TÜRKİYE’ NİN BORCU 640 MİLYAR DOLAR
“ADİL EKONOMİK DÜZEN” konferanslarımın sonuncusunu, Saadet Partisi Esenler Gençlik Kolları’nın organize ettiği İstanbul Esenler’de verdim. Baştan karar verdiğimiz üzere; önce bir saate yakın konuştum, sonra bir saat kadar karşılıklı konuştuk, sohbetimizi soru-cevap şeklinde sürdürdük. Ama konferansı bitirdikten sonra en hararetli görüşmeler ayakta sürdürülen daha da “özel soru-cevap ve tartışmalarda” yaşanır; Esenler’de de öyle oldu. Özellikle bir kardeşimizle “özel” şeyleri de tartıştık, onları geçiyorum; ama herkesi ve hepimizi ilgilendiren “TÜRKİYE’NİN IMF BORCU MESELESİ” de vardı. Cevabım kısa oldu. Konferansın ana başlığı “YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN; ADİL EKONOMİK DÜZEN” şeklindeydi. Millî Gazete’deki o günkü (18 Mayıs) köşe yazımın başlığı şöyleydi: “‘ADİL (EKONOMİK) DÜZEN’ SORUNLARI ÇÖZER”, konferansa o yazıyla başladık. Köşe yazımın hemen yanında şöyle bir haber vardı, soru sahibine cevaben -kısaca- onu gösterdim: “Olsun, IMF’ye borcu kapattık! / IMF’ye borcu kapatmakla övünen hükümet, hızla artan borçlanmayı görmezden geliyor. Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, 2012 sonuna göre 202 milyar dolar artmış…” Haberin devamını o günkü Millî Gazete’den okuyabilirsiniz.
Salı günü günlük okuma çalışmamı yaparken bir “YAZI” ve bir “HABER” dikkatimi çekti.
Birincisi, değer verdiğim İbrahim Kahveci’nin “100 milyar dolarlık özelleştirme” başlıklı Star gazetesindeki yazısı. Özelleştirmeye şiddetle karşı olduğumuzu dikkatli okuyucularımız biliyor, yazılarımda çok yazdım; biz “ÖZERKLEŞTİRME” taraftarıyız; bundan dolayı yazı dikkatimi çekti.
Neyse… Yazının bizi ilgilendiren kısmına gelelim. Yazar diyor ki: “Anlaşıldı ki, devletler iyi birer işletmeci değiller. Çok basit ifade ile siyasiler 10 kişilik işe 100 kişi alıyor, ekonomik kararlar yerine siyasi kararlar verilerek devlet işletmeleri ya olması gerekenden daha düşük kâr ediyor veya zarar ediyor. / Ve 80’lerde özelleştirme furyası başladı. / Özel sermayecilik yeniden keşfedildi. Devletler ellerinde olan-olmayan değerleri satmaya başladılar. Kimini de bedava verdiler…” Malum, bu furya son 10 yıldır fırtınalar estiriyor!.. “Bu özelleştirmeler içinde hiç şüphesiz en ilginci Petrol Ofisi’dir. Şirketi satın alan Doğan Grubu bizzat satın alan borçlu şirketi, satın aldığı şirketle birleştirip finansman yükünü devletin vergisi ile karşılamıştır. Yani devletin vergisi ile devletin şirketini satın almanın ilginç bir hikâyesidir Petrol Ofisi özelleştirmesi… / Ama bugün ben daha ilginç bir özelleştirmeden bahsedeceğim… / Ben bugün kamu borçlarını özelleştirmesini anlatacağım: / 2002 yılını kapatırken kamunun çoğu iç borç ve kalanı dış borç olmak üzere toplam 185 milyar dolar (brüt) borcu bulunmaktaydı. Aradan 10 yıl geçti ve kamunun borçları 310 milyar dolara ulaştı. / Kamunun brüt borç stoku artarken aslında kamunun varlıkları daha fazla arttığı için, net borç stoku 150 milyar dolardan 130 milyar dolar seviyesine geriledi. / Yani, devletin borçlarından yine devletin varlıklarını çıkarttığımızda görüyoruz ki devletin net borçları artmamış, bilakis azalmış. Devletin net borçları azalırken özel sektörün durumu ne olmuş? / On yıl önce dış borcu 107 milyar dolar olan bankalar ve reel sektörün 2012 sonunda borcu 329 milyar dolara yükselmiş. / Ülke olarak borç stokumuzun toplam 292 milyar dolardan 640 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Devletin borç artışı yüzde 67 ama özel sektörün borç artışı yüzde 207…” Yazının devamı çok uzun ama beni/bizi bu kadarı daha çok ilgilendiriyordu. Yazının tamamı için : http://haber.stargazete.com/yazar/100-milyar-dolarlik-ozellestirme/yazi-755781
Yazar İbrahim Kahveci yazısını şöyle bitirmiş ve önemli sorular sormuş: “Yazının başında dedik ya: ‘Aynı program bir süre sonra sorunun kaynağı olabiliyor.’ / TMSF örneğinde olduğu gibi devlet artık zarar eden, maaş ödenmeyen şirketleri alıp düze mi çıkarıyor? / O zaman özelleştirme niye? (Evet, “ÖZELLEŞTİRME” niye ve kim/ler/e?!. RNE) / Şimdi bu yazıyı okuyup bir şey anladıysanız lütfen bana da anlatır mısınız? Çünkü ben bu borç verilerinden ve devletleştirme-özelleştirme süreçlerinden yola çıkarak ekonomimiz hakkında bir şey anlamış değilim. / Üreterek mi borçlanıyoruz; yoksa tüketerek mi? / Özelleştiriyor muyuz; yoksa devletleştiriyor muyuz?” NOKTA.
ABD BATACAK! İlgimi çeken (bugünlerde Sayan Başbakanımız ABD’de ya) habere gelince, o da şöyle: “Dr. Kıyamet: ABD BATACAK… / Doktor Kıyamet lakaplı Marc Faber'den ABD ekonomisi için korkutucu tahmin... ABD'nin zayıflayan dolar ile iflas edeceğini savunan Faber, artacak enflasyon, varlık ve emtia fiyatlarının ABD Hazine Tahvili yatırımcısını zarara sürükleyeceğini söyledi... / Faber, bu nedenle ABD'nin zayıflayan para birimi ve tahvile ödemeyeceği faizle iflas edeceğini savundu...” Haberin tamamını merak edenler için: http://yenisafak.com.tr/ekonomi-haber/dr-kiyamet-abd-batacak-21.05.2013-523394?ref=manset-12
“YENİ BİR DÜNYA ve ADİL DÜZEN” temalı, 22. Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi, bugün İstanbul’da başlıyor ve üç gün (23-25 Mayıs) sürecek; ülkemiz, İslâm Âlemi, insanlık için hayırlara ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in gelişi ile gelişmesine vesile olsun, inşaallah…