Kur’an’ı şeriat (düzen) olarak yorumlarken kelimelere vereceğiniz manaları bilirseniz, Kur’an düzeninin ne olduğunu çok kolay anlarsınız.
“Besmele”den başlayalım.
“İsm” demek onun düzeni demektir, onun şeriatı demektir, doğa kanunları demektir.
“Billahi” demiyorsunuz da “Bismillahi” diyorsunuz. Allah’ın bizzat kendisinden değil de O’nun adına hareket eden ne varsa, kim varsa, onunla sözleşme yapıyorsunuz. Yani ben kendimi temsil ediyorum ve Allah’ın düzeni ile anlaşıyorum demektir, ben Allah’ın halifesiyim ve O’nun adına anlaşma yapıyorum demektir.
“Bi” onun adına anlamına geldiği gibi onunla demek de olur. Toplulukla sözleşme yapıyorsun. Ben topluluk adına bu sözlerimi söylüyorum. Ben bu sözlerimi topluluğa söylüyorum demektir.
Bunun başlangıcı 100 ortaklı bir kooperatife ortak oluyorum demektir. Kooperatif içinde yaşıyorum ve kooperatif içinde çalışıyorum demektir.
En küçük ortaklıktan işe başlıyorsun. “Semt Kooperatifi” bucak içindedir. “Bucak Kooperatifi” il içindedir. “İl Kooperatifi” devlet içindedir. “Ülke Kooperatifi” insanlık içindedir. “İnsanlık” da Allah’ın yeryüzündeki halifesidir.
Ben hem bunların bir üyesiyim ve görevimi yaparım, ben hem de bütün bunların benim işlerimde temsilcisiyim demektir. “Bismi” dediğim zaman bunu hatırlıyor ve her davranışta bunu bilerek hareket ediyorum demektir.
Bütün yukarıda sayılanların hepsi birer isimdir. O’nu yani âlemlerin rabbini temsil ederler. Benim onlarla irtibatım hep O’nun adınadır demektir.
“Semt Kooperatifi”ne ortak olmak demek insanlığa ortak olmak demektir, Allah’ın kâinat ortaklığına katılmak demektir.
Hz. Peygamber diyor ki; kimin bir başı yoksa ve bir başkana bağlanmamışsa, o cahiliye dönemindedir.
Tarikat ehli de diyor ki; kimin şeyhi yoksa onun şeyhi şeytandır.
Ben de şimdi derim ki; kim bir semt kooperatifine ortak değilse, o cahiliye dönemindedir yani devlet öncesi durumdadır.
Kur’an gelmeden önce peygamberleri Allah seçiyordu. Kur’an’dan sonra peygamberler gelmeyecek, onların yerini ilim adamları alacaklardır. İlim adamını seçmek de kişiye verilmiş görev ve haktır.
Yorumlamaya devam edelim.
Allah’ın yani O’nun halifesi olan kooperatifin ve sonunda devletin ve bütün insanlığın iki rahmeti vardır. Tekrar ediyorum. Ben Akevler İstanbul Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi’ne ortak olduğum zaman kamunun/devletin bilgisi dâhilinde kendi düzenimi kurmuş ortak olmuş oluyorum, insanlığa da ortak olmuş oluyorum. Tüm kâinat düzeni içinde Allah’ın mülkünde ortağım demektir. “Müslim” olmak demek bu demektir. “Mümin” olmak demek bu demektir.
Kooperatifin görevi ikidir.
Herkesi yaşatacak. Çalışsın çalışmasın, herkesin yaşama hakkı vardır. Yeryüzü insanlığından yeryüzünün kirası ile herkesin yaşama hakkı vardır. Bir karşılık almadan buna hakkı vardır demektir. Kur’an bunu “er-Rahman” sıfatı ile ifade etmektedir. Akevler sözleşmesinin gaye maddesinde “yaşamada ve çalışmada birbirleri ile anlaşabilecek kimseleri bir araya getirme ve bunlarla ortaklık kurma” denmektedir.
“Besmele”deki “er-Rahman” sıfatı gerçekleştirilecek, bunun için “Semt Kooperatifi” kurulacaktır.
“Er-Rahim” demek de, herkesin çalışma hakkı vardır demektir. Herkes çalışacak ve çalıştığının karşılığını toplulukta alacak demektir.
O halde birlikte yaşamayı ve çalışmayı sağlayan kuruluşa biz “Semt Kooperatifi” diyoruz. Kur’an ve bugünkü Araplar buna “şirket-i teavün” diyorlar.
Peki, diyeceksiniz ki; neden tarikatlar, dernekler, partiler değil de “kooperatifler” söz konusudur, “Semt Kooperatifleri” söz konusudur? Neden o kooperatiflere girmekle mümin olunuyor da Gülen cemaatine girmek iman olmuyor? Böyle sorular sorabilirsiniz.
Cevap olarak ben buna derim ki: Bunun iki sebebi vardır.
Birinci sebep: Onlar sadece belli konularda ortak oluyorlar. “Semt Kooperatifi” ortakları ise bütün konularda birlikte ortak oluyorlar. Onlar sadece kol veya bacaktır. Kooperatifler ise bir bütünü temsil eden canlılardır.
İkinci sebep: Onlar geniş ve büyük kalabalık oluyorlar. Bizi ise bunu yüz aileye hasrediyoruz. Canlı nasıl hücrelerden oluşursa, topluluklar da semt kooperatiflerinden oluşacaklardır. Tekrar tekrar düşünün. Bir bütün olma zorunluğu ve küçük kalma zorunluğu var. Büyüme yok, çoğalma vardır.
Evet, her davranışınızda “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adını” hatırlayacak ve ona göre davranacaksınız. Anne çocuğuna süt verdiği zaman çocuğa vermiyor, Semt Kooperatifi aracılığı ile insanlığa ve âlemlerin rabbine veriyor. Çocuk da annesinin sütünü alırken annesinden almıyor, insanlık adına âlemlerin rabbinden almıyor.
İstediğin semti seçmekte serbestsin ama bir semti seçeceksin. Müslim ve mümin olmak demek, semt kooperatiflerinden birine ortak olmak demektir.
Burada bir itirazınız olabilir; o zaman neden 10 bin ortak?
On bin ortağı bir kooperatife kaydetmiyoruz, 100’er ortaklı 100 kooperatif kuruyoruz. Bizim kooperatifimiz yarım asırda oluşumunu tamamladı. Şimdi de bunu çoğaltarak yayılmasını istemektedir. Allah eğer imkân sağlarsa bunu yapacağız, sağlamazsa biz kendi çapımızdaki çalışmalarımıza devam ediyoruz.