görevleri bitmemiştir.
1- KİT’ler kentleşmenin yerine köylerin kentleşme sorununu çözme durumundadır.
2- KİT’ler teknoloji transferi yerine yeni teknolojileri üretmeyi yapacaklardır.
3- KİT’ler sermaye sömürüsünü önlemenin yerine kooperatifleşerek üçüncü binyıl uygarlığının kurulmasını sağlayacaklardır.
4- Teknoloji eğitimi yerine çırak-usta eğitimini sağlayacaklardır.
Bunların her biri ayrı ayrı yazı konusu olmalıdır; ileride yazarız inşaallah...
Süleyman KARAGÜLLE