Olanlar gelecekte olacakların işaretleridir
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgemiz küçük devletlerden oluşur ve genel olarak dışarıdan yönetilir. Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Hilafetin kaldırılması ile bölge parçalanmış, ‘Büyük İsrail devleti’ hayali hedeflenmiştir. Aynı hayal devam ediyor…
Suriye sınırı en uzun komşumuz. Suriye adeta ikiye bölündü. Suriye’de iki taraf savaşıyor. Herhangi bir tarafın kazanması demek, gelecekte Suriye’yi onlar yönetecek demek değildir. Aynı şekilde Mısır da Tahrir ile Adeviye meydanları arasında adeta ikiye bölünmüş durumda; Mısır’daki ‘taraflar’ ya da ‘etkin güçler’ bu iki meydanda güç gösterisinde…
Özellikle son yüzyılda yaşadığımız durumu daha iyi kavramak için geçmişteki bir sahneye ve bir beyanata bakalım. 1892’de Londra’da toplanan Şarkiyatçılık Kongresi’nin antropoloji bölümü başkanı Prof. Tyler açılış konuşmasında diyordu ki: ‘Bu Kongre’nin benimsediği geniş tanımla Şark dünyası en uç sınırlarına ulaşmış oluyor. Bu dünya tüm Asya kıtasını içine alıp Mısır’la Afrika’ya, Türkiye ve Yunanistan’la da Avrupa’ya doğru uzanıyor. Birkaç bin İngiliz’in Hindistan, Afrika, Amerika ve Avustralya’daki milyonlarca insanı yönettiği düşüncesi insanı büyülüyor.’ Dikkat edilirse, beyanatın içinde o zamanki etkin güçlerin hükümran olduğu Türkiye ve Mısır var. Peki, aradan yüzyıl geçtikten sonra, acaba bugünkü etkin büyük/süper güçler Türkiye ve Mısır’da ne yapıyor ve ne kadar etkin?..
Siz bu sorunun cevabını düşünürken, biz gelecek binyılda olacakları yazalım.
Üçüncü binyılda etkin büyük güçler olmayacak. Devletler 30 milyon ile 100 milyon nüfus arasında olacak. Devletler iç işlerinde kendilerini yönetecek. Uluslararası alanda insanlık hukuku (Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası) hâkim olacak. Devletler sadece dış savunmayı sağlayacak. Halkın ülkelere girişi ve çıkışı serbest olacak, vizeler kalkacak. Gümrükler olmayacak. Hakemlerden oluşan yargı bütünlüğü sağlanacak. Hakem kararlarına uymayanlara karşı ulusal ordular uygulama yapacak. Üçüncü binyıla bu düzen hâkim olacak.
“İlâhi düzen” budur. “Adil Düzen” budur. “Adil Ekonomik Düzen” budur.
Geçen yüzyıl iki dünya savaşının yaşandığı yüzyıl oldu. Savaşı kazanan taraf ona onu kazandırana yani sömürü sermayesine hizmet eder. Sömürü sermayesi savaşı çıkarır. Zayıf tarafa yardım eder. Sonra devletleri böler. İstediğine istediği rolü verir. Dünyayı idare eder.
İşte buraya bir kere daha yazıyoruz; sömürü sermayesinin sonu gelmek üzeredir. Bunun nasıl, neden ve niçin olacağını bu köşede defalarca yazdık; o yazılarımıza bakılabilir.
Darbeler demokrasi(!) bahanesi ile yapılır ve demokrat(!) dış güçler içteki işbirlikçi darbecilerle bir olurlar. Sloganlar birer parola şeklindedir. Yani söylendikleri anlamda kullanılmazlar. Halk ‘demokrasi’ veya ‘şeriat’ gibi kavramlar etrafında toplanır ve böylece hareket sağlanır. Oysa gerçek demokrasi kavramlarla değil ‘uygulama’ ile olur. S. Arabistan ve İngiltere’de demokrasi yoktur, çünkü rejimleri krallıktır ama hiç kimse ses çıkarmıyor!
Bir görüşe göre Mısır’da gruplar dine dayanmayacak, demokratik yönetime dayanacak. Irak’ta ise dine ve mezhebe dayalı çatışma söz konusudur.
Bize göre ise Mısır’da denge demokrasi ile askerler arasında kuruluyor, çatışma onlar arasında devam edecek. Çünkü Mısır’da Sünniler hâkimdir. Irak’ta ise denge mezhepler arasında kurulacak. Çünkü Irak’ın yapısı buna müsaittir. Türkiye’ye gelince…
Türkiye’de “ADİL DÜZEN” kurulacak. Devlet yalnız dış savunma ile meşgul olacak. İç düzen sosyal gruplar tarafından ‘nisbi yönetim sistemi’ ile yönetilecek. İç güvenliği iller sağlayacak, hukuk düzenini bucaklar kuracak. Asker güçlü olacak ama iç işlere karışmayacak.
Türkiye’den sonra buna İran adaydır. Sonra Mısır adaydır. Üçüncü olarak Irak adaydır. Diğer Ortadoğu ülkeleri zamanla onlara katılacaklar. Yeryüzünde buna en yakın ülkeler eski Sovyet ülkeleridir. Sonra Çin, sonra Avrupa, en son ABD’dir. Asya, Afrika, Güney Amerika “Adil Düzen” ile yeniden üçüncü binyıl uygarlığının parlak kıtaları olacaktır.
Bunlar hayal midir?.. 1960’larda mücadeleye başladığımızda hep hayal denmişti... Sovyetler yani sosyalizm/komünizm yıkıldı... Kapitalizm yıkılıyor... Çin değişti/değişiyor... Yani olanlar olacaklardan daha az değildir ve gelecekte olacakların işaretleridir.
Ve’s-selâm…