AK Parti yeni döneme girmiştir.
Yeni cumhurbaşkanını seçecektir; halk seçecektir. Yeni başbakan işbaşına gelecektir. Birçok yeni milletvekilleri göreve başlayacaktır. Paralel kuruluşlar etkisiz hâle getirilecektir. On seneden fazla süren uygulamadan yeni döneme geçilmektedir.
AK Parti birinci dönemde başarılı oldu mu sorusuna vereceğimiz cevap evet demektir. Gerçi bu başarı kendi eseri değildir, Milli Görüş hareketinin başlattığı meyvelerin devşirilmesidir. Ağacı o dikmiş, AK yetişmiş ağacın meyvelerini toplamıştır. Ama biz AK Parti başarılı olmuştur derken Millî Görüş partisi olarak başarılı olmuştur diyoruz.
Kenan Evren müdahale yaptı, Necmettin Erbakan’ı devre dışı bıraktı ama Erbakan’ın dediklerini aynen gerçekleştirdi. R. Tayyip Erdoğan da Millî Görüş gömleğini çıkardı, “Adil Düzen”e karşı oldu ama adım adım Millî Görüş programlarını uyguladı, en azından o çalışma usulü içinde başarıya ulaştı.
AK Parti baştan cephe almadı, teslim olmadı, inançlarından ve hayatından asla taviz vermedi. Özel hayatta İslâmî hayatı sürdürdü ama kimseye İslâmiyet’i dayatmadı. Düzen değiştirme ile ilgili en küçük bir adım atmadı. Bütün kadro ve uygulayışla daha önce yapılanları sürdürdü.
AK Parti büyük bir borç yükünü aldı. Onları eski iktidar borçlandı, bana ne dememiş, onları ödemiştir.
AK Parti Kemal Derviş’in başlattığı programı değiştirmemiş, aynen sürdürmüştür.
AK Parti daha evvel başlanmış ama bitmemiş Bolu Tüneli, Karadeniz Otoyolları gibi bitmeyen işleri bitirdi.
AK Parti muktedir olamadan iktidarda kalmayı sürdürdü.
Avrupa Birliği üzerinde ısrar etmiştir.
Bunlar yapılırken ilk başta devlet uçuruma götürülüyor, kaldırılamayacak yük yükleniyordu ama şer’an yapılanlar doğru idi. Çünkü devlette birlik vardır. Eski yönetimin bütün borç ve alacakları yüklenilerek iktidar olunur. Ben bunları kabul etmiyorum denemezdi. AK Parti bunları hesap kitap yapmadan uyguladı. Hakkaniyet anlayışı içinde bunu yapmıştır.
Devlet eski borçları kapatınca ve yavaş yavaş yeni düzene geçince halkta devlete karşı güven doğdu. Devlet borçlarını yerine getirir, başladığı işleri bitirir deyip devlete bağlandı. Sıkıntılarını atlattığı için de hayata yeniden büyük bir güven içinde girdi. Böyle yapmayıp da o borçlara sahip çıkmasaydı, halk sıkıntıda kalacağı için devletine güvenmeyecek, sonra yeniden işe koyulma imkânını bulamayacaktı.
Bu harcamalar karşılığında halka çalışma heyecanı geldi. Devlet taş üstüne taş koymadı. Yıllarca ortada kaldı. Ama halk hareketi başladı. Özel sermaye girişimi dışında küçük ve orta esnafın girişimiyle ülkede ekonomi düzelmeye başladı. Devletin geliri arttı, içte ve dışarıda kredisi arttı ve sonunda dünyada meydana gelen değişmelerle AK Parti gittikçe oyunu artırdı ve bugünkü duruma geldi.
İşte, AK Parti bunu Millî Görüş’ten öğrendi, bunu “Adil Düzen”den öğrendi ve öğrendiği kadarını uyguladığı için sonunda başarılı oldu. AK Parti’nin başarısını çekemeyenler ona karşı saldırıya geçtiler. İçten vurmak istediler. AK Parti sonunda “Adil Düzen”in kendisine öğrettiği kuralları kullanmaya başladı ve AK Parti bugün aklandı.
“Adil Düzen” ona diyordu ki; sen sakat mısın, sen hasta mısın? Birleri seni nasıl kapattırabilir? Millî iradeye nasıl sahip çıkmıyorsun? Ordu komutanlarını alıyor, ordun mahvoluyor diyorduk. Sonunda mahkeme kararlarını dinlemeyip millî iradeyi hâkim kılmış ve Anayasa Mahkemesi’ni oluşturarak duruma hâkim olmuştur. Böylece eskiden arabayı iyi kullanıyorsunuz ama uçuruma götürüyorsunuz cümlelerimi nihayet yaşayarak gördü ve bugün artık arabanın frenine basarak uçurumdan selamete doğru çevirme durumuna gelmiştir.
Sorunlar çözülmemiştir ama artık uçuruma doğru ilerlemiyor.
Anayasa Mahkemesi ordunun itibarını iade etmiştir, Yargının itibarını iade etmiştir.
Şimdi yeni dönem başlıyor...
SÜLEYMAN KARSGÜLLE