Birilerine destek olayım diye İstanbul Yenibosna’da bir evi kiralamıştım. Günlerce uğraşıp gaz, su, elektrik bağlattım. Sonunda o eve ihtiyaç kalmadığı için boşalttım. Hemen kiracı girdi ve benim hesabımdan kullanmaya başladı. Yazılarımı ve çalışmalarımı erteledim, iki gündür o abone sözleşmelerini fesih ile uğraşıyorum. Sabah gittim, sıra öğleden sonra geldi, sıra numaram 149’du. Sonunda depozitomu da bir ay sonra PTT’den alacakmışım! Bugün de gaz ve suyu kapattırabildim. Paramı PTT’den alacağım. Yani abonemi kesebilmem için üç günümü kaybediyorum. İki sıra vardı. 250 kişi kadar sayarsak, her gün 500 kişi işlem yapıyor demektir. İstanbul’da bu işi yapan yüz yer varsa, 50 000 yevmiye sırf bunun için harcanıyor. Yılda 300 gün çalıştığımızı kabul etsek, 15 000 000 yevmiyedir. 50’şer TL olarak hesaplarsak, 450 000 000 TL etmektedir. Türkiye çapında 5 ile çarparsak, 2,25 milyar TL harcanıyor demektir.
ADİL DÜZENE GÖRE NE YAPILACAKTIR?
- Önce İstanbul’un her mahallesinde belediye bir tahsilât merkezi binası yapacaktır. O mahallede oturanlar her türlü ödemeleri orada yapacaklardır. Vergi, tapu, belediye ve benzeri her türlü ödemeler orada yapılacaktır. Dolayısıyla vatandaş bir baştan öbür başa gitmek zorunda kalmayacaktır. Burada tahsilât yapacak kimselere birer masa verilecektir. Tahsilât başına 1 veya 2 lira kira alsa, belki bir iki sene içinde amorti eder. Sonra hiç almaya gerek kalmaz.
- Tahsilât sayısı ve miktarı üzerinden ücret ödenirse, tahsilât yapanlar her saatte bulunurlar. Para kartla yatırılır, kartla çekilir. Günün 24 saati orası açık olur. Vatandaşlar müsait zamanlarında gidip ödemlerini yaparlar.
- Atık su, elektrik ve gaz bedelleri sayaçlar okunarak değil, kartlı saatler konarak gerçekleştirilir. Kişi kartını bakkallarda şarj ettirebilir ve kartı okutarak suyu veya elektriği veya gazı çekebilir. Okuma külfeti ve tahsilât riski ortadan kalkar. Kimsenin elektriği veya suyu veya gazi kesilmez. Parası olmayan borçlanır ve yine o saatte saati açılmış olur.
- Bu durumda abone olanlardan depozito almaya da gerek kalmaz. Çünkü kimse borçlanarak bir şey kullanmayacaktır.
- Abone olmak isteyenden hiçbir şey talep edilmez. Tesislerin kirası satılanlar üzerine şarj edilerek tahsil edilir. Kişi tesis sorumlularından birisine başvurunca tesis sorumlusu hemen tesisi bağlar. Çünkü o tesisin bakımı da tesis yapana ait olacak ve devamlı pay alacaktır. Pay elektrik, su veya gaz üzerinden tahsil edilecektir.
Yukarıda anlattıklarımı ilk okuduğunuzda zor anlarsınız. Cümle cümle ve dikkatli okursanız görürsünüz ki Türkiye 2,5 milyarı kazanmış olacaktır. Türkiye’nin bütçesini 250 milyar kabul ederseniz, %1’ini buradan tasarruf etmiş oluruz.
Bunun gibi yüz sorunu Adil Düzene göre çözseniz, devleti vergisiz idare etme imkânını bulursunuz. Bu durum bu kadar basit olduğu halde, acaba neden yapılmaz, neden eski sisteme devam edilir!?
BUNUN SEBEPLERİ DE ŞUNLARDIR
a) Düzen böyle kurulmuş, biri çıkıp da değiştirmeye kalkıştığı zaman herkes karşı çıkar. Birileri de mani olurlar. Çünkü insanlar bilmediğinin düşmanıdır. Yani birinci sebep bilgisizliktir.
b) İkinci sebep ise; birçok kimse bu yolla geçinmektedir. Eğer siz bu kadar insanın işini amelsiz hallederseniz, bu kadar insan işsiz kalır. O halde bir şeyi tek başına değiştirmek mümkün değildir. Bütün düzenin değişmesi gerekmektedir. Bunu başarmak ise çok daha zordur.
c) Sermaye düzeninde sömürü örgütleri vardır. Vatandaşın işini zorlaştırmak gerekir ki sömürü yapılabilsin. Bütün bu bürokratik engeller birilerinin arada avantalar almalarını sağlama amaçlıdır.
d) Siyasilerin de oy alabilmesi için vatandaşa iyilik etmek gerekir. İşi zorlaştırırsın, sonra da özel muamelelerle işi halledersin. Sana oy verirler. Milletvekillerinin işi bürokratik engelleri aşmaları için halka yardım etmedir. Böylece onlar oy almaktadır. Yöneticiler de onları oraya getirmektedirler. Tezgâh kurulup çalışıyor.
Bunu nasıl değiştireceğiz?
Yerinden yönetim, hakemlik sistemi, genel hizmet alternatif kooperatifleri, bürokratlarla birlikte mücadele ile çözülecektir.
“Adil Düzen” çözecektir.
Süleyman KARAGÜLLE