Merkez Bankası’nın iyi bir faiz politikası ile devleti en yüksek seviyede ekonomik bakımdan yönetebileceğini başka bir makalede anlattık.
Şimdi sorun şöyle: Merkez Bankası’nın böyle bir faiz politikasını izlemesi meşru mudur, devlet faiz alabilir mi?
Önce, Kur’an’da şiddetli bir şekilde yasaklanan faiz halkın birbirleri ile alıp verdiği faizdir. Bu haramdır. Bunu şöyle açıklayalım. Para demek topluluğun ona sağladığı değer demektir. Emek karşılığı elde edilmemiştir. Oysa kişiler için emekten başka bir kazanç yoktur. Dolayısıyla başkalarının hakkını gasp olduğu için haramdır.
Kamunun emeği yoktur. Dolayısıyla kamunun payı emeğine karşılık elde edilmemektedir. Kamunun yerine getirdiği kamu görevi ve genel hizmet karşılığı alınan paydır. İnsanlar günlük ürettiklerini o gün tüketmezler. Ambarlara depolarlar. Gerektiğinde tüketirler. Vergi dediğimiz bu biriken mallardan her yıl bir pay alarak tüketmedir.
Halk ürettiği malları tüccarlara satar, aldığı para ile gider bakkalda mal alır ve kullanır. Harcanmayan paralar halkın elindedir. Tüccarların elinde de harcanmayan malların kendisi vardır. Kamu bu mallardan ve paradan her sene kırkta bir almaktadır.
Bunun anlamı nedir?
Ben senin malını ve paranı koruyorum. Bu sebeple bu korumama karşılık kırkta bir vereceksin. O halde devletin aldığı zekât faizden başka bir şey değildir.
Merkez Bankası’nın faiz alması yalnız meşru değil, aynı zamanda edası farzdır.
Tartışılması gereken faizin miktarıdır. İcma ile sabit olan miktar yüzde 2,5’tur.
Yüzde 2,5 olan bu miktarın millî hâsıladaki payı ne olabilir?
Millî stok olarak tüm serveti düşünebiliriz. Yapılar, mamul mallar. Senelik üretim acaba ne kadardır? Kırkta birin beşte bir olması için sekiz misli olması gerekir. Yani yıllık hâsıla tüm sermayenin sekizde biri olursa alacağımız faiz yüzde 2,5 olacaktır.
Kur’an’da; “Huz min emvalihim” dendiğine göre demek ki vergiyi maldan cüz olarak alacağız.
Devletin şeriatta belirtilen miktar kadar faiz alması meşrudur diyebiliriz. Ne var ki bu söylenen şartlar içinde alınmalıdır.
Bugün devlet vergiyi nasıl toplayacaktır?
Merkez Bankası bankalara faizsiz para verecektir. Bankalar bununla işletmelere ortak olacaklardır. Onların senetlerini tahsil edecekler ve ödeyeceklerdir. Tahsil edilmeyen senetler için cebri icra uygulanmayacak, sadece ödemeyenlerin kredileri kesilecek; ödedikten sonra tekrar açılacaktır.
Bankalar işletmelerin seneklerini aldıkları gibi satacaklardır. Yani senetlere faiz konmayacaktır. Giderlerini işletmelerin cirosundan bir pay olarak alacaklardır. Yani zamanla artıp eksilmeyen faiz ile yapacaklardır. Buna “faiz-i fazl” denir. İbni Abbas dahil bir kısım müçtehitler meşru saymışlardır.
Biz şöyle diyoruz. İşletme bono senedini bankaya verir. Banka da yüzde 2,5 kadar eksiği ile parasını öder. Sonra da senedi tam değeri ile tahsil eder. Bu onun cirodan payı olmuş olur. Tahsil edemezse banka cebri icraya gitmez. İşletme de gitmez, sadece bir daha onun senedine karşılık kredi vermez.
Senedin vadesinin uzun veya kısa olmasına bakılmaz. Sadece senet bir yıldan daha uzun vadeli olmamalıdır. Banka yüzde 2,5 yerine yüzde 5 eksik öder. Bunun iki buçuğunu Merkez Bankası’na iletir. Böylece devlet de vergilerini tahsil etmiş olur.
Merkez Bankası tahsil ettiği bu vergileri hükümete aktarır. Devlet yüzde 2,5 ile yetinemeyecekse yüzde 5 alır.
Ödenmeyen meblağlar için Merkez Bankası ek tahsisat yapar. Bu kayıplarını da enflasyonla karşılar. Yahut aldığı faizle karşılar.
Bu suretle elde edilen gelir devlete yeter. Başka vergiler kaldırılır.
Bugün her türlü işlemler nakitle yapıldığı için sanayiden alınacak vergi de böylece tahsil edilebilir. Sanayi işletme senetlerinde devlet payı yüzde 20 yapılır, tarım işletmelerinde yüzde 10 yapılır. Ayrıca vergi tahsil etmeye gerek kalmaz.
Bugün tahsil edilen vergilerin yüzde 25’i tahsilât giderleridir. Ayrıca işletmeler de bir o kadar harcamayı muhasebede yapmaktadırlar. Demek ki bu yolla kamu bütçesinden yüzde 50 tasarruf edilecektir. Bütün hesaplar da faiz üzerinden yapılabilecektir.
Bilgi sayesinde uzaya gidebiliyoruz.
Bilgi sayesinde de vergisiz devleti yönetebiliriz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92