Fizikte temel kanunlar vardır. Bunların özelliğini varsayım olarak kabul ederseniz bugün mevcut olan olayları hesaplayabilirsiniz. Yani olaylar Matematiğin verileri içinde gelişir. Bundan cesaret alan on dokuzuncu asrın ateist fizikçileri “Her şey kendiliğinden olmaktadır.” dediler, onu bir parçacığın değişik özellikleri olarak gördüler. Hala o parçacığı arıyorlar.
Biz şimdi size Kur’an’ın verilerine dayanarak ilk parçacıktan değil, ilk iki çift parçacıktan bahsedeceğiz. Bunlar bugünkü ilmi verilere tam uymakla kalmaz, deneylerle de çoğu ispatlanmıştır. Kur’an’ın ilahi sözü olduğunu ispatlamada da etkin delil teşkil ederler.
Kur’an, her şeyin biz anlayalım diye çift yaratılmıştır demektedir. Matematikten biliyoruz ki iki çift sayı vardır. +1, -1 ,+j ,-J. Bu iki çift sayı kendi başına yeterli sayı olup kendi tanımları içinde bütün işlemlerin gerçekleşmesini sağlar. Bu sayıların özellikleri şunlardır.
+1 ile -1 in toplamı ve +j ile –J nin toplamı 0 eder. Yani 0 iki sayı sisteminin ortak sayısıdır. 0’ın eşi sonsuzdur ve onlar birbirine eşittir. Bir küre üzerinde dünerseniz yatay dairenin sağı +1 dir, solu -1 dir. Düşey dairenin üstü +j altı -1 dir. Bir küreye baktığımızda en büyük daire olarak görünen yüzü kaplayan daire, sonsuz dairedir. Arkadaki daire sonsuzun ötesindeki yüzeydir. Sonsuz ötesi kainattır.
Bu sayılar sisteminde sonsuz ötesi sayıları belirtemiyoruz. Bunu belirtmek için sayılarımızı başka türlü ifade ediyoruz.
Yüzeyimiz üç boyutlu uzay olduğu için iki boyutlu sayı sistemi tümünü ifade etmiyor. Üç boyutluyu ifade etmek için üçlü sayı sistemini kullanmak zorundayız.
a, b, c gibi üç sayımız olsun.
Cos(A)= (-a^2+b^2+c^2)/(2*bc),
Cos(B)= (+a^2-b^2+c^2)/(2*ac)
Cos(C)= (+a^2+b^2-c^2)/(2*ab)
Sinüsleri de
Sin(A) =( 1- (Cos(A))^2)^(1/2)
Sin(B) =( 1- (Cos(B))^2)^(1/2)
Sin(C) =( 1- (Cos(C))^2)^(1/2) tanımlarız.
Cos(A+B+C)=1 dir Sin(A+B+C)=0 dır
Şimdi Yatay ekseni x ile düşey ekseni y ile gösterelim.
A uzunluğu daire üzerindeki uzunluktur. Bu uzunluğun kosinüsü merkezden geçen eksen üzerindeki merkezin uzunluğudur. Sinüsü dairenin yüzeyi pi/2’dir. Arka yüzeyin son kutbu da pi’dir
Şimdi koordinatlarımızı belirleyelim.
0,0 bulunduğumuz yerdir.
0 pi/2 yatay eksenimize sağda en uzak nokta
-0 pi/2 yatay eksenimize solda en uzak nokta
0 +j*Pi/2 düşey eksenimizdeki en uzak üst nokta
0 -j*Pi/2 düşey eksenimizdeki en uzak alt nokta
Pi ve –pi ile jpi ile –jpi bir nokta olur.
Böyle tanımladığımız bir uzayda (Jq+m ), (-Jq+m) (Jq-m ), (-Jq-m)
Q elektriksel çekimi, m maddesel çekimi ifade eder. Biri mikroda geçerlidir. Diğeri makroda geçerlidir. Bu nedenledir ki q m’den büyüktür. Mikroda ikili çekim olduğu için hem +q hem -q olmalıdır. Makroda ise yanız –m ^2 olmak zorundadır. Birbirlerini çekmelidirler.
O halde dengeli bir uzay ancak jm+q ile (jm-q) çifti ile oluşabilir. Ve bu uzayda 2jqm birleşeni yoktur.
Jm’nin ikisi de –jm olabilir. Çünkü (-jm)^2=-1 dir
Parçacıklar kristal halinde dizildiğinde + lar – lerle birleşirler kararlı hal alırlar.
Bundan dolayı 13,7 miyar yıldır kâinatımız böyle kristal yapısı ile dört boyutlu uzayda ceviz büyüklüğünde dolaşıyor.
Denge bozulunca –jm’ler, +jm’leri itti ve kâinatımız ikiye ayrıldı. Biz bir tarafta kaldık. Karşı taraf da karşı tarafta kaldı.
O halde kâinatımız tek parçadan değil iki parçadan oluşmuştur. Elektron ve pozitron ikilleri eşittir ve imajiner uzaydadır. Uzayımıza etkileri negatiftir. Tek parçacığa indirme çabaları boş çabadır. Kütle çekimi ile elektrik çekimi aralarında irrasyoneldir, biri diğerinden elde edilemez. Elektrik kuvvet ile magnetik kuvvet birdir. Kütle çekim kuvveti ile zayıf kuvvet birdir. İkincinin matematiği bulunmalıdır.