Bugün devletin elinde büyük güç vardır. Merkez Bankası’ndaki banknotlar denizdeki sudan daha boldur ve ucuzdur. Ne var ki bu gücü kullanmak devletin imtiyazındadır. Uygun kullanıldığı takdirde devletin yegâne gücüdür.
1- Çalışan bütün vatandaşlara faizsiz olarak kredi açılacaktır. İşçiler istedikleri işverenin yanında çalışsınlar, ücretlerini devlet ödesin, işveren borçlu olsun. İşçilerden asla vergi alınmayacaktır, işverenden de asla vergi alınmayacaktır.
2- İşletmeler işçileri çalıştırsınlar ücretlerini devlet ödesin, işletmeler hammadde alsınlar bedellerini devlet ödesin. İşletmeler borçlansın. Mamul madde satılınca kredilerini kapatsınlar. Bu arada cebri icra da kaldırılacaktır.
3- Devlet vergiyi kişilerden değil kredi verdiği işletmelerden bir pay olarak alacaktır, mamul madde olarak alacaktır. Üretilen mallar ambarlara konacak, karşılığında belge verilecek, piyasada belgeler satılacaktır. Devlet belgeleri satarak ortak ambarlardaki malları paraya çevirecektir.
4- Gümrükler kaldırılacaktır. Ülkelere giriş ve çıkışlar serbest olacaktır. Yabancılar Türkiye’de rahatlıkla çalışacaklardır. Yap-işlet modeli uygulanacak ama buralar yerli işçiyi değil yabancı işçiyi çalıştıracaklardır. Yabancı işçilere dolar değil TL ödenecektir. Dolar devlete ödenecek, devlet bununla borçlarını kapatacaktır. Halk ürettikleri malları yabancı işçilere satacaktır. Böylece herkes yararlanacaktır.
Bir yıl içinde vergiler yarıya düşürülecektir. Kamu gelirleri iki misli artacaktır. Dış borçlar azalacak ve beş veya on sene içinde sıfırlanacaktır. Ülkenin sanayi ve tarımı canlanacaktır. Bunun dışında herkes sigortalanacak ve yük kamu gelirlerine ait olacaktır. Küçük ve orta girişimciler zenginleşecektir. Büyük sermaye de daha çok canlanacak, daha çok mal ihraç ve ithal edecektir.
*
Yukarıda anlattıklarımız meselenin anlaşılması için yeterli olmayabilir. Devletin televizyonları var. Çıkarsınlar, orada tartışalım. Kimi isterlerse onu karşımıza getirsinler. Ama karşımıza çıkamazlar ve tartışamazlar. Bunu bilmiyor değiller ki; bunu onlar da biliyorlar ama sermayeden korkuyorlar ve bundan dolayı bunları yapmıyorlar.
Oysa sermayenin sonu gelmekte, artık eskisi gibi oyunlar oynayamamaktadır. Otel odalarında iktidarları devirememektedir. Çıkardığı haberlerle halkı galeyana getirip sokağa dökememektedir. Bu sebepledir ki korkuya gerek yok. Artık cesur olmalısınız.
Tekel sömürü sermayesi yıkılacaktır. Ancak iktidar boşluk kabul etmez. Eğer siz kendi ülkenizin iktidarı olmazsanız, siz de onlarla beraber yıkılırsınız. Onlar gelip işgal ederler. Biz sadece patron değiştirmiş oluruz.
Bu şekilde iktidar olmak isteyen her partinin yanındayız. Hattâ iktidar olmadan da bir parti birçok sorunları çözebilir. Saadet Partisi’nin yanındayız ama selam bile vermiyorlar. BDP’nin yanındayız, MHP’nin yanındayız, CHP’nin yanındayız. AK Parti’nin de yanındayız. Sermayenin meflucu olan bu partilere göre yok hükmündeyiz.
“Adil Düzen”i benimseyen bir partiyi kim kurarsa onun yanındayız.
Askerler kursun... Millî Görüşçüler kursun… AK Partililer kursun...
Partilere değil Hakk’a tapsınlar, bu halk artık kurtulsun...
*
Tekrar hatırlatarak sözlerimiz sona ersin:-
-Maliye Bakanı istifa etmeli…
-Maliye Bakanı Akevler’den olmalı…
-Bir yıl içinde vergiler yarıya düşürülmeli…
-Kamu gelirleri en kısa zamanda iki katına çıkmalı...
Yoksa…
Yoksa; daha sonrasını siz düşünün...
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92