“İCMA ve İÇTİHAD” mı dediniz?!.-1
İCMA toplantısı yapıldı İstanbul’da; 80 ülkeden 600’den fazla katılımcılar var ama 40 kusur yıldır bu konularda çalışıp 40 bin sayfa yazan “ÜSTAD ve bizler” ve yine 30 kusur yıldır birlikte çalıştığım (3 doktorası, 14 icazeti, 50 Arapça telif edilip yayımlanmış kitabı, 100’lerce dünya çapında değerli çalışmaları olan ve birlikte oluşturduğumuz 40 bin kitaplık 4 dildeki kütüphanemizle) “Arap ÂLİM çalışma arkadaşım” bile “dünya diyalogcuları” tarafından “İCMA” toplantısına davet edilmemiş!.. Acaba sebebi ne ola ki; yoksa toplantının “GERÇEK İLİM, İÇTİHAD VE İCMA TOPLANTISI” olmasından mı korkuluyor?!.
GERÇEK İLİM, İÇTİHAD VE İCMA ÇALIŞMALARINDAN bu korku niye?!.
“Ortak Yol Haritası - İCMA ve Kolektif Şuur” Sempozyumu’ndan söz ediyorum…
Mesaj ile sitemim “ilgililere ve yetkilileredir” ve şimdilik sadece bu kadarı yeter!
Bir de şöyle bir soru:
- “İÇTİHAD” meselesini ne zaman çözdünüz ki sırayı “İCMA”ya getirdiniz?!.
Neyse…
Bu vesileyle insanlık açısından “İÇTİHAD” meselesini bir kere daha hatırlatalım…
Gerçek yani Allah’ın murad ettiği ve Kur’an’ın emrettiği diyalogu hatırlayıp gerçekleştirdiğinizde, gerçek anlamda “İCMA” meselesini o gün görüşürüz, inşaallah…
***
İnsanlık geçmişte kişi yönetimiyle işe başladı. Ortak işlerde bir baş seçilir, o baş ne derse o yapılır. İnsanlar arasındaki ortak işler böyle yürümektedir.
Tabii ki bu durum küçük topluluklar içinde geçerli olup yüzleri aşan kalabalık yerlerde “kişi yönetimi” yeterli olmamaktadır.
Mezopotamya’da barajların yapılması ile kentleşme başlamış ve kalabalık halk bir araya gelmiştir. Kişi yönetimi etkili olmamış, “şeriat yönetimi” başlamıştır. Başkan fermanlar çıkarıyor ve herkes fermana göre hareket ederek topluluklar yönetiliyordu.
Site devletleri için bu uygulama o çağda yeterli olmuştur.
Topluluklar büyüdükçe başkanların fermanları yetersiz olmuş, başkanların değiştiremeyeceği, başkanların değişmesiyle değişmeyecek kuralların ortaya çıkmasına zaruret hâsıl olmuş, böylece “YAZILI HUKUK” doğmuştur. Meclislerin ortaya koyduğu değişmez kitaplarla, değişmez yasalarla topluluklar yönetilmeye başlanmıştır.
***
KUR’AN gelinceye kadar bu durum böyle devam etti...
Peygamberler kitaplar getirdiler, devletler kanunlar yaptılar…
Ve insanlık açısından uygarlaşma günümüze kadar böyle devam etti...
KUR’AN ise bu sistemi kaldırdı.
Yerine “İÇTİHAT VE İCMA SİSTEMİ” getirdi.
İSLÂMİYET’in diğer dinlerden en önemli farkı işte budur.
Eski kitaplar kendi zamanlarına ve kendi kavimlerine hitap ediyordu. Her kavmin ayrı kitabı vardı. Zaman zaman yeni peygamber gelir ayrı hükümler getirirdi. Bu sebepledir ki o kitapların asılları mevcut değildir; olsa bile artık pek fazla işe yaramayacaktır. Çünkü zamanları geçmiştir. Onlar o günkü şartların kitabıdır, bugünkü sorunları çözememektedir.
KUR’AN ise bir şeriat kitabı değildir, bir kanun kitabı değildir; KUR’AN kıyamete kadar şeriatın nasıl yapılacağını, kanunların nasıl çıkarılacağını öğreten bir kitaptır.
Her topluluğun sorunları farklıdır; elbette o sorunları çözecek yasalar da farklı olacaktır.
Her devrin sorunları farklıdır, o devrin sorunlarını çözecek yasalar da farklı olacaktır.
Her vesileyle hep hatırlatmakta olduğumuz çağımız dünyasının ülkemiz ve insanlık açısından “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki SORUNLARI ancak ve sadece “KUR’AN’IN İÇTİHAD VE İCMA SİSTEMİ” ile çözülebilir ki; meselenin daha başka ve önemli detayları yazımızın devamında yani gelecek yazıda inşaallah...