“Adil Düzen” üzerindeki çalışmalarımız uygulama denemeleri ile devam etmektedir. Kırgızistan’dan 1997’lerde geri geldiğimde İzmir Akevler Sitesi çevresinin yoğun yapılaşma sebebiyle kirlendiğini gördüm. Site daha önce denizi görüyordu ama artık önü kapanmıştı. Bacalardan çıkan duman çevreyi boğuyordu.
Kırgızistan’da yüz dairelik apartmanlar da düşünmüştüm...
Akevler’de o dönemde “Dinlenme Evleri Projesi” aklıma geldi...
Önce kavak kerestesinden bir deneme yaptık ama onu ev hâline getiremedik...
Sonra ikinci evi çamdan yaptık; sonra kavaktan yaptık; sonra da yine çamdan yaptık.
Yaptığımız evler satıldı.
Yaptıklarımız deneme evleri olduğu halde zarar etmedik.
Bir tanesi de İstanbul-Çatalca-Bahşayış köyündeki arazimizde duruyor...
*
Yaptığımız denemede şu zorlukla karşılaştık. Üretilen evi halk alsın da ne yapsın, nereye kursun? Bunun için dinlenme evleri sayesinde dinlenme siteleri projesini geliştirdik. Dinlenme siteleri evleri, şehrin kenarında tek katlı birer dönümlük yerler üzerinde kurulacaktır.
Nasıl yapacağımız hususunda tereddütlerimiz vardı. Şimdi kararımızı vermiş bulunuyoruz. Önce beş araştırmacı müçtehit adayı alacağız. Bugün üçünü çalıştırıyoruz. Dördüncüsü bir ay sonra gelecektir. Bunları beşe çıkaracağız. Bunlarla önce denemeler yapacağız, projemiz tamamlanınca imalata geçeceğiz.
Artvin’de ilk uygulamasını yapmayı projelendirdik. Uzaklığı sebebiyle deneme çalışmalarının orada yapılamayacağını anladık. İzmir’deki uygulama da başarısızlıkla sonuçlandı. Şimdi Yalova’da içinde yapı bulunan bir yer satın aldık. Şimdilik dört dönüm kadardır. On dönüme çıkaracağız. Doğrama atölyesini kuracağız. İçinde ev imal edeceğiz.
Bir de makine atölyesini kuracağız, doğrama için gerekli araçları üreteceğiz.
Bilgisayar laboratuarı kuracağız, orada da imalatın elektronik olarak yapılmasını sağlayacağız.
Bir de kimya laboratuarı kurmuş olup orada da ağaçların emprenye edilmesi, boyama ve sıkıştırma araştırmalarını yapacağız.
Şimdilik üç veya dört çalışanımızla bir hafta Yalova’da olacağız, bir hafta da İstanbul’da olacağız. Uygulama çalışmalarını orada yapacağız. İlmî çalışmalarımızı İstanbul’da yapacağız.
*
Akevler çok yavaş adımlar atar.
Bu bakımdan insanların ümitleri kesilir, bu olmayacaktır sanırlar.
Oysa bizim almakta olduğumuz yol kısa ve birden büyüyen yol değildir.
İzmir’e ilk gittiğimde İzmir’de muhterem iki medrese âlimi vardı; İsmail Tanrıbuyruğu ve Ali Tosun. İkisi de bizim çalışmalarımızı desteklemişlerdir. Allah onlara rahmet etsin, Allah onlardan razı olsun.
Ali Tosun hoca bana bir nasihat hikâyesi anlatmıştı. Kavakla kabak yarışıyorlarmış. Kavağın on yılda aldığı boyu kabak bir iki ayda almış ve kavağa kafa tutmaya başlamış. ‘Bak, senin yirmi yılda alamadığını ben iki ayda aldım’ demiş. Kavak susmuş, bir cevap vermemiş. Eylül ayı gelmiş, sonbahar gelmiş, soğuklar başlamış. Kabak çözülmüş ve yere düşmüş. Kavak yukardan dibine düşen yaprakları ölmüş kabağa bakmış ve ona acımış.
Akevler’e katkılarınız olacak, adım adım katkılarınız olacak. Zamanla Akevler büyüyecek, dev firma olacak ama sonbahar onu yıkamayacak.
Tekrar hatırlatalım ki bu ahşap evleri evler olarak pazarlamayacağız. Böyle bir şeyi sermayenin bize yaptırmayacağını biliyoruz. Dolayısıyla zarar edeceğimiz ve yıkılacağımız yerlerden sakınırız.
*
İzmir’de dört milyon dolarlık bir fabrikaya sahip olduk. İflas etmekte olan bu fabrikayı iflastan kurtardık, ortaklar ve alacaklılar hisselerini ortaklığa koydular. Çok kaliteli mal ürettik. Ne var ki sömürü sermayesi bizi çalıştırmadı. Mallarımızı sattırmadı. Yirmi sene sonra fabrikayı satmak zorunda kaldık. İflastan kurtardık ve değeri ile sattık ama işletemedik, işlettirmediler. Biz de buna karşılık ne yaptık? Parti kurduk.
Evet, fabrikamızı işlettirmedi ama bugün kendi fabrikaları işlemez hâle geliyor...
Savaşı onlar mı kazandı, yoksa biz mi kazanacağız; daha belli değildir.
*
Yüz hanelik dinlenme evleri oluşturacağız.
Kendi yaptığımız evleri kendimiz kullanacağız.
Akevler direndi ve dayandı.
Şimdi yeniden “Adil Düzen” hedefine doğru yürümektedir...
*
Şunu herkes bilmedir ki biz kimseyle çatışmıyoruz. Biz Yahudi sermayesini takdir ediyoruz. Bugünkü uygarlığı onlar kurdu. Biz sömürüye karşıyız, sömürenlere değil. Sömürüden vazgeçtikleri takdirde bizimle eşitlik içinde yanımızda yerleri vardır. Kendi zenginlikleri de kendilerine ait olacaktır.
*
Çalışmalarımız devam etmektedir.
Sonuç bize değil O’na aittir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92