KUR’AN VE İLİM 767. hafta seminer notlarından-1
KUR’AN VE İLİM seminer çalışmalarımızın 767. haftasına da ulaştık, elhamdülillah... Bu âyet (Tevbe, 109) bize aynı zamanda özel mülkiyetin hikmetini ve mesnedini anlatmaktadır. Mescid-i dırar sadece bir bina değildir. Tüm özel mülkiyete zarar veren şeyler mescid-i dırardır. Kur’an bir şeyin asgarisini örnek olarak verir, sonra siz ona diğerlerini hep kıyas edersiniz. Böylece bir örnekle binlerce sorununuzu çözersiniz. Kur’an’daki örneklere kıyas edemeyeceğiniz hiçbir olay yoktur. Bu sebepledir ki kuru yaş ne varsa Kur’an’da mevcuttur. / Amel-i salih vardır, amel-i dırar vardır. Amel-i salih demek, sen öyle iş yaparsın ki başkasının yaptığını bozmazsın, aksine onun yatığını değerlendirirsin demektir. Bir kimsenin temel attığını kabul edin. Sadece temel bir işe yaramaz. Siz de ayrı temel atacak ve yeni bina yapacaksınız. Onun temelini kullanır, zemin katını ona yapar, onun üstüne de sizin katınızı çıkarsınız. Böylece siz zarar etmezsiniz. Çünkü siz yeni temel atsaydınız yine aynı masrafları yapacaktınız. Ama sizin sayenizde onun işe yaramayan temeli işe yarar hâle gelmiştir. İşte, salih amel budur. Siz öyle bir iş yapıyorsunuz ki siz zarar etmiyorsunuz ama karşı taraf kazanıyor. Bildiğinizi başkasına öğretme amel-i salihtir. Çünkü siz bir şey kaybetmediniz ama ona/onlara kazandırdınız. Dırar ameli ise; sen bir şey yapıyorsun ama başkası zarar ediyor. Örnek olarak birisi gelmiş ve bir kuyu açmış, suyu çekip kullanıyor. Siz de gittiniz onun yakınında yeni kuyu açtınız, onun suyunu çektiniz, ona zarar verdiniz. Bu durumda siz de tam verimli su alamazsınız. İşte bu dırar ameldir.
Bu âyet (Tevbe, 109) bize dırar amel ile salih ameli misalle anlatmaktadır, misal temeli üzerine oturmaktadır. Bina ne kadar sağlam olursa olsun, eğer binanın temeli çürükse o bina yıkılır, uçurumun kenarında ise yıkılıp gider. O halde temeli sağlam atmak gerekir. Diğer yaptığınız iş de salih olmalıdır. Dırar olmamalıdır. Bu sayede hem siz yararlanırsınız hem de başkaları yararlanır. Dırar ameli ise siz başkasının zararına yaparsınız, onu yıkarsınız, ama bu arada siz de yıkılırsınız. Çünkü siz topluluk içinde varsınız, insanlık içinde varsınız. Onların işi bozulunca sizin de işiniz bozulur. İçinde yaşadığınız topluluk sağlam olursa siz sağlam temel üzerinde binanızı kurmuş olursunuz. / Kur’an’ın koyduğu kural şudur. Allah insanı yaratmış, onun gelişmesi için imkânlar sağlamıştır. Olgunluk çağına gelmiş ve görevler vermiştir. Görevlerini yaparsa âhirette cennete götürecektir. Görevlerini yapmadığı zaman cennete götürmeyecektir. Kötülükler yaparsa cehenneme götürecek ve cezasını verecektir. Demek ki Allah ile insan arasında özel görev ve sorumluluk ilişkisi vardır.
Şu sorulur; acaba görev nedir? Allah kâinatı yaratmış, sebep-sonuç ilişkileri içinde yaratmış, insanları birbirine muhtaç etmiştir. Anneler ve babalar çocukları büyütecek, görevleri budur. Kendileri de anne babaları tarafından büyütülmüşlerdir, borçlanmışlardır. Böylece insan kendi çıkarları için topluluğun çıkarlarına çalışmaktadır. İnsanın hesabı âhirette görülecektir. Kendisine zerre kadar zulmedilmeyecektir. Yaptığı iyiliklere karşılık on misli verilecektir. Bu dünyada ise bazen haksızlıklara uğrayıp acılar çekebilir. Âhirette bunlar teker teker hesaplanacak ve karşılığı verilecektir. Bu dünyada dırar (zararlı) ameli yapmayıp salih ameller yapanlar hem bu dünyalarını hem de âhiretlerini kazanmış olurlar. Dırar amel edenlerin bu dünyada yapıları yıkılır ve üstlerine çöker, âhirette de cehenneme yollanırlar.
“Allah zulmeden kavme hidayet etmez” diyor. Dırar amelleri yapanlar zalimdirler. Kazanç nedir? Başkasının faydasına iş yapma demektir. Birinin tarlası, diğerinin de ameli yani emeği olsa; bunları birleştirdikleri zaman ortak ürün elde ederler. Eğer bu birleşme olmasaydı ürün elde edilmezdi. İşte bu salih ameldir. Bir kimse bir iş yaptığı zaman işin salih mi yoksa dırar mı olduğuna bakılmalıdır. Salih amel yapanlar amellerini sağlam temellere oturtmuşlardır. Dırar iş yapanlar işlerini uçurum kenarındaki curuf üzerine kurmuşlardır. Yağmur yağdığı veya zelzele olduğu zaman toprak kayar ve bina da yuvarlanır. Düz bir yerde ise yan yatarak yerinde kalır. Ama eğer bu bina uçurum kenarında ise ve aşağıda da ateş varsa, işte oraya gider. Zulüm kelimesi adl kelimesi karşılığıdır. Adl denklik demektir. Zulüm adaletin karşılığıdır. Zulmetmek demek dengeyi bozmak demektir. Çıkar paralelliği yerine çıkar çatışmasını koyarsanız denge bozulur... (s.3-4; “KUR’AN VE İLİM” 767. hafta seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyorum… BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR; ve’s-SELÂM mea’d-DUA…) Devamı var…