723. Seminerden-2: Yenilik nasıl yapılabilir?
“Topluluk vardır. Topluluk statiktir. Geleneklerini korumak ister.
Topluluk içinde düzene karşı çıkan kişiler vardır. Bunlar yenilik yapmak isterler.
Yenilikler hangi yollarla yapılabilir?
1) İnsanları Tanrı’ya inandırırsınız, sizin de Tanrı elçisi olduğunuzu kanıtlarsınız. Topluluk içinde size tâbi olanlar sizin yanınızda yer alır. Onlar sizi dinler ve sonunda yenilik meydana gelir. Ne var ki toplulukta yenilik yapmak isteyenler diğerlerinin de kabul etmesine zorlamadıkları halde, diğerleri yenilikçileri boğmak isterler ve yeniliği önlemeye çalışırlar. Ama sonunda mukadder olan yenilik gerçekleşir ve tutucular mağlup olurlar. Bundan önceki hak uygarlıklarının gelişi böyledir.
2) İkinci tip yenilikleri siyasiler yapar. Bir yerden öğrendikleri yenilikleri ülkelerine getirmek için halka baskı yaparlar. Okullarda ve kışlalarda hep yeniliğe zorlayarak inkılâp yaparlar.
3) Üçüncü tip yenilikler ise zenginler tarafından yapılır. Bilhassa yabancı ülkelerdeki zenginlerle işbirliği yapan yerli zenginler halkı kendi menfaatleri etrafında toplar ve orada yenilik yaparlar. Yirminci yüzyılın yenilikleri hep böyle olmuştur. Sermaye beşyüz senedir bu şekilde inkılâplar yapmaktadır.
4) İlim adamları projeler hazırlarlar. Siteler kurarlar. O sitelerde uygulama yaparak insanlığa inandırarak yenilik yaparlar. Biz 1967’de İzmir Akevler Kooperatifi’ni kurduk ve bizi destekleyenlerle yenilik yaptık. Bu sayede bugünkü duruma gelindi.
Yenilik takdir-i ilâhidir.
Bunu yani yeniliği kimse önleyemez.
Uygarlaşmak isteyenler galip gelirler ve insanlık ilerlemeye devam eder.
Osmanlı İmparatorluğu’nun mağlup olup ortadan kalkması bu sebepledir. Osmanlılar yenilik yapmak istediler ama Batı anlayışını Türkiye’ye aktararak yenilik yapmak istediler. Hâlbuki Allah’ın takdiri ikinci Kur’an uygarlığı idi. Bunu beceremediler ve silinip gittiler. Şimdi “Adil Düzen” ile ikinci Kur’an uygarlığı projesinde Türkiye yürümektedir. Bu sebepledir ki çok kötü durumda ve hata üstüne hata içinde olduğu halde Türkiye ayaktadır.
Allah’ın planı ikinci Kur’an uygarlığının kurulması idi. Allah’ın bu planını değiştirecek kimse yoktur. Kur’an nâzil olduğu zaman da birinci Kur’an uygarlığını haber veriyordu. O gün de onu durduracak kimse yoktu. O zaman Mekke fethedilmiştir. Artık İslâm devleti oluşmuştur. Bu takdir-i ilâhidir. Kimse bunu tersine çeviremez.
Kâfirleri yani ilâhi vahye ve mucizelere kulak vermeyip yeniliğe karşı çıkanları Allah rezil edecektir. Bugün de müsbet ilim verilerine kulakları tıkayanlar rezil olacaklardır.
Bugünkü uygarlık dört kaynağa dayanmaktadır, makroda denge bunların üzerinde kurulmuştur; zina, faiz, rüşvet ve mafyalar. Müsbet ilim, sosyoloji ve psikoloji bunların kötü olduğunda ittifak hâlindedir. Bunların hastalık olduğunu kabul etmek zorundadırlar. Matematiği bilmeyen cahil iktisatçılar hariç kimse faizi savunamaz.
Necmettin Erbakan’ın başkanlığında Almanya’da Adil Düzen çalışmaları yaptığımız dönemde, Alman Prof. Dr. Ninhaus’a izah etmişizdir. Faiz sanayileşmede yararlıdır. Çünkü sermaye birikimi olur, fabrikalar kurulur. Oysa bugün fabrikalara değil işçilere ihtiyacımız vardır. Bugünkü sermaye karşılığı olmayan bedava kâğıt para sermayesidir. O halde faizli sistem nasıl çalışacak, faizli para alanlar nerede kullanacaklar? İşsiz yok ki yeni işyeri yapsınlar. Bu açıklama ve sorumuza cevap verememişti.” (s.8,9) [Devamı var…]
***
Tekrar hatırlatıyoruz…
Kur’an ayı Ramazan ayındayız… KUR’AN VE İLİM seminer çalışmalarımız 723 haftadan beri devam ediyor… Tevafuk eseri bu haftaki çalışmamızda Kur’an nizamı, Kur’an düzeni üzerinde durmamızı gerektiren âyetler denk geldi… Allah uygulamayı nasip eylesin…
Notlarımızın tamamına, www.akevler.org sitemizin “Seminerler” bölümünden ulaşılabilir.