Geçen yıl dolar yükselmiş, Merkez Bankası faizleri yükselterek doların yükseltilmesini durdurmuştu. O tarihlerde yazdığım yazıda bunun hatalı olduğunu ifade etmiştim. Bu geçici olarak doları düşürme sözde durdurur ama biraz sonra doların yükselmesini hızlandırır demiştim. Çünkü bugün dolara para yatıranlar yarın doları faizi ile birlikte çekerler. Piyasada eskisinden daha fazla dolar olduğu için kurlar yükselir.
Geçmişte, ‘yoksa yanıldım mı’ dediğim olaylar olmuştur. 1969 seçimlerinde Aydın ilinde Bağımsız Adaylığımı koyduğum zaman Kooperatifimizin başkanı Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu da bizi desteklemek için seçim çalışmalarımıza katılmıştı. “Süleyman Demirel’e oy vermeyin, kendisi çok iyi bir insandır ama beceremiyor, başbakan yaparsınız ama sonra iner” demiştim. Seçim bitti, Demirel başbakan oldu ve Türkiye’yi çok güzel yönetti. Merkez Bankası’nda doları nereye harcayacaklarını düşünmeye başladılar. Bir gün Ahmet Tahir Satoğlu bana dedi ki; “Siz o zaman öyle söylediniz ama bak ne kadar başarılı başbakanlık yapıyor?” Söyleyecek sözüm yoktu, çünkü haklı idi; ‘Yanılmışım!’ dedim. Bir hafta sonra televizyonda bir haber; “Askerler Demirel’i istifa ettirdiler!”
Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda da aynı şekilde şiddetle cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktım; ‘neye dayanarak orada oturacak’ dedim ama son derece başarılı cumhurbaşkanlığı yapmaya başladı. ‘Yanılmışım!’ dedim ama ondan sonra Genelkurmay Başkanı istifa etti, bilinen diğer gelişmeler oldu ve sonunda onu zehirlediler.
Öngördüğüm üzere dolar yükselecek diye takip etmeye başladım; dolar düşmedi ama yükselmedi de. Şimdi öğreniyorum ki dolar birdenbire 220’lerden 250’lere çıkmış! Merak ediyorum; bu durumda Merkez Bankası ne tedbir alacak?!.
Merkez Bankası anayasal kuruluş değildir. Merkez Bankası yöneticilerinin sorumlulukları yoktur. Para politikasından tamamen hükümet sorumludur. Hükümet derhal Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almalı, dış sermayenin emriyle hareket eden Merkez Bankası kadrosunu kökünden değiştirmelidir.
Doların yükselmesi aslında zararlı bir şey değildir; ihracat patlaması olur ve dolar kendiliğinden düşer. ABD, dünya ülkelerinin Merkez Bankalarını önce altın karşılığı dolarla kendisine bağladı, sonra da 1970’lerde doları altınla değiştirmeyi tek taraflı olarak kaldırdı. Kırk senedir karşılıksız dolar ülkelerin Merkez Bankalarında altın muamelesini görüyor!
Önce Türkiye parasını dolara endekslemekten vazgeçmelidir. Bu iş kolay değildir; bizimle savaşırlar, dış ticaretimizde krizler ortaya çıkar.
O halde ne yapılmalıdır?
Merkez Bankası Türk Lirasını istediği şekilde değerlendirsin, biz ona karışmayalım, o bağımsız(!) olsun, ama biz gerekli savunmamızı yapalım.
BUNUN İÇİN NELER YAPILMALIDIR?
1- Vakıflar Bankası faizsiz banka hâline getirilmelidir. Bu hususta öneride bulunduk; ‘ütopik’ dediler! Faizli sömürü düzeni kendilerine afiyet olsun...
2- Vakıflar Bankası, Kuyumcular Kooperatifi’nin çıkardığı “Altın Bonosu”nu Türk Lirası ile almalı ve satmalıdır. Alış ve satış kurunu arz ve talebe göre ayarlamalı ama alış ve satış arasında fark yapmamalıdır. Böylece Kooperatiflerin çıkardığı bonolar konvertibl hâle gelir.
3- Kuyumcular, bonolarını talep hâlinde altına çevirmelidirler. Kuyumcu borçlu değişse hazine onu desteklemeli ama her kuyumcuda “Altın Bono” altına çevrilebilmeli; farksız değiştirilmelidir. Böylece “Altın Bono” altından daha kıymetli hâle gelir. Alış-satış farkı olmayacağından halk varlığını altına yatıracağına altın bonosuna yatırır.
4- Bir kanun çıkarılmalıdır; Devletle yapılan tüm günlük işlemler TL cinsinden yapılacaktır. Borçlanmalar ise altın bonosu cinsinden yapılacaktır. Devlet hiçbir alacağını TL değeri ile tahsil etmez ve hiçbir borcunu da TL değeri ile ödemez.
5- Devletin tüm borç ve alacakları faizsizdir, “Altın Bono” üzerinden değeri korunur.
Sonra ne olur?
Şu olur, doların değeri dünyadaki gerçek değeri ile oturur. Merkez Bankası TL’de enflasyon yapabilir ama Türkiye ekonomisi o enflasyondan asla etkilemez, çünkü TL’nin altın cinsinden günlük değeri bellidir, tüm işlemler altın üzerinden yapılmaktadır.
“DEVLETİMİZ YIKILMASIN DİYE…” makalemi de tavsiye ederim; !!!
Süleyman KARAGÜLLE