1) Seçim Sistemi
2) Partilere destek
3) Eş genel başkanlık
4) Farklı dilde seçim propagandası
5) Nefret suçuna ağır ceza
6) Eşitlik Kurulu
7) Yaşama tarzına saygı (ceza)
8) Gösteri yürüyüşü
9) Yazı serbestliği
10) Okullarda serbest dil
11) Köy isimlerinin değiştirilmesi
13) Yardım Toplama
14) Başörtüsü
15) And…
Demokratikleşme Paketi’nde 17 madde vardır. Bunlardan üçü toplulukların özel olarak düzenlenmesi ile ilgilidir. Bu ayrımcılıktır, anayasadaki eşitlik ilkesine aykırıdır.
12) Nevşehir Üniversitesi’ne Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi adının verilmesi, Alevilere imtiyazdır. Siyasi partiler oylarına göre Türk büyüklerini tesbit etmelidirler. Bunların sayısı zamanla çoğaltılabilir. Bunlar adına akademiler kurulur. Buraya yüksek tahsil yapmış kimseler alınır, bunlar akademik çalışmalar yapar, onun kişiliğini bugüne getirirler.
16) Manastırı iade de özel düzenlemedir. Bunlar için bir kanun çıkarılmalıdır. Kanunda hangi malların kimlere iade edilmesi gerektiği belirtilmeli, yargı kararları ile bunlar kedilerine verilmelidir. Manastırları veriyorsunuz da vakıfları neden tarikatlara iade etmiyorsunuz? Mevlana Vakfı’nın malları Mevlevilere, Nakşîler Vakfı’nın malları Nakşîlere, mescitler mescit derneklerine tapulanmalıdır, önceden alınanlar iade edilmelidir.
17) Romen vatandaşların kültürünü koruyorsunuz da, Laz vatandaşlarının ve diğerlerinin kültürünü niye korumuyorsunuz? Yerinden yönetim sistemi kabul edilmelidir. Ocak, bucak ve il sistemi içinde isteyenlerin kendi kültürleri korunmalıdır.
Demek ki bu maddeler anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir. Danıştay tarafından iptal edilir.
İkinci grup ise ceza kanunları ile sorunları çözmedir. Haramlar var, yasaklar vardır. Haramların cezası olmaz. Yasakların cezası olur. Bir de kısas hükümleri vardır. Mağdur olanlar yargıya gider ve haklarını alırlar. Herkese yaptığı aynen yapılır. Bunun dışında ceza kanunları ile yapılan düzenlemeler sadece huzursuzluğu ve zulmü getirir. İslâmiyet’te yalnız dört fiilin cezası vardır; zina, iftira, hırsızlık ve soygunculuk.
5) Nefret suçu kişilere karşı işlenmiş suçtur. Cezası davacılara tazminat ödemedir. Bu zaten sistemde mevcuttur. Hapis cezası ile bu suçu önleyemezsiniz. Ancak hakemlik sistemi ile takdir edilecek tazminatla ödenir.
6) Eşitlik Kurulu. Yasalara, aykırın hareket edenler adil yargı ile cezalandırılır. Yasalara göre cezalandırılır. Bunun için ayrı kurul kurmak demek, yargıda birliği parçalamak demektir. Hukukta çokluk vardır ama yargıda çokluk devleti parçalar. Böyle bir kurul ancak anayasaya dayanabilir.
7) Dini inançları güven altına alma da genel hukuk kurallarına aykırıdır. Bir şeyi dini olduğu için suç saymak veya dini olduğu için serbest bırakmak hukuk düzenine aykırıdır. Her ne suretle olursa olsun, bir kimsenin okuma özgürlüğünü birisi elinden alırsa, özgürlüğü elinden alınan adil yargıya gider ve müessir fiil işlemişse kısasa tâbi tutulur, özgürlüğünden alıkoymuşsa tazminat öder. Dini olması veya olmaması farklı cezayı gerektirmez.
Görülüyor ki bu konulara da katılmıyoruz.
Bunlar ülkeyi daha çok suçlular dünyasına sokmadır.
9) Toplantı ve gösteri yürüyüşü kanun önerisi uygundur.
Seçim sistemine getirilen yenilikleri tasvip ediyoruz. Yalnız paketin içinde laikliğe aykırı partilerin kapatılması maddesinin değiştirilmemiş olmasını cidden çok yadırgadık.
Tüzel kişiliği olan hangi kurumun anayasaya aykırı maddesi varsa, o madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir. Parti veya tüzel kişiliği kapatılamaz. Şirketlerin yasaya aykırı maddeleri iptal edilir ama şirket kapatılamaz. Şirkette yetkili olanların işlediği suçlar şirketle ilgili değilse ceza kanunları ile cezalandırılır. Şirket sözleşmesine karşı işlenmiş fiiller ise ancak tazminat ile cezalandırılabilir. Şirket davacı olur, adil yargı gerekli tedbirleri alır.
1- Seçim sisteminde baraj kaldırılmalıdır. Oylar kişilere verilmelidir. Partilerin aday gösterdiği kimselerin oy toplamı partilerin topladığı oy olmalıdır. Kendileri aday koymuşsa aldıkları oyu başkasına kullandırabilmelidir, parti aday göstermemişse kendisinin kullanmadığı oyu partiler kullanmalıdır. Böylece mecliste herkes temsil edilmelidir. Hükümeti kurmada baraj konabilir. Hükmet ekseriyet sistemi ile değil, yargılama sistemi ile düşürülmelidir. Grubu olanların dava açma hakları olmalıdır. Ekseriyet kararı gerekmektedir.
2- Adaylara aldıkları oy nisbetinde seçim desteği verilmelidir. Seçilen milletvekili borçlu olmamalıdır. Seçimden sonrasında mecliste temsilcisi olsun olmasın, partilere aldıkları oy nisbetinde kamu desteği verilmelidir. Böylece gelecek seçimlerde daha aktif olarak faaliyet göstermiş olurlar.
3- Eş genel başkanlığın anlamı yoktur. Yönetimde sıralama yapılmalıdır. Biri olmadığı zaman alt sıradaki de onun kadar yetkilidir. Herkes parti adına beyanat verebilir. Üst sırada olan alt sıradakinin beyanatını parti adına olmaktan çıkarabilir.
4- Herkes her propagandayı her dilde yapabilir. Seçimde propaganda da serbesttir.
8) Yazı serbestliği…
10) Okullarda serbest dil…
11) Köy ismlerinin değiştirilmesi…
13) Yardım toplama…
14) Başörtüsü...
Bunlar için ayrı ayrı kanun çıkarmaya gerek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, liberal bir hukuk devletidir. Hukuk devletine aykırı tüm kanunlar, tüzükler, yönetmelikler, genelgeler ortadan kaldırılmıştır. Onlara dayanarak işlenmiş fiiller suçsa suç olmaktan çıkmaz, suç değilse suç sayılmaz. Aksine hareket edenler adil yargıda yargılanırlar.
15) And... Önce şunu belirtelim. “Türk” bir ırkın adı değildir, hiçbir zaman olmamıştır. İmparatorlukları kuranların benimsediği isim ve dildir. Türkiye Devleti dört temele dayanır.
a) Anadolu’da yerleşmiş vatandaş olmak. Irkı veya dini ne olursa olsun, Türkiye’de yerleşmişse, dışarıdan misafireten bulunmuyorsa, o Türk’tür. Bunu Türkiye vatandaşı olma şeklinde ifade ederiz. Çifte vatandaşlığı meşru görmeyiz.
b) Türkçeyi bilmek. Türkçeyi bilme başka dil bilmeme anlamına gelmez. Ama devletimizin dili Türkçedir. İki dilli devlet olmaz. Yerel yönetimlerin resmi dilleri farklı olabilir, orada o dil konuşulur.
c) Türküm demek. Devletleri milletler kurar. Kur’an bunlara kavimler demektedir. Her kavmin kendisine özgü adı vardır. Milletimizin adı Türk’tür. Türk milleti bir ırka dayanmaz. Ama bundan sonra Türkiye çocuklarımızın olacaktır yani Türklerin olacaktır.
d) Müslüman olmak. Bu şart İslâmî değildir ama Türkiye buna göre kuruldu. Lozan’da azınlık hakları tanındı ve yalnız Yahudi, Rum, Ermeni ve diğer Hıristiyanlar azınlık sayıldı. Kürtler ve Aleviler de Türk sayıldı. Bu devlet bunların katılmasıyla kurulmuştur. Hattâ karşı çıkan ve isyan edenler olmuş ama sonra hepsi affedilmiş, asla farklı muamele görmemiştir.
İlim dünyasında kabul edilen bir şey vardır. İsmi olmayan varlık yoktur. Türkiye’deki halkların ortak adları yoksa ortak devletleri de yoktur. Adımızı değiştirme bizim yetkimizin dışındadır.‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ demeyeceğim de; ‘Gürcüyüm, sahtekârım, tembelim, ülküm geri gitmek’ mi diyeceğim? Andımızın şeklini değiştirebiliriz ama çocuklarımızın bir andı olmalıdır. Bunu azınlıklara söyletmek yanlış olabilir. Türkiye’de Türk olmayanların da elbette yaşama hakları vardır ama onların yönetme hakları olmamalıdır. İnsan olarak herkes Türkiye’de eşit haklar içinde yaşar. Kimse zorla askere götürülemez. Kimseye sen Türksün diye dayatılamaz. Türküm demek de yasaklanamaz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92